bugün

sevgilimin telefonu kapatırkan ''bye bye'' yerine söylememi istediği sözcük.. daha anlamlı, daha güzel ve türkçe...
Ayrılırken söylenen saçma bi sözdür.Hoşça kal hiç bir samimiyet barındırmaz ne de olsa gidenin umrunda değildir nasıl kalınacağı..
siyah beyaz tuşlarında piyanomun
seni çalıyorum şimdi
çaldıkça çoğalıyorsun odada
sen arttıkça ben kayboluyorum

seni doğuruyorum geceye
adını koyuyorum aya bakarak
her şey sen oluyor her yer sen
ben ölüyorum

sesini duyuyorum rüyalarımda
gözlerimi kamaştırıyor ışığın
rüzgar sen gibi dokunuyor bana
ben doğuyorum

duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
dokunmuyorsun bana
sen gibi bir şimşek çakıyor
tam kalbime düşüyor yıldırımı
ben gidiyorum


özdemir asaf
teoman'ın bir farklı söylediği cümle.
(bkz: kupa kızı ve sinek valesi)
hosca kal mi?
ben gidiyorum canim, sen nasil istersen oyle kal!
aşk işte. o yüce sevgiyi hak etmeyen sevgili eskisi gibi değildir, yürek durmuştur.
"yureğim durdu.
ne de heyecanla çarpardı
sana dokunurken ellerim,
tenin beni örterken sevgiyle."

gereken fazlasıyla yapılmıştır, ama boşadır.
"zamanım doldu.
hep bir şeyler vermeye çalıştım sana."

umut dolu, saf, masum sevgisinden herkese vermeye hazır tertemiz bir çocuğun, yeni yeni aklının fikrinin yerleşmeye başladığını, hayatı yeni yeni anlamaya başladığını düşünün. ellerini, küçücük avuçlarını açıp gökyüzüne baktığını hayal edin. avuçlarını açıp "nerde?" dediğini, sonra dayanamayıp, yüzünü buruşturup, hıçkıra hıçkıra ağladığını.
"nerede mavi mutluluklar?
nerede sevdamiz ve yarin umutlarimiz?" diye o ince, çocuk sesiyle bağırdığını.

sonra büyüyüp, neyin ne olduğunu görüp, hayatın, çok güvendiği, sevmek için direndiği o insanların bunu çok da hak etmediğini fark edip,
"bir ömrümü yalnızca sevgi vererek geçirebilirdim,
ama sizin vermeye pek degil hic vaktiniz olmadi" dediğini.

aranılanın bulunamadığının masum göstergesidir bu şarkıyı oluşturan satırlar, gece gece de insanı bir garip eder, plansız melankolilere sürükler...

(kurtulmak istenirse huzun kovan kusu tam tersi bir etkiye sahiptir.)
artık var olmayan bir ilişkiyi noktalamak.
bir ayrılık anında söyleniyorsa eğer, giden kişi sırf birşeyler söylemiş olmak için söylese de, kalan kişi için farklı anlamlar içeren veda sözü.*
elveda'nın bir alt seviyesi. aynı lacivert aslında.

"mavi adamı nihayet giymişti üstüne ama uymamıştı ruhları birbirine. aynı dünyaların insanları değillerdi, ayrı ruhların insanlarıydılar ve sevgi anlayışları birbirinden o kadar farklı.

deniz kızı bir türlü hoşça kal diyemiyordu mavi adamına. bir dese, bir diyebilse. onu yıllar önce o yurt cafesinde bıraksa. o sesi hiç duymamış olsa. hiç sevmemiş olsa.

hoşça kal diyemedi deniz kızı.

mavi adam ise değil hoşça kal elveda demişti sarılmadan.

deniz kızı ömrüne baktı en değerli varlığına.
ben sana nasıl elveda derim dedi içimdeki seni nasıl yok ederim.

benimle kal içimde kal dokunmadan koklamadan ama kal işte. arkadaşım kal."
gidene söylenen ya da giderken söylenen, aslında söyleyeni söyletenden daha çok kıran,yıkan,inciten ama yine de söylenmesi zorunlu bir kelime.

giden uzaklaşırken kendisiyle birlikte her şeyi götürmektedir çünkü.tüm acıları,tüm anıları,tüm sevinçleri,tüm sancıları,tüm sanrıları,tüm hayal kırıklıklarını,yaşanmış ve yaşanabilecek her şeyi valizine koyar ve uzaklaşır...

ve böyle bir gitmeye ancak böyle bir söz yakışır...

hoşca kal...
iki kelimelik bir veda sözü.

--spoiler--
Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda, ağlamak da artık zor geliyor, zoruma gidiyor.
Benden sana, söylemesi zor, yazması kolay bir kelime;
Hoşça kal.
Aldatıldığımı bildiğim bu geceden sana son bir yazı, son bir hatıra.
Seni her çağırdığımda, artık yüreğime yumruk atamayacaksın.
Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım.
Artık ne gelmeni isteyeceğim, ne de kalmanı.
Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım.
Senin oturduğun iskemle boş, ev boş.
ihanetin resmi boşlukta çizili.
Şimdi sen bir başka masada başka gözlerlesin.
Yüreğindeki pembe yalanlar büyüdükçe büyüyor.
Karaya çalan pembeler.
Kim, kimi kandırıyor bu alemde?
Kumdan kalelerimiz her dalgada yıkılıyor.
Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok artık.
Dayanıksızım, dayanaksızım.
Olduğun yerde kal,
Hoşça kal.
--spoiler--
uykuya dalarken
bir düş
ve gerçek arasında
saklambaç oynadık seninle..
gördüklerimiz,
görmediklerimizden
utanırdı, birbirlerini görselerdi eğer..

ben saatimi kurmuştum zaten
senin gidişlerine..
koca bir zan
ve koca bir yalan içinde
hoşçakal sen de..
teoman' nın kupa kızı sinek valesi şarkısının bitiş cümlesidir.

rüyamda gururluydum, biliyordum diyordum
inanmak lazimmis meger iskambil fallarina
uyandim, bakakaldim, hayali bir parmagin
biraktigi yaziya, pencere caminin bugusuna

hoşça kal ... * * * * .
güle güle, Allah'a emanet ol, Allah'a ısmarladık gibi kelimelerle eş anlamlı sözcük
+genelde bir yerden ayrılırken kişiye söylenen söz.
şebnem ferah şarkısıdır.

Ben bir kısrak gibi gelmişim dünyaya,
Şahlanıp gitmek içimde var
Hoşçakal. . .
gidis cumlesi. bye bye diyoruz ya hep, heh onun ozturkcesi deyim ben siz anlayin.

gidislere bagli olarak anlam yuklenen bi cumledir.

giden sevgiliyse ve donecegini bilmiyorsaniz geri, acaip koyar. nefes alamazsiniz once, uyuyamazsiniz gecelerce. etkisini uzun sure gosterir...

telefon kaparken soylenirse de ayri bi guzeldir. guzel bi dilektir.

bir de "hos cakal" var ama onun konuyla alakasi yok.

sustum!
hoşça kal diyince bazı espri yaptığını sanan arkadaşların hoş tilki diye karşılık verdikleri bye bye şeysi.
Hoşçakal,hoşçakal,hoşçakal,hoşçakal
Ben bir kısrak gibi gelmişim dünyaya
Şahlanıp gitmek içimde var
Hoşçakal... şebo der bunu, beni benden alır.
bazen iyi dilekler içeren, bazense hüzün ihtiva eden veda cümlesidir. o anki duruma bağlı olarak, hangi anlamda kullanıldığı hakkında fikir yürütülebilir.
kendine iyi bak'ın kankasıdır.
giderken söylenen sözdür.

küçük bir düzeltme; teoman'ın kimseye hoşçakal dediği yok; o kalan kişi zaten.
elvedayla kıyaslanamayacak kadar güzel bir veda.
hoş kal, ben yokmuş gibi davranıp hayatında olacağım manasına geliyor. sıfat değişir o ayrı.
ha bir de şebnem ferah şarkısı var ki:

"seni ararken kendimi kaybetmekten yoruldum."
Şebnem Ferah'ın muhteşem şarkılarından biri..

Seni ararken
kendimi kaybetmekten yoruldum
buldugumu zannettigimde
kendimden ayri düstüm

bu garip bir veda olacak
cünkü aslinda hep icimdesin
ne kadar uzaga gitsem de
gittigim her yerde benimlesin

söylenecek söz yok
gidiyorum ben

hoscakal hoscakal hoscakal hoscakal..!
ben bir kisrak gibi
gelmisim dünyaya
sahlanip kosmak icimde var
hoscakal

biraz su biraz yesillik
her yer benim evimdir
tasirim dünyayi sirtimda
her dil benim dilimdir

ama söylenecek söz yok
gidiyorum ben

hoscakal hoscakal hoscakal hoscakal
ben bir kısrak gibi
gelmisim dünyaya
sahlanip gitmek icimde var
hoscakal....!!

hoşçakal hoşçakal hoşçakal hoşçakal
ben bir kısak gibi
gelmişim dünyaya
şahlanıp içimde var
hoşçakal...!!!
hüzünlü söylendiğinde altında pek çok anlam barındırabilir. kimi zaman bunu duyup gidersiniz, kimi zaman da hiç kimseden duymadan, sessiz sedasız... gittiğin yerde hoşça kalır mısın, orası meçhul...
teoman'ın kupa kızı ve sinek valesi isimli şarkısında geçen mükemmel söz.

rüyamda gururluydum, biliyordum diyordum
inanmak lazımmış meğer iskambil fallarına
uyandım, bakakaldım, hayali bir parmağın
bıraktığı yazıya, pencere camının buğusuna

hoşçakal...