bugün

Şimdi bak çeşmelere, çaylara, ırmaklara
Yerden, dağlardan kaynamaları TESADÜFÎ değildir. Çünki onlara terettüb eden âsâr-ı rahmet olan faidelerin ve semerelerin şehadetiyle ve dağlarda bir mizan-ı hacetle iddiharlarının ifadesiyle ve bir mizan-ı hikmetle gönderilmelerinin delâletiyle gösteriliyor ki;
bir Rabb-ı Hakîm'in teshiriyle ve iddiharıyladır.
Ve kaynamaları ise, O'nun emrine HEYECANLA imtisal etmeleridir.
bediüzzaman said nursi
müslüman olan avusturalyalı bir gencin dilinden dinlenilmesi gereken kanıttır.
http://www.youtube.com/watch?v=XLszEk48Lq4&feature=related
allah yoktur diyenlerin hiçbir kanıt gösterememesi ile eşdeğer değildir bile. öyle ki maymundan geldiğini iddia edenlerin annelerinin gönül ilişkilerine karışmak haddimize değildir.
- yemek adamın hoşuna gidiyor.
(bkz: lan biri bunları liseye yazdırsın)
allah yoktur diyenlerin de hiçbir kanıt ve sebep gösterememesi ne kadar tuhaf değil mi?
kanıta ihtiyaç duyulmayan bir durum.bir çin atasözü derki 'allah ın varlığını kanıtlamaya ne gerek var güneşi görmek için meşale yakmakmı gerek'
maymundan gelmediğimize göre, allah var. bu en büyük ve basit kanıttır.
bir insan tarafından kanıtlanabilen şey tanrı olabilir mi?

tanrı kavramını ayağa düşürmeyin bence.
en küçük bir birimi, düzeni bile kordine eden, işleyişini sağlayan biri yada birileri varken, evreni yöneten yüce allah´ın varlığını nasıl idrak edemediklerine şaşırdığım zihniyet kişileri ki insan kendisine baksa görür her organın işe yarar bir görevi vardır.
"ya varsa" diye düşünmeli ateist. bu bile adamı korkutmalı "ya varsa", ateistlerin yerinde olsam allah'a ve peygamberine inanırım ama yine şarabımı içerim, yine günahlarımı işlerim. yine benim allah'ın rahmetine mahsar olurum lakin bir'de tamamen gavur olarak ölmek var, onun hiç telafisi yok. adam biraz korkar.
inançla alakalı hiç bir konuda elle tutulur bir kanıt yoktur, inanç dediğin durum bir şeye, bir kimseye her şekilde kayıtsız, şartsız inanmak ve teslim olmaktır.
bu yüzden ellerinde kanıt olmadığı halde Allah vardır diyenlere bu şekilde saldırmayı pek doğru bulmuyorum.

Fakat;

aynı durum allah'ın varlığına inanmayan materyalist arkadaşlar içinde geçerlidir. kendi inançlarına, bilime ve elle tutulur kanıtlara tamamen inanmalarıdır kastım. herşeyden şüphelidirler. çoğu kişi imkansız bir durum karşısında " hadi ordan ! " yada " nasıl olur ? " tepkisini verirken. " neden olmasın ? " tepkisini verebilen herşeye karşı hazırlıklı kişilerdir.
kanımca sosyal güvenlik için en gerekli kişilerdir. herşey mümkün aynı zamanda hiç bir şeyin mümkün olmadığı bir düşünce tarzıdır.

bildiğiniz üzere ( kuran-ı kerim ) ineli çok uzun bir süre zarfı geçti. islam dini mantık dinidir. o zamandan bu yana değişmiş çağa bakarak doğrularını, yanlışlarını anlamanız çok basittir.
bir köy muhtarsız olmaz.
bir iğne ustasız olmaz; sahipsiz olamaz.
bir harf katipsiz olamaz, biliyorsun.
nasıl oluyor ki: nihayet derecede muntazam şu memleket * hakimsiz * olur? *
sanırsın tez yazıyorlar da kaynak gösterecekler. Gece vakti girişilen anlamsız heyecan silsilesi. Ondan sonra öbür salak da çıkıp bu başlığı açıyor:

(bkz: dünyayı şok eden görüntüler)
(bkz: körler sağırlar birbirini ağırlar)

Arkadaş inanan inandığı şey için kanıt göstermek zorunda mı, YÖK müsün, tez hocası mısın?
Öbür arkadaş, inanmayan inanmadığı şey için sebep göstermek veya hesap vermek zorunda mı, kendini hesap sorucu yerine koyuyorsun, hesabı kim sorar bir sor kendine.
kanıtlanabilirliği zaten iki kere ikinin dört ettiği (ki o bile tartışılabilir) derecesinde olmaması normal olan durumdur. öyle olsa herkes inanır ve imtihan sırrı kalmazdı.
bu kanıtı görmekle alakalıdır bazıları o kanıtları göremez, bakmakla görmek çok farklı kavramlardır.*
(bkz: bakmakla görmek arasındaki fark)
"hiç bir kanıt gösterememe" yargısının yanlış olduğu cümledir. akılları gözlerine inen insanlar kanıtlara sadece bakarlar, kanıtları sadece duyarlar. onları görmez, dinlemezler. bakmak-görmek, duymak-dinlemek farklı şeylerdir. ve bu farktan ötürü de anlayamazlar. yaratıcıyı inkar etmek: kendini inkar etmektir, diğer varlıkları inkar etmektir. aslında inkar sebebi bellidir: emir ve yasaklara uyulmak istenmemesi, kendini kendine malik sanarak böbürlenmesi, kimseye boyun eğmek istememesi. ve bu insanlar bilmedikleri, tanımadıkları, anlamadıkları varlığa "yok" derler. eğer 99 ismin manasını ve açıklamalarını, kainat üzerindeki etkisini, nasıl birbirlerini tamamladıklarını, yaratılanlarla iç içe olduğunu bilseler, idrak etseler; sonbaharda kupkuru olan ağacın nasıl ilkbaharda yeşillendiğini, adeta yeniden doğduğunu, mahşerde de aynen o şekilde bizi dirilteceğini; sineğin kanadını ısıtan bir güneşin nasıl toprağı yardığını, sert bir rüzgarda kolayca kırılan filizlerin nasıl kayayı deldiğini; canlıların vücudundaki intizamı, birbiriyle nasıl kusursuz bir yardım içerisinde çalıştıklarını, sebeplere dayandırılanların aslında onlardan yola çıkılarak, akıl ederek yaratıcıyı bulduran unsurlar olduğunu bilseler ve kuran'daki birkaç mucizeye dahi vakıf olsalar, hiç değilse böyle mükemmel bir kitabı, o cümleleri normal bir hayat sahibinin yazamayacağını görseler işte o zaman kelime-i şehadet getirip başlarını secdeye koyarlardı.

edit: kanıtlar hakkında konuşmak isteyen buyursun.
--spoiler--
dergahın bahçesinde güllerin yanında mevlana ile hasbıhal ediyorduk. mevlanayı ziyarete felsefecilerden bir grup geldi. soruları olduğunbu bildirdiler. mevlana onlara beni göstererek:
-benim sorularımı cevaplayana sorun diye bana havale etti.bunun üzerine gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler.

- sorun, dedim. içlerinden birini başkan seçtiler. hepsinin adına o soracaktı. sormaya başladı.

- allah var dersiniz, ama görünmez, göster de inanalım.

+ öbür sorunu da sor.

- şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azap edilecek dersiniz. hiç ateş ateşle azap edilir mi dedi.

+ peki, üçüncüyü de sor.

- ahirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz. bırakın insanları, canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın, dedi.

+ bunlar mı sorularınız? şimdi benim peşimden gelin size cevapları vereyim.

kalktık, dergahın bahçe duvarı için kerpiç yapan müritlerin yanına vardık.yerden kurumuş kerpiç aldım ve adamın başına vurdum. soru sormaya gelen felsefeci yanındakilerle apar topar konya kadısına gittiler. Mevlana "şimdi ne olacak" der gibi bakıyordu. onun aklından geçenleri okudum.
meraklanma bekle gör. sorularının cevaplarını öyle alacaklar ki dergahına tövbeye hidayete gelecekler. şimdi mahkeme görevlisi bizi kadıya çağırana kadar namaz kılalım. aradan yarım saat geçmişti, haber geldi, birlikte kadının huzuruna vardık. kadının odasında bizim şaşkın filozoflar hazır ol vaziyetinde bekliyorlar, kerpici başına yiyen kafası sarılı bakarak olup biteni bir de bizim yanımızda kadıya anlatmaya başladı:

- ben soru sordum o başıma kerpiç vurdu dedi.

+ ben de sadece cevap verdim. kadı bu işin açıklamasını istedi.

+ bana allahı göster de inanayım dedi. şimdi bu felsefeci başının ağrısını göstersin de görelim.

filozof şaşırarak:

- ağrıyor ama gösteremem dedi.işte allah da vardır ama,görünmez. yine bana şeytana ateşle nasıl azap edileceğini sordu. ben ona toprakla vurdum.toprak onun bşını acıttı. halbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı.

yine bana: bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın, bundan dolayı hak olmaz, dedi. benim canım onun başına kerpici vurmak istedi, vurdum. niçin hakkını arıyor? aramasa ya. bu dünyada küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan ahiret hayatında niçin hak aranmasın, dedim.
--spoiler--

sinan yağmur aşkın gözyaşlarında tebrizli şemsin ağzından böyle anlatmış tanrının varlığının ispatını.
"bir harf katipsiz olmaz, bir iğne ustasız olmaz, bir köy muhtarsız olmaz, öyleyse nasıl oluyorda şu muhteşem kainatın bir yazarı olmuyor? " nasıl bir eser onu çizeni işleyeni anlatıyorsa, onun sanatından tüyolar veriyorsa bu kainattaki herşeyde onu yaratanı, ustasını bizlere basbas bağırıyor ama tabiki okumasını bilene, gözlerini kapamamış olana...
dün gece cok aradim,aradim bulamadim.körolasi cöpcüler,hepsini süpürmüsler.
(bkz: erkin koray)
en yakın kanıtı kendinsin. kendine bakman yeterli..
"inanç görünmeyene inanmaktır.görünmeyene inanırsan başkalarının göremediklerini görürsün."Mevlana
(bkz: manevi olgulara bilimsel kanıt aramak)
nasıl oluyo acaba. neyse kolay gelsin madem.
gazali açıklamış 'allahın varlığını inkar etmekte bile bir inanç söz konusudur olmayan bir şeyin varlığı inkar edilemez varki inkar ediliyor.'
(bkz: ejderhaya inanmama sebepleri)