bugün

yönetmenliğini david cronenbergin yaptığı, senaryosunu steven night ın yazdığı, başrollerinde naomi watts, viggo mortensen ve vincent cassel in bulunduğu gerilim filmi...

filmin konusu ise şöyle: ana hemşirelik yaptığı hastanede bir fahişenin çocuğunu doğururken ölmesine tanık olur ve bu durumdan etkilenerek kadının hayatını araştırmaya başlar. Ama araştırma sırasında karşısına çıkan rus mafyası liderliğindeki ingiltere yeraltı seks trafiği ana nın başına dert açacaktır...
filmin çekimleri sırasında Rus gazeteci Alex Litvinenko öldürülürken, Litvinenko'yu zehirleyen maddenin aynısı, çekimlerin yapıldığı binanın yakınında bulunmuş. Ancak Cronenberg bu olayın kendisini korkutmaktan ziyade daha da heyecanlandırdığını söylemiş.**
http://us.imdb.com/title/tt0765443/
konu güzel, oyuncular iyi ama film sanki havada kalmış. hikaye tamamlanmamış hissi veriyor insana. viggo mortensen abimiz karizmada sınır tanımıyor gene rus aksanı,takım elbise, gözlükler ve oyunculuğuyla tabi. gidilmeli görülmeli.*
tam bir david cronenberg filmi. amaç bir hikaye anlatmak değil, şiddeti istenen biçimde yansıtabilmek. eğer muhteşem bir senaryo, soru işaretleriyle izlenecek bir film falan bekliyorsanız izlemeyin boşuna*. ama akıcılığı inanılmaz bir film. viggo mortensen'in oyunculuğuna söylenecek söz yok zaten.
fazla bir beklentiyle izlenmeyince keyifli vakit geçirtebilecek bir film.
fakat bu adamın filmlerinde eksik bir şeyler var. history of violence filmi de böyleydi. anlamlandıramadığım itici bir etkisi var bu yönetmenin filmlerinin.
filmdeki türk karakterin(ismi azim'di sanırım) mezarlıkta öldürülme sahnesi gerçekçi ve gayet tiksindiriciydi.
şiddeti göze sokmadan, abartıya kaçmadan ama sert biçimde verebilen ender filmlerden birisi.

--spoiler--
Çok basit bir konuyu çarpıcı biçime aanlatan film. Ha finalde mayfa şöförü ile hemşire kızı öpüştürmese daha bir şugar oılacakmış.
--spoiler--

izlenmesi önerilir.
viggo mortensen'in artık aragorn imajından kurtulduğu film. bir oyuncu ancak bu kadar mükemmel olabilir.
filme gelirsek,
rus, çeçen mafyaları arasındaki bazı iç hesaplaşmaları farklı bir dilden ve konudan işleyen, dönemin londrasında geçen güzel bir sinema yapıtı.
cronenberg in bastan asagi sacmaladigi ilk filmi. kesinlikle kiralamaktan baska biseye gerek olmayan ve cronenberg in bbc ile ilk tanismasi olan, sonuylada tamamen hayalkirikligi yaratan sacmalik.
--spoiler--
Normal bir insanın mafya ile nasıl muhatap olabileceğine bir cevap; naomi watts'ın hikayesi.

viggo mortensen üzerinden ise bizim aşina olduğumuz mafyaya girip onu çökertme ülküsü var ki kurtlar vadisi bize bu tecrübeyi yaşattı sağ olsun.

film giriş gelişme sonuç bütünlüğü açısından iddiasız gibi duruyor. anlatıma önem vermiş yönetmen belli. çok fazla olay dönmüyor filmde, öyle patlamalı falan sahneler de yok. oldukça gerçekçi ve bu yüzden de izlenmeyecek seviyede (nerede tarantino'nun estetik şiddeti!) olan bir şiddet var filmde. şiddetten bahsetmişken; bir sahne var ki, izleyenler bilir ancak.
insanı sıkmıyor izlerken, oldukça etkiliyor da.

türk karakterlerin oldukça saçma bir türkçe kullanması özensizliğin örneği.

güzel anlatımı ve gerçekçi konusuyla imdb puanını hak eden bir film.

aslında güzel bir serinin başlangıcı olabilir ama ortalarda öyle bir plan olduğunu sanmam.
--spoiler--
amerikan filmi değil, bağımsız filmdir.
viggo mortensen'in malvarlığının baya baya göründüğü dövüş sahnelerine sahip film.
yani tabi olay geyiğe vurulmaya çok müsait olduğundan viggo'nun anadan doğma dövüşünün gerçek niteliği pek ön plana çıkamamıştır. Oysa Cronenberg bu sahnede uzun süredir bize yapay gelen dövüş sahnelerinden bizi alıp yüzde yüz gerçekmiş ve sanki önümüzde oluyormuş gibi bir ortam yaratan bir dövüşle bizi dehşete düşürdü, panikletti ve sinirlendirdi. işte bütün bunları, yarattığı ortam, izleyiciye orada bulunduğu izlenimini veren kamera açısı ve viggo mortensen'in korunmasızlığı simgeleyen sansürsüz çıplaklığı ile vermeyi başarmıştır. Aynı zamanda bu sansürsüz etkileşimi tecavüz sahnesinde de verdiğini düşünmekteyim.

--spoiler--
Bu arada Nicolai'ın Kirill'in kendisi için düzenlediği heteroseksüellik sınavını geçmesinden sonra karizmayı ortaya koyup şimdi bi siktir git demesi süperdi.

-So, if my examination is over,get the fuck out of here while I get dressed.

--spoiler--
viggo mortensen'in harika bir oyunculuk performansı sergilediği film. senaryo fazla iyi olmasa da viggo için izlenesi. hem de fazlasıyla.
bu çocuğu geç keşfetti sinema tarihi. inşallah tez zamanda harcamazlAR. daHA iYiSi iÇiN;

(bkz: a HiSTORY OF ViOLENCE)
aynen, tam bir cronenberg filmi. naked lunch ile yanyana konunca yönetmenin tavrı biraz daha netleşiyor. diğer taraftan, çok sert bir film. *
david cronenberg sevmeyen ve bayılmayan bu filme de bayılmaz.
bende de öyle oldu şahsen. acayip sıradan bir film. evet bu açıdan tam bir cronenberg filmi. tıpkı o herkesin örnek gösterdiği a HiSTORY OF ViOLENCE gibi. ne eksiği var ne fazlası. sırf şiddet sahneleri başarılı diye bu filmin övülmesi kanıma dokunuyor. hikayesindeki boşluklar ve bir sürü soru işareti ile film vasatın üstüne çıkamıyor. spoiler olayına girmek istemiyorum. film hakkında bu yazıyı yazmayı bile gereksiz buluyorum hatta. bitti...

viggo mortensen iyiydi naomi watts gene çok güzeldi. orası ayrı...
Şark vaadleri olarak türkçe'ye çevirilen filmin adıdır. Güncel bakımdan tam bir Hüseyin Üzmez senaryosudur. Ha biri rus mafyası diğeri ise dinci faşist mafya. Buluştukları ortak nokta ise genç kızlara tecavüz etmek.
vincent cassel ' in kendini tekrar etse de harika oynadığı, naomi watts ' ın sadece sarışın bir güzel olmadığını ispat ettiği, viggo mortensen ' in ise şiddetin tarihçesi ' ndeki muhteşem oyununun da ilerisine geçtiği, david crononberg ' in ise dehasını bu defa ingiliz- rus soğukluklarından beslediği doyurucu film.
şiddetin ve acımasızlığın çıplaklığını başarılı bir şekilde veren filmlerden biri.
hamamda geçen bölüm filmin en etkileyici sahnesi.bu etkinliğin kaynağı da gördüğüm kadarıyla şiddetin çok gerçekçi bir biçimde gözler önüne serilmesi.
her ne kadar bizim esas oğlan viggonun hamamdaki tüm savunmasız durumuna rağmen adamları haşat etmesi, ancak kendisinin de ağır yaralandığını görmek bizim yönetmenlerimize ders olmalı.
bu sahneyi izlerken hemen aklıma bizim kahramanımız polat alemdar geldi acaba o ne yapardı bu durumda diye.öncelikle polat karizmasından ödün vermemek için hamamda bırakın kıçının açılmasını,hamama takım elbiseyle gelirdi.(eger gelirse tabi).sonrası da belli bizim polat adamları haşat ederdi tıpkı viggo gibi,ama fark şurada ki polat viggo gibi ağır yaralanmazdı,çünkü o polat alemdar!hiç polat adam döverken kendisi de bir o kadar dayak yer mi?
velhasılı kelam filmde karizma bir abi(ama sağlam dayak da yiyebilen),güzel bir hatun,gerçekçi bir şiddet,diyaloglarda abartısız,hoş,sade güzel seyredilesi bir durum var.
bok gibi bir film. kötü ötesi kötü. konuşmaya, tartışmaya bile gerek yok.
filmin ilginç bir perspektiften analizi için: http://www.isteksiz.com/sinema/eastern-promises/
Viggo Mortensen'e Oscar adaylığı getiren ve kısa sürede klasik olmayı başarmış film için yönetmeni Cronenberg devamını çekeceğini açıkladı. 2010 yılında gösterime çıkması bekleniyor.
viggo mortensen in oyunculuğu ve taşakları dışında akılda kalacak bir yeri ve numarası olmayan, bayık film. olayın içinde, rus mafyası var, çeçenler var, ölmüş bir kız var, mafya liderinin hayatını sikertecek bir delil var, ama naomi watts ın canlandırdığı ebe karakteri, okadar mıymıntı ki, ne gerilebilyorsunuz, ne acaba nolucak diye merak edebiliyorsunuz. siz pissiniz, kakasınız dan öteye gitmeyen tepkiler, akıllı ol sikerim hayatını tarzı mafya tehditleri, gereksiz oğlu gereksiz bir genelev sahnesi ile, bitsede kurtulsak hissi veren, bitmesi beklenmeden show tv de acun ılıcalı bile seyredilecilecek film. bok gibi.
(bkz: ural k 750)
Toronto film festivalinden, yönetmen david cronenberg e ödül getirmiş londradaki acımasız rus mafyasını anlatan filmdir.Yönetmen, havada sürekli kurşunlar uçuşmadan da güzel bir mafya filmi çekilebileceğini göstermiştir. Kadrosunda Naomi Watts, Viggo Mortensen, Vincent Cassel gibi kaliteli oyuncular bulunmaktadır.Fakat filmi götüren isim şüphesiz viggo mortensen olmuştur.nikolai rolünü canlandıran viggo mortensen'in performansı başarılıdır ayrıca çok karizmadır.Vincent cassel ın oynadığı psikopat karakter bana geçmişteki bir filmindeli karakteri hatırlattı. bu adam böyle roller yakışıyor. (bkz: La Haine)
Naomi watts ise hastenede çalışan ebe rolüyle karşımıza çıkmaktadır.Film de türk karakterlerde bulunmaktadır.

--spoiler--

Konusu:anna nın, doğum yaparken ölen 14 yaşındaki bir kızın günlüğünü bulması ve günlük yüzünden londra'nın en büyük suç şebekelerinden birinin hedefi haline gelir.Nikolia ise, Londra nın en kötü organize suç örgütüne bağlı çalışan sert ve gizemli bir adamdır. Başkalarının girmemesi için kapalı tuttuğu korunaklı yaşamı Anna'yı takip etmesiyle birlikte sarsılır. Çünkü Anna ailesine ait sırları bilincinde olmadan tesadüf eseri açığa çıkarmıştır...

Film Azim in berber dükkanında, boğaz kesme sahnesiyle hareketli bir başlangıc yapsada, genel olarak ağır bir atmosferde ilerliyor.Bir diğer çarpıcı sahne ise hamamda çıplak, gafil avlanan nikola nin iki çeçeni öldürdüğü sahnedir.
rus mafyasında ki kişilerin vücutlarında mensup oldukları grubun dövmeleri bulunmaktadır (bkz: vor v zakone)

Azim: 'take the fucking ustura and finish this rus!'

nikolai: 'Ben sadece şoförüm. sağa giderim.sola giderim. düz giderim. hepsi bu...'

Yıldız verme töreni esnasında:
Mafya patronlarından biri: 'hiç zorla yapılan dövmen oldu mu?'
nikolai: 'zorla yapılan dövmeler genellikle muhbirlere ve pasif homoseksüellere yapılır ve en büyük aşağılama olarak kabul edilir gerçek bir avtoritet zorla yapılmış bir dövmeye sahip olmamalıdır.' (bkz: avtoritet)

david cronenberg: 'şiddetin meşru haline bakıp aldanmak mı kolay, şiddeti görmezden gelmek mi?'

--spoiler--