disi, disinin arkadasi olmaz sozune muhalefet olmami saglamış insan.sagmalasi gibi serefsizim. bir farkli severim kendisini fakat fevkalade shela olacam ruhuma balta vurmustur.
ne kadar super oldugunu kelimelere dokmekte zorlandigim bir insan evladi.
an itibari ile toplam 38(otuz sekiz) entry girmiş ve şimdiye kadar hiç kötü oylanan entrysi olmamasıyla dikkat çekmiş üçüncü nesil yazar.
(bkz: maşallah)
(bkz: en sevdigim hayvan)
nedendir bilemiyorum nikinin bende ki ilk cagirisimi kaptan magara adami oldu. sonra sordum kendisine nikinizin su hikayesini ogrenebilir miyiz diye? hani otobuslerde olur ya kaptaaaaan arka kapi dedi. japon aksanindan miydi? bilemiyecegim ama , o an cidden utandim kendimden. ve vandal mimar olmaksizin itin gotune sokmustum kendi kendimi.*
bu sabah kalktim oturdum ve dusundum. bu nikte evet evet lutfen yoktu, malumunuz kibar bir insanim ayrica kendisini sikildigim bir aksam koreye davet edecek kadar da zengin. gelicem dedi ama pasaportu yokmus iste olmadi. neyse kaptan arka kapi onun icin sadece yeni bir proje. kendisi durak gelmeden once, inecek butonuna ilk basmak icin cabaliyan insandan cok benim gulen yuzum.
* *

yaşadığım gezegenin değerli süper kahramanı... o keskin bakışlarınla millete racon kestiğin, sihirli parmakların ile düşmanlarının götünde olduğun, süper kahraman olarak iyilerin yanında bulunduğun, mavi tişörtün ve sinsi bakışların ile millete ayar vermeye karar verdiğin an;

"the tv is on
and i always sleep with my guns
when you're gone"

çünkü o bir süper kahraman...
bütün günü beraber geçirdikten sonra hakkında derin bilgiler elde ettiğim yazarcığım, arım, balım, peteğim. mssengerda durdu bir saat, bir saat içinde de açık olan 4 pencereden dert dinliyordu müzmin güzin abla/gülşen abi. telefonunu kurcaladım, mesajlarda değişen birşey yok, herkes dert yanıyor. sonra kendime baktm, aynı şeyleri yapıyorum. buram buram pozitivizm yayıyor adam. yanındayken huzuru tadıyorsun, derdini anlatıyorsun, nasihat vermeden çözüyor. arta kalan zamanlarda uyuyor uyuyor uyuyor.

en büyük hayali sigara izmaritlerinden petronas kulesi yapmakmış, yapamazsa köpekbalığının ağzına kafasını sokup fotoğraf çektirecekmiş, toruna tombalağa gösterecekmiş. böyle işte
ne bok yediği konusunda bir fikrim olmayan yazar. bu önemli olmayan. önemli olan ise yazdığı 5 şeyden 2sine olumlu oy veren şayet aynı kişiyse kendisiyle tanışmak isteyen yazar, o kadar ki ilerleyen dönemlerde belki evlenirler, pembe panjurlu evlerinde huşu içinde yaşarlar. birbirlerini takdir ederler falan.
serseri mayınlar gibi dolaşırkene toslaştığım keçi.

ankarada çok şık bir sonbahar günü yaşıyoruz, kaptanı memleketine sepetleyeceğiz, son akşam yemeği adını verdiği bir yemek hazırlıyor. bir yandan aidiyet duygusunun beraberinde huzur getirdiğini anlatıyor, bir yere ait olmak değil sahiplenilmek önemli diyor fakat elindeki soya sosunu üstüne dökecek kadar beceriksiz bir insanı ne derece ciddiye alacağım da şüpheli.

uykudan her uyanışında haa? neeee? ne diyoooğğn! gibi hayvansal tepkiler verse de bu öküzü çok seviyorum, çok da özleyeceğim. uludağ sözlüğe bana kral tv ambiyansı yaşattığı için teşekkür ediyorum.
ailecek dikkatle takip ediyoruz.
geminin arka kapısını açmayan kaptana edilen isyan.
yeşil gözlü alık ördek
(bkz: hakkında bu kadar entry girilince adam oldu sandım)
izmir meftunudur tığ gibi
su içer danalar gibi
masum kendi halindedir
ibneliğe gelince on kaplan gücündedir
hasiktir lan geldi demeden
anında tutar ensenden
nasıl koydum şiiiri ama
sözlük oblomovu
ördek

kaptanın çok sevdiği gazozlar var, şişenin tepesinden bakarken açık yeşil, yanından bakarken açık mavi gözükür. o da aynen böyle, farklı yerlerden bakınca farklı yönleri çıkıyor.

günlerden bir gün uzun bir sohbetimizi hatırlıyorum, bünyede alkol var, duygusallaşmışız, geçmişe efkarlanmışız... sohbetin ortalarında aynı saçak altına sığınan, kaçan mı daha çok ıslanır, sabit kalan mı muhabbetinden ırak yanyana iki insanız. sonlarında ise aynı yastığa saçlarımızı dökmüşüz, ben üşüyorum diyorum, o sarılıyor. üşüdüm deyince ceketimi vereyim diyen öküzlerden değil, çok kibar, çok tatlı, çok çok...
kendisine 2 gundur entry girmeye calistigim kisi. herseyin o kadar supersonik olmasi icin cabalarken, beni bir deniz ugruna ki buna biz ibne cem demekteyiz mundar etmis, uzmus bunye. oysa o kadar inaniyordum ki buna a ya b dese inanirdim o denli.
bugün sıçan gibi ıslandım diye üzerindeki kazağı ve montu bana verip bu allahın belası yağmurda evine atletle gitmiş fedakar insan.

-kaptan nasıl gideceksin sen atletle ya? manyaaaak!
-hmm, ayakların da ıslanmıştır, dur şurdan çorap alalım
-sana diyorum!
-çorap çizgili mi olsun baklavalı mı?
-kaptaaeeen!
-tamam tamam desensiz alalım

kaptan... bildiğin deli, evrende serbest dolaşan bütün enerjiyi emip etrafa saçıyor, durakta taksi beklerken i'm gonna live forever/i'm gonna learn how to fly, high! diye bağıra bağıra şarkı söyleyebiliyor. buraya kadar tamam bunları her deli yapar da "hadi iki parende atalım da şarkının havasına girelim" diye kudurmuyor mu deli oluyorum! hasta oluyorum! hastasıyım!
bir gün uludagsozluk coffee sde karamel şurubu eklenmiş mochalarımızı yudumlarken sohbet edeceğimiz yazar.
birgün çırağan sarayında yapılacak olan düğüne kol kola gidip, sosyeteye mensup zengin kadın-erkek kaldıracağımız yazar.
is guc sahibi insan, yaratici bunye, pis bir psikomat, hatir sorar, hic affetmez...
hayatımın anlamı.
hani arkanızı dönersiniz ya bir klip çekimi havasında ağır ağır yağmur ciselercesine, onca yılınızı verdiğiniz arkadaşlarınızı görmeyi umut ederken karanlıktan başka bi şey göremezsiniz. bir umutsuzluğa kapılırsınız çekip gitmek istersiniz kimseyi bulamayıp. işte siz onları öyle yaşamaya devam edin. ben buldum birini arkama bakarken "olum ne bakıyon iki de bir arkana" diyen "dön önüne yimaani bitir" diyen "sigtir et giden gider" diyen. kaptan arka kapı. adı gibi kaptan öyle naif öyle bizden bir film ki izlerken insanın gözleri doluyor. asasdskjd. ay lav yu kaptan.
(bkz: captain america)
600. entry için en uygun başlık mükemmel insan.