bugün

Metal: A Headbanger s Journey den sonra piyasa sürülen ikinci bir belgesel.
bir metalcinin yolculugu adlı belgeselin ikincisi olarakta nitelendiriliyor. yapımcılar ve sunucu aynı.
black, folk, death ve daha bir sürü mezhebe sahip olan bu küresel dinin farklı ülke ve kültürlerde nasıl yaşandığını anlatan bir belgesel.

--spoiler--
fight fire with fire'ın arpejleri ile başlayıp,japonların metal müziğe batılılar gibi içlerindeki nefreti değil de daha farklı yaşadıklarını, indonezya'da metallica konseri sırasında elinde bilet olup da stadyuma giremeyen insanlara polisin vurması, yine indonezya'da rammstein t-shirtlü bir gencin cuma namazı kılması, orphaned land'in solistinin türk seyircilerinin konserleri sırasında ellerini açrak dua eder gibi yapmalarını çok beğenmesi, dubai'de insanların metal müzikle ilgili hiç birşey yaşayamamaları, uzun saçlıların karakola götürüp sorgulandığını anlatması ile devam eden, sonlarında ise bangalor'da iron maiden konserinde headbanger amca ve hintlilerin hep bir ağızdan hallowed be thy name söylemeleri ardından cast sırasında fight fire with fire'ın arpej sonrası giren distortion gitarları ile biten bir belgesel.
--spoiler--

(bkz: full metal village)
Metal: a headbanger s journeyin devam filmidir. bir kaç kez türkiye adı geçiyor filmde. sam dunn yine yapmış yapacağını. önceki filmi gibi bu da sevmişdirmiştir kendini. yakında yenisini bekliyoruz. *
sam dunn'ın a headbanger s journey'deki acemiliğini üstünden attığı, pek bi leziz belgesel. o hintli, çinli, endonezyalı metalcileri görünce "ay, yirim, çok şeker!" demişliğim bile vardır.* "bize az grup geliyor, ama yine de şanslıymışız lan" dedirtir. zira kimi ülkelere daha hiç büyük metal grubu gelmemiş, kiminde metal toptan yasak.
ha bi de, çok pis gaza getirir. misal izledikten sonra, "hööytt, rock bar'a gitmeliyim, metal dinlemeliyim, pogoya dalmalıyım" dedim; ama sonra tek seçeneğimin resimli ve emre aydın olduğunu görüp açtım pantera'nın sesini ipod'da.
Yapımcısının metal ile ilgili yaptığı bir önceki belgesele gelen e-maillerin dünyanın hiç beklemediği ülkelerinden gelmesi ve bunun üzerine metalin Batı tabir ettiğimiz ülkeler dışında ne durumda olduğunu keşfetme isteği nedeniyle ortaya çıkmış belgeseldir.
Metal müziği kulaktan kulağa dinleyerek merak salan, felsefesi ve uzantılarıyla bu müzik tarzıı sindirmeye gayret eden benim yeni bilgiler edinmeme ve metale bakış açımı cilalamama neden olmuştur. Belgeselde iran'da röportaj yapılan bir metal dinleyicisinin konsere gittiği ülke olmak dışında yer verilmeyen Türkiye'nin, metalin yerleştiği bir ülke olarak ele alındığını ümit etmek, belgeselin bir uzantısını çekmek, ilk kez dinlediğim uzakdoğulu metal gruplarına merak salmak gibi yan etkileri de olmuştur. Şiddetle tavsiye edilir.

Çocukluğumdan beri nadir de olsa bir şekilde aldığım-takip ettiğim dergi olan Blue Jean'i uzun yıllar sonra almama vesile olmuş belgeseldir aynı zamanda.
en az ilki kadar güzel belgesel. hatta ben bundan daha çok etkilendiğimi söyleyebilirim.

küresel metalin sosyal yönüne vurgu yapmaya çalışıyor sam dunn. uzakdoğu ve ortadoğu daki ülkelere metalin nasıl geldiği ve toplumda nasıl bir etki yarattığı araştırılıyor. özellikle uzakdoğu ile ilgili kısımlar belgeselin ana fikri açısından son derece önemli. japonya ve çinde ağır çalışma koşulları ve disiplinden bunalan insanların sosyal yönden patlaması için önemli bi araç metal müzik. highway star'ı deli gibi söyleyen caponlar hayli güldürüyor insanı.*
bunun dışında çin grupları merak uyandırıyor feci şekilde. çin'in ilk metal grubu Tang Dynasty saygıdeğer bi abi tarafından kurulmuş. sevdim. asıl bomba ise pekin'in underground ortamı. sam dunn belgeselde bu ortamı şöyle tanımlıyor zaten;
"yolculuğumda duyduğum en karanlık, en aşırı metal üreten ortam"

harbiden de öyleymiş. o nedir lan öyle? yuh! özellikle belgeselin 51:35 lik dilimindeki grubu bulmak için yoğun bi araştırma yaptım. işte sözlüklerde ilk kez efendim! gönül rahatlığıyla tıklayabilirsiniz karşınızda;
(bkz: voodoo kungfu)

belgesele dair kısa notlar;
- sam dunn'un endonezya de abdest alıp cumaya gitmesi yaran bi olaydı.
- Varg Vikernes faşosu salem'e posta kutusunda bomba yollamış.*
- iran da bi metal grubu yasak olduğu için vokal yapmadan konser vermiş. seyircilerde oturarak izlemiş. *
- Kobi Farhi'nin dediğine göre türkiye deki fanlar ellerini açıp dua ederek konserleri izliyormuş. **
- son olarak dubai deki fanlar çok komikti. len böyle enselerinden tutup çekip sarılasım geldi heriflere.*
bu akşam dream tv'de 1. bölümünün izlenebileceği belgesel.
sam dunn'ın ikinci şaheseri. insanda inanılmaz gaz yaratır bir iki gün rockstar olarak sokaklarda turlarsınız.
sam dunn'ın metal müziği ilk yapıma kıyasla daha profesyonel ve derinlemesine incelediği yapım. isminden de anlaşıldığı gibi metal ve insan üzerine eğilmiş, küreselleşmenin müzik üzerindeki etkisini başarılı biçimde anlatmıştır. soundtrack albümünün içeriği aşağıdaki gibidir;

Disk 1
1. "Beneath The Remains" - Sepultura (Brezilya)
2. "Walk With Me In Hell" - Lamb Of God (ABD)
3. "Ladders To Sumeria" - Melechesh (israil/Hollanda)
4. "X" (Canlı) - X Japan (Japonya)
5. "Ornaments Of Gold" - Orphaned Land (Israil)
6. "Crystal Skull (Dubai Desert Rock Festivalinden canlı)- Mastodon (ABD)
7. "Havenless" - Enslaved (Norveç)
8. "Me-Devil" - Sigh (Japonya)
9. "Cloud Connected" - (Dubai Desert Rock Festivalinden canlı) - In Flames (isveç)

Disk 2
10. "Indigenous Laceration" - Chthonic (Taiwan)
11. "Salvation Suicide" - Angra (Brezilya)
12. "Jaktens Tid" - Finntroll (Finlandiya)
13. "From The Sky" - Gojira (Fransa)
14. "Epic" - Tang Dynasty (Çin)
15. "Jihad Soldier" - Tengkorak (Endonezya)
16. "Baptized" - Arthimoth (iran)
17. "Wings Of Time" - Tyr (Faroe Adaları)
18. "Apocalyptic Dawn" - Demonic Resurrection
migros'ta kampanyada olan ve dvd'sini 4,90'a aldığım belgesel.* *
Headbanger's Journey'den daha iyidir kanımca. ilk belgesel değerli bilgiler vermesine rağmen fazla özneldi ve bir yerden sonra "biz böyleyiz siz anlayamazsınız tığam mıııı" havasına bürünüyordu. Bu seferkinin belgesel olarak değeri epey var bence, çünkü neredeyse tek yaptığı farklı ülkelerdeki metal sahnesini araştırmak. Bu belgesel bana bir kat daha metal sevgisi aşıladı. Aynı zamanda Amerika dışındaki gruplara ve Black/Death metal'e de açılabildim. Kim söylemişti hatırlamıyorum ama: "Slayer'a bakın mesela, malikanelerinde oturup savaşla, kanla, ölümle ilgili şarkılar yazıyorlar. Biz buradayız, her gece şehrimiz bombalanıyor ve aynı şeyi yapıyoruz."
Öyle işte.
global metal kanadalı antropolog sam dunn ve scot mcfadyen tarafından yönetilmiş, 2008 yapımı belgesel film. 2005 tarihli metal: a headbangers journeyin devam filmi niteliğindedir. filmin uluslararası galası bergen uluslararası film festivali 17 ekim 2007 tarihinde yapılmıştır. global metal yeraltı kültürünün yanı sıra, farklı kültürlerden farklı insanların, heavy metal üzerindeki küreselleşme etkisini göstermeyi için hedefler.
slogan; "7 countries. 3 continents. 1 tribe."
belgeselden aklımda kalan en önemli nokta larsın ikiyüzlülüğü oldu.çıkmış internetin müziğimizi uzak diyarlara ulaştırması bizi memnun ediyor yok müzik indirmeyi destekliyoruz falan. napster davasında öyle demiyordun ama larscım. herkes senin ne kadar paragöz bir herif olduğunu biliyor zorlama kendini.