bugün

sefer halindeki durumu konaklama vaziyetine çevrilmiş insan.
çay koyma telaşının müsebbibidir.
davetsiz geleni evsahibini uyuz eder
konuk.
hüseyin rahmi gürpınar 'ın hikâyelerinden biridir.
hafta içi gelip gece yarılarına kadar oturanları gitsede yatsak dedirten cinstendir.
bir orhan veli şiiri. şöyledir:

MiSAFiR

Dün fena sıkıldım, akşama kadar;
iki paket cigara bana mısın demedi;
Yazı yazacak oldum, sarmadı;
Keman çaldım ömrümde ilk defa;
Dolaştım,
Tavla oynayanları seyrettim,
Bir şarkıyı başka makamla söyledim;
Sinek tuttum, bir kibrit kutusu;
Allah kahretsin, en sonunda,
Kalktım, buraya geldim.
evde Digiturk varsa her hafta sonu sadece maç izlemek için gelenleride vardır. Maçtan 5 dk önce gelirler çaylarını sıgaralarını içerler ve maç bittikten 5 dk sonra kalkıp giderler. Bir de sizin le aynı takımı tutmuyorlarsa arada laf sokup dururlar. bu cins misafirler ev sahipleri tarafından hiç sevilmezler.
Hüseyin Yurttaş'a

Uçmalara kanat çırpan
kuşların yavrusu gibi
aşkın çırağıydım henüz

Yalancı bahara aldanıp
çiçek açtı ümit ağacım
yandı buzun bağrında

Anlamını çözmüştüm ki
tutuklandı kentlerim
aykırı türküyüm biraz

Derinde akan ırmağa
hem uzağım hem yakın
bir karlı dağ içimde

Sular yıkayabilir mi
kaçışlara yeltenenin
ellerinin kanını?

Hayatın hüznü ve gurbeti
dünya gözlerimin içinde
kim söndürür bu yangını?

Mekanlara misafirim
bir ses aranıyorum
'Bülent gitme burda kal'

Kurşun yarasından ağır
delip geçiyor zaman
ustam söyle nedir bu hal? * * *
hoşgeldin'le karşılanan, kısa ziyareti makbul olan kişi.
geleneksel kültürümüzde hürmetle ağırlanır.kendisine oturması için yer gösterilir.en güzel köşe ona tahsis edilir. (tercihen televizyon karşısı.)hatta şahsına özel odası bile bulunur. (bkz: misafir odası).
muhakkak birşeyler ikram edilir.asla ağzı boş bırakılmaz.kurabiye, çay, börek, poğaça, kahve, meyve...vb mutlaka kendisine ikramda bulunulur. yemek istemezse ev sahibesi tarafından ''aaaa, lütfen ama, ölümü öp, allahaşkına ye, bak ant verdim'' diye zorlanır.
''bana müsaade, ben artık kalkayım'' dediği zaman da bu kez ''aaa, gidiyor musun, ne güzel oturuyorduk'' denilerek biraz daha kalması için zorlanır.
misafirperver milletizdir vesselam.
bunların az kalanı ve haberli geleni makbuldür. gerçi gelenine göre durum değişir gelen en sevdiğiniz arkadaşınızsa, en münasebetsiz zamanda bile çalsa kapınız sevinirsiniz. Ama gelenle zorunlu bir akarabalık ilişkisi içinde iseniz paylaştığınız birşey yoksa durum gitgide sıkıcı bir hal alır. helede gitmek bilmeyen cinsindense bu misafir yada misafir topluluğu kendi evinize siz misafir olursunuz ve utanmadan bu entry'i girersiniz onlar kumanda ellerinde sizin salonunuzda otururken.
davetsizi hoş görülmese de, her türlü iyi ağırlanması ve ikramdan mahrum kalmaması gerekendir.
bilgesu erenus oyunu. eskişehir büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları tarafından uzun bir süredir sahnelenen ödüllü oyun.
Bir gece misafirim olsan yeter;
Dolar odama lâvanta kokusu;
Soğur sevincinden sürahide su.
Ay pencerede durup durup güler.

Havva kızlarının en dilberini
Görsün diye aya karşı soyunsan!
Okşasam, öpsem, koklasam bir zaman,
Vücudunun ürperen her yerini.

Teneffüs eder gibi seviştikçe,
Doğacak çocuğum aklıma gelir;
Şiir söylerim saadete dair,
Odama misafir olduğun gece.

cahit sitki taranci
bazen tanrı adına gelir.
(bkz: tanrı misafiri)
üç günden uzunu kokar denir. saka maka bu sözün uzatmalarda büyük etkisi vardır. en azından üç günden sonra agırlamayı bırakır gayet sıradan davranırsınız.
(bkz: misafir ol gel bana börekler açarım sana)
2000 tarihli, demet sağıroğlu albümü, papatya falları'nda yeralan, güzel bir şarkı.

sözleri de şu şekildedir hatta;

Misafir

Kurtulur muyum acıdan
Seni sevmekten vazgeçsem
Bu dökülen gözyaşlarım
Kimbilir kimin ahı
Çektiklerim reva mı
Bir de senden vazgeçsem
Bu da bana reva mı
N'olur senden vazgeçsem
Yıllar yılı misafirdim
Kal diyemedin
Sevgi borcun vardı bana
Henüz ödemedin
Çaresizce vurdum yola
Dur diyemedin
Senden çok şey mi istedim
Gözlerimdeki yaşları
Birgün silemedin
Şöyle sevgilinmiş gibi
Sarılıp öpemedin
Seni sevmedim, sevmedim
Hiç sevemedimv Demeyi ne çok isterdim
Bak dün gece karar verdim

Söz-Müzik: Demet Sağıroğlu
en lazım olmayan zamanda "şakk" diye kapıda belirir. çağırınca işi gücü vardır, gelmez. ama senin uygun olmadığın bir zamanda, yüzünde çirkin sırıtmasıyla, kapıda, " bizzzz geldddiikkk" yapar, sen de apışıp kalırsın. hayır telefon etse uygun dille geri çevrilir, bahane sunulur ama habersiz kapına gelince kapıdan çevrilmiyor işte. orası kötü.
ikinci günden itibaren kafir olarak adlandırılırlar...
tüm gün iş yerinde yorulup bütün gün yanlızca rahat , huzurlu ve sessiz bir ortam hayal ettikten sonra, tam eve girip soyunup dökünüp, oturma odasının en rahat koltuğuna yerleştiğiniz anda habersiz gelenleri en rahatsız edici misafir tipine girer.
misafir misafiri istemez, ev sahibi hiçbirini istemez.
bu sezon izmir devlet tiyatrosu tarafından sahnelenen bilgesu erenus'a ait tiyatro oyunu.

istanbulda feridun karakaya sahnesine konuk oldular da izledik.
değişik yaşlardan altı erkekten oluşan kadro müthiş enerjileriyle alıp götürüyor seyirciyi.
umarım uzun yıllar sahnelerler bu oyunu da birçok insan görme şansı bulur.

60lı yıllarda başlayan almanya ya işçi göçünü ve doğurduğu sonuçlara ilgili trajik bir öyküsü var misafirin.

ve şu replikle hafızalarda yer ediyor oyun:
"kimbilir
bu dünyada
hangimiz kalıcı
hangimiz misafir."
davetsiz geleni varya o davetsiz geleni, aç bırakır adamı.

bir kısmı mutfakta konaklar bir kısmı salonda, hadi bakalım nasıl yemek yiceksin, ayrıca birde yanlarında küçük küçük yaratıklar vardır, bunlar geleceğin misafirleridir isimlerine çocuk takılmıştır, ters bile baksanız ağlar bu piçler.

klavye ye elini atan veleti tokatlamak istersiniz, o sırada kapıda annesi belirir ' aa oğlum burdamısın' der, sizde yavaşça okşamaya başlarsınız ufaklığı hehe çok tatlı diyerek.anne yartık çocuğu alır biraz rahatlarsınız.

evet buradan ne sonuç çıkıyor ? misafirliğe gidiyorsanız az durun, evde aç ve sinirli bir genç olabilir, hepinizi öldürme planları yapıyordur ona göre .
(bkz: yazlığa yatılı misafir gelmesi).