günümüzde nesnel olmaktan çıkıp öznel hale gelen ve çoğu zaman sistem araçlarına va yaşam tarzına hizmet eden bilgiler bütünü.
türkiye de değersiz olan...
hakkında sadece 3 sayfa entry girilmiş olan dünyanın direksiyonu.
bilimsel yöntemlerle, evreni anlama gayesiyle elde edilen bilgilerin toplamına bilim denir. bilgilerle algılar arasındaki uyumdur. soru sormakla başlar.
sorguladığı alana sınırlar koyduğu halde insanlığın dünyayı algılayışının tek aracı gibi gösterilmek, kullanılmak istenen insan uğraşısı. bilimin sorgulamadığı şeyleri düşünmeyelim demek oluyor bu. mutlak bilim ne demektir? bilim, nükleer enerjiden faydalanırken de onu tahrip gücü yüksek bir bomba şeklinde kullanırken de aynı nesnelliktedir. ahlaki bir yanı yoktur. dünyaya çok zarar verebilecek bir silah icat eden bilim adamı vicdani bir düşünce taşımaz. o sadece alacağı nobel ödülünü ya da onu alkışlayan insanların çokluğunu düşünür.. o yüzden bu bazı sorulara cevap vermek istemeyen davranış biçimi hiç insani değil. yani bilimi gerçeğin tek ölçütü olarak gören anlayış.. ayrıca sadece ahlak dışı da değil. ayrıca gelişmeyi tekilleştiriyor. insanlığı kötürüm bırakıyor..
felsefe ve ilahiyata ikame olmuş yapay bir limandır.
(bkz: bilim)
korkunç bir lanettir.Düşünürsün, hissedersin, acı çekersin...
insanların işini kolaylaştırdığı ölçüde faydalı, hayatı kitaba sığdırmaya çalıştığı ölçüde beyhude uğraştır.
dinden daha iyi bir rehber.
dinin sayesinde değil dine rağmen gelişebilmiş, ve gelişiyor.
ama insan denen bu mahlukat bilimi; bu gelişmeleri, kendi ülkesinin askeri gücüne güç katmak için teknolojik silah yapımında da kullanıyor.
Bu şarkıyı bilim camiasına armağan ediyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=Nk70jU2UyjM

Öğrencilere bil-meyi aşılayamayıp ,ortaya çıkardığınız o garip ürünün adı Stockholm Sendromudur.
http://www.youtube.com/watch?v=gXN9acC9edU

(Bende Stockholm hissi uyandıran tüm bilim dünyasına selam olsun!)
varlığı doğal süreçlerle açıklayan fiziksel - felsefi metafiziksel kuramların bütünüdür.
bilim, inanç gibi olguların alternatifi ya da onun önermeleri çürüten bir olgu değildir, bu şekilde düşünenler; ateistik dünya görüşlerini, bilimsel olguların temellerine dayandırarak söylemiş olurlar.
aynı şekilde inançlı birinin, mesela newton'un çalışmalarından çıkardığı sonuçlara bakarak tüm bu sistematinin kaynağı ''kesinlikle tanrı'dır'' önermesi sunması gibi.

bilimin, din karşısına konulduğu süreç ise şüphesiz ki rönesans ve orta çağ avrupa'sı sonrası gelişmelerdir.
evet o dönem ciddi anlamda karanlık bir evreydi. sahibinde satılık cennet arsaları... ilgin.
bilim sanıldığı gibi metafiziksel dünya ile olan münazarasında onları egale eden bir olgu değildir ve hiç olmadı. bu, sadece bilimi sizlerin nasıl konumlandırmak istediği ile alakalı felsefi bir tercihtir.
bilim metalaştırılacak bir olgu değildir, çünkü içinde ''inanç'' önermeleri yoktur.
bilim, bağnazlığı fikirsel bazda kabul etmez, bunu temel alır. bunu yaparken, din gibi sosyal bir yapının konumunu bilir.
epistomoloji fakirliği insanların kafasında bilimsel ilginin nereye konumlandırabileceğini ortaya serer.
bilim, bir put, bir tanrı, bir yaratıcı, özgürlüğün olmazsa olmazı kuramlar değildir.
bilimdeki esarete gelince, metodolojik naturalizm argümanı kendilerine ''bilim insanı'' yakıştırması yapanlara ilkesizlik olacak yetecektir.
ezbere değil, tarihsel sürece bakarak konuşun.
ha sen bilime inanıyorsan bundan bana ne?
hakkında söylenmesi gerekeni mustafa inan söylemiş:

--spoiler--

"bilim uzun ve çetin bir yoldur çocuklar. bilimi yarı yolda bırakmayın, olur mu çocuklar? oppenheimer gibi hissediyorsanız, bırakın yüksek binaları başkası yapsın, büyük barajlarda başkası çalışsın. bazılarına çok uzaklardan bile görünen yüksek yapılar kurmak çekici gelecektir. bırakınız bu işleri öyleleri yapsın. bazıları da insanları... çalıştırmak, büyük teşebbüsleri idare etmek ihtirası ile yanarak kuvvetli olmak isteyeceklerdir. bırakınız parayla da onlar uğraşsın.

sizin kuvvetli olmak gibi bir derdiniz yoksa, siz de leonardo da vinci gibi 'kuvvet nedir?' diye merak ediyorsanız buyrun sizleri mekanik kürsüsüne beklerim. çünkü bazılarına göre 'kuvvet' para ile organizasyonun çarpımına eşittir; bize göre de kuvvet ivme ve kütleyi ilgilendiren bir büyüklüktür. bu iki formülü birbiriyle karıştırmayın olur mu çocuklar?"

--spoiler--
evrenin ve evrende olup bitenlerin sistemli olarak bilinmesini sağlayan yöntemlerin ve sonuçların tümü. Evreni ve olayları deneysel yoldan araştırmaya ve doğruluğu deneyle denetlenen bilimsel yasalara bağlamaya, kesin bilgi haline getirmeye çalışır.

Kaynak: http://www.yeniansiklopedi.com/bilim/#ixzz2ORo4V8zW
Bilimle alakalı güzel bir kitap kapağı görmüştüm. Mükemmeldi. Gözü bağlı bir kişi Tanrı'ya doğru koşuyorken resmedilmişti. Gözü bağlı kişi pek tabi bilimi simgeliyordu.
Öncelikle şunu belirtmek isterim. Bu yazı, iki muhterem ilim adamı Alparslan Açıkgenç ve Fazlurrahmman’ın görüşlerinden etkilenerek oluşturulmuştur. Akademik bir yazı olmadığı için dipnotlarla süslenmemiştir. Ancak bu iki büyük ve güzide ilim adamının ufuk açıcı nitelikteki fikirleri yazının her tarafına sinmiştir. Oldum olası akademisyenlerin makalelerini dipnot ve atıflarla doldurma telaşlarının verimliliği ve üretkenliği düşürdüğü kanaatini taşırım. En orijinal fikirler bile mutlaka belli birikimlerin üzerine inşa edilmiştir. Dikkate değer bir yazı yazmak onlarca belki yüzlerce sayfa yazı okumaktan geçer. Kendi dünya görüşünüze göre bu aldığınız bilgileri bir filtreden geçirerek fikirlerinizi inşa edersiniz. Her paragrafta yazdıklarınızın kaynağını araştırmak ve bunu bulmak hem zaman kaybettirici hem de yeni fikirleri önleyici bir etkiye sahiptir. Bu kişisel kanaatim. Doğru ya da yanlış ancak üzerinde mutlaka tartışılması gereken bir konu. Mevzuyu daha fazla uzatmak istemiyorum. Zira bu konu hem bu yazının yeri değil ve hem de akademisyenlerin intihal kaygısı üzerinden bu düşünceme kökten karşı çıkacaklarını tahmin etmek zor değil.

Ahlak, üzerinde çok düşünülüp çok yazılan ve çok konuşulan bir mefhum. Ancak bilim kavramıyla birlikte ele alınışı bu derece yaygın değil. Buradan sadece bilimsel ürünlerin ahlaki boyutunu kastetmiyorum aynı zamanda bilim insanının ahlaki düzeyi ve asıl mesele olan ahlakın bilimden önce gelmesi mevzunu gözler önüne sermek istiyorum. Bilgiye sahip olma telaş ve gayreti ahlak sorununun hep arka plana atılması hatta aynı çerçeveye bile sokulmaması gibi kanıksanmış bir duruma yol açmıştır. Bunun en önemli sebebi muhakkak ki Batı Medeniyetinin bilim anlayışıdır. Ahlakın hep dini bir boyutu olduğunu düşünen Batı Medeniyeti, laboratuvarının içerisine bunları mümkün mertebe koymamaya çalışmıştır. Bazen en uzak mekanlara atmış bazan da kapının önünde bekleterek çalışma alanından çıkınca takacağı bir aksesuar vazifesi biçerek bilimden tamamen soyutlamışlardır. Din gibi ahlak da bilimin önünde bir engel olarak telakki edilmiş. Bu anlayış hala tüm yoğunluğu ile devam etmekle birlikte ahlaktan arındırılmış bir bilimin çoğu zaman orta ve uzun vadede insanlık için hep bir kötülük kaynağı olduğu artık çok bariz bir şekilde görülmeye başlamıştır. Bu sebeple bu Medeniyetin içerisinden de artık yüksek sesler yükselmeye başlamıştır.

Bu durum islam Medeniyetinde hiçbir zaman yaşanmamıştır. Çünkü bu Medeniyetin evlatları Allah’ın her zaman her yerde bizlerle olduğu ve bizleri gözetlediği düşüncesini en derinlerine yerleştirdikleri için ahlaktan arındırılmış bir bilim asla yapmamışlardır. islam Medeniyetinde bilim iki amaçla yapılır: Allah’ı daha iyi anlayabilmek yani Marifetullah ve bunun nihayetinde Allah’ın sevgisine yani Muhabbetullah\'a ulaşmak ve insanlığa hizmet. Bu sebeple Batı Medeniyetinin aksine alemi hatta mümkün olsa alemleri kontrol atına alma hırsı -ki bunun nihai sonucu ekolojik düzenin bozulması ve yok olması olacaktır- değil, alemi, alemleri daha iyi anlayabilme, kurulu düzeni keşfetme ve bu düzenle ahenk içinde insanlığa fayda sağlamak bilincini taşımaktadır islam Medeniyeti.

Peki ahlak mı önce gelir yoksa bilim mi? Bu sorunun cevabı kesinlikle ahlaktır. Çünkü ancak ahlak sonrası gelecek bilim faydalı bir bilim olacaktır. Bilgi sahibi oldukça ahlakın artması ihtimali olmakla birlikte temelsiz bir binanın yükselemeyeceği düşüncesi ile bunun genelde istisnai bir hal olarak kalacağı kanaatini taşımaktayım. Temel ahlaki değerler ile donanmış kişi ancak bilgi sahibi olmakla bu niteliklerinin kalitesini arttırabilecektir.

Peygamberimiz peygamberlik kendisine gelmeden önce de toplum içinde yüksek ahlaklı biri olarak tanınıyordu. Vahiy onun ahlakını arttırmıştır. Ancak yüksek ahlakını vahiyden sonra kazanmamıştır kesinlikle. Nitekim ilk vahyi aldıktan sonra korkuyla eve gelen Efendimize eşi Hz. Hatice’nin şu sözleri bu dediklerimizin delilidir:

\"Hiçbir korku ve endişe duymana sebep yok. Hiç üzülme, Allah senin gibi bir kulunu hiçbir zaman utandırmaz. Ben biliyorum ki, sen sözün doğrusunu söylersin. Emânete riâyet edersin. Akrabalarına yakın alâka gösterirsin. Komşularına nazik ve müşfik davranırsın. Fakirlere yardım elini uzatırsın. Gariplere evinin kapısını açıp onları misafir edersin. Uğradıkları felâket ve musibetlerde halka yardım edersin! Ey Amcamoğlu, sebât et; vallahi, ben senin bu ümmetin peygamberi olacağını ümit ederim.\"

yazının devamı: http://www.genchacilar.co...ageID=KoseDetay&id=56
gelişmeye devam ettikçe tanrılara ihtiyacımız kalmayacak.
her şeyin çaresi. "ikra" kur'an'ın ilk ayeti.

not: ateistim.
islamiyet geri kalmasının esas nedeni.

dışlayanı böyle elin gavurunun mermisine mahkum ediyor.
sürekli yanılan, hatalı çıkandır. bir söylediği ileri ki zamanlarda çürütülür, yok edilir ama hala pek kıymetlidir. hata buradadır. inançlar karşısında ki noksanlığı budur.
"bilim mini etek gibidir, çok şey gösterir ama asıl görünmesi gerekeni göstermez."
Steve mc menemen, 1960 Ohio-usa
ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
https://24.media.tumblr.c...0sl8Xjd41rwfs3oo1_500.jpg

Türkiye deki bilim anlayışı…
Bilim veya ilim, fiziki ve doğal evrenin yapısının ve hareketlerinin birtakım yöntemler (deney, düşünce ve/veya gözlemler) aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütünü.
suphesizki turkiyede olmayandir, buyuk abiler koyun halkimiza dusunemeyip salaklasalim diye carsaf verir.
artık hakkındaki yol gösterici , aydınlık yarınların meşalesi vs. faso fiso muhabbetleri bitsin bir zahmet. çünkü günümüzde bilim tamamen kapitalizmin hizmetine girmiştir. daha hızlı üretim ve daha hızlı tüketimin aracı olmuş durumdadır. bugün üniversitelerde reklamcılık bölümü diye bir şey var amk daha ne olsun.