bugün

2 soylemin birbirini desteklememesi.
Yapılması durumunda utanç duyulması gereken eylemlerdir.
Örneğin dünya yakışıklılar günümü bir insan evladı kutlamadı.
Ayıp.
Peygamber efendimiz ayıp örtmeyle ilgili şöyle bir hadisi vardır.
"Bir müslümanın aybını örtenin, allahu teala, dünya ve ahirette ayıblarını örter. "

Aybını insanların gözünden saklıyandan,
Bahsetme! Hak kaldırır, perdeyi ayıbından
Konuşunca kişinin say iyiliklerini,
Sende var söyleme o kötülükleri.
meşhur söz, yatakta olur deyip, bizim insanlarımızın, yataktan başka, her yerde konuştuğu, bulunduğu durum. olur mu olmaz mı diye düşünmek hak getire. hiçbir şeyden çekinme sözünü yanlış anlamış, beynine off düğmesi basmış, sadece uçkuruyla hareket edenler sığını.
(bkz: sözlüğün yeni tasarımı)
Sevilmemek değil sevmemek ayıp.
Diyelim istanbul kartınızı (Akbil) evde unuttunuz... Jeton 4 tl! (1 lira Kartal Kadıköy metrosuna 4 liraya biniyorsunuz.) Ayıp değil mi ya!

Mazeretleri ne? Jeton uygun fiyat olursa, millet istanbul kart almaz... Ama böyle bir mazerete sığınmak doğru mu?
http://galeri.uludagsozluk.com/r/ayıp-803887/

iETT'ye toplu taşıma ücretini PEŞiN veriyoruz; kart doldurarak. Satın almadığımız hizmetin parasını PEŞiN ödüyoruz.

Ama kartımızı evde unutmuşssak da KAZIKLARIN EN BÜYÜĞÜNÜ 4 liraya jeton alarak yiyoruz. AYIPLIYORUM...
http://galeri.uludagsozluk.com/r/ay%C4%B1p-592807/
yapılması yanlış görülen davranış biçimi.
Ayip yatakta guzeldir.

Bacagi omza alip yapilmali, yoksa biseye benzemez.
(bkz: ayıbın sonu kayıptır)
yorgan altında olmayandır.
hos olmayan davranis. Ama bunun siniri ne? Ulan bos masa varken geldi benim masama oturdu. Izin verdim 5 dakka oturur gider diye. Siktir git basimdan. Kalk desem cok ayip olur mu? Karsimda oturuyor mal mal. Bi keyif yapicaktim icine etti resmen. Kalk git diyemeyen dilimi sikeyim.
Ayıp; içine yerleştirildiğimiz şu düzende, içine konduğumuz hayatta tarih boyunca süregelmiş ve dini,sosyal nedenlerden ötürü insanların oluşturduğu kurallar çerçevesi.. Yani yaptığınız hatalardan ötürü her an yerin dibine geçiyorsanız, pişmanlık duyma sebebiniz aslında insanların düşünceleriyse ve bu size ölsem yada yerin dibine geçsem dedirtiyorsa bilmeden, nedeni bellidir ‘’ayıp’’.. Sokağa çıktığınızda kendinizi ferahlamış hissedersiniz, derin bir nefes alır ve hele de evdeki bir sıkıntıdan çıkmışsanız ‘’oh!’’ dersiniz istemsiz.. Bu durumlarda kafanızı gökyüzüne kaldırın, bir kereliğine olsun bakmaktan vazgeçin ve görmeyi deneyin gökyüzündeki bulutlara yada mehtabın müthiş parıltısına bakmayın.. Aslında bir hapishanede olduğu gibi üstümüzün,sağımızın solumuzun kapandığını ve bir kapanda kısılı olduğumuzu fark ettiğinizde iki sonuç çıkarırsınız ve yine yaşadığınız ortamın kurallarına göre iki fikir oluşur kafanızda birinci sonuç ‘’acizsinizdir’’, ikinci sonuç ‘’kapatılmışsınızdır’’..
Bu iki sonuca göre iki fikir oluşur yine, kuralların etkisiyle birinci sonuca bağlı fikriniz Allahın ve aciziyetinizin büyüklüğü olurken ikinci sonuca bağlı fikrinizle birlikte Tanrıya karşı bir nefret oluşur.. Aslında her şey bize çook önce sorulmuş olmasına karşın yaratılmanızın sizin suçunuz olmadığını düşünür ve acı çekmeye başlarsınız..
Neden? Nasıl? Soruları boğmaya başlar.. Çevrenizdeki insanların kuralları dahilinde ‘’ayıp’’lanıyorsanız ve aslında suçlarınızın nedenlerini açıklayamıyorsanız ve yine çevrenizdeki insanların düşüncelerinden kaçıyorsanız .. Önce nefes almakta güçlük çekersiniz, yavaş yavaş uykularınız kaçar, aklınıza geldikçe mideniz kasılır ve insanların yüzlerinden kaçarsınız, mideniz bulanmaya ve acı çekmeye başlarsınız.. ‘’Ölüm’’.. Tek ve köklü kurtuluştur artık.. Gözlerinizi her kapadığınızda farklı yollarla ölüyor bulursunuz kendinizi.. Ama özgürlüğünüze düşkünseniz en güzel ölüm şekli yüksek bir yerden boşluğa bırakmaktır kendinizi (aslında sonucu acı vermese ne güzel ölüm şekli.)..
Önce tepeden bakıyorsunuz yere.. Ne kadarda yüksek.. Bir o kadar da muazzam. Bir kask takmak en güzelidir –kimse beyninin patlamasını istemez bir karpuz gibi- diğer şekli pek hoş olmaz.. Bıraktığınızda kendinizi sonsuz kadar huzurlu salise kadar hızlı boşluğa.. Yüreğiniz bir hop eder, uzun bir sıçramadır bu.. O ayıplandığınız zamanda böyle hop etmişti yüreğiniz hatırlıyorsunuz değil mi??
Aşağı doğru verdiğiniz yolculukta pişmanlık, özgürlük,mutluluk,özlem,hüzün,korku,acı, ve inanmışlık.. Tüm duygular yaşlanır yüreğinizde..
Ağlamamalı mı insan artık?
Öleceğini bile bile hatalarını silebilir mi insan..
Hayatını yaşanmaz hale mi getirmeli yoksa çevresindekilerin yaşamının bozulmaması için boyun mu eğmeli..
Bu ayıp diye adlandırılan kurallar birliğinin sardığı halatı boynunuza takıp mı dolanmalısınız yoksa bu iplerden birini olsun kesip mutlu mu hissetmelisiniz..
Yada mutlu hissetmeye cesaretiniz var mı??
Bu kuralları yıkmaya yada gerçekten oradan atlamaya cesaretiniz var mı?
Bu iki mutluluktan birini yaşamayı seçebilir misiniz?
Yoksa siz O ‘’ayıp’’ severlerden misiniz?
Hayat size güzel olmalı sizin fikrinizce...
erkeklerin kırmızı pantolon giymesi.*
yorgan altında olan bir olay.
Problemleri çözme sorumlulukları sebebiyle "alim, hakim, ve hekime ayıp yoktur". Yaşananlar olduğu gibi anlatılmalıdır.
tam karşılamasa da 'günah'la ilişkilendirilebilecek sözcük.
kişinin kendi belirleyemediği etrafı tarafından üstüne yapıştırılan konularda kendini gereksiz şekilde sorumlu hissetmesi hali.
ayıp denen şeyler hep keyfimize karşı olan ve keyfimizin uydurduğu şeyler. herkes keyfe düşman bence, sonra keyfe keder diye bir deyiş üretmişiz millet olarak. keyfi korumak lazım, hayati tehlikede.
'konu komşu ne der sonra' sorusuyla devam eden kelimedir.
kendini kaybedip toplum tarafından hoş görülmeyen davranışların yapılması durumudur. bilinçli de olabilir kasıtta içerebilir.
burada olması teknik olarak mümkün olmayan şeydir.
toplumların normlarına göre değişebilecek olgu.
insanoglunun gercekte ne oldugunu unuttugu kavram.