bugün

deniz feneri sabıkalılarının şikeci diye yaftalamaya çalıştıkları takımımdır.

zaten sizden gelen övgüyü biz şerefsizlik sayarız.
FENERBAHÇE BiR YAŞAM TARZIDIR.
cumartesi günü şampiyonluk maçına çıkacak olan futbol takımıdır.
ahh cicişim ahh spordan bahsediyoruz, eğitimden değil deyip sadece futbol branşından bahsedersiniz ya, hoş onda da 1959 öncesindeki yayla kupası gibi poftirikten 3 maçlık turnuva kupalarını koyduğunuz halde sadece 8 kupa fazlasıyla "ouuuuvvv bak gördün mü sana somut gerçekler en büyük biziğğğğğiiiiiz" deyip; basketbol kupalarını önüne koyduğumuzda "biz aslında 100. yılımızda şu kadar kupa almıştıığğğ" diye ağlamanın lüzumu yok.

hoş; benim müzemdeki uefa kupası ve süper kupayı senin 1959 öncesi aldığın neidüğübilmemne takımıyla yaptığın maç sonucunda aldığın gazoz kupasıyla mukayese ettiriyorsunuz ya, sizin kelime oyunlarınızı öpeyim ben. *
en başarılı olduğun futbol da bile ağzının payını almışken "aslında evrensel olarak en büyük kupa lig şampiyonluğu kupasıdır" demek acizlikten başka bir şey değildir. onda da fenerbahçe'nin 1 fazla şampiyonluğu var, o da şampiyonluk gitmesin diye atılan taklanın hesabı yok. şikeciler sizi... *
bir de neymiş, galatasaray türkiye kupasını fazla aldığı için ara kapanmış, bak hele... o galataray 14 yıl türkiye şampiyonluğu görmedi canım benim, sen neyden bahsediyorsun... hoş, 14 yıl sonra bile o senin "ergen" diye hitap ettiğin galatasaray taraftarı ali sami yen stadı'nı "seni sevmeyen ölsün!" diye inletiyorlardı. *
velhasıl; kelime oyunlarıyla, şike olayına hâlâ "cemaat oyunu" diyen ve aynı zamanda "cincon" diyen bir muhtereme sanırım anlatacak başka bir şeyim yok. şu aşamadan sonra da kimseyle sidik yarıştıracak durumda değilim.
bu hafta sonu çatır çatır koyarak 19. şampiyonluğunu ilan edecek olan türkiye'nin en büyük spor kulübü.
Son maç hakkında endişe etmemesi ve krize girmemesi gereken taraftara sahip takımdır. Nihayetinde son maç sendromunu zaten 2 kere yaşamışlardır
dünyanın en iyi takımıdır, üzerine atılan iftiralar olsada hala en iyi takımdır, doğuştan fenerli olmaktır.
Asbaşkanlarımızdan Sayın ilhan Ekşioğlu, avukatları aracılığıyla aşağıdaki açıklamayı yapmıştır.

"10 ayı aşkın bir süredir sükunet içinde adaletin yerine gelmesini ve çok sevdiğim aileme kavuşmayı bekliyorum. Bu süreçte yazılı ve görsel basının acımasız saldırılarına karşı, asıl hedef alınan şahsım değil, çok sevdiğim Fenerbahçemiz olması nedeniyle sessiz kalmış bulunmaktayım. Çünkü bu saldırılara karşı en iyi cevabı Fenerbahçe taraftarı ve gurur duyduğumuz takımımız verebilirdi. Bu inancımda haklı çıktım. Fenerbahçemizin gerçek sahibi olan Fenerbahçe taraftarı kendilerine yakışan vakur duruşu bozmadan bu saldırılar karşısında dimdik ayakta durmuştur. Ancak Kulübümüz üzerine oynanan oyunların son günlerde farklı bir şekil alması ve şahsımın hedef alınmaya başlanması sebebiyle bu açıklamayı yapmak ve kamuoyunu bilgilendirmek zarureti doğmuştur.

TFF Etik Kurulu ve Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, hiçbir hukuki ve vicdani gerekçeye dayanmaksızın şahsım üzerinden Fenerbahçemizi lekelemeye ve camiamızı zan altında bırakmaya çabalamıştır. Suçlanmakta olduğum tüm hususları fazlasıyla aydınlatmış olmama rağmen, bu kurullar sözlü savunmam sırasında kendi deyimleri ile "tatmin" oldukları halde, rapor aşamasında önyargılı olarak üyelerinin hukukçu kimlikleri ile bağdaşmayacak şekilde karar almışlar ve şahsımın bazı müsabakalarda şike ve teşvik teşebbüsünde bulunduğuna dair kararlarını açıklamışlardır. Gazete haberlerini delil, iddiaları ise tespit niteliğinde gören bu kurullar, şahsımın futbol camiası içindeki kişilerle ve hatta kişisel iş ilişkilerim kapsamında yaptığım görüşmeleri sübjektif bir biçimde yorumlamak suretiyle karar almaktan geri durmamışlardır.

Gelinen süreçte; konuyu inceleyen sportif kurullar, hakem ve gözlemci raporları ile maç görüntülerini bir kenara bırakıp, birtakım telefon görüşmelerini (ki bu telefon görüşmeleri de hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilmiştir) sübjektif yorumlarla değerlendirmiş, somut kanıttan uzak, taraflı yorum ve değerlendirmeleri maddi delil olarak dikkate alıp, hatalı bir sonuca varmayı tercih etmişlerdir. Bu sürecin ne derece sistematik bir şekilde kurgulandığının en net kanıtı, özgürlüğümüze kavuşmamız hususunda alınacak kararlar öncesinde sürekli olarak yeni görüş ve kararların açıklanması ile ortaya konulmuştur.
Bu süreçteki temel amaç, kendimizi ifade edebilme fırsatına kavuşacağımız tahliyemizin geciktirilmesi ve Fenerbahçemiz üzerindeki belirsizliğin olabildiğince uzun süre muhafaza edilmesi olmuştur.

Öncelikli sıfatımın yöneticilik değil, Fenerbahçe taraftarlığı olduğunu ve Fenerbahçemizi lekeleyecek hiçbir girişim ve faaliyette bulunmadığımı, tüm tasarrufları hukuka ve Tüzüğümüze uygun şekilde yerine getirdiğimi kamuoyunun bilgisine sunarım.

Saygılarımla,
ilhan Ekşioğlu"

http://www.fenerbahce.org...detay.asp?ContentID=29182

Fenerbahçe çınarından, tek bir yaprak bile koparttırmayacağız ilhan abi...
yenicez koyucaz falan gibi söylemlere gerek yok, neticede rakip takım galatasaray, ama hafta sonu yenilse ve şampiyon olamasa bile ayakta alkışlayıp kendileriyle gurur duyacağım spor kulübü.
bu denli badireler atlatıp bu seviyelere kadar gelmek herkesin yapabileceği birşey değil.
Az evvel nette dolaşırken gördüm.



ingiliz gazetesi The Guardian'ın şike soruşturmasıyla ilgili haberinden bir kısım.

"The ruling, which came in the run-up to the final games of the season, was a key step in resolving an investigation which has cast a dark shadow over Turkish football."

Bizim güzide medyamız bu çeviriyi "Türk futbolunun üstüne kara bir örtü örtüldü." yaptı.

Halbuki doğru çeviri "Sezonun final maçları öncesi açıklanan karar Türk futbolunun üstüne kara bir gölge gibi çöken soruşturmanın çözülmesinde anahtar bir rol oynadı."

işte böyle böyle oluşturdular "Fenerbahçe şikeci" algısını "UEFA sopası" algısını...
--spoiler--
biz...
evet biz...
fenerbahçeliler...
itiraf ediyoruz; hiç bu kadar canımız yanmamıştı...
biz
evet biz
fenerbahçeliler...
itiraf ediyoruz, hayat bize hiç bu kadar zor olmamıştı...
evet o günden sonra...
3 temmuz pazar, sabah dokuz...
biz haydarhanla deryanın doğacak çocuğuna bebek arabası götürürken...
karım özge kızım ela ve ben...
kimbilir ne derdimiz vardı o gün, kimbilir neler geçiyordu aklımızdan...
sonrası malum... deprem... aklımızdan girip yüreğimizden çıkan fay hattı..
evet biz fenerbahçeliler...
itiraf ediyoruz...
çok zorlandık... her gün... her saat... düğüm düğüm...
iş yerimizde, kahvede, trende, vapurda, lokantada...
çubuklu üstümüzde, dimdik durduk...
işte o yüzden, siz görmediniz...
bilemediniz...
ama şimdi itiraf ediyoruz işte...
çok canımız yandı.. ama çok...
siz görmediniz...
feneriumun önünde 3 küçük velettik biz...
harçlıklarımızı denkleştirip forma parası kotarmaya çalışan,
babalarımızdan duymuştuk çünkü,
para lazımmış takıma...
çıkışmadı paramız, bir abi geldi bize forma aldı sonra, tek tek, her birimize...
yanımızdan ayrılırken eli sanki gözüne gitti, bir şeyler sildi yanağından...
arkası dönüktü, biz göremedik, siz görmediniz...
siz görmediniz evet...
üç çocuk babası bir avukattık biz...
eve gittik, ortanca oğlan sordu:
baba fenerbahçe şikeci mi diye...
senin baban ahlaksızlık yapar mı oğlum diye baktık gözünün içine...
yapmaz dedi gözleri dolarak...
deden yapar mıydı diye ısrar ettik...
yapmaz dedi iki damlayla.. belli ki okulda üstüne gitmişler...
o zaman onların fenerbahçesi de yapmaz oğlum diyebildik.. sarıldık, ağladık...
siz görmediniz...
asgari ücretli işçiydik biz...
1 milyon kampanyası tam da maaşın bittiği günlere rastlamıştı...
yine de gittik stadın altına...
yok yok, bir şey almadık...
ama olsun, gittik işte... alanlara bakıp sevindik...
siz görmediniz...
kızıltopraklı zuhal ablaydık biz...
falan filan kuruluşunun ehemmiyetli bir yöneticisiydik...
para üstü vermeyer dolmuçuya bile çıkmazken sesimiz...
köprüye nasıl koştuk bilemedik topuklu ayakkabıyla...
siz görmediniz...
futbodan hiiiç anlamayan hatice teyzeydik biz...
oğluna çubuklu kazaklar ören...
gelinin yanına düştük de papazın çayırına koşarak gittik...
zaman direnme zamanı dedi çünkü bizim oğlan...
siz görmediniz...
toplanıp toplanıp içtik biz todori'de...
bir kez olsun küme düşmeyelim demedik onca rakıya rağmen...
bir kez olsun, şimdi biz ne yaparız diye hayıflanmadık...
siz görmediniz...
çıktı bizden bir abla,
baktı kongre üyelerine,,,
aman haaa dedi biz affedilmenin değil aklanmanın derdindeyiz...
siz bilmediniz...
dedik ki biz....
en dipteki lig ne ise oradan başlayalım, kulübün kapısına kilit vuralım da,
mazimize inancımıza, duruşuma zincir vurdurmayalım...
siz görmediniz...
yaylalara çıktık, caddelere aktık,
samandıraya gittik biz...
tellerin arasından baktık bizim çocuklara...
bir tebessümlerine bin damla indirdik gözümüzden...
siz görmediniz,,,
ameliyathanenin kapısında acı haber almış gibi yıkıldık uefa kararında...
3 tane maç izleyemeyeceğiz diye değil,,,
bizim çocukların emeğine kara çalındı diye...
sonra gördünüz işte...
sular seller gibi aktı kadınlarımız kondulardan yollardan ara sokaklardan...
sığmadı koca koca caddelere...
kapılarını kırdı da girdi saraçoğlunun...
sonra gördünüz işte...
kaldırımları tribün yaptık,
bir gram destek gün ışığı gibi sızsın stadın içine diye...
şimdi siz de görün, dünya da görsün...
aşığın maşuğa kavuşma günüdür...
forma parası biriktiren çocukların,
oğluna kazak ören anaların,
kaldırımda destan yazanların,
dünyaya şapka çıkarttıran kadınların,
kahramanlarla buluşma günüdür...
en zor günde dimdik duran kocaman bir adamla,
mangal yürekli evlatlarına teşekkür etme günüdür...
evet biz...
fenerbahçeliler...
itiraf ediyoruz...
çok üzüldük çok ağladık çok özledik...
şimdi hasretle eskittiğimiz prangaları kırma günüdür...
öyle bir umut ki kara deryalardaki fenerimiz,
öylüözgürüz ki sevdamızda...
dünya mahkum etse gam yemeyiz artık...
evet biz fenerbahçeliler,,,
itiraf ediyoruz...
biz artık fenerbahçeli değiliz
bugün kelimenin tam anlamıyla
fenerbahçeyiz...

--spoiler--
hala inatla şikeci algısı oluşturuldu diyen taraftarlara sahip

bu kafaya bıkmadan hatırlatılacak tek bi şey var

58 niye değişti babam,cas niye çekildi? niye itiraz edilmedi 58 için şuç yoksa ortada yada neden cası kazanıp uefanın donuna kadar alınmadı?

taraftarsın anladık da bu kadar gerzek olmayın beyler..

Kürşad Tüzmen: Benim şike yapan takımları düşüreceğim belliydi o yüzden Başbakanımız TFF adaylığımı istemedi, çünkü kendisi Fenerbahçeli.
2010-2011 sezonunda yaptığı şike sebebiyle düşmesi, başbakan tarafından engellenen takım.
--spoiler--
"platini, 'takımları düşürmezseniz, avrupa'da yer alamazsınız' dedi. benim de takımları düşüreceğim belli. başbakanımız istemedi (tff adaylığı). istemedi, çünkü fenerbahçeli. ben de galatasaraylıyım (gülerek). türk sporu yaşasın. benim hiç makamda, mevkide gözüm yok. futboldan anlamam ama bildiğim bir şey var, adaletli yönetirim. bugüne kadar gümrükleri, dış ticareti adaletle yönettim.''

kürşad tüzmen
--spoiler--
camı kırıp kaçan küçük çocuktur fenerbahçe, yakalandığında da gözleri dolu dolu reddeder yaptığını.
sırf hakkında salak salak konuşulsun diye salak salak haberler yapılan takım.

the guardian haber yapar: "The ruling, which came in the run-up to the final games of the season‚ was a key step in resolving an investigation which has cast a dark shadow over Turkish football."

okuduğumuz haberler: [ The Guardian: "Türk futbolunun üstüne kara bir örtü örtüldü." ]

cümlenin aslı: "Sezonun final maçları öncesi açıklanan karar Türk futbolunun üstüne kara bir gölge gibi çöken soruşturmanın çözülmesinde anahtar bir rol oynadı."

sportsnet.ca başlıkta der ki: "Turkish PM defends match-fixing decision"

yine buralarda okuduğumuz çeviri: [ "Türkiye Başbakanı şikeyi savunuyor" ]

aslında söylenen: "Türkiye Başbakanı şike kararını savunuyor"

bunlar sırf bikaç gerizekalı çıkıp salya saçarak aptal aptal "ülkeyi avrupanın gözünde rezil eddiniss!!1!" desinler diye yapılıyor bir süredir.
6.sınıftayken 6-0lık macını izleyerek aşık olduğum takımdır.
ah arçilim şotam gülüm bülbülüm benim;

bizde sanattan bahsetmiyoruz ki zaten spordan bahsediyoruz.gülünç biçimde eğitime sıçrayan sizlerdiniz yavrum benim.

sporun içine futbolda dahil.ondan da bahsediyoruz tüm spor branşlarındanda.okuman kıt mı senin?

bir sene içinde fenerbahçenin 920 tane kupa ve madalya almışlığı var.tarihte benzeri yok.böyle bir spor kulübü yok dünyada.sen acaba 10 senede bu kadar kupa madalya alabildinmi tüm mücadele ettiğiniz branşlarda. sutopundan başka şampiyon olduğunuz branş yok güzelim benim.kandırma kendini.

netice itibariyle biz fenerbahçe olarak ülkenin en büyüğüyüz diyoruz siz çıktınız hayır biz daha fazla kupa kazandık dediniz.e getirdik rakamları FB 87 (2'si yolda olacak 89) GS ise 79 resmi kupa kazandı dedik. rezil oldunuz.

sonra kuyruğu dik tutacaksınız ya diğer branşlara bak dediniz e oradada sadece son yıllardaki şampiyonluklarımız kupalarımız madalyalarımızı anlattık biraz anında topukladınız konuyu eğitime getirenler bile oldu.bana ne kardeşim senin mektebi sultaninden dedik tabi bu konuyu sulandırma çalışmalarınız gerçeği inkar etmekte zorlanmanızdan kaynaklanıyor.

bu konuda ziyadesiyle madara oldukça hep ağzınızdan düşmeyen meşhur söylemde hemen hortlamış.

ama bizim uefa kupamız vaaarr.

evet var biz sizin gibi ezik değiliz ki önemli bir başarıydı ama bana soracak olursan g.sarayın 2001'de f.bahçenin 2008'de oynadığı ş.ligi çeyrek finali çok daha önemli bir başarıydı.çünkü daha zor bir arenada elde edilen başarılardı onlar.kimse yanlış anlamasın amacım sen ne kazandıysan bende onu egale ettim demek değil g.saray avrupada bugüne kadar daha başarılı oldu.ama o başarıların içinde sürekli uefa kupasıyla avunmak tamamen cahilce ve eziklik dolu bir zihniyetin ürünüdür.

zira 6-7 senedir ş.ligi bile oynamayan o 2001 yılındaki ş.ligi çeyrek finalinden sonra avrupada esamesi okunmayan bir kulüp gs.

ve bu kafada gittiğiniz sürece de bu bataktan çıkamayacaksınız.

tabi şu 1959 öncesi kupalara b.k atma gayretlerinize de bir iki kapak takalım. lig 1959'da başlamadı kedim benim. 1959 önceside bu ülkede türkiye ligleri oynandı değişik isimlerle. milli küme ve türkiye futbol şampiyonası adı altında.sonra 1959'da adı önce milli lig sonra türkiye 1.ligi oldu.hatırlanırsa 2001'de türkiye süper 1.lig sonra süper lig oldu.

her isim değiştiğinde geçmişi sileceksek o halde süper ligden itibaren şampiyonlukları saymmamız gerekiyor.

federasyonların ve kulüplerin bu işi umursamaması gerçekleri yok saymaz. FB 18 süper ve 1.lig , 3 türkiye futbol şampiyonası ve 6 milli küme şampiyonluğu kazanarak toplamda 27 türkiye şampiyonluğu kazanmıştır. gs ise 17 süper ve 1.lig, 1 türkiye futbol şampiyonası ve 1 milli küme olmak üzere 19 türkiye şampiyonluğu almıştır.

dolayısı ile yukarıda ben lige avrupaya ve türkiye kupasına bakarım diyen dangoza da cevaben şunu yazarım

aklı başında olan herkes en önemli kupa kriteri olarak ligi ve avrupayı gösterir ama hiçbir aklı başında insan türkiye kupasını bu kupaların arasında yazmaz sen kupalar içinden türkiye kupasını ön plana çıkarırsan herkes kendi fazla aldığı kupaları koyar ortaya.ya tüm resmi kupalara bakacaksın yada türkiye şampiyonluklarına ve avrupa şampiyonluklarına bakacaksın.

her ikisinde de FB kapağı takar gs'ye...

burada derdimiz kimin çükü fazla muhabbeti değil zira arada öyle ahım şahım bir fark yok cinconlar bu kadar kompleks yapmayın burada mesele gerçeklerin ortaya çıkması.çünkü sizler yalan söylüyorsunuz.eğer büyüklüğün kriteri kupa sayısı ise en fazla kazananı fenerbahçedir bunu kabul edeceksiniz çünkü sen bu gerçeği reddersen yarın bir gün kimseye uefa kupanıda kabul ettiremezsin.anladın mı arcilim şotam mırnavım.

dürüst olmak eziklik yapmamak lazım.kim neyi almışsa doğrusunu söylemek kimsenin başarısına çamur atmamak lazım.
"58 niye değişti?" diye bize soranlar,

Faruk Özak'a "neden 'eğer 58. madde 26 Ocak'da değişseydi kupa bizimdi' dediniz" diye sorsunlar,
Sadri Şener'e "neden 58. maddenin değişmesine 26 Ocak'da evet dediğini" sorsunlar bir zahmet.

Onlar gerekli cevapları versinler, biz de gerekli cevabı veririz.

Not: Daha önce de yazmıştım, gene yazayım. 58. maddeyle ilgili söylediklerinden dolayı Nihat Özdemir'i asla affetmeyeceğim. inşallah yeni yönetimde de yer almaz. Bu dileğimin yerine gelmeyeceğini biliyorum gerçi de, bir ümit işte...
fenerbahçe, inandığınız kadar temiz olsaydı dostlarım, başbakanından beşiktaş kulubü başkanına kadar kimse sizi kurtarmak için bu kadar seferber olmazdı.

bu orta oyununu görün dostlarım. bu rezilliğe bazı isimlere sahip çıkarak ortak olmayın. 3 temmuz dan bu yana küme düşmeyesiniz diye atılmadık takla, çevirmedik dolap bırakmadılar. maddeler eğildi büküldü, başkanlar gitti geldi, şikeye teşebbüsten hak mahrumiyeti alan futbol adamları varken kulüpler aklandı. ortada bir futbolcunun itirafı varken ihale sadece bu futbolcuya kaldı. bu çirkinliğe bu komediye daha fazla alet olmayın dostlarım.

futbol ekonomisini a.ona koyayım. bir sezon sonra tertemiz sayfalar açmak varken bu tiyatro niye.
rakip takımlara her branşta koya koya ilerleyen ama canı sıkıldığında tekrar koyan türkiye'nin en büyüğü.

diğer takımları fenerbahçe ile kıyaslamak komedinin daniskasıdır.

futbol demiyorum bak spor kulübü diyorum.
Rum Patrikhanesi
342 20 Fener- Haliç
Istanbul
TURKEY

http://www.patriarchate.org/contact

Kadıköy'de yani istanbul'un Anadolu yakasında kurulmuş olan Fenerbahçe'nin kökenini, Haliç'de yani istanbul'un Avrupa yakasında yer alan bir patrikhaneye bağlamak da ayrı bir komedidir. Hele hele kurucuları; Ziya bey, Enver Necip bey ve Ayetullah bey iken hem de.

Tabii bunu iddia edenlerin bir diğer iddiası da, Fenerbahçe'yi Galatasaraylıların kurduğu. O zaman doğal sonuç olarak, Galatasaray da Rum takımı olmuyor mu?
hala düşsün geyiği

düşmesin amk çok ta sikimde yeter lan bıktım arkadaş kusacam 10 aydır

sikmişim futbolunu da gs sini de fb sini de.

bitse de şu maç kurtulsak..
madem diğerleri o kadar temizdi;

neden 26 Ocak'da 58. maddenin değişmesine "evet" oyu verdiler?
neden Yıldırım Demirören'in TFF Başkanı olmasına "evet" oyu verdiler?
neden Mehmet Ali Aydınlar, Bank Asya Klüpleri'ne "eğer 58. maddenin değişimine evet oyu verirseniz, Fenerbahçe'ye verilecek para cezasını size dağıtacağım?" dedi
neden Fenerbahçe, 4 Temmuz'da amatöre kadar gidiyorken, 26 Ocak'da sadece para cezasıyla yırttı?
neden Faruk Özak "eğer 58. madde 26 Ocak'da değişseydi, kupayı almıştık" dedi?
neden Erdoğan Bayraktar "hakkımız olan kupayı almak için, ince ayarlı bir çalışma yapıyoruz" dedi?
neden mahkemede iki tane itiraf olduğu halde, Sadri Şener ve Nevzat Şakar hak mahrumiyeti cezası almadı?
neden play off ilk çıktığında "normal sezonu lider bitiren şampiyonlar ligi'ne doğrudan katılacak" denmişken, Fenerbahçe liderken "play off'u lider bitiren şampiyonlar ligi'ne doğrudan katılacak" dendi?
neden UEFA, adı iddianamede geçen Beşiktaş'ın başkanının, TFF Başkanı olmasına ses çıkartmadı?
neden "siyaset spora bulaşmasın" diyen Platini, RTE ile Başbakanlık Konutu'nda değil de, AKP Genel Merkezi'nde görüştü?
neden ilk etik kurulu raporu, savunmalar alınmadan hazırlandı?
neden bilirkişi heyeti, mahkemeye sunduğu 205 sayfalık raporda "Son 5 yılda Fenerbahçe Spor Klübü'nün bütün para giriş çıkışları yasaldır" derken -ki bu 300 milyon dolarlık bir parasal harekettir- Galatasaray Spor Klübü 2006 yılında ödenmiş olan 1.5 milyon doların dekontunu, "TT Arena'ya taşınırken kaybettiklerini" söyledi?
neden mahkemenin; şahsi banka hesaplarını incelemeye bile almadığı ve etik kurulu üyelerinin, savunmalarını aldıktan sonra suçsuz olduklarına kanaat ettikleri ilhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu'na PFDK tarafından hak mahrumiyeti cezası verildi?
neden Adnan Polat, Mehmet Ağar'ı cezaevinde ziyaret etti?
neden Arda Turan, elinde kupayla Mehmet Ağar'a selam çaktı?

şu yazdığım tabloya tersten çevirip bakın;
şu siyasilerin söylemlerini, Recep Tayyip Erdoğan'ın Fenerbahçe lehinde yaptığını varsayın, nasıl bir tepki verirdiniz? Adam bir "kişilerle kurumlar ayrılsın" dedi, ortalığı yıktınız. (RTE'nin o sözlerini ben de desteklemiyorum.) Faruk Çelik "Allah'ın adaleti varsa Bursaspor şampiyon olur" derken neredeydiniz? Faruk Özak ve Mehmet Ali Şahin "Şampiyonluğu Trabzonspor hakediyor" derken ve Gaziantep ile Karabük'e stat sözü verirken neredeydiniz?
Fenerbahçe'nin eski bir futbolcusu, Sedat Peker'e selam çaksaydı, ne tepki verirdiniz?

Duymak istediğiniz cümleleri söyleyenlere inanıyorsunuz; aksi gerçekleşince "Fenerbahçe kayrıldı" diyorsunuz, aksini söyleyenleri de "yalancılıkla" suçluyorsunuz.
Amaç da bu zaten, yönlendirme yapmak, Fenerbahçe'yi zan altında bırakmak.

Etik Kurulu çıkıp "Biz raporu hiçbir gazeteye yollamadık" derken, Mehmet Baransu çıktı açıkladı. Amaç "Fenerbahçe bu raporu değiştirtti" dedirtip, Fenerbahçe'yi zan altında bırakmaktı, ki bunu da başardı.

"Zayıf; daima eşitlik ve adalet ister ama bunlar, kuvvetlinin umrunda bile değildir" demiş Aristoteles.

Biz zayıfken -daha doğrusu gücümüzün ağırlığını hissettirmemişken- ve adalet isterken, hepiniz göbek atıyordunuz. Ne zaman gücümüzün ağırlığını hissettirdik ve adaleti inşa ettirdik, ağlar oldunuz.

Sizin istediğiniz adalet değil ki, Fenerbahçe'nin yerle bir olması.
Ama başaramadınız, asla da başaramayacaksınız.

Biz birlik olduk ve bizi katakulliyle alt etmeye çalışanlara "dur" dedik, kendimizi ayıklatmadık.

Çünkü biz biliyoruz ki; hak verilmez, alınır.

Biz Fenerbahçe taraftarları olarak; ahlaksızlıktan taraf olduğumuz için destek çıkmadık yöneticilerimize, onların ahlaksız olmadıklarına inandığımız için destek çıktık.

"Aklanın da gelin" demedik, "siz zaten bizim gözümüzde aksınız" dedik.

Çünkü herkes bilir ki; hukuk sisteminde hiç kimse "suçsuzluğunu ispatlamak mecburiyetinde" değildir, iddia makamı yani savcı, "suçlamada bulunduğu kişinin suçluluğunu ispatlamaya" mecburdur.

Yani ispatlanma mecburiyeti taşıyan şey; iddiadır, savunma değil.

Peki savcı ispatlayabildi mi?

Sizce "evet" ama bizce "hayır"

Benim gözümün önünde; 2007 yılında hazırlanmış word pad dosyasından dolayı, 2004 yılında darbe girişiminde bulunmaktan suçlanan insanlar, ÖYM ler tarafından hapislerde süründürülürken ve bu davaya da ÖYM de bakılırken, o ÖYM nin savcısı da "müthiş deliller" diye ortaya sadece "tape" adı verilen zırvalar koyarken, benim Fenerbahçe'nin ve yöneticilerinin masum olmasına inanmama şaşırmanız neden?

Sen inşaat mühendisi olan ilhan Ekşioğlu'nun işçili inşaatlı konuşmalarına "şike girişimi" deyip taşak geçersen, adam da tarla sürmeye "totem" deyip seninle taşak geçer arkadaş.

Not 1: ilhan Ekşioğlu "tarlaları sürdük" dememiştir, "arabayı tarlalara sürdük" demiştir. Bu söz, sizlere çok anlamsız gelir elbet ama biz Fenerbahçe taraftarlarının totem diye yaptıklarını duysanız, zaten altınıza sıçarsınız.

Not 2: Savcı Mehmet Berk, Aziz Yıldırım'a "eğer Fenerbahçe, Sivasspor'da şampiyonluğu kaybetseydi bu soruşturmayı açmayacaktım" demiştir. Yani Fenerbahçe, şampiyonluğu kaçırsaymış eğer, yaptığı bütün şikeler (!) yanına kâr kalacakmış, bak sen şu işe.

Sen savcısın arkadaş, bir suçu tespit ettiysen eğer, sonuç her ne olursa olsun soruşturma açacaksın. Şimdi, açtığı soruşturmada bile "şike" yapan bu savcı mı Fenerbahçe'yi şikeden mahkum edecek?

Geçiniz...

Edit: imlâ.
Edit 2: Eksileyeceğinize, cevap yazsaydınız keşke...
şampiyonluk ve kupalar işin tuzu biberi asıl olan fenerbahçedir.

sevgilerin en büyüğüdür.
Tarafar,sporcu,yönetici,çalışan vb nin oluşturduğu yaşayan organizma. Gücü, tek vücut olmasından ileri gelir.