asıl anlamı çocuk oyunu olan kelimeler öbeği.
izlediğim en iyi duygusal film olma özelliğini sonsuza dek koruyacağına inandığım film.
başrollerini marion cotilard ve guillaume canet nin üstlendiği fransızların da güzel bir film yapabileceğini kanıtlayan yann samuel filmi
'yaa ben de aşık olmak istiyorum' diye diye izlediğim süper film.
fransızca çocuk oyunu manasına gelse de türkçe'ye cesaretin var mı aşka şeklinde çevrilen, birçok kişinin favori filmler listesinde üst sıralarda yer alan mükemmel fransız filmidir. benimse hayatımın filmidir.

"cap ou pas cap" -var mısın yok musun-, "cap!" - varım- diyaloğu film süresince sıkça tekrarlanır ve bu diyalog gülümseme sebebinizdir. filmin sonunda yüzünüzde şapsal ve neye uğradığını şaşırmış bir ifade olması kaçınılmazdır. izlenesi, izlerken ağlanası...

uyarı: aşık olma isteği uyandırır.
filmin sonunda nası yani? ama neden? dedirten ve yuzunuzdeki o aptal ifadenin gecip tekrar yorum yapmaya baslamak icin bi sure susmanin olasi oldugu asik degilseniz yaninizda karsi cins olmadan izlemeniz gereken yoksa buyuk ihtimalle filmin etkisinden kurtulduktan sonra pisman olacaginiz bir film. ayrica fransizlarin amelie'den baska da iyi film yapabildiklerinin kaniti.
hayatimdaki en onemli insanla izlemek icin kaldirip bi kutuya sakladigim ve tekrar tekrar izledigim halde sitesine haftada en az bi kere girdigim her seferinde gulumsetmeyi basarabilen yine yeniden asik olma potansiyeli/enerjisi asilayan film.
--spoiler--
en leziz sahnesi julien abinin arabada giderken oyunun yaptığı herşeyden daha zevkli olduğunu saydığı sahnedir.

"Sophie was back in the game! Pure, raw, explosive pleasure! Better than drugs Better than smack Better than dope, Better than sex, head, 69, orgies, masturbation, tantrism, Kama Sutra or Thai doggy-style! Better than Banana Milkshakes! Better than George Lucas's trilogy, the muppets and 2001! Better than Emma Peel, Marilyn, Lara Croft and Cindy Crawford's beauty mark! Better than the B-side to Abbey Road, Jimmy Hendrix and the first man on the moon... Space Mountain, Santa Claus, Bill Gates' fortune, The Dalai Lama, Lazarus raised from the dead! Schwarzenegger's testerone shots, Pam Anderson Lips, Woodstock, Raves! Better than Sade, Rimbaud, Morrison and Castaneda! Better than freedom, better than life! "
--spoiler--
"AsLa oynamamak geReken bir oyun var ki, yani asLa oynamamak gerekiyoR; En iyi aRkadaşınız tekLif etse biLe... Çimentodan biR bLoğun içine gömüLmece."
- iLk göRüşte aşka inanıR mıSın?
+ * Evet.
- aptal...
- Büyüyünce Ne oLacaksın?
+ DiktatöR oLacağım Ya Sen?
- KayısıLı TuRta.
yann samuel adlı fransız yönetmenin ilk filmidir. çekim teknikleriyle, kurgusuyla, görsel efektleriyle amelie filmini andırması işten bile değildir. filmi çekici kılan en önemli şey romantizme boğulmuş olmasıdır. karakterleri, kurgusu, senaryosu ve bilumum öğesiyle film sonlara doğru saçmalamaya başlar ve gerçekle olan bağlantınızı iyiden iyiye koparır. bir filmi izlediğinizde tek derdiniz eğlenmek, yaratıcı işler görmek ve romantik sahneler izlemekse kesinlikle tavsiye ederim. "ulan daha ne isteyeceğim ki?" dediğinizi duyar gibi olup hemen son dönem fransız fantezi sinemasından bıkmış biri olarak karşılık veriyorum: "her şey aşk değildir, her şey hayal değildir, her şey yaratıcılık değildir. biraz mantık, biraz gerçekçiliktir tek istediğim..."
çok etkilyeyici bir aşk filmi şiddetle tavsiye edilir:

cesaretin var mı aşka?
amelie'nin büyülü dünyasından fırlamış, görkemli bir aşk hikayesi. hikayenin kahramanları, julien ve sophie birbirleri için yaratılmış iki küçük çocuk. julien'in annesi kanser, ölmek üzere. sophie ise göçmenliğin zorluğu ile başa çıkmaya çalışıyor. sophie ve julien cesaret üzerine kurulu bir oyunla arkadaş olmak üzereler. oyunun kuralı çok basit; sırasıyla her biri, ötekine cesaret gerektiren zorlu görevler veriyor. bu görevler arasında sınava sütyenle gitmek de var, okulun en sert çocuğunu tokatlamak da. julien ve sophie bu kışkırtıcı oyunu zamanla hayatın ta kendisi haline getiriyorlar. aradan geçen zaman, ikilinin arasına giren insanlar, kızgınlıklar ve hayal kırıklıkları hepsi oyunun aşılması gereken engellerine dönüşüyor. julien ve sophie'nin aralarında hayalgücünün sınırlarını zorlayan bir aşk yaratan bu oyun, maalesef aynı zamanada ikilinin birbirlerine kavuşmalarını da engelliyor. şimdi bu iki genç aşığın önündeki son ve en zorlu görev, aşklarını yaratan bu yıkıcı oyunla başa çıkarak bir arada olmayı öğrenmek...
(bkz: var mısın yok musun)

muhteşem film!
gözlerimizle algılayamayacağımız kadar gerçek olan bir şeyi, gerçek üstü anlatımla tanımlamayı başarabilmiş bir film çocuk oyunu.

cesaret isteyen bir oyun gibi gerçekten de hayat. çoğu zaman karşımıza "var mısın, yok musun?" sorusunu korkunç bir amca gibi çıkartan bir sürü dolambaçlı yola giriyoruz. belki de aşk, gönüllü olarak girdiğimiz bu yollardan biri. cevabını vermeden önce de en çok düşünülmesi gereken soru bu olsa gerek. aşk o kadar karmaşık kuralları olan bir oyun sunuyor ki bize, sayfalar dolusu kullanıcı el kitabı bile olsa çözmek ancak oyunun sonunu buluyor. kaldı ki oyunun sonunda "game over" yazısı ile birlikte kırık bir kalp ve ıslak gözler hediye olarak geliyor.

aşk bir oyunsa, aşık olduğumuz kişi takım arkadaşımız mı yoksa rakibimiz mi oluyor? yoksa her aşk oyunu için birlikte oynadığımız kişiye göre mi değişiyor bunun cevabı? "var mısın, yok musun?" bir cesaret oyunu değil de ısınma turu gibi geliyor bana her nedense. gerçekten aşık olunca nasıl bu sorunun cevabı "yokum" olabilir ki?

iyi tanımak gerekiyor oyun arkadaşını. aynı tarafta bulunup takım arkadaşı olsanız da, kedi-köpek gibi zıtlaşıp rakip olsanız da iyi tanımak gerekiyor. sonrasında oyunu galip bitirseniz de, en büyük mağlubiyeti tatmış olsanız da oyun oynanmış, kurallar uygulanmış ve bir sonuca varmış oluyorsunuz. cevap vermeden önce, oyuna her şekilde dahil olduğunuzu bilin. cevap ise sizi "var" ya da "yok" edecek kadar mühim...

var mısın, yok musun?
aşkta cesareti sınayarak karşılıklı acı çektirme yarışı...
pembe köşede hatun kişi mavi köşede er kişi,3-2-1; maç başladı, dalın birbirinize
kim kimi knock out ederse artık....havlu atanı adamdan saymıyorlar ama bu oyunda..dikkat!

--spoiler--
-"arkadaşlar gözlük gibidir;bazen netleştirirler, bazen çizilirler; bazıları da süper olur,ben şanslıydım, sophie'yi buldum..."

-Julien'nin yaş yirmibeş ve otuzbeş yaşarası 10 yılını anlattığı sahne ve
polisten arabayla kaçtığı sahne ve dahi sophie'nin dikkat çelici çelici baktığı her sahne muazzamdır.

-bu iki güzide aşığımızın beton altında dudak dudak kaldığı ve
akabindeki huzurevi sahnesinden sonra; allalla noldu şimdi, hangisi gercek son; yönetmen sonunu bilinçli olarak biz,seyircilere mi bıraktı ,yoksa ikisini de cekip
montajda atmaya kıyamayıp, ortaya karışık mı döktürmüş filan derken, efsane yorum arkadaştan geldi:
" birader, o betonların altında baska bi dünya var, fantastik, huzurevi filan da orda yani ikise de doğru aslında",,,,sustum...
--spoiler--

ve de bi kez daha anladım ki; sap sapa, romantik bir film izlemektense,
türkiye'nin enginar ithalatında karşılaştığı güçlüklerle ilgili bi makale okumak daha
cazip olsa gerek..
az önce izlemiş olduğum çok etkileyici ve tatlı bir film.ayrıca sophie'nin küçüklüğünün yanaklarını mıncıklamak geldi içimden.filmi izledikten sonra sevgilimi de alıp arabaların üstünde gezinmek istedim.

--spoiler--
yalnız sonunda ne oldu anlamadım,gerçi ne farkeder,kavuştular*.
--spoiler--
niye göremez insan gözünün önündeki aşkı diye sordurtmuştur film boyunca kişiye. filmin ilk sahneleri buram buram amelie getirir insanın aklına. ancak amelie'nin tersine burda bir erkek çocuğunun iç dünyasındayızdır.

+ büyüyünce ne olacaksın?
- turta..

sofie'nin çocukluk hali alıp yenesidir. ayrıca filmin sonu biraz havada kalmaktadır. şu çimentolu kısım akıllara zarardır..
fr. çocukların oyunu.
inanılmaz iyi bir filmdir! bu film gerçek aşkın ne olduğunu anlatır gerçek aşk eninde sonunda karşılığını bulurmu? evet bulur! gerçek aşkı aramanın bir oyun olması gerektir zaten!
2003 fransa yapımı defalarca izlenilesi sürrealist duygusal-komedi filmi.

--spoiler--

sophie: hadi!!
julien: işte! *....
sophie:*bunun için mi erkekler kadınlardan daha fazla kazanıyor?
julien: hadi sıra sen de!
sophie:................*
julien: ama bir şey görmedim ki!!!
sophie: işte bu yüzden kadınlar daha akıllı

--spoiler--
Fransız yapımı bir film olup Türkçe'ye "Cesaretin Var mı Aşka" olarak çevrilmiştir. Film süresince yüzünüzde anlamsız bir tebessümün bulunduğu bu film başlangıçta pek bir şeye benzememekle birlikte oldukça güzel ve sempatik bir yapım olarak karşınıza çıkar.Ayrıca otobüs yolculuğunda sıkılınmadan izlenecek yegane filmlerden biridir.
aylar sonra bulustugum candostum'la beyoglunda dolasirken, 'hadi sinemaya gidelim' deyip onumuze ilk cikan sinemadan iceri daldigimizda senansi bize uygun olan tek film'dir. baska bir anda izlesek o kadar hosumuza gidermiydi bilmiyorum ama hala hatirladigim, rengarenk, cocuk oyuncularin muhtesem performans sergiledigi, gupguzel bir fransiz filmidir. sonu sasirtici ve etkileyicidir, bileti hala cuzdanda saklanmaktadir, iyi ki izlenmistir..
fransız filmlerinin de sıkıcılıktan uzak olabileceğini gösteren bir filmdir.benzerlerinin aksine kesinlikle durağan değildir hatta eğlendirir insanı.son sahneleri insanın yüreğini ağzına getirse de finali insanın filmi istediği gibi bitirmesini sağlar.sophie ve julien iki insanın birbirlerini ne kadar sonsuz sevebileceğini ve diğerinin canını ne kadar acıtabileceğini çok güzel sergilemişlerdir.mutlaka izlenmelidir,şiddetle tavsiye edilir
yönetmenin üslubu ve anlatılan hikayenin birleşmesi ile gerçekliği masalsı bir şekilde muhteşem anlatan bir filmdir. izlenesidir.
2003 fransa yapımı, yönetmeni yann samuell olan film.
julien ve sophie adlı arkadaşların oyunlarının aşka çıkan yolunu anlatır.
izlenmesi şiddetle tavsiye olunur.