fryderyk franciszek szopen.*
1 mart 1810-17 ekim 1849
polonya doğumlu romantik dönem fransız besteci ve piyanist.
piyano parçaları dışında çok az bestesi vardır. teknik becerisiyle ve düşgücüyle büyük müzik ustalarından biri olmuştur.
2. piano sonatının adagio bölümü
cenaze marşı olarak birçok dünya ülkesinde
benimsenen fransız besteci,pianist..
Şu tarihte doğdu, bu tarihte öldü gibi yazılar yazmayacağım bu virtüözün başlığı altına. Diğer arkadaşlarım zaten yeteri kadar bilgi vermiş. Duyguyu en iyi piyanoya yansıtan insan. Hani derler ya bastığı her nota tüylerimi diken diken yapar, hakikaten bu adamın bastığı her nota üzerinizde etki bırakır. Bazı melodiler vardır, her duyduğunuzda canınızı acıtır. Bu adamda bu melodilerden bolca mevcut. Sizi üzüntülü bi anınızda yakalarsa bu üstadın melodileri vah halinize. Kesinlikle dinlemeyenlere öneriyorum. Aşık olduğunuzda ya da şarkılarda kendinizi bulmak istediğinizde bırakın o sahte, kandırmaca pop şarkıları. Kesinlikle chopin i bi deneyin. saçma Sözü olan arkaya döşeli 4 4 lük ritmin dışına çıkmayan, çıkamayan o klişe şarkılarda kendinizi bulmak emin olun daha zor. Chopin'in şarkılarındaki doğallığı hissettiğiniz anda gerçek müziğin ne olduğunun farkına varacaksınız.
sadece 39 yıl yaşamış olmasına rağmen klasik müzik literatürüne damgasını vurmuş, neredeyse sadece piyano için müzik yazmış olmasına rağmen adı hiç kaybolup gitmemiş polonyalı romantik dönem bestecisidir. küçüklükten bir deha olduğu keşfedilmiş ve polonyalılar onu bizim de dahi çocuklarımız var ama malesef duyurmayı bilmiyoruz şeklinde lanse etmişlerdir. böylesine romantik bir adamın yaşadığı acılar ise anlatılamaz derecede büyüktür. mazurkaları, noktürnleri, polonezleri, balladları, scherzoları, impromptularıyla ve hatta her ne kadar orkestrasyon bakımından çok görkemli olmasa da piyano konçertolarıyla chopin'in bende ayrı bir yeri vardır. bir besteci olarak içtenlikle söyleyebilirim, duygularını böylesine saf bir şekilde ortaya koyabilen çok az besteci vardır ve chopin de bunlardan biridir. onun gibisi de gelmemiştir malesef bir daha...
(bkz: the pianist)
(bkz: öldürücü melodiler)
biraz para kazanabilmek ve adını duyurabilmek için ülkesini bırakmak zorunda kalan, bunu yaparken cebine polonya toprağı doldurup öyle giden ve ülkesinin özleminden * ince hastalığa yakalanan piyanist/bestecidir. piyanonun gelişiminde bestelerinin büyük etkisi vardır.
Minute Waltz gibi harika bir eseri ortaya çıkaran üstün kişilik.
(bkz: frederic chopin)
(bkz: raindrop prelude)
(bkz: nocturne in c sharp minor)

edit: evet efendim böyle aratıp buluyoruz. teraziyi unutmayalım.
aynısının gitarı için;

(bkz: Francisco tarrega)
En çok beğendiğim romantik dönem bestecisidir. Duyguyu notalarla o kadar güzel buluşturmuş ki çektiği ve ya yaşadığı duyguları onunla yaşar gibi dinlersiniz chopin'i.
harika çocuk olarak çıktığı müzik ortamlarında mükemmel bir piyanist ve dahi bir besteci olarak tanınmıştır. 20 yaşına gelmeden yazar piyano konçertolarını. (op.11 mi minör), (op.21 fa minör). chopin , piyanist olarak çok fazla konser vermemiş, verdiğinde de çok büyük salonlarda çalmamıştır. piyanist olarak liszt kadar tanınmaz bu yüzden.
chopin , romantik akımın önde gelen temsilcilerinden bir tanesidir. acı ve sürgün içinde geçen hayatı , 30'lu yaşlarda veremden ölmesi de onun romantik kimliğini doğrular adeta...
başlıca eserleri :
2 piyano konçertosu
3 piyano sonatı
orkestra ve piyano için fanteziler
14 vals
21 noktürn
balladlar, scherzolar
24 etüd vs.
bugünlerde eserleri reklamlarda kullanılan muhteşem bestelerin sahibi.
Fryderik Franciszek Chopin (okunuşu: Şopen) (22 Şubat 1810, Zelazowa-Wola, Polonya - 17 Ekim 1849, Paris), Romantik dönemin önde gelen Polonyalı piyanist ve bestecisi. Bazı kaynaklarda doğum günü 1 Mart olarak gösterilir.

Babası Fransız, annesi Polonyalı olup ömrünün büyük kısmını şöhretini kazandığı Paris'te geçirmesine ve klasik müzik literatüründe Fransız ismiyle anılmasına rağmen gönlü her zaman o dönem Rus işgali altındaki vatanı Polonya'da olmuştur. Bu durumu ile Chopin devrinin önemli karakterlerindendir. Milli sınırların üzerinde bir müzisyendi denebilir. Zaten 19.yyda ortaya çıkan yeni tip bir sanatkarın veya dahi virtüozların hali milli bir sanatkar olmaktan çok evrensel bir sanatkar olmaktır.

Chopin, tam anlamıyla romantik bir sanatkar, fakat yine yaratılış bakımından bambaşka bir şahsiyetti. Besteciliği bunu en açık şekilde gösterir. Pek az eseri istisna edilirse besteciliği tamamen piyanoya vurmuştur. Piyanodan kendini gösteren yeni tınlama imkanları çıkarmış, ayrıca devrinin henüz ulaşamadığı tınıları bile keşfetmiştir. Bununla birlikte armonilerinin geniş ve zengin ifade sahası, çok farklı üstünlüğünü, bu melodiler ve onların ortaya konuşunda beliren ritmlerin özel bir serbestlikle düzenlenişi ve sonunda lirik şiire has bir tattan gelişerek yükselen ifade yeteneği gibi nitelikleriyle, Chopin’in Fransız müziğinin ancak çok daha sonra varabildiği özelliklerin ilk hatlarını tespit etmek mümkündür.

Ne kadar uzakta yaşasa da derin bir hisle vatanına daima bağlı kalmıştır. Kendisinden önce konser salonlarında görülen Mazurka ve Polonezleri folklör statüsünden çıkarıp sanat seviyesine yükselten odur.


Eugène Delacroix'ın fırçasından Frédéric-François Chopin.Gerçekte, yeteneği küçük yaşta beliren ve genç yaşta olgunlaşan bu müzisyen de çalışma yolunu tutmak zorunda kaldı. Beethovenin öldüğü sene Joseph Elsnerin öğrencisi olarak Varşovada genel dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. Viyanada kaldıktan sonra Temmuz Devrimi sırasında Parise geldi. Orada piyanist olarak ünlendi ve adı Avrupa'nın her tarafına yayıldı. Besteciliği de orada gelişti ve yükseldi. 1837-1847 arasında Fransız yazar George Sand (Barones Dudevant) ile inişli çıkışlı bir ilişki yaşadı. Ömrü boyunca kırılgan ve zayıf olan bedeni 1849'da tüberküloza yenik düştü. Cenazesinde kendi bestelediği Marche Funébre-Cenaze Marşının (2.Piyano Sonatı-3.Bölüm) değil Mozart'ın Requiem'inin çalınmasını istedi. Paris'te Pére-Lachaise mezarlığında gömülüdür.

Chopinin yeni bir fikri aristokrasisinin temsilcisi olarak gören Schumann genç besteciyi sonsuz takdir ifade eden şu sözlerle alenen selamlıyordu.Şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor. Şair olmak için kocaman ciltler doldurmak gerekmez; bir iki şiirle bu ünvana layık olabilirsin. Chopin de böyle şiirler yazmıştır.
http://tr.wikipedia.org/w...9ric_Fran%C3%A7ois_Chopin
daha çocukken ileride ne kadar yetenekli bir virtüöz olacağını göstermiş, polonyalı ünlü besteci.
çocukluğunda, evin önünden polonyalı esirler geçerken, chopin piyanoya oturur ve öfkesini kusarcasına piyanonun tuşlarına basardı.
Nocturne, opus 27 #2 ile adeta yildizlarda yürüten çalgici.
kendisi hayatta olup, nazi isgalinden kaçtigindan beri polonezköyde yasamaktadir.
F. Chopin müziği en küçük hücrelerine kadar bölerek bir sesler mucizesi yaratmış tek bestecidir. Piyano Chopin'le canlanır, konuşur, ağlar, güler, inler. Aynı zamanda piyano tekniğini doruk noktasına çıkarmış bestecidir. Eserlerindeki teknik zorluk yüzünden içerdiği polifonik ögeler ve zenginlik genellikle gözardı edilir. Oysa Chopin herhangi bir arpeji veya eşliği, renk versin, hoş olsun diye yazmaz. Mutlaka derin bir içeriği, öncesiyle bağlantısı ve felsefesi vardır en küçük detayın ve notanın. Piyano müziğinin en derin kuyusu, doruk noktasıdır. Hatta herhangi bir enstruman müziğinde böylesine zenginliğin yanına yaklaşılmamıştır.
Fransız devrimini yaşayıp görmüş yapıtlarında da işlemiştir tipinden duygusal olduğu bellidir bu yüzden eserleri genelde minördür.bu adam ne yiyip ne içmiştir bilemem fakat insana complexle önünde eğilmek arasında bırakan, en sonunda eğilmeyi tercih ettiresi eserler yapmıştır.Erken ölmüştür.ölüm nedeni tam olarak bilinememekle birlikte bişey yiyip içmemekten de olabilir kanımca.iyiki de romantik dönemde yaşamış ve damgasını vurmuş hala dinleyip çalıyoruz.
piyanoyu ağlatır resmen chopin. piyano onun için yalnızca bir müzik aleti değil, yaşamla iletişim kurduğu, kendini ve gözlemlerini aktardığı bir dünyadır.
gerçek bir polonya aşığıydı. polonya' dan ayrılarak en güzel eserlerini verdiği fransa' ya geçince hastalıklardan yakasını kurtaramadı, çok sevdiği vatanından ayrı kalmak ona gerçekten zor gelmişti. gerekmediği sürece kimse ağzını açtıramazdı. isyanını ve paris' te ilk dönem yaşadığı yalnızlığı piyanosunun tuşlarına döktü.
f.chopin'in müziği anlatılmaz sadece yaşanır...
finer epic record ve heroic pc friend şeklinde 2 anagramı olan, 1 mart 1810 doğumlu, neredeyse tüm eserlerini piyano için vermiş polonyalı besteci ve piyanist. tam adı frederic françois chopin'dir (fryderyk franciszek chopin). virtüözlükte dönemdaşı franz liszt ile yarışır (sonraki yüzyılda rahmaninov da bu yarışa ortak olacaktır). aşk yaşadığı dönemin feminist yazarı 2 çocuklu george sand ile küs olarak 40 kiloyla veremden ölmüştür. **

tüm eserlerine http://en.wikipedia.org/w...fr%c3%a9d%c3%a9ric_chopin adresinden bakılabilir.

chopin asıl ününü valsleri (20), etüdleri (27), polonezleri (18), prelüdleri (27) ve noktürnleri (21) ile yapmıştır. 57 tane de mazurka yazmıştır.

etüdleri (op.10 ve op.25) arasında op.25 no.12 (ocean), op.25 no.11 (winter wind); prelüdleri (op.28) arasında no.7 (the polish dance), no.15 (raindrop), no.16 (hades); valsleri arasında op.18 e flat major "grand valse brillante", opus 34 no.2 in a minor, op.64 no.1 in d flat major "minute waltz", op.64 no.2 in c sharp minor (ki yazılmış en güzel valstir, mamafih özel bir adı yoktur), op.69 no.2 in b minor (bu da yumuşak ve sağlam bir valstir), op.70 no.+:+1 in g flat major, op.70 no.3 in d flat major göze çarpar.

fantaisie-impromptu op.66, piano sonata no. 2 in b-flat minor, op. 35 "funeral march", op. post. 1 no. 10, variations in a - "souvenir de paganini" ve elbette polonaise in a-flat major op.53 "heroic" (heroic polonaise) eserleri de en bilinen yapıtları arasında yerini alır.

en saygın chopin yorumcuları arasında idil biret de yer almaktadır. diğer bazı isimler: vladimir horowitz, vladimir askhenazy, evgeny kissin, ignaz friedman, arthur rubinstein, claudio arrau.
1849 yılında ölmesine rağmen 200'ün üstünde eseri film soundtracklerinde kullanılmıştır. trajik yaşam öyküsünün şu ana kadar sinemaya aktarılmamış olması cidden ilginçtir. beethoven ,mozart, gibi dehaların yaşam öyküleri sinemada yerini almasına karşın choin'ini dehasını ve acılarını anlatan bir filmin henüz çekilmemiş olması ilginç.