bugün

birleşme, erişme. ayrılığın bitmesiyle birbiriyle buluşma.
(bkz: vuslat)
NURULLAH GENÇ şiiridir:

sana geliyorum yalnızlıklardan
yürüdükçe hicran gülüyor gibi
yüreğimde dağlar yükseldi kardan
vuslat, ağır ağır ölüyor gibi

gözlerim, buzlayan kanatlarıyla
yorgun umutların peşinde her an
düşlerim, şahlanan kır atlarıyla
birer birer kopuyorlar zamandan

kısalan yolların uzadığını
kulağıma fısıldıyor her diken
mehdabına gömdüm hayal çağını
senden geliyorum sana gelirken..
ayrıca biyolojideki konjugasyon olayının türkçeleştirilmesinde de kullanılan bir ifadedir.

(bkz: konjugasyon)
yanlış okunandır.

(bkz: kavurma)
(bkz: yüksel)
(bkz: babür)

Çölde susuz kalmış ve dizlerinin üzerinde sürünürken bir vahaya denk gelip kana kana su içmeye başlamış bir insanın hissettiği duygudur. Kavuşmak hem bir olguyu hem de bir duyguyu ifade eder. insanı en tatmin eden hislerden biridir.

Şahsen kavuşma duygusunu en yoğun olarak 2020 yılının eylül, Ekim, Kasım ayları ile 2023 yılının eylül ayında ermeni işgalinden kurtulan Karabağ şehirleri için hissettim. En son, en yaralı toprağımız Hocalı'ya kavuştuğumuz gün sevinçten aklımı kaybedeceğimi zannettim.Henüz o kutsal toprağa ayak basmadım fakat bayrağımızın başkomutan ilham Aliyev tarafından göndere çekildiği an hissettiklerimi anlatmaya ciltler dolusu kitaplar yetmez. Bunun en tepe noktası bir gün sözde Ermeni yönetiminin başkenti olan memleketim Revan'a kavuşmak olacaktır şüphesiz...

Elbette Karabağ kadar olması mümkün olmasa da, bazı insanlara kavuşmak, onlara sımsıkı sarılmak da benzer hisler uyandırıyor. Yüksel ve Babür'ü özlemek bu yüzden muhteşem bir duygu. Dayanabileceğim son raddeye kadar dişimi sıkıp, artık hasretten acı çekmeye başladığım zaman onlara koşmayı çok seviyorum. Acıdan zevk almak hiç mantıklı değil evet ama Onları görünce Kararmaya başlayan kalbimde harıbülbüller açıyor. Onlar benim harıbülbül çiçeklerim... Tıpkı sadece Karabağ'da yetişen, şehitlerimizin simgesi olan ve başka hiçbir yerde bulunmayan bu nadide çiçek gibi sadece kalbimin en gizli ve en güzel yerinde açıyorlar.

Harıbülbül, uğruna destan yazılan vatan çiçeği... Hem çiçekle, hem de özlem ve kavuşma ile ilgili yaşanmış bir olay anlatacağım. Karabağ hanlığı'nın Türkmen Kacar hanedanı'na gelin giden begümü ağabegüm ağa Cavanşir, kendisi gibi Türk olan feth ali Şah ile evlendikten sonra Tahran'daki gülistan sarayı'nda yaşamaya başlamış. Fakat Ağabegüm hatun, memleketi Karabağ'ın Şuşa şehrini çok özlüyormuş. Feth ali şah, karısının vatan hasretine daha fazla dayanamayacağını anlayınca "Vətən bağı" yaptırmaya karar vermiş. Adamlarını Karabağ'a gönderip pek çok ağaç fidanı ve çiçek tohumu getirtmiş. içlerinde ancak kökünden sökülerek getirilen harıbülbül de varmış. Vatan bağı sarayın bahçesinde yapıldıktan sonra ağabegüm hatun çok mutlu olmuş fakat kısa bir süre sonra harıbülbüller solup gitmiş. Artık hiçbir yerin Karabağ'a benzemeyeceğini anlayan Ağabegüm hatun bahçenin ortasında ağlayarak doğaçlama şiir söylemiş:

"Baharın Gülşən çağında
Nə gəzirsən bağı bülbül?
Oxudun, ağlım apardın
Oldun məndən yağı (düşman) bülbül.

Vətən bağı al-əlvandır
Yox içində Xarıbülbül
Ömür sürməli dövrandır,
Səsin gəlsin sarı bülbül..."

Harıbülbül olmadan ızdırap çeken ağabegüm ağa Cavanşir'i o kadar iyi anlıyorum ki... insanın en değer verdikleri olmazsa hayatın anlamı kalmaz. Yüksel ve Babür benim içimde asla solmayacak.

insan çok isterse birine kalbiyle, cümleleriyle, sesiyle bile sarılabilir. Hissediyorlar mı bilmiyorum ama hissettiklerine inanmak istiyorum. Günün herhangi bir anında; bazen yolda yürürken, bazen tarihi bir belgeyi tercüme ederken, bazen yemek yerken aklıma geldikleri zaman hayalimde ikisini bağrıma basıyorum. O an istemsizce elimi kalbime götürüyorum. Sol göğsümün altından ya bir avuç kan, ya da gül yaprakları dökülecekmiş gibi geliyor. Telefon çaldığında ekranda ikisinden birinin adını görüyorsam o an zaman duruyor. "ey dünya, şimdi şu an dönmeyi bırak! Lütfen herkes susabilir mi? ilerideki Hanımefendi siz bir saniye bekleyin. Sen, minnak serçe, lütfen önündeki kırıntıyı yerken ötmeye biraz ara ver. Hayatımın anlamı konuşacak şimdi." diyesim geliyor.

Bunun mantıklı olmadığını, olmak zorunda da olmadığını belirtmek istiyorum. Birini çok sevmek için pek çok sebep olabilir ama durup şu, şu, şu sebepten dolayı çok sevdiğini söylemek gerçek sevgi için geçerli değildir. Bazen sadece çok sevmek yeterlidir. Yine de, pek çok kişinin yaptığı tespit doğrudur. Yüksel benim aklımı, mantığımı, hayatımı üzerine inşa ettiğim ve asla ödün vermeyeceğim karakterimi ve değer yargılarımı simgeliyor. Babür ise kalbimi; en ince, hassas, narin, en süslü duygularımı... Birbirini tamamlayan iki kardeşin beni de tamamlayan iki yanımı temsil ediyor olması muhteşem bir duygu.

Yüksel'i su verilmiş çelik gibi seviyorum; babür'ü kristal cam gibi. Atsız'ın dediği gibi: "hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince..."

Kavuşma; ayrılığa dayanmayı sağlayan en güzel beklentisin. Yine bekliyorum...
Her seferinde çıta arşa çıkıyor. Yazının yarısında sigara yaktım. Sigarayı içmeyi unuttum küllükte kendi kendine yanıp gitti.

Ablacım delilik ile dahilik arasındaki ince çizgidesin haberin olsun. Çok zeki ve gizemli bir kadın. Hiç Görmediğim bir kadına aşık olmak üzereyim. Harıbülbül neymiş diye açıp baktım çok güzel ve farklı bir çiçekmiş. Yüksel ve Babür şu hayatta en merak ettiğim iki insan yemin ederim. Kim bu adamlar? Kimsiniz abi siz? Niye bu kadar güzel seviliyorsunuz? Sizi farklı kılan şey ne? Dahi bir delinin abileri olmak nasıl bir duygu? Çok karizmatik ve tüyler ürpertici bir durum vallahi. Sislerin arasında beliren siyah kaşe kabanlı, Böyle çok yakışıklı iki adammış gibi geliyor bana.
(bkz: zeka sıçraması)
(bkz: bilinç akışı)

Mükemmel. Tek kelimeyle mü-kem-mel! Yüksel ve Babür hayal ürünü değil gerçek kişiler bu arada. Sadece bu Allah'ın öyle herkese nasip etmeyeceği uçsuz bucaksız bir gönül bağı. Yazar hanım kızımız abilerini canından çok seviyor. Umarım kendisi de en az bu kadar çok seviliyordur. Yoksa gerçekten üzülürüm. Çok temiz, berrak, destansı bir sevgi çünkü bu.

Bu yazılar bir gün kitap olarak basılırsa çok rica ediyorum Yüksel ve Babür'ü kapak fotoğrafı yap. Bu iki dünya şanslısı adamı görelim artık.
Bayram dolayısıyla memlekete dönünce ailem ve aşık olduğum insanla yaşadığım muhteşem olay.

Yalnız bence yazarın Yüksel ve Babür beyler ile yaşadığı kavuşma her seferinde farklı bir güzelliği içinde barındırıyor olabilir. Taze meyve kokusu gibi, deniz dalgası gibi, bebek gülüşü gibi muhteşem bir şey olmalı. Arkadaşlar, bu bir kara sevda türü. Sevda illa karşı cinsten birine aşık olmakla ilgili bir şey değildir. içinde her daim çocuksu heyecan taşıyan genç bir kadının abilerini idealize etmesi ve onlara derin bir tutkuyla bağlı olması da sevdanın bir türü.

Çok hoş, çok sevimli ama bir o kadar da saygı ve hayranlık uyandıran bir durum.
güncel Önemli Başlıklar