bugün

fransız ses sanatçısı. spente le stelleadlı parçasıyla beni benden alan soprano.kendisini dinlediğinizde ağlamanıza neden olabilecek hatun kişilik.
19 Mayıs 1974'de Parisin güney banliyölerinde doğdu. Polis bir babanın ve sekreter bir annenin 3. çocuğuydu. Çocukluğunun ilk yılları erkek çocuklarınkinden farksızdı. Futbola ve ağaçlara tırmanmayı diğer kız çocuklarının oyunlarına tercih ediyordu. Müzik ve şarkı söylemek ise ona çok uzak terimlerdi. *
istanbul da verdiği konserde ferhat göçer ile birlikte "Beyaz giyme, söz olur." türküsünü seslendirmiş fransız şarkıcı.
http://www.tempodergisi.c...466/imperiaflex_0_0_0.jpg
(bkz: spente le stelle)
asıl adı marie-ange chapelain. 19 mayıs 1974'de paris'in güney banliyölerinde doğdu.
ilk albümü carmine meo, 1997 yılında piyasaya çıktı.
Carmine Meo, 1997
Etterna, 2002
The Concert in Caesarea, 2003

albümlerine sahip, bizde spente le stelle şarkısı ajda pekkan tarafından da yorumlanmış soprano.
bir kadın bu kadar mı sevimli ve sempatik olabilir sorusunun olumlu yanıtı. sesi ile olduğu kadar mütevazi kişiliği ile de gönüllerde yer edinmiştir. harbiye'de ferhat göçer ile yaptığı düet takdire şayandır. unutulmaz anlar yaşatmıştır. lakin türkiye'de yaşasaydı kendisne şu soruyu yöneltirdim ,
(bkz: bir maniniz yoksa annemlerle oturmaya geleceğiz)

bu da emma'nın yorumu ile beyaz giyme türküsü ;

http://www.youtube.com/watch?v=VKsUjpjgTo0
beyaz giyme türküsünü mükemmel yorumlamıs soprano. o ses, o yorum nedir aman allahım.
"reprendo mai piu" ile insanı alıp götüren, operaya duyulan sevgiyi pekiştiren soprano.
Penelope Buitenhuis ve Gabriella Cristiani yönettiği john malkovich in oynadığı kadınlar tuvaleti (ladies room) filmi boyunca dinleyeceğiniz, içerde konser veren kadındır..

edit:

güzel filmleri severim
emmayı da severim
emmanın olduğu güzel filmleri daha çok severim

(bkz: QUANTITATIF)
gerçek adı Marie-Ange Chapelain dir. 19 mayıs 1977 de paris de doğmuştur. ilk müzik çalışmasını North Wind isimli amatör bir hard-rock grubu ile yaparak müzik dünyasına merhaba demiştir. emma isminide grubun sahne çalışmalarında almıştır. 19 yaşına gelince paris'e taşınarak çalışmalarını burada sürdürme kararı almış ve dünyaca ünlü fransız müzisyen Jean-Patrick Capdevielle tarafından keşfedilerek albüm çalışmaları başlamıştır. 1997 yılında Carmine Meo isminde ilk albümü piyasaya çıkmış ve 3 ay gibi kısa bir sürede 100000 adet satarak oldukça büyük bir başarı kazanmıştır. Eylül 2002'de ikinci albümü Etterna'yı çıkarmış ve yine çok başarılı bir albüm çalışmasına imza atmıştır.
kendisini the Fifth Element filmindeki o ünlü The Full Diva's Opera şarkısı ile tanıyoruz.
dünya üzerinde "en iyi sesler" dendiğinde akla gelen isimlerden biri.
beyaz giyme toz olur türküsünü yanlış okumuş kadife sesli peridir. büyük ihtimalle notasyonda bir sorun vardır diyecektim ama şimdi fark ettim ki yok. solfej çalışması lazım... *
diğer hatunlara kitap diye okutulması gereken şahsiyettir.
o nasıl bir gülüş , nasıl bir sempatiklik.Utangaç haliyle insanı bitiren bir güzellik.
Allah a inanmak için en büyük neden.
fransız soprano , strasbourg'da el sıkısma serefine nail oldugum sanatci..

türkiye'de ferhat göcer ve sezen aksuyla konser vermitşir.*
olağanüstü bir ses. yok başka yorum yapamayacağım çünkü dinlerken bir şey düşünmek mümkün olmuyor.
emma ehapplin, asıl adı Marie-Ange chapelain. 19 mayıs 1974'de paris'in güney banliyölerinde doğdu. polis bir babanın ve sekreter bir annenin 3. çocuğuydu. çocukluğunun ilk yılları erkek çocuklarınkinden farksızdı. futbola ve ağaçlara tırmanmayı diğer kız çocuklarının oyunlarına tercih ediyordu. müzik ve şarkı söylemek ise ona çok uzak terimlerdi.

marie-ange'in hayatı, 14 yaşındayken bir arkadaşının onu müzik öğretmeniyle tanıştırmasıyla yön değiştirdi. aynı zamanda eski bir şarkıcı olan 70 yaşındaki bu öğretmen, marie-ange'e ders vermeye başladı. daha önce çok sıkıcı bulduğu için ders çalışmanın hiçbir formuna ilgi göstermemiş olan marie-ange, müziğe bir anda tutkuyla bağlandı. bütün boş zamanlarını sesini geliştirmek için harcayan genç marie-ange, öğretmeninin denetiminde yakın zamanda iyi bir soprano sese sahip oldu.

gerçekleştirdiği bu büyük ilerlemeye rağmen ailesinden beklediği desteği görmeyen marie-ange, aksine, aldığı derslerin 1 yılı aşması üzerine ailesinin aldığı dersleri durdurma ve onu, katıldığı okul korosundan aldırma kararıyla karşılaştı. bunun sebebi ise, ailesinin, anne mesleği olan sekreterlik gibi ciddi bir meslek dalında kariyer yapmasını istemeleri ve müzisyenliği yeterince ciddi bulmamalarıydı. bu dönem, genç marie-ange için oldukça sancılı bir dönem oldu. ailesinin karşı çıkmasına rağmen, profesyonel bir müzisyen olarak kariyer yapma isteğine sonuna kadar sahip çıktı. kendisini gizliden gizliye mozart'ın sihirli flüt operasında queen of the night aryasını söylerken düşlüyordu.

kariyerinin başlangıcı olarak aldığı ilk görev ise bu düşten oldukça uzaktı. marie-ange, yerel bir hard rock grubu olan north wind 'in solistlik teklifini hiç düşünmeden kabul etti. gruba katılmasını takip eden 3 yıl boyunca marie-ange, soprano ses özelliklerini tamamen bir kenara bırakarak, north wind 'in şarkı sözlerine daha uygun olan derinleştirilmiş ses yeteneklerini mükemmelleştirmeye başladı. ayrıca, ailesinin isteklerine sonunda dayanamayarak solistlikle eş zamanlı olarak sekreterlik okuluna gitmeye başladı. marie-ange, 18 yaşındayken girdiği sekreterlik sınavlarında başarılı olamadı, ama bu sonuç onu pek de üzmüşe benzemiyordu.lakin genç marie-ange'in varolduğunu düşlediği dünyada sekreterliğe yer yoktu.

marie-ange, 19 yaşına geldiğinde ailesiyle yaşadığı evden taşınıp paris'te kendi tuttuğu apartman dairesine taşındı. gruptayken sahne ismini emma olarak değiştirmişti. büyük bir şehirde yaşamanın zorlukları, herkesin olduğu kadar emma'nın en büyük problemlerinden biri oldu. geçimini sağlayabilmek için birçok düzensiz işde çalıştı. ama bunun emma'yı çok rahatsız ettiği söylenemezdi. artık kendi özgürlüğünü kazanmış biri olarak, yeniden müzisyenlik için çalışmalarına devam edebilirdi. gerçektende kısa bir süre sonra, paris konservatuvarı öğretmenlerinden müzik dersleri almaya başladı.

sesini eğitimle yeniden profesyonel standartlara getiren emma shapplin, ilk demo kaydını yaptı. bir arkadaşının arkadaşı sayesinde bu kaydı, ünlü fransız müzisyen jean-patrick capdevielle'e dinletmeyi başardı. capdevielle, emma'nın sesinden oldukça etkilendi. o da, tıpkı emma gibi, operaya tutku derecesinde bağlıydı. capdevielle, emma'ya bir albüm için söz yazmayı önerdi ve aralarındaki iş ilişkisi, böylece başlamış oldu. capdevielle ve emma, yapılacak olan bu ilk albümün hangi müzik türünden oluşacağını tartıştılar ve deneme kayıtları yaptılar. sonunda bu ilk albümünün türünün klasik müzik olmasında karar kıldılar.

jean-patrick capdevielle, oğlu jonathan'ın da yardımıyla hemen söz yazmaya girişti. emma'nın çıkarılacak bu ilk albümü için capdevielle, dokuz şarkı sözü yazdı. bunlardan dördüne emma da katkıda bulundu. fransızca yazılan bu şarkı sözleri, daha sonra bir ortaçağ tarihçisi tarafından latince'ye çevrildi. albümün düzenlemesi yapılırken, donizetti'den bellini'ye 19.yy italyan bestecilerinin albümleri temel alındı. böylece emma shapplin'in çıkış albümü carmine Meo, 1997'nin sonlarına doğru piyasaya çıktı.

bu albümün çıkış parçaları spente le stelle ve cuor senza sangue, onun daha yolun başında oldukça geniş bir dinleyici kitlesi edinmesini sağladı. bu parçaların başarısının ardından Carmine meo, fransız müzik listelerinin zirvesine çıkmayı başardı. üç ay gibi kısa bir sürede 100.000 kopya satma başarısını göstererek shapplin'e ilk altın plağını kazadırdı. kendi ülkesinde kazandığı bu olağanüstü başarı, yakın zamanda uluslararası pazarlarda da yankı buldu. carmine meo 'nun dış satışları, kısa zamanda fransa'daki satışları ile rekabet edebilir duruma geldi.

andréa bocelli ve andré rieu gibi klasik müzik temelli albüm çıkaran avrupalı sanatçıların elde ettiği başarılardan sonra, emma shapplin'in albümünün uluslararası müzik pazarlarında kısa sürede elde ettiği bu başarı, kimseyi çok fazla şaşırtmadı. dünya çapında beş kıtada birden toplam 26 ülkeye dağıtılan carmine meo, bu ülkelerin bir çoğunda müzik listelerinin en üst sıralarına çıkmayı başardı. dahası, genç fransız yıldız, erken yakaladığı bu şöhrete bir konser dahi vermeden ulaşmıştı.

eylül 2002'de ikinci albümü etterna piyasaya sürüldü. bu albümü de dünya çapında oldukça önemli bir dinleyici kitlesine ulaşmayı başardı. bundan bir yıl sonra, emma shapplin'in canlı konser kaydı olan le concert de caesarea, cd ve dvd formatında piyasaya sürüldü. emma shapplin, halen dünyanın beş kıtasında hayranlarıyla konserler vasıtasıyla buluşmaya devam etmektedir. * *
"muradimiz tez olur" derken "allahım sen ne sevimlisin" denilen şarkıcı.
fransa'yı konuştukları dil ve kültürlerinden başka sevmeye bir sebep ekleyen sanatçıdır. Allah'ım bu nasıl güzelliktir, bu nasıl sestir öyle! Bu sempatik, güleryüzlü soprano hanımefendiden spente la stelle'yi ve la notte etterna'yı dinlemenizi tavsiye ederim.

Ama bence özellikle discovering yourself'i dinlersiniz, aslında bu hatunun sadece soprano olarak değil, bir "senfonik-rock" kraliçesi olabileceğini bile düşünürsünüz. hani öyle esnek, öyle yetenekli bir ses rengi vardır.

Seviyor muyuz? Hastasıyız! * Param olsaydı 11 Haziran 2010 tarihinde, Turkcell Kuruçeşme Arena'daki konserine de giderdim de olmadı be Emma, bir dahaki gelişine artık!
üzerine konuşulması değil dinlenmesi gereken insan.

http://fizy.com/#s/11bjd2
aşkın sesi...
http://www.dailymotion.co...x6xije_emma-shaplin_music
leonora, discovering yourself, spente le stelle başyapıtlarıdır.
(bkz: la alegria)
adlı parcaya hayat veren müthiş ses ağlatır.