bugün

Bir yönetmen,şuana kadar yönettiği filmler;

Pi (1998)
Protozoa (1993)
Supermarket Sweep (1991)
Requiem for a Dream (2000)
The Fountain (2006)
The Wrestler (2008)
Black Swan (2010)

edit: yönetmenin 2006'dan sonra yönettiği filmler de eklendi. hatırlatma için demlendimdurdum a teşekkürler.
2006 yapımı the fountain 'ın yönetmenliğini de üstlenmiş usta yönetmendir. pi'nin senaryosunu başrol oyuncusu Sean Gullette ile birlikte yazmıştır. matematiğe bakış açısı ve zekası ile takdirimi kazanması da cabasıdır. takipçisiyim.
requiem for a dream' in her sahnesini beynimize kazımış yönetmendir.
69 doğumlu genç yönetmen..requiem for a dream filmiyle bana ve çevreme yaptıklarını unutmuş değilim..pi gibi zihnimi yoran bir darren aronofsky filminden sonra yine benzer bir şeyler bekliyordum..fakat requiem* kalbimi yordu,ağrıttı..

halbuki biz mutlu sonlarla biten ediz hun-hülya koçyiğit filmlerine aşina ve müptela bir nesildik..üzerimizden bir tır geçirdi darren aronofsky..

amerikan film klişelerinin hiçbiri yok darren aronofskyde..tam benim film taksiratım tamamlandı artık yeni bir şey izleyemem denildiği zamanlarda izlenmesi ise 'hayat devam ediyor daha çok şaşıracaksın' mealindedir..

ve filmlerinde kullandığı müziklerle de ayrı bir yeri vardır bu yönetmenin..mozartın bir filme bu kadar yakıştığını daha önce hiç görmemiştim..

son olarak bu büyük yönetmene esra ceyhan kıvamında kucak dolusu sevgiler diyorum..
batman begins i çekecek dediklerinde sevincten gozlerimden yaslar akmıştı.. sonrasında proje christopher nolan ın oldu.. ama iyi de oldu.. zira aronofsky nin cekeceği batman de çok daha karanlık cok daha fazla dram içermesi gerekir.. o yuzden mumkunse penguen in tekrardan ortaya çıkacagı muhtemel batman filmlerinde rejisör olarak gormek istemekteyiz kendisini..
the fountain adında yeni film çekmiş yönetmen.
pi ile insanın beynini allak bullak etmişti daha otuzundayken. şahane kurgulanmış ve herkesin kafasını mutlaka karıştıran bir filmiydi pi, aronofsky'nin. genç yaşına rağmen seçtiği filmler sanki özel seçilmiş filmler gibiydi.

sonra requiem for a dream geldi karşımıza. beyninden vurulmuşa çeviren, tekrar tekrar izlenilen bir filmdi. gözyaşı, nefret, aşk ve en sonunda tekrar nefreti gözümüze sokmuştu.vve şimdi 40'a merdiven dayamışken hala çok az filminin olması belki de onu elit yapan. çok daha iyi olacağından hiç şüphem yok.
2008'de black swan ile tekrar buluşacağımız yönetmen.
sıyrık, yaratıcı, kafa karıştırıcı, dahi yönetmen. her filminde insanı en azından bir noktada etkilemeyi başarmıştır. filmleri bir kez değil defalarca izlenmeli, üzerinde tartışılmalıdır.
the fountain isimli baş yapıt değerinde (kişisel) fazla duygusal ve bizi bunalımın zirvesinde süründüren filmin sahibi. ayrıca ilk eseri pi ile eleştirmenler tarafından başyapıt tadında film diyerek takdir edilen şahsı yönetmen.
Güreşçi (Wrestler) adlı filmiyle italya'nın Venedik Kenti'nde düzenlenen Uluslararası Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan ödülünü aldı.
mickey rourke altın küre'de the wrestler ile en iyi aktör ödülünü alırken kendisini uzun süre över. hatta en son hatırladığım kadarıyla şöyle bir şeyler der;

" sinema tarihi 30 yılda bir büyük oyuncular ve yönetmenler çıkarır. darren'da onlardan biri ve onunla çalıştığım için çok mutluyum"

akabinde kamerelar darren aronofsky'ye çevrilir. o sırada aronofsky sahenedeki rourke'a orta parmağını gösteriyordur.
butun filmleri dunya capinda toplam 69.905.849 dolar hasilat elde etmistir ve belki de filmleri arasinda en kotusu olan the wrestler en fazla hasilati elde eden filmi olmustur.
baş yapıtı requiem for a dream olan amerikalı yönetmendir.
x men origins wolverine 2 filmini yönetmesi beklenen yönetmen.
hugh jackman tekrar beraber çalışmayı istiyormuş.

http://www.joblo.com/darren-aronofsky-tosses-out-gangster-squad-and-gets-closer-to-wolverine
yıldızımın barışmadığı amerikalı yönetmen.
(bkz: black swan)
black swan ile yine, yeni, yeniden 'önümde eğilin lan' demiş yönetmen. aynı zamanda stanley kubrick'ten sonra filmlerinde klasik müziği en iyi kullanan yönetmenlerdendir.
bu yönetmen arkadaşımızın enseye bir ilgisi olduğu kanaatindeyim. wrestler filminde ve requiem for a dream filminde epeyce ense çekimi dikkatimi çekmişti. özellikle wrestler'da. black swan'de azaltmış ama yine de yapamadan duramamış. imzası mıdır nedir bilemedim.
özellikle the fountain izlenmelidir. clint mansell'in de etkisi büyük tabi.
filmlerin,n genel özellikleri;

* ders veriyor. ibretlik şeylerle dolu.
* karakterler, kendilerini yok ettiklerini bile bile kendilerini tüketmeye devam etmektedirler.
* filmlerinde ekseriyetle karanlık bir hava hakim.. her açıdan.
* özellikle kadınlar çok ağlar... en çok onlar hasar görür.
* filmlerinde mutlaka sapkın bir seks sahnesi var...
* filmlerinde mutlaka bir "yara" ya ağırlık verir... insanın içini cız etirecek ve görünce "uuzhzıfhzz" efekti vericeğiniz, mesela şeytan tırnağı, eroinden morarmış şırınga delikleri, et kopmaları filan...
* filmlerinde kilo ile ilgili takıntılara yer verir... bunu kendisinin de yaşadığı şeylerden esinlendiğini düşünüyorum.
* filmlerinde genellikle tam olarak kötü kalpli olmasa da bir hain evlat var... yani tam hain değil ama neyse işte anladınız onu...
* filmlerinin sonu seyirci topluluğunun önünde alkışla bitiyor... belki sinema seyircisinin de böyle yapmasını istiyodur...

eveet... sadece bir rüya için ağıt ve siyah kuğu filminden böyle bir çıkarım yaptım...
yeni wolverine filminin müstakbel yönetmenidir.
aronofsky kendine özgü ve çok yönlü anlatımıyla favorilerimdendir. tüm filmleri izlenilesidir. özellikle ; (bkz: pi)
Filmleri** birer mutsuzluk jeneratörü olan, arıza yönetmen. Acı çektiren fiyakalı filmlerin feriştahı.
tek düze bakmadıgımız anda pi ile ilgili ortaya bu zamana kadar tum insanlıgın bildigi ancak ortaya cıkarmadıgı ve cıkaramadıgı kavramlar uzerinden gittigini ve fizik ötesi olgularla cakıstıgını en ince ayrıntısı ve örnekleriyle film içinde görüyoruz..filmde etkileyici ve bazı metafizikçilerin gerçek olarak ele aldıgı olgular var.ve butun materyali ele alırsak,bu soyutlama bilgileri somuta ceviren bir kavram uzerinden (matematik) gidiliyor.buda filmdeki temayı profosyonellikle hazırlanmış bir kurguya itiyor.ancak esas nokta matematik arkasına sokulmuş esas fikir.bugune kadar gelmiş deneyimciler,düşünürler,metafizikçiler in bireysel düşünceleriyle çakışması ve benzeşmesi filmi dünyanın bir katogorideki insanlarına hitap etmeyi başarmış.ve sadece ana fikirde olan noktayı 1.dereceden filme vermemesiyle,2.yorumlamaya yorması ve 1.derecede bunu mantıksal bir yola koymaya calısması ile seyircilerinden buyuk oran almış. her turlu yorumlamaya açık olan filmi kusursuz hale gelmemesi 1.boyuttan izlendiginde dunya seyircisinde buyuk bir etkileşim yapmamasıdır. eger biraz daha kanıt arar olursak yada pi 'den soyut kavramlar ararsak aristotalesin doga kanundan spiralligin dongusellige işaretini ele alırsak geri donuşüm olgusu ortaya cıkıyor. Aristotales dışında platon sofokles ve filmden ince bir ipucu bulursak da vinci nin kavramlarını da pi de bulabiliriz.bu insanlara baktıgımızda hepsinin belli bir gerçeklik üzerinden gittigini ve pi nin de bunu kabul ettigini goruyoruz.Yani bu sayedede pi nin ismini insanın iç yolculugunda tanrı arayışı ruhani yollarla getirileri e goruruleriyle yansıttıgını pi nin içerigi olarak 2.yorumlamasından soyleyebiliriz.ve bunun mantıkla kusursuzca kapatıldıgını ve asla bir gündem sinema ornegi olmayacagını soyleyebiliriz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar