bugün

ingiliz edebiyati profesoru, cevirmen. bir dinozorun anilari adli kitabin yazari. kitabinin 70 kusur basildigini duyunca nerde hata yaptim diyen yazar.
"Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım? Tam tersine baş kaldırırım, direnirim böyle bir çağa karşı. Bu yüzden dinozorlukla suçlanmam da vız gelir bana. Çünkü ben dinozoru tarih öncesi çağların nesli tükenmiş bir hayvanı olarak değil; geçmişin doğruluğu kanıtlanmış ve yadsınamaz değerlerini yeni sentezler yaparak geleceğe taşımayı amaçlayan bir yaratık olarak tanımlıyor, dinozorluğumla övünüyorum..."
dünyanın en tatlı ve en aydın kadınlarından birisi. onun için geçmiş zamanda bahsetmek gibi bir lüksümüz olduğunu düşünmüyorum. oturup moby dick'i sabahattin eyüboğlu ile çeviren, en şirin ninedir kendisi. kedicidir bir de, kedilere bayılır.

http://oznurdogan.com/201...inozorun-anilarigezileri/
müthiş bir aydın çevrenin etrafında yetişmiş ve kendisine dinazor diyen insan. ben o çevrede yetişcem var ya peh.
Zeki, cesur, aydın, özlenen kadın yazar. Hasta olan kedisinin yanında, kedi anlamasın diye kızıyla fransızca konuşan güzel insan. Ateist ve kominist olduğunu, her ortamda çekinmeden dile getiren korkusuz kadın. Kitaplarını okurken, onunla seyahatler eder, dostlarıyla tanışır, tadı doyulmaz anılara tanıklık edersiniz. Sigara içmeyi seven, hayatında makyaj yapmamış, şık olma derdi taşımayan bir dişi, evlat acısı çekmiş bir anadır. Özlenendir...
soyadı arkadaşı necip fazıl tarafından solcu olduğu için nasıl olsa ileride bi gün asılacaksın düşüncesi ile seçilen ingiliz edebiyatı profesörü, çevirmen, filolog ve yazar.
Günden güne özlenen güzel insan... Çağa uydurmak ile ilgili şöyle yazmıştı anılarında;

“Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım?”
"Yüzlerine bir maske takarcasına ağır makyajlarla yaşlarını gizlemeye çalışan kadınları pek anlayamıyorum. Belirli bir yaşa kadar makyaja hiç de karşı değilim. 'Otuzuma basınca, bende makyaja başlayacağım' derdim kendi kendime. Ama bu iş çok vakit aldığı için, üşendim, başlayamadım. Sonra otuz beşe erteledim makyajı, sonra kırka. Kırktan sonra da iş işten geçi zaten"..
Mina Urgan/Bir Dinozorun Anıları
Küçükken okumuştum ''bir dinazorun anıları' kitabını. Kominist bir yazar sanırım. Çok sıkıcı bir yazar.
kitap fuarındaki kitaplarda adını ya da fotoğrafını gördüğümde tüylerimi diken diken eden yazar. bir neslin hayatını çürüttü ansiklopedi kitaplarıyla.
bir dinozorun gezileri'nde kendine dair her şey var. bir kere burada dinozor dediği zaten kendisi, kitabı yazarken yaşı epey olduğundan mütevellit böyle munzur bir ad düşünmüş tatlı kadın.

kitabı okuduğum kadarıyla, aşırı yemek tutkunu, ki bunu sanat olarak görüyor. aşırı deniz tutkunu, öyle uzaktan izlemek değil buradan kasıt, yaz yahut yağmurlu bir hava, çocukluğundan itibaren annesinin alıştırdığı yüzmek tutkusu hayli var. ve aşırı okur bir kadın. bunu entellektüel gözükmek adına değil, tabiri caizse kitabı yaşamak, o anlatılan hayatı içselleştirmek adına okuyor, bunun için okuduğu yerin hiçbir önemi yok, yorgan altında, uzanarak ya da herhangi bir yerde.

ve en önemlisi, ne yaşanırsa yaşansın, ne kadar felaket olduğu düşünülürse düşünsün, daimi şekilde küçük mutlulukların bunu iyileştireceğine inanmış, bizzat buna tanıklık etmiş bir kadın. öğretisi de bol.

böyle yaşantı şeklindeki kitapları okumak, birinin hayatına en yakından tanıklık etmek, onun hayatını yaşarcasına yakınlaşmak öyle güzel ki. e kendinden biraz izler de bulunca arşa değiyor biraz bunu okumanın verdiği haz.
'bir dinazorun anıları' kitabıyla kendisiyle tanıştığım, ingiliz dili ve edebiyatını hatmetmiş olmasından ötürü daha okumadan yakınlık duyduğum yazar, çevirmen, profesör.

O kadar aydın bir çevrede büyümüş ki, neredeyse kıskanıyorsunuz tanıştığı yazarlardan ve şairlerden ötürü onu. Din tanımazlığını ve solculuğunu bas bas bağırıyor. Korkusu olmayan bir kadın.

Mîna Urgan'ı tanımlayabileceğiniz bir çok sıfat var aslında; okur-yazar, aydın, bilinçli, cesur, hafif delifişek, delikanlı, özgür, iyi yetişmiş... Uzayıp giden bir sıfatlar bütün mîna urgan.
ingiliz edebiyatı profesörü-çevirmen.Sanırım lisede matematik öğretmenimin (ne alaka demeyin kitabı ondan araklamıştım)bana kattığı en güzel şey "bir dinozorun anıları"oldu.Kitap edebiyatseverler için altın değerinde.E insan küçükken Atatürkle vals yapmış,sait faikle rakı içmiş,sebahattin eyüboğluyla çevirmenlik yapmış,halide edip adıvar'ın asistanlığını yapmış,Ahmet haşimle büyümüş,yaşar kemalle geziye çıkmış,abidin dinoyla kanka olmuş,necip fazılla konuşmuş,Aziz nesin, cevat şakirle güzel bir arkadaşlık kurmuş, neyzen tevfikle kahve içmiş,tiyatrocu cahit ırgatla evlenmiş,babası Tahsin nahid, üvey babası falih rıfkı olunca anlatacak çok şeyi olmaz mı?
yetmiş yaşına geldiğinde kendini dinazor diye adlandıran,hayatı kıskanılası yazar.
Olgun yaşlarında yazdığı sadece iki kitabıyla, okuyucu kitlesinin gönlünü fethetmiş, aydın, samimi, sanatsever, gezgin, akademisyen, kendiyle ve evrenle barışık şahane kadın yazar.

Yaşlı ve hasta kedisi ile ilgili kaygısını kızına anlatırken, kedi anlar düşüncesiyle türkçe değil, fransızca konuşan dünyalar tatlısı insan.

iki kitabını da okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Bir dinazorun anıları kitabı ile, film tadında, sürükleyici bir hayata, ikinci kitabı olan, bir dinazorun gezileri kitabı ile de, doyumsuz seyahatlere tanık olacaksınız.
Ruhun şad olsun Mine Urgan...
açık sözlü, tanrıtanımaz, saygıdeğer yazar.
ismini koyan kişi babası tahsin nahittir ve ismi mekke'de şeytan taşlanan yer anlamına gelmemektedir. ismi Farsça bir kelimedir ve şarap kadehi anlamına gelmektedir, hatta normalde i ve a harflerinin üzerinde şapka vardır.

Bu konuya bir dinozorun anılarında birkaç paragraf değinmiştir.
sineklerin tanrısı kitabını aslından çevirmiş ve kitabın sonuna çok etkileyici bir sonsöz eklemiş yazarımızdır.
ingiliz dili ve edebiyatının kraliçesidir.
Thomas more'un Ütopia'sını çevirip kitap hakkındaki görüşlerini de yazmıştır.
Salt iki kitabı olmasına rağmen, gönlümün top 10 yazarları arasına girmiş, anlatımı, dili, tespitleri ve samimiyetiyle kitaplarını 788954 defa okumama neden olmuş aşşşırı şahane kadın yazar.

Bir dinazorun gezileri kitabıyla, hazırlayın bavulunuzu, giyin spor ayakkabıları, beraber vurun kendinizi yollara...
Bildiğiniz tatil yapın, o derece...

Zamanından önce vefat etmiş, okuyucularının ağzında keyifli ve samimi tatlar bırakan, çook özlenen cici kadın.

Ruhun şad olsun!
ingiliz edebiyatının en önemli eserlerini Türk edebiyatına kazandırdı.Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin kurucu üyeliğini yaptı. (d. 1 Mayıs 1915, istanbul – ö. 15 Haziran 2000, istanbul)
Ömrünün son dönemlerinde ard arda yazdığı, tadı doyumsuz, 6464647 kez okuduğum ve her defasında aynı keyfi aldığım kitaplarıyla gönlüme taht kuran şahane yazar, akademisyen, deniz aşığı şahane kadın.

Kütüphanemin en değerli kitaplarımın sahibesi...

Huzurla uyu! Seni özlüyorum!