bugün

görsel
Biz sakalları şiirle karışık
Yüreği Allah ile barışık adamları sevdik.

Yedi güzel adamdan biri olan, yüreği güzel bir adam.
az az ölüyoruz her gün. yağmurdan, havadan bahseder gibi.
Büyük hayranlık duyduğum şair, bu başlığa daha sonra döneceğim.

"yine de biri çıksa, nasılsın dese alışkanlıkla iyiyim diyeceğim.
kederli olduğumda söylenemez zaten. buna sebepte yok çünkü. ne taze bir ölüye sahibim, ne felâket geçirenlerim var.
dedim ya oturuyorum öylece. iyi ki etrafımda kalbimi tanıyanlar yok."
görsel
Bu dünya soğuk… Rüzgâr genelde ters yöne eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer.
sevmek de yoruluyor bazan.
Zirvesine göz koyduğum dağlara bak,
Koşup takıldığım çitlere bak...
Dizelerinin sahibi şair. Aklımda böyle kaldı.
... gelecektim. ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim. ona böyle yazdım. merhametle bakarak gülümsedim. görünüşü acımayı da zorlaştırıyor insana...

yaşamak adlı kitabından..

https://youtu.be/k-_0voicuj0
'anne ne olur,
eksilme hiç başımızdan. '

tümcesi duyulduğunda akla gelen 'zarif' şair.
der misin ki bir gün, inşallah çok bekletmedim seni
tek kare bir film şiiriyle bende özdeşlemiş olan şair.
aklımdan çıkmıyorsun dedim,
başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.
Bir değirmendir bu dünya kitabını öneriyorum.ufkunuz genişleyecektir farklı bakış açıları kazanacaksınız.
Aşkımla boyun boyuna bir ejdarhayım
Şehirde sen benim en çok sakladığım
içine girip korktuğum
Çamlarını yıkamadığım karanlığını bozamadığım
Sen benim durup durup saplandığım
Mutlu an biraz uzun olmasın
Yoksulluk gibi gidecğim bir yer var
Efkarın aşılmaz yalnızlığın kaçınılmaz olduğu(..)
necip fazıl ekolüne mensup olup genç yaşta vefat etmiş siyasi islamcı şair ve yazar. adı pendik'in yenişehir mahallesinde yer alan bir ortaokulla, aynı ilçenin çamlık mahallesinde yer alan * bir caddeye verilmiştir.
Eskiden sadece kışlar soğuktu.
Şimdi ise insanlar soğuk, yürekler soğuk.
ismimin bas harfleri acz(ahmet cahit zarifoğu) tutuyor diyen sair.sadece bu mısrası bile düsün hayatının ne cercevede olduğunu gösteriyor o yoğun ve anlasılmaz mısralarının aksine.mistik bir felsefesi var ve siiri bu mistisizmle birlestirebilen ender sairlerden birisidir.
Uçmayı öğrenemeden göçmeye mecbur kalmış
bir kuş gibi kalbimiz.

ne de güzel ifade etmiş merhum..
...
Çoktandır yabancı bir cismin
kalbime sürtünmekte olduğunu biliyorum.
Yine de biri çıksa, nasılsın dese alışkanlıkla iyiyim diyeceğim.
Kederli olduğumda söylenemez zaten.
Buna sebepte yok çünkü. Ne taze bir ölüye sahibim, ne felâket geçirenlerim var.
Dedim ya oturuyorum öylece. iyi ki etrafımda kalbimi tanıyanlar yok.
"...Tam şimdi denizinle
bir çakıl taşına yaklaşıyor
kuma çok yakın bütün kesitlerinle
bakıyor ve bunalıyorsun

Tam şimdi ipe koşan
beni elleriyle alkışlayan
ağrıyan bir gün geliyor"
Bir adam bir kadın var içimde iyice anladım
Bana bunu sessizce anlatıyorlardı
Bir yerde onların yönlerinden
alımlı bir zarf katlanmıştı uzaktaki
bulvarların geceye vurdukları
çağırmasız kır günlerini zararsız akrepleri
uzunlamasına yaşayıp yatay bir çocukla kalkan
bir sürü alışkanlıklar taşıyan
insanlığımızı gülüşü yalnızlar çarşısında
çağrılmış gümüş seslerini aynadaki yüzlerin
başkası sevsin diye en seçkin yerine
bir şal gezdirirdi
insanlığımıza bir şey getirirdi yalnızlarlaBir sen varsın hep saçların ağzın
Bir merdiven hücresinde
uzak çağrışımlarla koşardın ya bensem
seni sonsuz gelişinle
saçından tanıyor gülüşünden kaçıyor
eğilip başını içlerimden geçtiğin zaman
uzağa bir yolcuya karşı çıkar gibi
Artık gecikmiş alışıldığım gidişinle
davranılmaz üstünde durulmaz
hiçbir tüfeğe gelmez bir kekliksemYüzün soygundan geçmiş öyle bir yerde
durmuş ki bakışın boynun bozgun
üstünden bir nehir geçer gibi
ya gecedir ondan ya bulanık sudan
bir hasta gibi ağrımaktasınGelişini aldım onu nasıl harcadım
Denizden bunalıp okyanusa
Selâm çakan vapurun
Sevindik adımına birden parka çekildik
Ve birden nasıl bayram bıyıklı
Bir yaylım herkesin yaydığı bir merhabayla
Eğip başını içlerimden gittiğin zaman
Uzağa bir yolcuya çıkar gibiSelini üstüme çektin önce
camdan bir mektup dolabının
üstüste sayısız koridorunu yüzüme yakın
başını duvara değdirmiş bir benzetişle
josef ka benzeri bir bakışındı
ya da konuşmayı kesip aman sen
öyle bir gittin ki benimlePiknik beni sana verdi önce
Gelişen güneş yalnızlıktan bir göze
Eski ellerin
Ve çağlarınla bir şeye uzanmış etin
Ve hançerinle zamana saf durmuş
Son gidişindir buBunların hepsi beni çağırıyorlar sevinçlerimden
Biri denizdir uzun boylu gürültüsüyle
zaten hangisi kavak zürafası değil
biri bütün yan odaları bekler
kuşkulu geçer camlardan
ve bırakır yerini bir koridor bekçisineHaydi sen bütün onlara git benimle
Son sigaramdın
Gidişin antinikotin
Birden bir şey mutlu eşit piyano çalıyor
Elleri iki çeşit durgun
Gerçi çıkmıyor gelenlerin karanlığa duranların
Suya inen sesleriTam şimdi denizinle
bir çakıl taşına yaklaşıyor
kuma çok yakın bütün kesitlerinle
bakıyor ve bunalıyorsunTam şimdi ipe koşan
beni elleriyle alkışlayan
ağrıyan bir gün geliyor.
dönemin efsane şairi olarak anılır. haksız da değil insanlar elbette, keşke daha çok yaşasaydı. ancak yine de bir ismet özel değildir. şimdilerde kızgınlıkla anabileceğiniz bu şairimiz ismet özel hakikaten çıtayı öyle bir yere çekmiştir ki yakalaması ve geçmesi zor.
"Biliyor musunuz,
ben bu çağdan nefret ettim,
etimle, kemiğimle nefret ettim..."
A. Câhit Zarifoğlu
'anılar defterinde gül yaprağı gibi unutuldum kurudum
başıma düştü sevda ağı
bir başıma tenhalarda kahroldum
sen kim bilir rüzgârlı eteklerinle
kim bilir hangi iklimdesin,
ben sensiz bu sessizlikle
deliler gibiyim sensiz
bu sessizlikle

ayrılıkla başım belada
gözlerini çevir gözlerime
yoksa sensiz bu sessizlikle
deliler gibiyim
sensiz bu sensizlikle.'
güncel Önemli Başlıklar