bugün

Dün aklıma düştü de tekrar ve tekrarıncı kere izledim bir gece vakti..

Carlito’s way filminden sonra en sevdiğim filmdir kendisi.
tutku filmi...

2014-paris

spoiler...

saf, ham, doğal, volkanik haliyle mutluluk, ne büyük mutluluk!

her şeyden iyiydi, uyuşturucudan daha iyiydi, eroinden daha iyiydi, uyuşturucudan, koladan, çatlaktan, fitjden, esrardan, boktan, ateş etmekten, koklamaktan, osuruktan, ganjadan, marie-jeanne, esrardan, beuh, péyote, kurutma kağıdı, asitten daha iyiydi, lsd, ecstasy...

seksten daha iyi, oral seksten daha iyi, 69, seks partisi, mastürbasyon, tantrizm, kamasutra, tay el arabası...

fıstık ezmeli nutella ve muzlu milkshake'den daha iyidir.

george lucas'ın tüm üçlemelerinden, muppets show'un tamamından veya 2001'in sonundan daha iyi.

emma peel, marilyn, şirine, lara croft, naomi campbell ve cindy crawford'un köstebeğinin kalçalarından daha iyi.

manastır yolunun b tarafından, hendrix cd'lerinden veya neil armstrong'un aya attığı küçük adımdan, uzay dağından, noel baba'nın turundan, bill gates'in servetinden, dalai lama'nın translarından, nede'den, lazarus'un dirilişinden, tüm pisliklerden daha iyi..

onun aşkı hepsinden daha iyidir.
_______________
Aşkı yaşama şekliyle alakalı bir film bu. Ve filmdekiler tutkuyla yaşıyorlardı. Hatta tutkuyu aşkla yaşıyorlardı diyebiliriz. Oynadıkları oyun gittikçe tehlikeli ve kırıcı bir hal aldı ama vazgeçmediler. Her bahis sonunda biri mahvoldu. Son bahiste ise ikisi birden.
Güzel film ama sinir bozucu.
neden türkçeye cesaretin var mı aşka diye çevrildiğini anlamadığım film. orijinal çevirisi çocuk oyunlarıdır. neyse.

ben nadiren dram, melodram, romantik film izlerim ama bunu da bir arkadaşımın tavsiyesiyle izleyeyim dedim. açıkcası adından da anlaşılabileceği gibi biraz çocukla bir film olmuş. ama asla kötü değil.

aşk filmleri genelde sıkıcıdır çünkü tekdüzedir genellikle ama burada bir olay örgüsünün içine güzelce yedirilmiş, kendini izlettirdi. aradaki espriler güldürdü. ben bu filmden sonra gene aynı kategoride film izlesem mi şans versem mi şu kategoriye dedirttirdi.

boş vaktinizde izlemenizi tavsiye ederim.

bu arada fransızca kulağa komik ve hep ağzında sanki balga varmış da konuşuluyormuş gibi geliyor.
"o gece sophie ile tam on yıl uyuduk..."

işte tam şu anda ihtiyacım olan.

En sevdim filmdir şu hayatta.
•••
görsel
görsel

Oyun bitti.
https://youtu.be/DJLkvIM5VaI
"Zaman, bütün hayallerimize ağzının payını verdi."

görsel
avrupalılar film yapmasın dediğim film. siktirip gidin futbol oynayın sadece. bulaşmayın film sektörüne.

ulan senaryo desen berbat. derinlik desen 0. bağlamlar, geçişler, sahneler berbat. görüntü yönetmenini instagram'a yemek fotoğrafı koyan kızlardan mı seçtiniz? mantık desen bugüne kadar kurduğum tüm mantıkları sikti. viral desen o bile var. filmde peugeot ile dağ taş çarpıyor bir sikim olduğu yok. ulan crash test'te ne olduğu belli arabanın, akordeon gibi eziliyor. ha bir de pedofili olayları var filmde.

filmin olayını söylüyorum. yönetmen senarist toplanıyor herkes, çaycı dahil aq. bir film çekelim ve kimse bir bok anlamasın. yani anlasın fakat aralarda hep anlamadıkları yerler, boşluklar olsun. anlamasınlar ki film güzel yanılgısına düşsünler. çaycı dahil kabul ediyor her şeyi. bu filmi çekiyorlar. sonra delinin birisi "harika film" diye başlatıyor dedikoduyu, devamı geliyor.

normalde spoiler ibaresi falan kullanırdım da inanın kullanasım gelmedi. gidin dünyayı kurtaran adamın oğlu'nu izleyin. ben yaptım bir hata, siz yapmayın. şimdi yarın yds fransızca'ya kayıt yaptırcam film sayesinde bu arada. kulaklarım kanıyor amıayou. evet, fransız filmi.
--spoiler--
"Zaman, bütün hayallerimize ağzının payını verdi."
--spoiler--
izlediğim en güzel fransız filmidir.
(bkz: orul orul orospu)
Merak ettiğim filmdir. Nereden bulduysam artık bunu. Şimdi izliycem. Bakak neymiş neyin nesiymiş.p
Kaç yıl öncesi hatırlamıyorum ama gece cnbc-e'yi açtım bu filmi gördüm. Görüntüsü şiirseldi birden içine çekti izlemeye koyuldum ama bitmek üzere tabi napıp edip adını almaya çalıştım olmadı jeuk meuk bir şeyler sayıklayıp duruyorum aklımda kalsın diye. Sonra buldum izledim en başından. Gerçeklikten uzak olsa da çok sevdim. böyle aptal aşık filmleri kolay kolay sevilmiyor ama bunun büyüsü gerçekten başka. Oyuncular filmdeki beraberliklerini gerçek hayatta da sürdürmüşler. o filmi ben de çeksem görüntü yönetmenini bile yakalayıp sen de dur bizi hep böyle çek derim.
manita filmi. *
iyi bir turnosoldur. Ordaki karakterlerden biri olacak cesareti ruhunuzun bir köşesinde görürseniz, korkmayın filme devam edin. Ama aşık olunca lütfen fişinizi kendiniz çekin çünkü bu uzun bir bitkisel hayat geçireceğiniz anlamına geliyor. Ne uzattımsa tanım: Hastalıklı ruhu olan insanların diğer insanlara kıyasla daha çok etkilendiği film.
Cüneyt Ergün'ün Bilinmeyen Saati Uygulaması klibinde görüp izlediğim Amelie'den sonraki en iyi fransız aşk filmi. Aşk filmi sevmeyenler dahi beğenebilir kanımca.
Çok güzel bi film. Oynadıkları oyunun kahramanı olmak istiyor insan. Aşkım, balım, peteğim, böceğimden daha anlamlı. Sıfır trip, maksimum eğlence.

Edit: film olduğunu anlayamayan mal az ötede oyna.
sanırım hayatımda izlediğim en overrated film...

öncelikle çok sığ bir yorum yapmak gerekirse hatun kısmısı bu filmin hastası. hatta bir ara "ya nasıl izlemezsin ?! o zaman bir gün sana geliyorum ve birlikte jeux d'enfants'ı izliyoruz." söylemini kadınlar için default bi flört cümlesi sanıyordum. sanırım bu filmin bu kadar popüler olmasındaki faktörlerden biri de bu.

evet, kadınlar bize kıyasla çok daha duygusal ama açıkçası bu filmde öyle yaldır yaldır bir duygusallıktan çok saplantılı bir ilişki hikayesi var gibi. neyse...

bu arada film 2003, yapımı bir fransız filmi. öyle popüler hollywood filmlerinden değil yani. velhasıl bu filmi övmeye başladığınızda alttan alta "evet, avrupa sineması ve diğer underground sanat dallarını takip ediyorum. öyle kültürlü öyle entel kuntelim" gibi bir mesaj da veriliyor. tabi bunu genele yayamam. yani bu filmi gerçekten sevenlerde vardır. ama bu filmi sırf böbürlenmek için övenleri de tanıyorum. ayrıca kadınların bu filmi çok sevdiğini söylemiş miydim ? hah, evet. şimdi taşlar yerine oturdu sanırım...

son olarak bu filmde sevmediğim başka bir mevzu da filmde ara ara, kopuk kopuk (özellikle filmin başlarında ve sonlara doğru) surreal sahneler yaratılmaya çalışılmış. filmin başlarında, ufaklıkların gördüğü kabusu veya sonlara doğru esas oğlanın yumruğu yedikten sonra kendine gelişini hatırlayın. ara ara bir magic mushroom kafası yaratmaya çalışmışlar ama olmamış. bi kere bu sahneler o kadar kopuk kopuk ki hissetmiyorsunuz bile...

neyse, valhasıl bu kesinlikte beğenmedim. ama siz bu filmi övmeye devam edin. ya da hiç izlemeyip "aaa izlemedim. bir gün bana gelsene. birlikte izleriz. hem ben sana yemek de yaparım." falan diyerek bir takım sevişmeli aktivitelerinize alet edebilirsiniz. tercih sizin...
mükemmel filmdir yıllar geçsede unutulmaz.
not:başlık hortlatmak.
ezbere bildiğim repliklere rağmen izlemekten hiç sıkılmadığım film. hem gerçeküstü hem de olabildiğine realist bir film, fransız yapımı üstelik.. tadından yenmez!

"zaman bütün hayallerimize ağzımızın payını verdi."
"Cüneyt Ergün-Bilinmeyen Saati Uygulaması" şarkısının klibi sayesinde izlediğim fransız filmidir. ikinci amelie vakasıdır. tek başıma ( genel olarakta tekim uzun zamandır ) izleyince böyle bir arkadaş isteme isteği uyandı içimde. güzel filmdi. fransızlar bu tarz filmleri gerçekten iyi yapıyor. her şeyden vardı filmde.
Korkak bir aşığın hikayesidir aslında.
ne kadar da beni anlatıyor bu film...

http://www.youtube.com/watch?v=kFzViYkZAz4