bugün

Önceleri L-manyak'ta ve daha sonra bir müddet Lombak'ta gördüğümüz, bir Memo tembelçizer karakteri.
(bkz: fikinin doğrultusunda giden şair)
(bkz: belli ki ululardan bir ulusun)
üşenmedim yazdım buyrun *

gün ışığı kötten sekip göze duhul etmişse
orda şekil olub beyne "ben bir kötüm" demişse
beyincağız eli mahkum barrağı dikeltmişse
anlarım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor

bana nasip olmayacak dam düşünmeden durmak
dam ve köt fikmek dışında birazcık hayal kurmak
birgün olsun barrağımı yalnız işerken tutmak
anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor

hayat kısa sanat sonsuz deneyim yanıltıcı
fikimi inceledim de şeklen pek kanırtıcı
hayat dururken barrağı uzatmak şaşırtıcı
anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor

memo der şikayetçiyim hep fikfik düşünmekten
alamıyorum kendimi lakin mastır çekmekten
aslında üzülürüm ben, men edilsem fikfikten
anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
ömrüm inik barrağımı kaldırmakla geçiyor
(bkz: fikfik vakti)
(bkz: salarım kobrayı alem üstüne)
en samimi türk karikatürüdür. okurlarının yaş itibariyle lise öğrencisi olduğu lmanyakta şimdide lombak çizilen mastder in lideri. fuzulinin sapık halidir. aşık olunana ulaşmaz gidilen yolu sever o.
ayrıca (bkz: fiktirella)
o bir ossbircidir... hiç bir zaman bu prensibini bozmaz ve kendini ona vermek isteyen hiç bir kadınla birlikte olmaz. (bkz: belli ki ululardan da ulusun)
erdem sahibi çizgi karakter."taviz yok,bildiğin yolda ilerle."dir kuralı...
biraz analım.:)

dilber su başında sızmış uyumuş
ensesinden koklasam uyanır mı?
fikim yine kalınlaşmış büyümüş
arkasından yaslasam uyanır mı?...
diye on küsür kıtayı bulur bu eseri..
fikinin doğrultusuna giden adam. *
ancak "indim mala vurmaya hoy nanay da
fik de loy nanay da" diye devam eden bir şiirini hatırlayabildiğim ossbir uzmanı, asalı, errektif mastder başkanı.
osmanlıcayı az da olsa bildiğini sandığım aruz vezninde şiirler yazan hatta aşk ile meşk ile adındaki şiirini türkü haline getirmiş ilginç karikatürist. fakat şiir ve şarkılarının içeriği gennelişkle cinsel konular olduğundan okuyucu kitlesi de biraz farklıdır.

en belirgin özelliği sayfalar dolusu g.t, meme gibi tahrikj edici çizimler yapabilmesidir ve sürekli olarak erekte olmasıdır.
bu haftadan itibaren, her hafta yazdıklarını sizlerle paylaşmaya karar verdiğim büyük üstad.. *
17 ekim 2007 tarihli uykusuz dergiden alınmıştır.

bahar geçince güzle hüzün geldi
oysa yazın hatunlar ne güzeldi
sonbaharda görünmeyen memeler
hoplayarak ortalıkta gezerdi

bakarlardı aralanmış yakadan
fırlarlardı arada bir şakadan
birini bir kez dahi tutamadan
hepsi birden sütyenlere gizlendi

baharda sanmıştım ki köte doydum
güzün bir köt görmeye hasret oldum
hüzünlendim kederlere garkoldum
sade otuzbir gönlüme yetmedi

bacaklar artık pantolon içinde
soba borusuyla aynı biçimde
zerre heyecan kalmadı fikimde
boyu yazınkinin yarısı etmedi

muhayyile gözün iyi çalışır
otuzbirciye tefekkür yaraşır
göz görmese de el fike alışır
memo yaz kış o'sbirden baz geçmedi...
tüm şiirLerine uLaşmak için;

http://asikmemo.blogspot.com/
evet söz verdiğim gibi şiirleri haftalık olarak yazmaya devam ediyorum. geçen hafta bilgisayardan biraz uzak olduğumdan iki entry ile iki haftalık şiirleri sizlerle buluşturacağım. *
24 ekim 2007 tarihli uykusuz dergide yayınlanmış şiir.

nazlı kuğum, turna gözlüm, barrağım
birbirine yoldaş iki daşşağım
dertli memo söylesin siz dinleyin
otuz yıldır otuzbire aşığım

dam köt garip memo'ya ilaç değil
bilakis fikfiktir olduran sefil
zalım morbaş, dikelme biraz eğil
yoksa gözüm yaşlı attıracağım

senelerdir şu kederim dolmadı
dam düşünmediğim anım olmadı
otuzbirsiz bir dakikam dolmadı
barrağımı gamla solduracağım

inme fikim, bakma yerlere doğru
bilmem otuzbir mi fikfik mi doğru
dama köte bakaraktan dosdoğru
memo'yum, fiki sıvazlayacağım...
31 ekim 2007 tarihli uykusuz dergide yayınlanmış şiir.

geçen gün barrağımı sıvazlarken farkettim
ben bunca yıl boşuna böyle otuzbir çektim

hep düşündüm içimden damları ve kötleri
bin çeşit pozisyonda fik tutan dilberleri

kimi zaman domalttım, ağzına verdim bazen
attırdım hep onların damcıklarına farzen

lakin şimdi anladım, farzetmeye lüzum yok
farzedeceksen zaten git bilfiil kendin sok

sıvazlarken fikimi baktım ne de güzelmiş
az önce pek küçükken şimdi boyuma gelmiş

okşadıkça büyüdü bronzdan bir büst oldu
sarıldım iki elle, benle hemen dost oldu

koskocaman bir anıt, adeta dikili taş
gittikçe göğe doğru uzanıyordu morbaş

kucaklayıp sarıldım abide-i zekere
devrilmesin istedim beşyüzbin sen yere

fakat o an o kaya, o taştan dev heyula
titreyip gümbürdedi, başladı boşalmaya

atmıklar yağmur yağmur üzerime yağarken
dedim işte otuzbir böyle olmalı aslen

otuzbircinin özü kendi barrağındadır
memo, hep aradığın, bil ki başkasındadır...
güller arasında var ise üryan bit g.t
terk eyle gülü hey bülbül kon büzzüğe g.te öt...
(bkz: adult entry)

yaran bir memo tembelçizer karakteri. nasıl hatırlanmaz ki o. l manyak'da idi eskiden. derginin en deli o iki sayfasında "meraba" derdi bizlere.

soksam fiki soğuk suya nanay naa
cilveloooy nanaynaa
fokur fokur kaynatır ooy nanay naa
cilveloooy nanaynaa

etrâfını çeviren kadınlar âdeta kölesi olurdu âşık memo'nun. hepsi eğilirdi sonra;

memo bak dötümüz nasıl yuvarlaaak
cilvelooy nanaynaa
tek isteğimiz damarlanmış mor barraak
cilvelooy nanaynaa

âşık memo gâyet cool, havalı. istifini bozmazdı.

fikim tokmak, dötlerinizse davul
cilvelooy nanaynaa
"ben vurayım siz oynayin" nanaynaa
cilvelooy nanaynaa

ve daha nice uyarlama sözleri olurdu. senaryo da işlenirdi bâzen. misâl bir gün fikinin doğrultusunda ormanda ilerleyen memo, bir hastalık nedeniyle tüm erkeklerinin öldüğü bir köy bulur. köyde kalan kadınlar artık odun parçalarıyla rahatlamaya çalışmaktadırlar ki resmen seçilmiş kişi gibi karşılarına dikilir memo bunların.

daha sonra kadınlar memo'ya tapınmaya başlamıştı, ahah...sıçardık gülmekten.
merhaba!..

Kapkalın ensesi, kafası parlak,
Üstü damar damar fike merhaba!..
Aşşağı sallanan buruşuk daşşak
Daşşağı kavrayan dona merhaba!..

Rüzgardan savrulmuş etek açılmış
Kilotlardan bugün tanga seçilmiş
Büzzüğün üstünden iple geçilmiş
Parıldayan beyaz köte merhaba!..

Memeler tomurcuk, kapalı gonca
Hafif sallanıyor adım atınca
Çayırın üstüne çömüp yatınca
Kötün deliğinde güle merhaba!..

Kötün her yarısı bir yarım küre
Duruyor kumaşı hep gere gere
Köt çatalı çıkmış ortalık yere
Kızları soyduran yaza merhaba!..

Er kişi kötlere bakar durur mu
Barrağı alnına kalkar vurur mu
Fikişmezse acep fiki kurur mu
Çek durma çek, otuz-bire merhaba!..

Memo'nun barrağı durmaz kabarır
Memo koşa koşa evine varır
Tuvalette fiki dondan çıkarır
Fiki sıvazlayan ele merhaba!..
fikin yere gittiği yere giden halk ozanı...

am peşinde harab oldu en verimli yıllarım
tiftik iken bak kadayıf oldu götte kıllarım
kafan kel kel parıldıyor fikin kafası gibi
yıllar yılı otuzbirden bitâb düştü kollarım... dizeleriyle saygımı kazanmış dava adamı...
memo tembelçizerin üzerine edebi bir şeyler karaladığı zamazingo bu. lakin arşivden çıkıp, orada burada yayınlanmamış bir şiiri de vardır.
kaynak : uykusuzdergi.com

--spoiler--
Üç gün içinde çekmişim en az on beş otuzbir
Fikim sızlar oldu gayri çekemem bir kez daha
Lakin can sıkıntısına otuzbir tam birebir
Fikim tekrar kalkana dek yok gayri huzur bana
* * *
işim gücüm var bitmemiş, çalışmam gerekiyor
Hayalimde manitalar "Memo, kaldır, sok" diyor
Fik dinlemez işi gücü, bak yine sertleşiyor
Sıvazlayıp sızısını dindirmek düşer bana
* * *
Eh be barrak ne adamsın kandırdın gene beni
Oysa attırdığım donu değiştirmiştim yeni
Şu hayatta yok mu işim tutmaktan başka seni
Bari bu kez çık da dondan, attırayım her yana
* * *
Çok istedim göndermedi Allah bir damcık gökten
Ne damdan yana bir nebze şansım var ne de kötten
Göremedim başka bir şey Taşhaktan ve de fikten
Domaltıp da fikemedim bir kadın kana kana
* * *
Fikim kaldırmış başını sorar gibi bakıyor
Sanki atmıkları değil gözyaşları akıyor
Yeter Memo, çekme artık, fikim beni yakıyor
Otuzbirle avunulmaz, sokmayacaksan dama
--spoiler--
"cinali otuzbir çekiyor" adlı karikatürüyle mahkemelik olan karikatüris ve bu karikarüstin kendisine verdiği lakap.
31 temalı şiirleriyle yeni nesil uykusuz okurlarının gönlüne taht kurmuş karikatürist kişi.
(bkz: alternatif asik memo siirleri)
Ortalıkta gezen damlar
Asit gibi öze damlar
içimde kederler gamlar
Ancak abazanlar anlar

Fikişmezsem şu barrağım
Çatlarsa diye korkarım
Taşlaşınca fik, anlarım
Beni bir otuzbir paklar

Otuzbiri çeker iken
Avuçlarım sanki diken
Bir kız olsa "yok mu fiken"
Dese, derim fikim paklar

Her otuzbir sonrasında
ibrahimin sofrasında
Yemiş gibi olurum da
Doymuşlukla kötüm kalkar

Memo der ki bundan kelli
Fikişmeyeceğim belli
Yine de var bir teselli
Dakkada bir fikim kalkar
eli s.kinde gezen şair, üstad.
otuzbir efendisi,otuzbirin yılmaz savunucusu.
zaman zaman 'yuh artık bi yere kadar' dedirtiyor... uykusuz'un son sayısında dördüncüsü bulunan bir destan söz konusu son haftalarda. bakalım nereye kadar gidicek. haftaya da devam ediyormuş. lakin her şeye rağmen ilham da vermiyor değil. bu mısraları aşık memo'ya ithaf ediyorum:
fikim olmuş bamya gibi yazarken
sözlük emdi enerjimi erkenden
sallar isem dönüşür bir barrağa
doldururum birayı arjantin bardağa
sonrasında ver elini beyoğlu
bara koşar damcık için er oğlu
kızlar beni bekler ve domalır hemen
gitmem gerek eve derim erkenden
aşık vakur yine dönüş yolunda
fik fik yalan barrak bekler donunda...