bugün

biyolojik baba olmasa bile baba gibi sevilen kişiyi kaybedince hissedilen özlem.
babasız büyüyen torunlarının en iyi dostu. hergün şeker getirip hastahanelik olmamı sağlayan sevimli insan. yokluğunda senin anlattığın masalları anlatıyorum kendime ve seni çok özlüyorum. *
evlerin tek katlı olduğu, kaynaklara gidilip balık tutulduğu, mahallenin çocuklarının uçurtma uçurduğu hoş anılarda gezinme sebebidir.
anlatılır gibi değildir...

küçüklüğünüzün kahramanıdır o. her şeyi size o öğretmiştir babanız yanınızda yokken ya da hiç yokken. ''saat kaç?'' diye soruşunuzda ''dünkü bu zaman'' diye cevap vermesini bile özlersiniz. üzerinden kaç yıl geçerse geçsin. babanızdan kaçıp belki ona sığınmışsınızdır. sizi o şımarmıştır bazen. o harçlık vermiştir. içeceksen o sarı koladan* iç demiştir. öyle düşüncelidir... onun evini, her şeyini özlersiniz. ama sadece dua etmek düşer ardından.
bilmediğim duygudur. zira her biri ben doğmadan, diğer ben 5 yaşında iken terk-i diyar eylemiştir. ancak yeğenlerimden gördüğüm kadarıyla onlara olan sevgi de bir başkadır.
köyünüzdeki evin camından sabahlara dek kamyonları saymışsınızdır onunla. her çarşı dönüşünde size kutu fanta getirmiştir ve siz o öldükten sonra bir kez bile kutu fanta içememişsinizdir. sigaradan sararmış bıyıklarını, bafra sigarasının kokusunu, muhtar çakmağını ve sizinle onun yaşındaymışsınız gibi konuşmasını özlersiniz. kimse onun gibi okşamaz başınızı. onun yanında sıkılmıştır herkes ama siz sıkılmamışsınızdır. sizi en iyi o dinlemiştir çünkü. santrali arayıp telefon bağlatmayı size o öğretmiştir ve telefonun başında beklemeyi. daha 7 yaşındayken kolunuza atmacayı oturtmuş ve sen büyüdün artık mesajı vermiştir çünkü. hala onun söylediği türkülerde ağlarsınız mesela, demli çayın tadını ilk ondan öğrenmişsinizdir. ondan size kalan bir köstekli saattir sadece ve de mide hastalığı. saat mide ağrınızı gösterdiğinde dedeniz bir bafra sigarası yakar hayallerinizde ve camdan kamyonları saymaya devam edersiniz.
6 yaşımda vefat etmiş olsa da onunla ilgili önemli şeyleri hatırlıyor olabilmek yeterli sebeptir. hasta yatağında tepesine çıkıp oyun oynadığım 'aksi' dedem beni çok severdi... benim için gofret alıp evimize getirmişliği bizi evde bulamayınca posta kutusuna bırakmışlığı vardır. 15 yıl da geçse unutulur mu hiç.
ben doğmadan öldükleri için olsa gerek hiç bir zaman hissedemeyeceğim durumdur.
ölümünden bu yana rüyama gelmediği gün olmadığından, bünyemde fazlaca kabarmış duygudur dedeyi özlemek.
çok garip bi adamdı dedem, açıkcası çok serseriydi.kurallara uymayı sevmezdi.yasak dede yeme şunları desek de bi çekmecesi vardı..of anam of çikolata, bisküviyle doluydu.çok çapkındı, o yaşına rağmen yolda güzel hatun görünce beraber bakardık da işini de bilirdi çaktırmazdı baktığını.laf da atmazdı anca bana söylerdi gülüşürdük.eğlenmeyi bilirdi.sağlam küfürleri vardı.küfürleri pek iç acıcı olmasa da garip şekilde ağzına yakışırdı.küfür değil di saçma gelicek ama sanki sevgi sözcüğüydü.of be dede çok kötü oldu gitmen.ölmeden önceki gün sanki hissetmiş gibi arkadaşıma anlattım seni.sağlığı nasıl dedi, turp gibi dedim..ve sabah haberini aldık.
ilk defa bu kadar sevdiğin birini kaybetmek ölümün gerçekliğini çok pis vurdu böyle suratıma suratıma..kazık çakmıcaz şu dünyaya, hepimiz siktir olup gidicez bigün tamam, tamam da alışmak çok zor be dede.yokluğunu yaşamak zor, ifade etmek daha da zor.

ha albümlere baktım da, çok az fotoğrafımız var beraber, onlar da çok eski ve kalabalık fotoğraflar.ikimizin adam gibi fotoğrafı yok.oysa ne çok severdin poz vermeyi..
gördüğünüz an koşarak göbeğine sarılmanıza sakallarını öpmenize sebep olan duygu selidir. canım dedem allah uzun, sağlıklı ömür versin...
şu anda hasta olduğunu bilmek daha da körükler özlemin ateşini.
elden bir şey gelmemesi, aradaki dağlar yollar.
hepsini delip gidesi gelse de insanın; ne çare.
her ne kadar dedecim'li bir yakınlığım olmasa da(canım dedecim benim gibi hani bir resmiyet var biliyonmu) ve aramızda geçen tek muhabbettin - matematik dersimi sorması olsa da vefatından sonra sanki bursa'da rahat olmamı sağlayan dedemmiş gibi gidişine üzülmüştüm ve özlerim kendisini küçüktüm o zamanlar pek muhabbet edemedik. yaşıyor olsa kökenimizi, geçmişimizi, sülale hakkında ayrıntıları dinlemek isterdim kendisinden.*
en az dedesini tanımamak kadar acı vericidir,var olanların kıymet bilmesi önerilir.
"pezemenk" deyişini bile özlemektir.keşke görebilsem de yine bana kızsa.
keşke yine galatsaray maçını beraber izlesek.
seni çok özledim be dede, çok özledim.iyi ki de senin ismini vermişler bana. iyi ki de sana benziyorum.
nur içinde yat.
farklı sevdiği torunu için daha ağırdır. bıraktığı mirasa sahip çıkmak gerekir. bir de bıraktığı mirasın, dedenin canına mal olduğunu bilmek, bir başka acıtır..

kendim bileli fenerbahçeliyim. dedemin bana mirası... hayatında ilk planda fenerbahçe ve ben vardım. en mutlu günleri, fenerbahçe'nin galip geldiği günlerdi. tabii en mutsuz zamanlarını da, fenerbahçe yenildiği zaman yaşardı. ya da yaşardık...

fakat bu sevda dedemin kalbine iyi gelmedi ve bir gün fenerbahçe yüzünden vefat etti dedem. kalbi kaldıramamış.

mirası bende dedemin ama o çubukluya, o kutsal değerlere, o şükrü saraçoğlu'na birilerinin ihanet edebileceğini düşünmek bile benim içimi sızlatıyor. dedemden kalan en büyük miras, şu günlerde benim canımı çok acıtıyor..

dede, eğer beni duyuyorsan oralardan gel başımı okşa da ''nolacak şu fener'in hali'' de bi...
Çocukluğunu da özlemektir. Dedenin sıcak kucağını özlemektir . Saçlarda dolaşan pamuk ellerini , en sevdiği takım elbisesini , harçlık verirken ki içtenliğini sanki canını istesen verecek olma ihtimalini özlemektir.
Ayrılalı 12 yıl olmuş dedem de özlemiştir beni.
dedeler efsanedir.*
whistle whistle.*
Yarın, yani 12'yi geçtiğine göre aslında bugün tam 1 yıl oldu vefat edeli. Özledik, hemde çok.
özlersiniz.hemde çok özlersiniz.o gittikten sonra ailenin nasıl dağıldığını izlediyseniz, herkesi ayakta tutan birbirine bağlayanın o olduğunu fark ettiyseniz daha da çok özlersiniz.keşke şimdi televizyonun karşısında otursada son ses ceviz kabuğunu izlese.
Vefaat ettiği günün ertesi günü, maça çıkmıştım. Her macimi izlemeye gelirdi. Cok kotu oynadigim bir macti teknik direktorum durumu bildigi icin penaltiyi bana attirmisti. Golu attiktan sonra tribüne bakmistim ama orda olmamasi bana çok koymustu bunuda hic unutmam.