bugün

ittihat ve Terakki Partisinin üç lideri, vatansever paşalar.
1.dünya savaşı'na girmemizde rolleri olan devlet adamları. savaşın kaybedilmesinden sonra,yurt dışına gittiler. üçü de yurt dışındayken öldü. talat ve cemal paşa ermeniler tarafından öldürüldü. Talat paşa almanya'da,cemal paşa tiflis'te,enver paşa ise rusya'da öldü.
ittihat ve terakki liderleri olan bu paşalar,1913'te balkan savaşları devam ederken bab-ı ali baskınıyla yönetime geldiler. osmanlıda derin devletin,ittihat ve terakki ile başladığı söylenir.
Son adım dediler,bir deneyelim dediler. Eğer kazansalardı tarihin gelmiş geçmiş en büyükleri deneceklerdi şimdi hain diyorlar arkalarından. islamci türkçülük gibi garip bir akımı da desteklemişler.

Neyse talat cemal pek ilgilendirmiyor da sen hayal et ben yine varım enver paşa.

Not: enver paşa subay okulundayken almanya da bulunmuş ve üstün teknolojiyi ilk elden görmüştür. Hatta savaş sırasında ingiliz cephesinde yer almaya da calismis olmamistir. Daha da ötesi almanlar savaşı çok önde götürürken abd pisliklik yapıp savaşa sonradan dahil olmuş savaş sırasında da silah satmıştır. Yani enver almanlar ile hareket ederken haksız sayılmazdı.
olmayacak hayallerin peşinden koşmuş ve on binlerce askerimizi göz göre göre ölüme sürüklemiş alman götü yalayan üçlüdür.
enver, talat, cemal gibi turancılara alman götü yaladılar diyen adamın nicki stalin hıyarından geliyor.

söyleyeceklerim bu kadar.

edit: enveri savunacak değilim. sadece perhiz-lahana turşusu mevzuuna dönüyor. adamlar almancı diye sallıyorsun stalinli nickin var.
3 büyükler.

1. dünya savaşında osmanlı devletinin savaşı kaybetmesinden sonra yurt dışına kaçmışlardır ancak milli mücadele döneminde ellerinden gelen destekleri de yapmaya çalışmışlardır.

örneğin talat paşa berlin'de milli mücadele lehine lobi faaliyetleri yürütmeye çalışıyor, milli mücadele hareketini yabancı ülkelerden destek görmesi için çaba harcıyordu, ermeni bir suikastçi tarafından şehit edildi.

enver paşa ise osmanlının rumelinde kaybettiği toprakları geri alamayacağını anlayınca, türkiye'nin asyada bulunan soydaşları ile bağlantısını sağlayabilmek ve o bölge insanının da rus baskısından kurtulabilmesi için kafkasya ve tacikistanda 30bin kişilik ordusuyla ruslara kan kusturdu. şu an tacikistan sınırlarında olan çeğen tepesinde ruslar tarafından şehit edildi.

cemal paşa ise suikaste kurban gitmeden günler öncesinde mustafa kemal ile yazışmaktaydı. falih rıfkı atay - çankaya kitabında yazanlara göre mustafa kemal paşanın da yakınlık duyduğu bir isimdi cemal paşa.

yanlış kararlar verdikleri doğrudur, ancak hain demek onlara yapılacak en büyük kötülüktür.
olsa yapsa etse gibi tabirlerle tarih okuyuculuğu yapılmaz. tarihimize en münevver günlerini yaşatan osmanlı imparatorluğu'nun kuyusunu kazan, yediği kaba pisleyen kişilerdir.
Bu fotoda talat yerine atatürk var

görsel
Enver paşa iyisiyle kötüsüyle daha fazla öne çıkmışken talat paşa en gölgede kalmış isimdir.
görsel

- 2 KASıM 1918 -

Enver, Talat ve Cemal Paşalar, beraberindekilerle bir Alman gemisi ile yurttan ayrıldılar.

Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkması üzerine 1-2 Kasım 1918 gecesi ittihat ve Terakki'nin lider kadrosu Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa ile birlikte Doktor Nazım, Bahaeddin Şakir, Azmi ve Bedri Bey'ler bir Alman denizaltısıyla Odessa'ya, oradan da Berlin'e gitti.

1933 yılında Almanya'da yaşayan Araştırmacı-Yazar Dr.Mete Soytürk, ittihat Terakki Partisi liderlerinden Enver, Talat, Cemal Paşaların nasıl kaçmış olduklarını yayınladığı kitapta açıklamıştır.

Alman Denizaltı Subayı Kurmay Yüzbaşı Herman Baltzer'in, 1 Kasım 1918 tarihinde, gece saat 21 sularında istanbul'daki Tarabya'da buluşan 30 kadar partiliyi Tarabya'dan alarak Alman Denizaltısı ile Kırım'daki Sivastopal'a götürdüğünü, Alman Denizaltısının Kaptan Yüzbaşı Kagerah tarafından Osmanlı Paşalarını 2 Kasım 1918 tarihinde Sivastopol'a ulaştırdığını anlatmıştır.

Kaçan Osmanlı Paşaları ve yanındakiler, 3 Kasım 1918 tarihinde Alman Amiral Albert Hopman'a çıkmışlardır.

Sivastopol'dan sonra birbirinden ayrılan ittihat ve Terakkicilerden Talat ve Cemal Paşalar Almanya'ya, Enver Paşa ise Kafkasya'ya gitmiştir.

Talat Paşa 1921 yılında Berlin'de Ermeni militan tarafından, Cemal Paşa yine bir Ermeni militan tarafından Tiflis'te şehit edilmiştir. Enver Paşa ise, Tacikistan'da Sovyet Rusya askerleriyle giriştiği bir savaşta Ruslar tarafından şehit edilmiştir.

Enver Paşa, yeğeni Nuri Paşa kanalıyla 1921 Temmuz ayında, Sakarya Meydan Savaşı öncesinde Batum'dan Ankara' ya gelmek istemiş, ancak Mustafa Kemal; "Türk milletinin artık maceracılara ihtiyacı olmadığını" kendisine iletmiştir.

https://www.facebook.com/...6/posts/3699742646736857/
ittihatcilar iktidardan düşerken refik halid karay onlar için şu eleştiriyi yazmıştır.

--spoiler--
Ziyafet bitti, fakat ağzınızı silmeden, elinizi yıkamadan, bir de acı kahvemizi içmeden efendiler nereye?

Yaz başlangıcında sırtı karnına yapışmış, sarı, sıska, cansız birtakım tahtakuruları çıkar, iğne gibi vücudumuza batarlar, derimizi haşlarlar, kanımızı emerler, sonra sabaha karşı etli, canlı, iri yarı şuraya buraya kaçarlar… Galiba şafak attı, güneş doğuyor; tahtakuruları nereye?

Ücrâ dağ başlarında gözleri ateşli, dişleri keskin, tüyleri dimdik aç kurtlar vardır. Köpeksiz sürülere dalarlar, boyunları kaparlar, etrafa kan, kemik saçıp mideleri dolu inlerine kaçarlar. Galiba çoban göründü, köpekler hırlıyor; tok kurtlar nereye?

Kedisiz evlerde fareler vardır; kilerlere girerler, dolapları delerler, şunu, bunu kemirip, sağa sola koşuşup baş köşede gezerler, bir pıtırtı olunca deliklere girerler… Galiba koku aldınız, kedi geliyor; koca fareler nereye?

Dul annelerin haylâz çocukları vardır; sandıkları kırarlar, paraları çalarlar, bohçaları aşırıp Yahudi’ye satarlar ve sonra korkup sokak sokak kaçarlar… Galiba foyanız meydana çıktı, yakanız ele geçecek, ziyânkar evlatlar nereye?

Vurdular, kırdılar; yaktılar, yıktılar; astılar, kestiler; kastılar, kavurdular; nihayet leşimizi meydanlara sererek yılan gibi kaçtılar; memlekete düşmanları sokarak üstümüzden aştılar…

Eli sopalı, beli palalı, gözü kanlı paşalar damdan dama nereye?

O zamanlar kalemler kırık, gözler yumuk, boyunlar eğili, ağızlar kilitliydi. “Gel!” diyordunuz, halk karnını yerde sürüyerek ezile-büzüle koşuyor, ayaklarınızın altına sokulup tir tir titriyordu. “Git!” diyordunuz, kapıya kendini zor atıyor, merdivenleri dörder dörder atlayarak canını güç kurtarıyordu. Siz nâzır değildiniz, derebeyliği yaptınız… Siz âmir olmadınız, sergerdelik ettiniz… Siz valilik yapmadınız, asesbaşılık ettiniz… Efelere taş çıkardınız; zorbalara parmak ısırttınız; Çakıcı’ya rahmet okuttunuz. Kabakçı’yı gölgede bıraktınız… Biraz daha geçseydi evliya diye “Patrona”lara türbe kurup başlarında kandil yakacaktık; “Muslî”leri kahraman bilip nâmlarına heykel dikecektik, “Sakallı”lara can verip mevkilere geçirecektik.

“As!” deyince sıra sıra darağaçları kurulur, “Yak!” deyince alev alev meşaleler tutuşur, “Bas!” deyince tabur tabur jandarmalar üşüşürdü… Elinizde zindan anahtarları, belinizde idam ipleri, sırtınızda darağaçları vilâyet vilâyet dolaştınız; Ali’ye çattınız, Veli’ye bastınız, Ahmed’i kastınız, Mehmed’i kavurdunuz; beş senedir her tarafta kargalara insan leşinden öbek öbek ziyafetler çektiniz; akbabaları çocuk ölüsü ile besleyip kartalları artık adam etinden tiksindirdiniz…

Muhalif mi? Al aşağı… Muharrir mi? Vur başına… Türk mü? Sür ölüme… Rum mu? iste parasını… Ermeni mi? Kes kafasını… Arap mı? Çek ipe… Kadın mı? Gönder eve… Haydut mu? Buyurun köşeye… Külhanbeyi mi? Gelsin yanıma… Yahudi mi? Sor fikrini… Kalan kimseye at sopayı… Paraları koy cebine, işte sizin programınız bu!

Hani Karagöz’de “Kanlı Nigâr” oyunu vardır, “Urun kızlar kol demirini!” derler de kapılar kapanır, avane üşüşüp anadan doğma soyarak misafiri çırılçıplak dışarıya fırlatır… işte siz böyle yaptınız, boğazları kapatıp içeride keyfinize gideni işlediniz, kimimizi soydunuz, kimimizi vurdunuz.

“Açılır besmeleyle her sabah dükkânımız/ Cellâdbaşı Kara Ali pîrimiz üstâdımız” levhasını başınızın ucuna asıp palalarla sopalarla işe giriştiniz; sürülerle insanları dağ başlarına götürüp satırlardan geçirdiniz, babaları, evlâtları yoktan yere harcayarak Anadolu içerisinde dul kadından, yoksul yetimden başkasını bırakmadınız. Ne oluyordunuz? Bu kanlı işgüzarlıklar, bu canavar akını, bu fitne ve fesat siyaseti ne fayda verecekti? Ne kazanacaktık? Dünyayı mı alacak, Mısır’a sultan mı olacak, Hind’e şah mı gidecektik?

Sizin sadrazamlıkla, seraskerlikle, nâzırlıkla gözleriniz doymamıştı, a padişah heveslileri… Şam’da, Halep’te az daha nâmınıza hutbe okutup, isminize sikke kestirecektiniz… Yiğitlik sizde, kahramanlık sizde, avurt zavurt sizde, caka tavır, hepsi sizdeydi… Şimdi böyle sinsi sansar gibi tavandan tavana nereye?

Evet, nereye gidiyorlar? Mahalle kahvesinden bir adımda sadârete, meyhane peykesinden bir basışta nezarete, tulumbacı koğuşundan bir hamlede vilâyete eren bu türediler nereye gidiyorlar? Kendileri kürklere büründüler, milletin derisini soydular. Kasalarına altın doldurdular, bizim cebimize kâğıt tıktılar; halk seril-sefil cami avlularında yatarken çiftlikler aldılar, kâşâneler yaptırdılar. Açlıktan ölenlerin lokmasını ağzından çalarak haspalara ziyafet çektiler; susuzluktan bunalanların destisini aşırıp havuzlarını doldurdular, içinde kayık yüzdürdüler… Han, hamam yıktılar, darağaçları kurdular; hânümanlar söndürüp memleketler yaktılar; yağ aldılar, bal sattılar, yün çaldılar, pamuk attılar… Ne çocuk dediler ne ihtiyar; ne padişah tanıdılar ne nizam; ne merhamet bildiler ne insaf… Halk açlıktan sokaklarda pösteki kemirirken onlar konaklarında bülbül beyni yediler, kuş sütü içtiler… Anamıza sövdüler, babamızı dövdüler, tırnaklarımızı söktüler, hülâsa bacağından yakalayıp bu devleti yerden yere vurdular, paçavraya çevirdiler.

işte milleti büsbütün öldürdüklerinden emin olsunlar; zira damarlarımızda bir damla kan, kollarımızda bir zerre kuvvet kalmış olsaydı yakalarından yapışır öcümüzü alırdık… Halbuki kollarını sallaya sallaya, yüzümüze tüküre tüküre gittiler…

Aşkolsun! At da size yaraşır, meydan da… Bizde bu ölü kan, sizde o yaman surat olduktan sonra bir gün olur yine gelirsiniz. Eteklerinizi öptürüp ciğerlerimizi söndürürsünüz. Biz size: “Kırk katır mı, kırk satır mı?” diye soramadık; yarın sizin bize:
– “Ölümlerden ölüm beğen!” demek artık hakkınızdır. Lâyıkımız olan paşalar! Topumuzun kafasını bir kılıçta çıkarmadan nereye?
--spoiler--
cemal ve talat paşa Avrupa’da sokak ortasında suikastle öldürülürken, Enver paşa savaş meydanında düşmanla göğüs göğse vuruşarak ölmeyi tercih etmiştir.
Triumvirate
Baskını bab-i ali’den sonraki dönemde iktidarı bu paşalar alır ve bu döneme “üç paşalar” dönemi denir. Üç paşalardır.
padişah devirenin sağ birakilmamasi sünnetine boyun egmislerdir.
Biri kirim
Diger ikisi balkan göçmeni
Üçununde orta özelligi girdikleri her işi batirmak.
Ülkelerini batirdilar.
enver delisi savaş meydanında dövüşerek falan ölmedi ..

tek tabanca kafayı yemiş halde ruslara saldırırken mitralyöz ateşi ile hayatı son buldu.
aklımda kalmamış galiba öldüren birlik rus ordusunda ki türkü askerlerdi.

kader herhalde,sarıkamış'da ki faciada da öncü birlikler komutanı yüzbaşı rus ordusunda ki türkü subay idi.

bunlar yüzünden yüzbinlerce anadolu ve balkan evladı ,müslüman-türk 20'li yaşlarda ölüme gitti.
allah hepsine cenneti nasip etmlştir ,hepsine duacıyım.

bu üç melanet hariç..
ittihatçılar yüzünden olanlar hiç bir devlette vuku bulmamıştır.
sigma üçlüdür. üçü de yiğit, vatansever, milliyetçi paşalardır. huzur içinde uyusunlar.
Enteresan üçlü.
Vatansever ama hayalperestlerdir.
ortalığın süt liman olduğu bir dönemde gelmediler. italyanlara savaş açan onlar değil trablusgarp e yardım etmeyecektin de ne yapacaktın. Üstüne üstlük italyanların oniki adayı işgali ile osmanlılar denizden kuşatılmış oldu. wilsonun yaptığı harita var yahudi devleti kurmayı bu adamlar o zaman düşünüyormuş. Kaldı ki osmanlıların niyeti on iki adayı almaktı zannediyormusunuzki enver paşa bunun için hareket etmeseydi hiç bir şey olmayacaktı onların maksatı istanbul ve kudüsü almaktı iki gün önce yada sonra onlar çanakkaleye saldıracaklardı zaten. Onların istanbula saldırma niyeti olmasa rodosu osmanlılara terkederlerdi osmanlılarda savaşa girmezdi. Sys picot var zaten adamlar anlasip bölüşmüşler.