bugün

sevdiceği koşulsuz sevmek, onu her haliyle kabul etme erdemini gösterebilmektir.
insanın içini yakar. ne yaparsan yap aşık olduğun insan yanında olmadığı sürece insanın içi sızlar.
herkesin farklı şekilde tanımladığı güzel olan sevgiyle beslenen aynı zamanda acı kin ve nefretide getirebilen tuhaf bir duygu.
aşk ateştir. iki insanı kendi kızgın alevinde döverek yeniden işler ve bir ruhun iki parçası olan insanlar yapar.
aşk suçludur ; kuralları çiğner , huzur bozar , hayatını cehenneme çevirir , acı çektirir , yarı yolda bırakır ama suçlu olmasına ve her yerde aranmasına rağmen hiç şikayetçi olanı görmedim. *
karşılıksızı adamın amına koyar.
insanın kendisini kandırmasıdır.

karşınızdakini bir tahta oturtmayla, onun gerçek yüzünü görmeniz arasında geçen süredir aşk.
kimi zaman uzanıpta yetişemediğim, kimi zaman derinliğinde kaybolup gerçekleri göremediğim.
Yürek işiydi, Akıl değil... Sevginin En üstüydü, hani insan bakarda görmem ya, perde iner gözlerine... dünya durur yaşam zaman ve mekan önemsizleşir. Ufacık Çocukken bütün dünyayı karşısına alacak kadar büyür... Yada küçülür, küçüldükçe küçülür...
Aşk bağımlılıktır
aşk huzudur, huzursuzluktur,
aşk öfkedir hiç dinmeyen
aşk esarettir sonu olmayan...

aş yürek işidir, gözleri ile sevemez insan, yüreği ile sever... Kim dokunabilir ki yüreğiyle bir başka yüreğe, kim sevebilir ki . Kim özleye bilir bütün gecelerde. Ve insan o koca o Ulu insana Kim, Nasıl bir güç bu kadar üzüntü yaşatır...

aşk Yürek işidir, Sadece Yüreği olan aşık olur... Yüreği yetmeyene. Bu yüzden hiç bir aşık, aşkı ile yaşayamaz.
hakkında sürüce tahminler üretilen kelime zımbırtısı.

aşık olduğunuz zaman ciğerlerinizin, kalbinizin üstünde kocaman bir taş oturmuş gibi hissedersiniz. nefes alamazsınız, hareket edemezsiniz. her an iç çekersiniz. yaşadığınız her dakikada, her nefeste onun ismi onun sureti vardır artık. her attığınız adımı, yaşadığınız her anı ona göre planlarsınız. gezmeye gidersiniz yanınızda o olmadığı halde ruhunun sizinle olduğunu düşünürsünüz. çünkü o sizin içinizdedir. birlikte nefes alırsınız, birlikte yaşarsınız, birlikte uyursunuz, birlikte gezersiniz. zaman zaman delirdiğinizi hissdersiniz. ama aşktır bu. evet evet gerçek aşk işte budur. ömrünüzde sadece bir kere rastlayabileceğiniz şeydir. gerisi laftır, boştur.
o'nu sevme halini sevip, artık o'nu unutmaktır...
koca bir boşluğa düşme arifesinde yaşanan kısa mutluluk..
ateş denizinde mumdan gemiler yüzdürmek. sıyrılmak benlikten ve sadece o kalmak.
(bkz: sen olmak)
kişiye özel tapınaklar kurup, her akla geldiğinde, her fırsatta şükür ve tapınma, sizden başka inananların olduğunu öğrenirseniz de, kafa göz yarıp kemik kırma isteği ile delirmekdir.
Geçici ama eşi görülmeyen bir mutluluk yaşatır.En yüksek dağların tepesinden boşluğa kendini bırakırsın gibi bişey. Eğer karşılıklıysa aptal olursun beyin hiç bir faaliyet gösteremez duruma gelir.Karşılığı yoksa dalgın hayattan bezmiş insan modelini oynarsın. Zaten kısadır,en iyisi fazla takılmamak lazım.
öyle birşeydir ki bu, başkalarını üstünüze güldürürken, sizi ağlatır...
arabesk ile klasik müziğin birleşmiş halinin evrensel halidir.
"sevdigimiz zaman, ask o kadar büyüktür ki bir bütün olarak içimize sigmaz; sevdigimiz insana dogru yayilir, onda kendisini durduran, baslangiç noktasina geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; iste karsimizdakinin hisleri dedigimiz sey, kendi sevgimizin çarpip geri dönüsüdür; bizi gidisten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çiktigini farketmeyisimizdir."

(bkz: marcel proust)
(bkz: çiçek açmış genç kızların gölgesinde)
AŞK'a sitem
Aşk uzak dur benden, artık kırma kalbimi. Git yollara vursun sevenler, martıları beslesin sıcak simitlerle, gemi sevgilileri, kimi ağlasın kimi gülsün, kimi ısıtsın soğumuş elleri ama benden uzak kal, uzak ol, uzak dur, düşme peşime, rahat bırak beni. Seni romanlarda okuduğum gibi hatırlamak isterim, Anna Karenina sında Tolstoy un, Edgar Allan Po nun adada ölmüş masum sevgiliye şiirinde, sazında Aşık Veysel in dem vuruşları olarak duymak, Mevlevi nin sema da Yaradan a dönmesiyle, seni sanat gibi anmak isterim, Rodin e, tozu toprağı şekillendirip, hayran bıraktıran güzellik yaratmanla bilmek isterim. Sen yaratıcısı ol onların, ben hayranı Beni bana bırak, çek git başımdan Ne mecnun gibi çöllere düşebilecek güç var dizlerimde, ne dağları delebilir kollarım, haydi git Kerem ine. Güç ol onlarda, ışık ol, ateş ol, umud ol çaresizliklerine Ne duruyorsun daha, ne geziniyorsun çevremde? Aşk!!! Tanı artık beni, benden yar olmaz, bırak ısrarı Gözlerimi parlatma sahte ışıklarla, varsın yüzüme renk katma, birkaç anlık. Ve hayallerim bırak bende, bırak benim gibi çocuk kalsın. Geceleri uyuyayım bir bebek gibi, düşüncelerle boğuşturma beni. Olmayacakları olur tadıyla yedirme bana, kandırma beni. Senin yolun farklı, benim yolum farklı. Hiç kesişmedik hayatta, hiç karşılaşmadık seninle. Canın sıkılmıştı sadece uğradın selam verdin ve bir ömür o selamla aldandım Bırak delikanlı yıllarımın acısını almayayım senden. Sana hesap sormadım şimdiye kadar, hiç kırmadım incitmedim sözlerimle açtırma ağzımı aşk, söyletme kızgınlığımı kırgınlığımı sana. Bu defa kararlıyım senleşmeyeceğim . Çek git başımdan, al romanlarını, şiirlerini, şarkılarını, al o yalancı bakışları içimden, kandıran sözleri, aldatan isimleri.. Sevdiğim sevmediğim ne varsa onlarda kal. Gülümset sahte yüzleri, aldatan ol, aldatılan ol, rutubet kokulu meyhane duvarlarına yaslanıp, ağlayan ol, çeyiz ol sandıklarda, ilk gece ol yanan ateşli tenlerde, arzu ol, heves ol hırs ol, ümid ol. Yeter ki rahat bırak beni. Ne ac böyle de olsun istemezdim aslında. Bu kadar korkmak senden. Üstelik kimilerinin yaratıcısı, kimilerin yaşam kaynağı, kimilerinin nefes alışıyken bu dünyada, seni böyle tanımak istemezdim. Kim bilir belki bende sana sitem değil, şükranlarımı yazacaktım, iyi ki hayatımdasın deyip, sarılacaktım sevgilinin kollarında sana. Kim bilir belki bir gemi güvertesinin demir parmaklıklarından sarkıtarak ayaklarımı, dilimde seni biad eden karamelli bir şarkı olacaktın. Gözlerim kısılmadan bakabilecektim gün ışığına. Ağladığımda bir mendil olarak alacaktım seni avuçlarıma. Ben gözlerimi silerken, sen göz yaşlarımdaki tuz gibi yanaklarımdan geçecektin tenime. Ne kadar kızsam da baktığımda içimin eriği bir çift göz olacaktın, gülümseyip sarılıverecektim hiçbir şey olmamış gibi. Ey aşk, ben ister miydim seni böyle tanımak, kalemle kağıtla sana sitemkar olmak oysa kabullendim artık sen de kabul et.! Benim yolum senin yolun değil. Yıllar önce aldığım selamının diyetini ödedim üstümde kalmadın artık. Durma haydi, durma git seni çağıranlara. Ben kendimle böylece kalacağım. Olur ya bir yerde karşılaşırsak yeniden, seni hiç tanımamış hiç görmemiş gibi davranacağım Ben unuttum senden yana tüm yaşanmışlığımı, aldatılmışlığımı, düşsel sancılarımı Haydi sende şimdi sıra! Çık yüreğimden, aklımdan. Kapımı sıkıca kapa Dön artık ait olduğun sevdalılara...
elif şafak'ın son kitabı..
bu kitabı okumadan önce önyargılarım çok vardı,ama okuduktan sonra biraz değişti fikirlerim.zorla okumama rağmen 3 günde bitirmem beni bile şaşırtmıştır.açıkçası hiç öyle aman aman denecek,harika bir kitap beklemiyordum ama konusuna bakarsak kadın gerçekten güzel anlatmış ilahi aşkı.sonunda ölüm olmasa daha iyi olurdu ama neyse.en çok sevdiğim karakter şems olmuştur.yaptığı yanlış gibi gözüken her hatasında sonuç çok farklı olmuştur.böyle bir adam şimdi bulunmaz,sanırım bu dünyada
bir de kafama takılan,bütün yaz mankenlerin elinde süs bitkisi gibi tuttukları bu kitabı nasıl anladıklarını çözemedim.şayet onlara göre konu fazlasıyla uzak olsa gerek.keisn sırf moda olsun diye tutmuşlardır Allah bilir.
topraktan geldim, topragı sevdim, toprağa gidiyorum
HAKAN
yalan dostum aşk diye birşey yok..

(bkz: kurban)
hayatım boyunca çok uzaklarımda olmuş hadise.
bulunması çok zor, kaybetmesi en kolay olandır...
ısrarla istemek, bir türlü doyuma ulasamamak, kana kana içmek; bazen ellemeden uzaktan bakmak ya da bakmak zorunda kalmak, bana göre bencilce sahiplenme isteği ve en onemlisi aynı zamanda bu duyguların daha fazlasını ondan beklediğimiz; arka fonda çalısan programlar gibi performansı etkileyen, kapatsan kapatamayacagın, zihin sahnesine seneryo olan, orada bile dogal olmayan kişinin hayal boyutunda büründüğü roller, kurgular ve uydurmalar bütünü. bu yuzden gercek aşkın olmadıgı söylenir, oysa sahtelik kişilerden veya duygulardan değil, tamamen kendi kafadan attıklarımızdan gelir. zaten o yuzden çok güzeldir. keske kafadan attıklarımız yuzunden hiç g*t olmasak, ya da g*t etmeyecek birisiyle karşılaşsak..