bugün

bazı kişilerin mail listesi oluşturmak ve içinden "gerekli" mail adreslerini çalarak daha çok rahatsız ettiği iğrenç zincir mesajlarla bazen can sıkıcı bir durum yaratan olay.*
yemin ederim bi keresinde artık mailleri forwardlamayın konulu bi forward mail gelmişti forward mailler en çok hotmail'e yarıyormuş böylece bedava reklam yapıyormuş falan filan
(bkz: yok artık)
hakkında bir kanun çıkarılarak yasaklanması umulan mail türü... eh artık outlook kullanıcılarına kolay gele..
otun, bokun, börtü böceğin, sevimli çocukların, hayvan resimlerinin ve bilimum aptalca öğütlerin dolu olduğu mail türü.
not: bu entry'i 10 kişi artı oylamaz ise yazarlıklarınız uçurulur. *
posta kutularının dolup taşmasına yol açan, herkesin birbirine yolladığı e-postalar.
bunu buraya yazmazsam geberirdim. bir örneği aşağıdaki gibi olan maillerdir.

---------------
arzu

kızını,kedisini,canını,biricikini kaybetmiş anne. Bütün gece ağlamış, gözleri şişmiş,ben neden cuma günü eve gitmedim diyip kendi kendini yiyen,başka bi kedi görmeye dayanamayan,yavrusunun öldüğüne inanmak istemeyen,sabahları mızmızın burnunu ısırması yerine telefonunun alarmıyla kalkmak zorunda kalan,bebeğini çok özleyen arzoo. canı yanıyo çok fazla.

xxxxxxxxxxxxxxxxx

To: arzu

bir sözlük olan bu yerde, türkçe'yi bu kadar katletmişsin, pes doğrusu..

"kızını, kedisini,canını, biricikini kaybetmiş anne. Bütün gece ağlamış, gözleri şişmiş, ben neden cuma günü eve gitmeden diyip kendi kendini yiyen, başka bi kedi görmeye dayanamayan, yavrusunun öldüğüne inanmak istemeyen, sabahları mızmızın burnunu ısırması yerine telefonunun alarmıyla kalkmak zorunda kalan, bebeğini çok özleyen arzoo. canı yanıyo çok fazla."

(ben neden cuma günü eve gitmeden diyip kendi kendini yiyen) burda ne anlatmak istedin çok merak ediyorum. cuma günü neden eve gitmedim diye üzülüyorum ve pişmanım mı demek istiyorsun ?

ayrıca bırak ya sen insansın, böyle bir kedi için üzüldüğüne değmez. tamam nihayetinde o da bir canlı ama, görende hayata küsmüşsün sanacak. seninle konuşmaz etmez, öyle bütün gün köşede durur, bir tane yumakla oynatırsın. onun haricinde yemek vermezsen sana saldıracak nankör, tüy döken bir hayvan. bu kadar büyütme gözünde. bunlar kafaya takılacak şeyler değil. çok seviyorsan aynı türden bir tane daha alırsın olur biter.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

To: serkan


üzüntünün yoğun anlarda cümle kurmak, konuşurken de yazarken de zordur.(en azından benim için öyle).entry okuduktan sonra düzeltmeleri yaptım zaten.
Kedim için üzülme konusuna gelince,yaşamadan asla anlaşılmayacak bi durum. Onu öldürdüler. Hemde komşumuz. 2 aylıktı daha.

Bu benim acımdır yazmak istemişimdir. Kedi sevmiyo olabilirsindir ama hafife almak gibi bi lüksün yoktur.

Ayar vermeyi gerektiren bi entry asla değildir.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

To: arzu

ayar verecek olsam senin başlığının altına yazardım, öyle bir çabam yok. aksine o yazdıklarım üzülmenin yersiz olduğuna dairdi. hayatta bundan daha önemli şeyler var ve bu hayvanların ömürleri kısa. o yüzden her an kaybetme güdüsüyle yaşasan daha iyi edersin. kıymetini bil, gittiği zaman da yapacak birşey yok zaten.

ayrıca zaten sözlük bir günlük değil. senin ruh haline göre o an ki düşünceleri yanlış kelimeler kullanarak, onları aktarabileceğin bir portal değil burası. burayı forum gibi kullanman başlı başına bir hata. bunlara dikkat et lütfen

xxxxxxxxxxxxxxxxx

To: serkan

Îlk kez xxxxsozlukte yazmıyorum. Ekşisözlük yazarıyım çok uzun süreden beri. Bi sözlüğe neler yazılır emin ol iyi biliyorum.
Burada yazmamın tek sebebi mezun olduğum okulun sozluğu olmasıdır.
Eğer burası senin bakış açığında olduğu gibi sadece sozluk olsaydı tdk ya gerek kalmazdı. Paylaşıyoruz, yazıyoruz,farklı fikirler olabilr ortak fikirler de. Normaldir.

Kedime gelince, belki sen hiç yaşamayacaksın ama;

beraber duş alırdık (bi kedi banyo yapmayı sevdi)
haşlanmış mısır yerdik(bahsettiğim bi kedi)
Haftaiçi sabah 8de burnumu ısırarak uyandırırdı, haftasonu ise asla dokunmazdı (bu kadar karakter sahibi)
ve daha bi sürü paylaşım. Asla anlayamazsın zaten. Kediye sadece bir hayvan olarak baktığın için.

uzatmanın manası yok. Sen o kadar yazsan da benim fikirlerimi değiştiremezsin ben de senin.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

To: arzu

valla ekşi yazarı olman senin ayrıcalığın olduğu anlamına gelmez. ona kalsa bende ekşi yazarıydım. bunlar kıyaslanacak şeyler değil. xxxxsözlük sırf senin okulunun adını diye buraya takılıp günlük gibi kullanman yersiz. acını paylaşma demiyorum ama madem ekşisözlük yazarıyım gibi şeyleri söyleyebiliyorsun bunu kastederkende orasının iyi olduğunu belirtmeye çalışıyorsun, bunları bilmen gerek. tdk ya gerek kalmazdı diye saçma birşey olması mümkün değil. türk dil kurumu bunun adı, onlarda işini yapacak, bizde gerek geyiğimizi gerek tdk'da olan sözcükleri yazıcaz.

birde kafama birşey takıldı; resmi tatillerde de burnunu ısırmama gibi bir olayı var mıydı ? yoksa sadece haftasonlarına mı ayarlıydı kendisi ?

xxxxxxxxxxxxxxxxxxx

To: serkan

insanın yaşadığı acıya saygı duymayıp dalga geçebilen, kendinden bile nefret ettiğini düşündüğüm, kalbi öfke, nefret ve karanlıkla şişmiş yaratık.
spamcilerin en çok sevdiği email çeşidi.
Yıllarca süren platonik aşklarda taraflardan biri ölünce aslında aşkın karşılıklı olduğu ortaya çıkar, bütün hikâye boyunca verem edilmiş olan okuyucuya son darbe böylece indirilir. Eşlerden birinin diğer için yapmış olduğu büyük fedakârlık yine artık değerinin bilinmesinin anlamsız olduğu bir dönemde açığa çıkar ve okuyucu birkaç saniye monitöre bakakalır. Aniden iğrenç görüntülerle karşılaşılır ve maili alanın artık msn'e, blog'a, sozluk'e, irc'ye, kısacası hiçbir şeye iştahı kalmamıştır. Tam olarak niye yapıyorsunuz bunları arkadaşlar.!!!
(bkz: siyasi gorusu forward maillerle olusmus insan)*
kuskunç mail yağmuru.
en iğrençleri de içinde şunu bu kadar kişiye yollarsan bu olur vb. zırvalar olan mail türüdür...
çoğunun sonu ya böyle ya da buna yakın bitmektedir;
"bu maili bütün listendekilere yollamazsan allah belanı verecek,evsahibinin oğlu almanya dan kesin dönüş yapacak,borsada hisselerin taban yapacak,çükün düşecek,önemli bir iş toplantısında burnun sümük baloncuğu şişirecek vs vs" *
bir de "ben inanmadım ama garantiye alayım dedim ihihi" diye ekleyenleri yok mu?gerilip gerilip bir patlatıcaksın yüzüne o olacak.

(bkz: entrynin sonuna doğru sinirlenmek)
(bkz: forwardla vahiy gelse okumam)
parçalı sacmalıkları toptan mail yardımı ile yollama şekli. Sağolsun msn buna kolaylık saglayacak cok imkan saglamıştır. Maıl adresleri sağ köşede sıralı. tek tek tıkla, tümden yolla..

Edit: an itibari ile şahsıma yeni bir mail geldi. Forward maillerin sakıncalarını anlatan bir forward mail..!
Arkadas listemi tekrar gözden geçirmeliyim sözlük.
okunmadan delete butonuna basılan mail.
--spoiler--
Müthiş bir olay!

Bu maili 3 dakika içinde tanıdığınız herkese forwardlayın. Kısa süre sonra HiÇ Bi SKiM OLMADIĞINI göreceksiniz.

Ben 3 kez denedim, inanılmaz ama gerçekten her seferinde HiÇ Bi SKiM OLMADI.

Mümkün mertebe çok insana ulaştırın ki bu şaşılası fenomene herkes tanık olsun.
--spoiler--
ciddi bir mail adresi alıp sadece yakinen bildiğim insanlara adresini vererek kurtuldum sandığım velakin facebook sayesinde tekrar hayatımıza girmiş illet. kabahat bunları yollayan insanları arkadaş olarak gören bendenizde tabii. bir de hepsinin başına bu sıradan bir zincir mail değil mutlaka okuyun yazmazlar mı...
arkadaşım dediğim biri forward mail atmış, o listede benim mail adresim dahil 8-10 adres var. ilginç olan o adreslerden biri aynı maili yine aynı listeye forwardlamış. komik, iğrenç. aynı mail iki kere mail kutumda.

spamlardan forwardlardan nefret ettiğim kadar hiçbir şeyden etmiyorum. ama yeter artık.

tanım: insanı sinir eden mail tipi.
forward mesajlardan sonra ortaya çıkan en iğrenç şeydir. aslında forward mail hep vardı ama bu ülkede internet evlere biraz geç giriyor. cep telefonuysa 6 yaşında çocukların bile sahip olduğu teknolojik şeydir. bu yüzden bu mesajı yedi kişiye yolla dileğin kabul olsun mesajları daha önce popüler olmuştur. forward maillerde de bundan çok farklı birşey yoktur. bu maili msn listendeki herkese yollamazsan adresin heklenecek. *
Hande mi yener, Funda mı arar hayır Seray sever.
Bu üçüne önce Nejat işler sonra da Ahmet çakar.
Bu geyik Celal'i Bayar, bu geyiğe dayanamayan Ferhat göcer,
Yıllar sonra bunlar tarih olur, o tariHi de Gönül yazar, Mehmet okur.
Bu mesajı 10 kişiye gönderirsen dileklerin kabul olur. Buna da anca Kadir inanır *
çoğu gereksiz ve virüslü olan mail deryası.
(bkz: forward lı vahi gelse okumam)
(bkz: spam)
1- Bir Japon kadını ortalama 84 yıl, bir Botswanalı kadın sadece
39 yıl yaşıyor.
2- Dünyadaki obez nüfusun üçte biri, gelişmekte olan ülkelerde
yaşıyor.
3- ABD ve ingiltere, gelişmiş ülkeler arasında en yüksek erken
Hamilelik oranına sahip.
4- Çin'de 44 milyon kadın kayıp.
5- Brezilya'daki Avon kadınlarının sayısı, asker sayısından fazla.
6- 2002'de idamların yüzde 81'i ABD, Çin ve iran'da gerçekleşti.
7- ingiliz süpermarketleri, müşterileri hakkında hükümetten daha
Fazla bilgiye sahip.
8- AB'deki her inek için verilen günlük 2.50 dolarlık sübvansiyon,
Afrika'nın yüzde 75'inin günlük geçiminden daha fazla.
9- 70'in üzerindeki ülkede aynı cinsten iki kişinin ilişkisi yasak,
9'unda ise cezası ölüm.
10- Dünya nüfusunun beşte biri, günlük 1 dolarında altında gelirle
yaşıyor.
11- Rusya'da yılda 12 binin üzerinde kadın aile içi şiddet sonucunda
hayatını kaybediyor.
12- 1 yılda 13.2 milyon Amerikalı, estetik ameliyat yaptırdı.
13- Kara mayınları nedeniyle saatte bir insan ölüyor ve sakat
kalıyor.
14- Hindistan'da 44 milyon çocuk işçi var.
15- Sanayileşmiş ülkelerde insanlar, günde 6-7 kg katkı maddesi
Yiyor.
16- Dünyanın en çok kazanan sporcusu golfçu Tiger Woods, yılda 78
Milyon dolar, yani saniyede 148 dolar kazanıyor.
17- Amerikalı 7 milyon kadın, 1 milyon erkek yeme bozukluğu çekiyor.
18- 15 yaşındaki ingilizler'in yarısı uyuşturucu kullanmış, dörtte
Biri sigara içiyor.
19- Washington'daki lobi endüstrisinde 67 bin kişi, her seçilmiş
Kongre üyesi için 125 kişi çalışıyor.
20- Motorlu araçlar dakikada 2 insanı öldürüyor.
21- 1977'den bu yana ABD'deki kürtaj kliniklerinde 80 bin şiddet ve
Taciz vakası yaşandı.
22- Mc Donalds'ın altın kemerini tanıyanların sayısı, Hıristiyan
tacını tanıyanlardan fazla.
23- Kenya'da bir ailenin gelirinin üçte biri rüşvete gidiyor.
24- Dünyadaki yasadışı uyuşturucu pazarı 400 milyar dolar.
25- Amerikalılar'ın üçte biri, uzaylıların geldiğine inanıyor.
26- 150'den fazla ülkede işkence var.
27- Her gün dünya nüfusunun yedide biri, yani 800 milyon insan aç
kalıyor.
28- Amerikalı siyah erkeklerin hapse girme ihtimali, yüzde 33.
29- Dünyanın üçte biri savaş halinde.
30- Petrol rezervleri 2040'da tükenebilir.
31- Sigara içenlerin yüzde 82'si gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
32- Dünya nüfusunun yüzde 70'i, bugüne dek hiç çevir sesi duymadı.
33- Silahlı çatışmaların dörtte biri, doğal kaynakları ele geçirmek
için yaşanıyor.
34- Afrika'da 30 milyon kişi AIDS.
35- Her yıl 10 dil ölüyor.
36- intiharla ölenlerin sayısı, çatışmalarda ölenlerden fazla.
37- ABD'de her hafta ortalama 88 öğrenci sınıfa silah getiriyor.
38- Dünyada en AZ 300 bin düşünce suçlusu var.
39- Her yıl 2 milyon genç kız ve kadın sünnet ediliyor.
40- Silahlı çatışmalarda 300 bin çocuk asker savaşıyor.
41- ingiltere'de 2001 seçimlerinde 26 milyon kişi, Pop Idol'un ilk
Sezonunda 32 milyon kişi oy kullandı.
42- ABD, pornografiye yılda 10 milyar dolar harcıyor.
43- ABD, "haydut devlet" diye ilan ettiği 7 ülkeden 33 kat daha
Fazla askeri harcama yapıyor.
44- Dünyada 27 milyon köle var.
45- Amerikalılar çöpe saatte 2.5 milyon plastik şişe atıyor, yani
Her üç haftada bir Ay'a ulaşmaya yetecek uzunlukta şişe birikiyor.
46- Sıradan bir ingiliz, günde yaklaşık 300 defa kameraya
yakalanıyor.
47- Her yıl 120 bin kadın veya genç kız, Batı Avrupa'ya satılıyor.
48- Yeni Zelanda'dan ingiltere'ye uçakla getirilen bir tane kivi,
Atmosfere kendi ağırlığının 5 katı sera gazı salıyor.
49- ABD'nin, BM'ye 1 milyar dolardan fazla borcu var.
50- Yoksul aile çocuklarının psikolojik sorun yaşama ihtimali,
Zengin aile çocuklarına göre 3 kat daha fazla.
Bu bir hikâye, ya da şehir efsanesi değil.

Yaşanmış bir olayın kahramanından dinlediğim gerçek bir anı. ister inanın, ister inanmayın cinsinden. Hele bir de son yıllarda satın aldığınız lüks bir Mercedes sahibiyseniz bence bu yazıyı iki kere okumanızda fayda var.
Günümüz zenginliğinin simge markası Mercedes otomobillerinin sağlamlığını, dayanıklılığını bilmeyen yoktur.
Başbakan Tayip Erdoğan'ın Ankara'da bir hastane bahçesi içerisinde yaşadığı rahatsızlığın ardından meydana gelen ve balyozlu kurtarma operasyonu daha hafızalardaki yerini koruyor.
Aralarında babaları oldukça nüfuzlu kişiler olan, hatta bir bankanın en üst düzey yöneticilerinden birinin de oğlunun bulunduğu dört genç, geçtiğimiz yılın yaz ayında istanbul Anadolu yakasından babalarının yeni aldığı otomobille E-5 üzerinden Tekirdağ'a doğru yola çıkarlar.
Amacı olmayan bir gezintidir bu.
Dört arkadaş Silivri'yi de geçtikten sonra hava kararmaya başlayınca uygun bir yerden geri dönmek isterler. Silivri'den 40-50 km sonra bir sapaktan geri dönerler. Oto yoldan çıkan gençlerden biri rahatsızlanır.
Otomobil yolun kenarına çekilir, arkadaşlarına temiz hava aldıran gençler tarlaların kenarında bir süre yürüdükten sonra geri dönerler.
Arabayı kullanan genç, anahtarı düşürdüğünü fark ettiğinde arabanın otomatik kilitlerinin kapıyı adeta bir kaleye çevirdiğini anlar.
Dört genç yürüdükleri yol kenarında girdikleri tarla çizileri arasında Mercedes'in anahtarını aramaya başlar. Cep telefonlarının cılız ışıkları ile yarım saatten fazla süren aramanın ardından anahtar bulunmaz.
Bir çekiciye yükleyip arabayı Anadolu yakasına evin önüne getirmeyi düşünürler önce, ama arabayı babasından izinsiz aldığını söyleyen genç bunu kabul etmez. Babasının haberi olacağı ve kendisine kızacağı endişesiyle iyice paniğe kapılır.
Gençlerden biri, cep telefonundan Mercedes'in istanbul'daki temsilcisine ulaşır. Kendini ve aracın yanında bulunan arkadaşlarını tanıtır. Kendilerine bir servis aracı yollanmasını isteyen genç, bu konuda olumsuz yanıt alır. Ama ısrarlı çıkış ve siyasi bir nüfuzun varlığının hissettirilmesi kısa sürede sonuç verir.
Mercedes'in Türkiye ofisinde etkili bir isim, Silivri yakınlarında gecenin karanlığında bir otomobilin etrafında dolaşan gençlere umut olur.
Kendilerini arayan Mercedes yetkilisi önce gençlere kullandıkları araçla ilgili bilinmesi gereken özel bilgiler sorar.
Aracın kime ait olduğu, plakası, araç sahibinin ev iş teli ve adresleri gibi güvenlikle ilgili bir takım sorular yöneltilir.
Bu bilgilerin doğruluğunun teyit edilmesinin ardından, yönetici başka bir telefonla Almanca görüşmelere başlar.
Mercedes yetkilisi, gençlerin en önemli müşterilerinden birinin oğlu olduğunu telefonda konuştuğu kişiye anlatmaktadır.
Mercedes'teki telefon trafiği devam ederken gençler mahsur kaldıkları köy yolunda eve dönüşte babalarına ne diyeceklerini düşünürken, yetkili aracı kimin kullandığını sorar.
Otomobil sahibinin oğlu kendisinin kullandığını söyler.
-Şu anda bulunduğunuz yerden oturduğunuz ev ya da park edeceğiniz yere ne kadar sürede ulaşabilirsiniz.
-2 saat 10 ya da 15 dakika içerisindeBu sırada Almanya'daki yetkili Türkiye'de konuştuğu yöneticiye talimatları iletir.
-Sürücü otomobilin yanına gelsin.
Gençler zaten otomobilin yanındadır.
Beş on saniye sonra önce otomobilin iç lambası kendiliğinden yanar. Ardından Park lambaları, sonra motor çalışır. Ardından kapıların kilidi açılır. Telefondan ikinci talimat gelir.
-Sürücü otomobile binsin.
Otomobili kullanan genç ve arkadaşları şaşkınlık içinde otomobile biner. Direksiyonun kilitli olduğunu fark eder. Bu sorun da 30 saniye sonra giderilir.
Telefondan son talimat gelir.
-Aracın en son park edildiği yere ulaşması için size 2 saat 20 dakika izin verildi. Araç 2 saat 20 dakika sonra yeniden stop ettirilecek ve kapıları kilitlenerek emniyet altına alınacak. Geçmiş olsun iyi yolculuklar.Otomobilin sürücü koltuğuna oturan genç ve arkadaşları şoke olmuş durumdadır. O köy yolundan keskin bir U dönüşü yaparak istenilen süre içinde istanbul'da Anadolu yakasındaki evin önüne ulaşmayı başarırlar. Gençler sözü edilen saat ve dakikanın dolmasını beklerler aracın yanında.
Araç motoru durdurulur ve kapılar kilitlenir.
Yedek anahtarın bile kullanımı iptal edilirken şirket araç sahibine bir sonraki gün yeni anahtarını ulaştırır.
Bu olayı anlatan arkadaşım aracın içinde bulunanlardan biridir.
O yaşadıklarını anlatırken başta Susurluk kazası olmak üzere, bütün Alman malı BMW ve Mercedes marka otomobillerin karıştığı olaylar ve Türkiye'de çok tartışılan kazalar aklıma geldi.
Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu, Bakan Adnan Kahveci ve Mustafa Taşar gibi nice değerlerimizin birbiri ardına yollarda kaybettiğimizi düşündüm. içim sızladı.
Bakanlarımızın, milletvekillerimizin bindiği güvenlik açısından " Kale" olarak nitelendirilen son model lüks otomobillerin aslında tepemizde dolaşıp duran bir uydunun kör bir frekansında yol aldığını düşündüm.
Parasını bastırıp satın aldığı otomobilin kontak anahtarının bir nevi mülkiyet sembolü olduğu ülkemizde, binlerce lüks aracın asıl sahibinin hâlâ üretici şirket olduğunu hissetmek içimi burktu.
Aynı araçlar uzaktan böylesine kontrol edilebiliyorsa, neden içindeki konuşmalar dinlenmesin, ürettiği sattığı aracı kontrol edebilen güç, içindeki kişilerin konuşmalarını dinlemeyecek kadar aptal olamaz diye düşündüm ve ürperdim.
"Hande mi yener, Funda mı arar hayır Seray sever.
Bu üçüne önce Nejat işler sonra da Ahmet çakar.
Bu geyik Celal'i Bayar, bu geyiye dayanamayan Ferhat göcer,
Yıllar sonra bunlar tarih olur, o tariHi de Gönül yazar, Mehmet okur.
Bu mesajı 10 kişiye gönderirsen dileklerin kabul olur. Buna da anca Kadir inanır" türünden safsalak maillerdir.