bugün

boyun eğmezlik,başkaldırı,itaatsizlık.
bazen, bazılarına gerekli. isyanı hak edenlere isyan edip ölmek bile onuruyla ölmesidir isyan edenin.
birdenbire oluşan, plan programı olmayan,nerde başlayacağı kestirilemeyen ve sonuçları belli olmayan olaydır.eğer bir ihtilalin ilk aşamasıysa bastırılması zor ,bağımsız bir halk hareketiyse bastırılması kolaydır.
(bkz: equilibrium)
içindeki nefreti kusmak gibi bir şey olmalı. insanların dikkatini çekmek için, başvurulması gereken son çare.
Prof.Dr.Yalçın Küçük tarafından yazılmış (bkz: rte) tarafından yayını durdurulmak istenmiş. ancak adaletin hakkında toplatılmasına gerek olmadığına karar verdiği kitap.
düzenin değişimine önayak olur.
ferhat göçer 2007 albümünden dinlemesi keyif veren şarkı.buyrun sözleri:

sana kırık yaşıyor her bir bakışım
yıktığın hayaller tek can yoldaşım
seninle hep vardım seninle kaldım
hıçkırık bağrımda son aldanışım

sana buruk dudaklar her bir gülüşte
neşeyle hüznünü perdeleyişte
seninle hep yandım seninle soldum
hüsranlı gönlümde son bulunuşun

sana seni anlatamam isyan edersin
aşkı tekrar istemem ziyan edersin
seninle yandım seninle soldum
bir varlığım yok ki muradım olsun
dile dolanan bir ferhat göçer şarkısı.
klip de çekmiş yeni, aferin.
ender emiroglu'nun yemiş yutmuş şiiri.

isyan i

insan
kendi sesiyle ölür
ve kendi nefesiyle

arzunun bittiği yerde nefret başlar
nefret bu et yığınını diri tutar
nefret kaldığı yeri daima hatırlar
nefret aşkla başlar
nefret kanı hep yedeğinde saklar
nefret ya resulallah bana çoğalan bir nefret medet

insan
kendi hevesiyle olur
ve kendi esamisiyle

isyan
tanrım yedi katında çanlar çalsın
kulaklarımdan kanlar çınlasın
arzumu bıraktım cümle mahlûkat bana hırsla baksın
isyan
tanrım nefretimi daim kıl öfkemi kesin
gözlerimden cerahat aksın
dirimden kalktım kendimi çöle bırakma sırasındayım
isyan
tanrım beni acıyla ıslah et tutku sesimi kessin
ağzımdan tükürükler saçılsın
yalnız kaldım bedenimi sevme rızasındayım

ırzına geçerken toprağın
dört yanda çınlayan müziği tanımıyorum
bu kalabalıktan şiddetle nefret ediyorum
kitapları kapattım artık okunacak tek cümleye inanmıyorum
yalanlardan yüzlerden bedenlerden aşktan ve arzudan
ve ölümüne denilen sevdalardan
mektuplardan fotoğraflardan gözyaşlarından ve anılardan
birlikte biriktirdiğimiz hatıralardan
bu sürekli siyah giyen kalabalıktan
bu çirkin ırkımdan
bu yazmaktan ve okumaktan nasibini alamamış insan müsveddelerinden
bu kara kuru adamlardan
bu acıyla büyüyen zavallı gürûhtan
adınla başladım sana sığındım koru ve kolla beni

amin.

isyan ii

insan
kendi bedeniyle sevişir
ve kendi eliyle

haz acıyla yürür
ve kan gözü kışkırtır
herkes önce karşısındaki arzunun çırağıdır
varlık sorunu vardır ve özgüven meselesi asıldır
yalan aşkla seviştiğimiz yalandır
çünkü arzu da beden de birinin içine girmek de hayvancadır

insan
kendi sevmiyorsa eğer sevilir
ve kendi istemiyorsa

isyan
sen gidersen bu şehir yanar ben batarım dediğimiz bütün aşklar
biraz kan biraz talan biraz tüy ve çokca da yalandır
geriye deliler gibi sikiştiğimiz çığlık çığlığa geceler kalır
isyan
bu masaldan bu oyundan bu candan ve canandan
tanrım beni uzak tut beni yoklukla arındır
varmadım secdeye tanımam ezanını bilmedim imanını
isyan
tanrım bu lanet eziklerden koru beni
dünya malına meyl eyledim beni sonsuz varlıkla armağanlandır
şarabını içtim toprağını bildim değiştim bakışımı

regl dolu bir kadından bana o pis kan bulaştı
çıktığımda içinden gördüğüm bir muamma bir telaş
kuru kanla çevrilmiş kıpkırmızı bir asaydı
koktum tanrım bağışla beni korktum
uzun uzak yolculuklarda bu şehrin ara sokaklarında
gözlerini hınç ve hırs bürümüş insanlardan korktum
tahrik dolu şiddetten bir insanı toprağa gömmekten
kemiksiz esnek ve ıslak bir dilden
bu ufak hesaplardan
bu biraz içince adam olanlardan
bu sahte duyarlıktan bu iğdiş edilmiş hayattan
bu sadece güdüleriyle yaşayanlardan
bu bütün değerlerin birer birer içini boşaltanlardan
adınla başladım sana sığındım koru ve kolla beni

amin.

isyan iii

insan
kendi yoluna yolcudur
ve kendi ruhuna

hayat dediğimiz şey düz bir yoldur ve nihayet kocaman bir oyundur
ve insan etiyle doyan bu oyunun kuralları karanlık kamuda koyulur
yalnızdır herkes kan bağı bir karabasandır
aşk olsa olsa bir sanrı dostluk da arkadaşlık da zamana karşı bir rüyâ
sonuçta beden sancılarıyla tek başınadır yol uzun oyun zor kuralları katıdır
yalan kahkahalar masal neşe sanal ömürboyu mutluluk küllîyen yalandır

insan
itaat eden bir hayvandır
ve güç dengesi asıldır

isyan
tanrım sildim buğuyu terkettim arzuyu sardım yarama ağuyu
tanıdım ve seyrelttim heyecanı ve bu komik oyunu
herşey sahte dostluk bahane bu amaçsız gürûhu
isyan
tanrım kendisine benzemeyenleri yok sayıp mütemâdiyen aşağılayanları
kurallarıyla üstümüze oturan bilerek isteyerek kıyımları
başkasının yalnızlığı ve mutsuzluğuyla mutlak doyuma ulaşanları
isyan
tanrım güdüleriyle yaşayıp kraldan daha çok kralcı olanları
güce tapıp cüssenin karşısında el pençe divân duranları
uzak tut benden gör beni bil bu inançsız takâtsiz halsiz adamı

herkes ağlıyor herkes susuz heyecansız aşksız ve sevdasız dedim
ve hoşgörü denilen şey sadece zaman kazanmadır bunu bildim
sakın sakla beni yaradan bu kendi kendini yiyen nüfustan
bu mutsuz huzursuz ruhsuz kendinden bile nefret eden
bu zaman dolduruyormuş gibi yaşayan
bu kan kardeşliği adına birbirlerinin kafasını kopartan
bu ölümün de yaşamın da amacını anlamayan
bu koyun sürüsü gibi yaşayan binlerce maske taşıyanlardan
bu yaptığı ve yapacağına inanmayan
bu kan görmeden doyuma ulaşmayan karanlık suratlardan
bu oyunda figüranlığı en başında onaylayanlardan
bu mutsuzluğun da içini boşaltanlardan
bu kendi yarattığı cehennemde yananlardan
adınla başladım sana sığındım koru ve kolla beni

amin.
(bkz: just do it)
senaryosunu sadık şendil'in yazdığı, orhan aksoy'un yönettiği, tüyleri diken diken eden müziği (ali rıza binboğa) ve çarpıcı senaryosuyla belleklerde yer eden bir türk filmi.

--spoiler--
babasını mayına veren kaçakçı apo(kadir inanır), ayno(melike zobu) için başlık parasını denkleyebilmek amacıyla kaçağa gider. fakat apo kaçaktan dönerken ağanın adamları tarafından vurdurulur. apo'nun öldüğünü sanan ayno, ailesi ve ağanın baskılarına dayanamayarak şehmuz ile evlenmeye karar verir / verdirilir. gerdek gecesi şehmuz iktidarsız çıkınca tüm ipler kopar. amansız töre, aman vermeden yoluna edecektir...
--spoiler--
"malcolm x 'bir taş at, bir taş daha at/bir şiir ateşle./bir yumruk yükselt./sesini yükselt.' diyordu, içerden babam ise 'bir çay koy, bir çay daha koy, şu sigarayı yak, ağzıma koy' diyordu. çayın karpuzun olduğu yerde isyan olmuyordu."

umut sarıkaya, "benim de söyleyeceklerim var" , uykusuz sayı:24
dünyanın en güzel ismi.

- ismin ne?
- isyan!

her ne kadar önyargılı olanlar tarafından başkaldırıcının biri olarak görülseniz de, iş görüşmelerinde adınızı duyan patronun suratının aldığı şekil sizi korkutsa da...

- ismin ne?
- isyan!

budur.
klik...

yaktı ışığı, değiştirmesi gereken çok şey vardı. rahat değildi, dilediği şeyleri konuşamıyor, dilediği gibi yazamıyordu. kulübesine bağlanmış bir köpekten farkı yoktu. ipin uzunluğu kadar hareket edebiliyor, o mesafe kadar koşabiliyor, yürüyebiliyordu.

aklında o kadar çok şey var ki insanlarla paylaşılmayı bekleyen. yazıyor yazdığı an kolluk kuvveti gelip yazdıklarını topluyor "bir daha yaparsan ceza veririz, yazacaksan bu anayasaya uygun şekilde yazman gerekir. yoksa sonuçlarına katlanırsın" diyorlardı. ama o anayasa değildi ki. işkembeden sallanmış mantıksız, uygulanması mümkün olmayan bir kaç kuraldan ibaret bir kağıt parçasıydı.

her yazı yazdığı zaman evine gelip "ver bakayım onu yine saçmalamışsın, anayasayı oku, oku ve yine oku" demelerinden bıkmıştı. ciddi ciddi düşünmeye başladı. işin sevindirici ve umut verici yanı yalnız değildi. çok vardı çevresinde bu şekilde sıkılmış, baskı altında yazmaktan bıkmış insan. beraber düşünmek, ortak bir karar vermek akla daha yatkındı. gecelerce tartıştılar, konuştular, yılmamaya karar verdiler.

uygulamaya konmayı bekleyen bir kaç planları vardı artık. ordan oraya savrulan bir yaprak değil, ayakları yere sağlam basan bir ormandı artık onlar.
planı yavaş yavaş uygulamaya başladılar. kimsenin ama kimsenin haberi yoktu. belki de vardı. ama bu bir isyandı ve artık başlamıştı...

2 yıl önce...

kolluk kuvveti karargahı...

anayasa hazır efendim.. herşey istediğiniz gibi.. yani herşey sınırlı...
Sen önce kendi kapının önünü süpür.... Bırak Gazze' yi lütfen Gazze' den önce kendi ülkendeki şehitlere bir bak...
Şehit Anaları ve babaları ne diyor?

(Acizliğinizden Apo denen iğrençliğin karnını hala benim verdiğim vergilerle doyuruyorsunuz).

işsiz gezen onca üniversite mezunu gençlerimiz aç ve işsiz dururken bir düşün.... Bunlar bizim çocuklarımız....
yıllarca bu devlete çalışmış memurlarımızı, asgari ücret diye ortaya koyduğunuz rakamları bir gözden geçir..
Emeklilerimizi... ama nerde?

Nerde bu devlet değil, nerde bu hükümet diyorum....

Çünkü hala hükmetmekle meşgul.... Ben yaptım oldu diyor.... Kendisine karşı çıkan en üst kademedeki aydınları bile sorgusuz sualsiz "Ergenekon" adı altında bir suçlu gibi evinden alıp tutuklattırıyor....

Hani Türkiye Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiydi?
Hepsi kağıt üzerinde ve maalesef ülke süratle bir dikta rejimine doğru kayıyor...

biz zalim bir oyunun figüranlari degiliz, ve ülkemdeki bu oyunlara sadece isyanla yetinmekle kalıyoruz....
çok istediğin birşeyin gerçekleşmemesi durumunda hissedilenlerin toplamıdır...

içten içe yaşanır bazen; kimi zamansa haykırılır tüm dünyaya!
isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun? etme!!!
bir çığlıktır bu,
sesin kısılıncaya dek...
avazın çıktığı kadar,
meydanlarda slogan atmak..
bir öfkedir bu,
elinde tuttuğun kızıl renkli bir bayrak...
kavgadır bu,
yürümek yoksulluğunda yalın ayak...
avuçların kanasada,
zincirlerini koparmak,
canının yanmasına inat...
aşktır bu,
yarısı hiç kullanılmadan
geri iade edilen bir hayat...
sevmektir bu,
sözün bitsede,
vaat edilene inanmak...
öpmektir bu,
güzel sevgilinin hayaliyle uyanmak...
ayrılıktır,
uzun zamanlar ardından
kavuşmak...
kazanmak,
bir çok insan tarafından inanılmayacak kadar
büyük bir yenilgidir,
izleri bedeninden
yıllar geçse çıkmayacak
bir işkence sonrası
damarlarında elektrik kıvılcımlarıyla susmak...
ağlamaktır belki de
gülmek,
tek başınaysa eğer
çılgın topluluklar tarafından kınanmak..
utanmak
yetmiyor diye zenginliği ruhunun
içindeki çocukluğu paylastıramamak...
özgürlük
populüst rejimlerin tutsaklığından kurtulup
ucuz söylemlere kanmamak...
kırılsada kolun,
o elindeki pankartı bırakmamak...
eşkiyalıktır bu,
çıktığın dağdan inmemek için
yüce devletline başkaldırmak...
ölmektir belki de,
kırmızı saçlı bir güzele
kullanılmamş bir hayal sunmak...
yaşamaktır en adice,
birşey olmamış gibi
her sabah uyanmak...
kınından yeni çekilmiş bir bıçak
sanki hiçbir tene değmeyecekmiş gibi
korkakça havada savrulmak...
akıldan çıkmış yeni bir söz,
sanki sevgilin tarafından duyulsada
anlaşılmayacak....
kasvettir ilkbaharın ortasında
ayrılık
ukalaca bir tavırla
tarihteki yerini alacak...
kavgadır bu,
uğrunda harcanacak bir can
ya ülkemin ya senin
dizlerine kapanıp
öfkesinden boşalıp dolu dizgin
ilk defa tutulmuş gibi bir kız çocuguna
salya sümük ağlayacak...
aşktır bu,
senden başka hicbir kadın için
bu kadar dolu yazılamayacak...

bu dizeleri döken eline koluna, kalemine, yüreğine sağlık...

lostsoul- edebiyat defteri
ing; riot.
topuğu kırılan kadının ayakkabısın diğer tekini de eline alıp kendisini izleyenlein şaşkın ve yadırgar bakışlarına aldırmadan, kalabalığı yara yara ilerlemeye devam etmesidir isyan.
gelişmenin başlangıcıdır.genellikle inatçılık duygusuyla karıştırılır.aynı olmamakla birlikte inat ve isyan eden insanlar sayesinde insanoğlu gelişmeye devam etmektedir.
doğunun limanları romanının insanı bir tuhaf hale sokan,etkileyici baş karakteridir.
bazen o kadar tatlı geliyor ki insana. kendimen korkuyorum lan. bi de anarşizim var buna çok yakışıyor.

bazen sonuna kadar içinde olmak istiyor insan işte. haksızlığa, adaletsizliğe, adam kayırmaya, özgürlüğün kısıtlanmasına karşı.

ama tek yol değil onu da biliyoruz. dedim ya içinde olmak istiyorsun sadece.
genele uymamak.
güncel Önemli Başlıklar