bugün

üç yıl sufi çilesini (1001 gün) tamamlamıştır. çile günlerinde uzun süre hela temizlemiş, dilencilik yapmıştır.
hegel'i ve goethe'yi fikirleriyle etkilemiştir.
ahi teşkilatıyla kurduğu iyi ilişkiler sayesinde öldürülmemiştir. zamanının ötesinde söylemlerde bulunmuş, cüretkar beyitler kaleme almıştır. beyitlerinde sadece yaratıcı ve peygamber için kullanılan övgü sözcüklerini dostu şems el tebrizi için kullanmıştır.
yazdığı eser mesnevi için iran'ın kuran'ı denilmektedir.
ey yiğit! yazgıya bahane bulma
yükleme kendi suçunu başkasına
suçunu gör dönüp etrafında kendinin
kendindedir, gölgenden değil çektiklerin
ne yaptın da sana dönüşümü görmedin?
ne ektin de ektiğini biçmedin?
eylemlerin ruhundan ve bedeninden doğar
çocğun gibi sonra gelir eteğinden tutar...
"oysa sırlarım çığlıklarımdan hiç de uzak değildir benim."
dogumunun 800. yılı boğaziçi universitesi edebiyat kulubu turk edebiyatı komisyonu tarafından 18 mayısta * adına duzenlenen geceyle kutlanacak olan yeryüzünün ender insanı.
kolları olmadığını düşündüğüm, minyatürlerinde kolları görünmeyen, küçükken paraların üzerinde görüp psikolojimi bozan minyatürlere sahip mesnevi yazarı..
istanbul Devlet Opera Ve Balesi'nin 2006-2007 sezonunda sergilenen,metni Semih SERGEN'e,
müziği Can ATiLLA'ya ait olan Mevlana oratoryosu izlenmeye değer bir eserdir.Eserin sunulduğu mekan Aya irini olduğu için daha da büyük bir haz alınıyor.
mevla'nın kelime anlamı "efendi"dir. mevlana da efendimiz demektir. mevlana celalettin rumi'nin manası ise efendimiz anadolu'lu celalettin'dir. mevlana kelimesi üzerine çok yakışmış ve hakkıyla taşıyabilmiş yüce düşünürdür. mevlana artık bir felsefe bir dünya görüşü haline gelmiştir.
uçsuz bucaksız,aklın sınırlarını zorlamış bir derya.''senin anlatabildiklerin karşınındakinin anlayabildiği kadardır.''(edit) .
"ne istersen o'sundur; zulum istersen zalim, aşk istersen aşık" demiştir.
bazı hikayelerini herkes okumasın diye farklı bir dilde yazdığı söylenir. cinsel içerikli hatta abes öyküleri de vardır. bu yönüyle tiksinçtir..
iran'da mesnevi'nin kutsal kitap olarak görüldüğü söyleniyor. halbuki mevlana şu sözlerle durumu ne de güzel açıklamış..

"I am the servant of the Qur'an as long as I have life. I am the dust on the path of Muhammad, the Chosen one."

"Yaşadığım müddetçe kuran'ın kölesiyim, seçilmiş insan Muhammed'in yolunda toz parçasıyım."
-Denizi bir testiye döksen, ne kadar alır? Bir günlük kısmet.
-ihtiraslıların göz testisi dolmz. Sedef, kanaatkâr olmadıkça inciyle dolmaz.
-Bir aşkla elbisesi yırtılan kişi hırs ve ayıptan bütünüyle temizlenir.
-Ney gibi, dostumun dudağıyla bir araya gelseydim, söylenecekleri söylerdim ben.
-Dildaşından ayrılan kişi, yüzlerce nağmesi bulunsa da dilsiz olur.
-Gül gidince ve gül bahçesi solunca, artık bülbülün macerasını dinleyemezsin.
-Aşkın aşığa meyili yoksa, aşık kanatsız bir kuş gibi kalır. Yazık ona!
-Yarimin ışığı önümde ve arkamda bulunmazsa, önümden ve arkamdan nasıl haberdar olurum ben?
-Her iki sûret birbirine benzeyebilir. Acı su da, tatlı su da berraktır.
-Erlerin işi, açıklık ve muhabbettir. Alçak kişilerin işi ise hile ve hayâsızlıktır.
-Öfke ve şehvet, kişiyi şaşı yapar; ruhu istikametten çevirir.
-Kadı gönlünde rüşvete karar verince, zalimi inleyen mazlumdan nasıl ayırır?
-Ruhumuz Hakk'la uyanık değilse uyanıklığımız, tutsaklığımızdır.
-Gümüşün görünüşü beyaz ve yeni ise de, onunla el ve elbise kararır.
-Ateş her ne kadar kıvılcımlarıyla kırmızı yüzlü ise de, sen onun işindeki karartıcılığı gör.
-Şimşek bakışta bir ışık görünse de özellik olarak görme duyusunu çalar.
-Hasetsiz olana hile ve haset edersen, bu hasetle gönlünde siyahlıklar oluşur.
-Hak erlerinin ayağının altında toprak ol. Bizim gibi hasedin başına toprak dök.
-Daha uyanık olan, daha çok dertlidir; daha haberdar olanın yüzü daha solgundur.
-Kendine meylib bulunan her işte, kendi gücünü açıkça görüyorsun. Meylin ve isteğin olmayan isteyse, ''Bu Allah'tandır'' diye kendini yazgıcı yapıyorsun.
-Ümitsizlik mahallesine doğru gitme, ümitler vardır. Karanlığa doğru gitme, güneşler vardır.
-Bu dünya zindandır ve bizse zindandakiler. Zindanda çukur kaz ve kendini kurtar.
-Yıkanmak için ırmakta yürüsen, suda diken zarar verir sana. Her ne kadar diken, suda aşağıda gizliyse de sana batınca var olduğunu bilirsin.

sözlerini söylemiş ululardan ulu bir zat.
birçok insanın iki yüzlülüklerini tüm dünyanın görmesine en çok vesile olan kişidir. ona gösterilen ilgi, hoşgörü, sevgi, saygının hiçbir zaman mensup olduğu dine gösterilmemesi de tuhaftır. mevlana'yı peygamber sıfatlarıyla donatanlar muhakkak onu övmek istiyordurlar lakin, o söyleyeceğini söylemiştir zaten..

"Yaşadığım müddetçe kur-an'ı kerim'in kölesiyim, seçilmiş insan hz. Muhammed'in yolunda toz parçasıyım."

mevlana'ya gösterilen hoşgörü ve sevgi islam dinine neden gösterilmez hep merak ederim. ya da binlerce kilometre uzaklardan seb-i arus törenleri için gelenler neden islamın gereklerini yerine getirmez. ya da müslüman olmaz. en azından cuma namazına gitmez. hoşgörü abidesini anıp da hoşgörüsüzlük sergilemek ne kadar tezatlıktır...

burada tezat olan bir şeyler daha var sanki. chp'nin atatürk'ün kurduğu partiyiz deyip şakşakçılık ve provakatörlük yapması ya da deniz baykal yüzünden çoğu kişi tarafından antipatik görülmesi gibi.

tuhaf memleket türkiye vallahi. biz belki de oksijen yerine azot soluyarak yaşıyoruz. ben bu ülkedeki hiçbir şeyin normal olduğunu düşünmüyorum..

(bkz: gerçek)
zorla değil gönül rahatlığı ile ilgi, hoşgörü, sevgi, saygı gösterilen düşünce abidesi. bazıları gösterilen bu ilginin ve sevginin nedenini anlamakta güçlük çekebilir, zira beyin kıvrımları hadım edilmiştir ve konuyu bir şekilde atatürk'ün partisine getirirler ancak kendisini okuyan, hayatını ve yaşam felsefesini anlayan insanlar mevlana'ya her zaman saygı ve sevgi duymaya devam edeceklerdir. bu sevgiyi duymak için müslüman olmak ya da cuma'ya gitmek gerekmez, hangi dinden ve ırktan olunursa olunsun mevlana'nın insanlığa ve yaşadığı dünya'ya bakış açısı saygı görmeye devam edecektir.

bazı şeyleri anlayamayan ve normal olmadığını düşünen insanlar mevlana'yı sevenlerin islamın gereklerini yerine getirmek ya da cuma namazına gitmek ve hatta müslüman olmak zorunda olduğunu düşünebilir. asıl garip olan şu dizeleri söyleyen insan için bu şekilde düşünmektir:

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
ister kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...

(bkz: nokta)
körler çarşısında ayna satma
sağırlar çarsında gazel atma
demiş düşünür.
her gün türbesine bakarak çalıştıgım yüce insan.

(bkz: ruhuna el-fatiha)
"insanın yarısı ayb, yarısı gayb'dır." mevlana
"allah insanın sevgilisidir. allah'ın sevgilisi çirkin olamaz." mevlana
Neyin feryadı

Dinle neyi;
nasıl da şikayet etmede;
ayrılıkları anlatmada:
Kestiklerinden beri kamışlıktan beni,
inliyor feryadımdan
hem kadın
hem erkek.
Bir gönül isterim,
şahrem şahrem olmuş ayrılıklardan;
ki anlatayım ona iştiyak derdini.
Kim kalırsa uzak kendi aslından,
arar yine vuslat zamanını.
Ağladım,
inledim ben her toplulukta;
bir oldum iyi hallilerle,
kötü hallilerle.
Dostum oldu herkes kendi zannınca;
çıkmadı ama gönlümdeki sırları arayan biri.
Uzak değil benim sırrım feryadımdan;
ama nerede gözde,
kulakta
o ışık?
Gizli değil beden candan,
can bedenden;
ama izin yok kimseye canı görmek için.
Ateştir bu ney sesi;
değil rüzgar.
Kimde yoksa bu ateş,
olsun
yok!
Aşk ateşidir neye düşen;
aşk coşkusudur meye düşen.
Dosttan ayrılanın dostudur ney.
Yırttı perdelerimizi perdeleri.
Kim gördü ney gibi hem zehir
hem panzehir?
Kim gördü ney gibi bir kafa dengi,
bir iştiyak çeken?
Kanlı yollardan söz eder ney;
Mecnun'un aşk öykülerini anlatır ney.
Bu aklın mahremi değildir akılsızdan başkası.
Yoktur dile müşteri kulaktan başkası.
Gamımızla günler bitti, akşam oldu.
Günler yanışlarla yoldaş oldu.
Geçtiyse günler,
varsın geçsin;
ne var korkacak?
Sen kal ama;
yok senin gibi temizi.
Balıktan başka kandı herkes suya.
Bitmek bilmedi rızıksızın günü.
Anlamaz olgunun halini hiç bir ham.
Sözü kısa kesmek gerek öyleyse,

vesselam.
aşk çağlayanı.
20 Haziran akşamı Harbiye açıkhava'da sergilenmiş senfonik şiir dinletisidir.Bkm organizasyonudur.Yılmaz Erdoğan ne kadar iyi şiir okuduğunu bir kere daha göstermiştir*

ilk gösterim olduğu içindir diye düşünüyorum bazı eksiklik ya da aksaklıklar vardı barkovizyon kullanımını abartmak gibi mesela şöyle ki anlatıcı ya da koro ısrarla her cümlelerinde ekranlardaydı.Gösterinin henüz başlarında tüyler ürpertici bir ezan okundu.Ziya Azazi etkileyiciydi fakat klasik semah'ın çok dışındaydı ki gösteri sonunda klasik semahı da ziyadesiyle güzel sundu.

Uzun lafın kısası hafifletilmiş bir mevlana biyografisi izledik,beğendik..
asıl adı celaleddin'dir. rumî lakabı yaşadığı yer dolayısıyla verilmiştir. mevla-na ise "efendimiz" demektir.
güncel Önemli Başlıklar