denizaltı diyolar ortaam.
pilavdır.
görsel
bir gün önceden sirke içip midesinde ne var ne yoksa eriterek yer açmayı planlayan, yanında en büyüğünden kaşığını da götüren, genelde sanayici kesimden oluşan pilavcı denilen takımın en büyük hobilerindendir. pazar günleri bu kişiler sokak aralarında gezinip yemekli olan düğünlerde misafir edası ile karınların tıka basa doyurmaları ve gitmeleri ile ünlüdürler. bununla ilgili hoş bir espri vardır herkesin dilinde. bir gün bizim pilavcı amcalar bir kalabalık görürler sokak arasında. anlarlar ki burası yemekli bir düğün evidir. o halde gidip yemek yemelidir misafir edası ile. tam düğün evine girdikleri sırada ev halkından biri onlara kim olduklarını sorar. içlerinden biri:
- biz damadın arkadaşlarıyız.
ev sahibi: burası sünnet düğünü, ne damadı.*
bunun bide deniz altı diye adlandırılan tabağı vardır efendim. altta et ortada pilav üstte et. tadına doyum olmaz. * *
yiyenlerin ısrarla konyalı olmak isteyeceği hede. sırf pilav için kalkıp izmirden gelinebilesi vardır.
yaşanmış olay:

+ düğün sahibi; oğlum sizleri tanıyamadım kimin oğlusunuz.

- Gençler ; amca biz kız tarafındanız. gidin pilav yiyin diye temsili gönderdiler bizi

+ düğün sahibi; buyrun oğlum sizi şu sofraya alalım

halbuki düğün sünnet düğünüdür düğün sahibi ikramda ayıp olmasın diye gençleri bozmamıştır *
tatlıdan sonra ana yemekten bir porsiyon daha çekilir, bastırsın diye.
bunu yapan başka sofra var mıdır bilmem.
pilava gidildiğinde çok iştahlı bi ekibin masasına oturulması önerilir.. bu konuda bir numarada kunduracılar varmış, kunduracıları sanayiciler takip ediyo, öğrencilerinde çok iyi bi derece alacaklarından eminim özellikle mühendisliktekiler..
birde hakiki pilav tiryakilerinin tahta kaşığını her zaman cebinde hazır bulundurulduğu rivayet edilir zira nerde bi pilav görse hemen oturmak için.. kız veya erkek tarafından olduğunu söyleyerek pilava iştirak edebilmektedir ve düğün sünnet düğünü olmadıkça sorun çıkmamaktadır.
bir tabakla yetinilmez. tabakların biri gider biri gelir. masalar arası iddialar olur. kim daha fazla tabak pilav alacak diye. o pilavın tadı başka olur. toplu olarak yemek. hele bir de konya dışından geldiğinizi öğrenirlerse size daha bir ilgi gösterirler.

"ye yiğidim ye... izmir'de bulamazsın böylesini! "

bamya çorbasıyla birlikte servis edilir. çorbayı içersiniz iştahınız daha da açılır. yedikçe yersiniz artık. konya'ya gidildiği zaman mutlaka bir düğüne de gidilmelidir. konyalı'nın sıcaklığını, içtenliğini, sevecenliğini böyle ortamlarda görürsünüz.

ah ulan olsa da yesek şimdi!
konya nın en büyük geleneklerinden biridir. midesine önem veren konyalının yaz aylarındaki vazgeçilmezidir. bu organizasyon çoğunlukla zengin kişiler tarafından meydana getirilip tamamiyle halka açıktır.

düğün günü olaylar şu şekilde gelişir;

olay yerine geldiğiniz vakit hayatınızda hiç görmediğiniz düğün sahibi sizi yolda karşılar ve masaların bulunduğu yere buyur eder. masalar yuvarlak olup tabureyle eşit yükseklikte bulunmaktadır. bir masaya 8-10 arası davetli oturur. bu ideal sayıdır.

yemekler ortadan bir tabakta yenir. kimse kimseden iğrenmez ve birbirine çarpan kaşıkların sesleri bütün alanı kaplar. burada ana düşünce müslümanın salyası müslümana şifadır sözüyle desteklenir.

yemek olarak öncelikle derin bir çanakta düğün çorbası(yoğurt) gelir. akabinde büyük kayık tabakta pilav üstüne pirinci görülmeyecek şekilde dökülmüş kavurma et gelir. yoğurt çorbasından sonra gelen pilav masadaki kişilerin yiyebilme yetisiyle oarantılı 1 ile 3 tabak arasıdır.
daha sonra yine çanakta bamya çorbası gelir. bamya çorbasıyla ilgili çeşitli şakalar genç ve körpe bedenlere uygulanır. adet gereği masaya gelen yemeği masanın en yaşlısı * ilk olarak yer daha sonra geri kalanlar kaşığını daldırır. tahmin edildiği üzere ilk yiyen bir hacı amca dır. 70 yaşına gelmiş olmasına rağmen tüm eş dost düğünlerinde baş köşedeki yerini alır. şakaya gelince hacı amca bamya dan ilk kaşığı aldıktan sonra "bamya da buz gibiymiş" der ve galeyana gelen tecrübesiz genç kaynar halde ateşten alınıp getirilen çorbayı ağzına atmasıyla beraber bütün masayı sevinç kaplar.
akabinde pilav tekrar sahneye çıkar. birkaç tabaktan sonra yine aynı büyüklükteki kayık tabakta irmik helvası gelir. irmik helvasındaki kıstas fıstıklı olmasıdır. hindistan cevizi yada antepfıstığı kalitesini belirler.
sonlarar doğru pilavın yanında zerde adında yine pirinçten yapılmış sütlü tatlı gelir.
en sonunda şerbetler dağıtılır, dualar edilir ve mutlu ve hayli tok bir şekilde hayata kolesterollü olarak devam edilir.