bugün

26 sene önce bir domates ezildi ve sözlüğünsalça sı doğdu.
o yıl yaşanan olaylar:

1851 - Montreal'da YMC'nin Kuzey Amerika'daki ilk şubesi açıldı.
1893 - istanbul'da günlerce süren soğuk hava yüzünden Haliç dondu.
1905 - Fransa'da din ve devlet işlerini birbirinden ayıran bir yasa kabul edildi.
1917 - Kudüs, ingiliz ordularının işgal etmesiyle Osmanlı Devleti'nin elinden çıktı.
1923 - istanbul'da, Ağa Han'ın Başbakan ismet Paşa'ya gönderdiği mektubu yayımlayan gazeteciler tutuklandı.
1925 - Yerli kumaştan elbise giyilmesi kanunu çıktı.
1926 - Darülelhan'da (konservatuvar) Türk müziği öğretimine son verildi.
1928 - Latin harfleriyle ilk mezar taşı dikildi. Avukat Ali Kemal Bey annesi Aliye Hanım'ın mezar taşını Latin harfleriyle yazdırdı.
1938 - Başkent Ankara'nın yeni tren garı hizmete açıldı.
1941 - Çin; Japonya, Almanya ve italya'ya savaş ilan etti.
1945 - Fenerbahçe, Yunanistan'ın Enosis takımını 5-1 yendi.
1946 - Nürnberg Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi'nin ikinci aşaması Doktorlar'ın Duruşmaları yla başladı. Bu duruşmalarda insanlar üzerinde deneyler yapan Nazi doktorlar yargılandılar.
1949 - Birleşmiş Milletler Kudüs'te yönetimi aldı.
1950 - Harry Gold, II. Dünya Savaşı sırasında atom bombasının sırlarını Sovyetler Birliği'ne verdiği için 30 yıl hapisle cezalandırıldı.
1951 - istanbul Şişli Camii'nde Evita Peron için mevlüt okundu.
1952 - Tiyatro sanatçıları Ruhi Su, Ulvi Uraz, Aclan Sayılgan, Kemal Bekir Özmanav, Süheyl Terek tutuklandı. Sanatçıların Paris'te faaliyet gösteren ileri Jön Türkler örgütüyle ilişkileri olduğu iddia edildi.
1953 - General Electric şirketi tüm Komünist personelini işten atacağını ilan etti.
1961 - Tanzanya bağımsızlığını kazandı. Julius Nyrere cumhurbaşkanı oldu.
1962 - Tanganika kuruldu.
1963 - Zangibar Sultanlığı bağımsızlığını kazandı.
1965 - Nikolay Podgorni Sovyetler Birliği devlet başkanı oldu.
1967 - Ankara'da üniversite öğrencileri NATO'ya karşı direniş mitingi düzenledi.
1979 - 2 gün önce silahlı saldırı sonucu ölen Prof.Dr. Cavit Orhan Tütengil'in cenazesine katılmak isteyenlerle güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı: 1 işçi öldü, 8 kişi yaralandı, 61 kişi de gözaltına alındı.
1987 - Gazze Şeridi'ndeki Cebaliye mülteci kampına israil askerleri saldırı düzenledi.
1990 - Solidarno (Bağımsız Özerk işçi Sendikası "Dayanışma") hareketinin lideri Lech Wa'sa Polonya'da başkanlık seçimlerini kazandı.
1992 - ingiltere Prensi Charles ve Prenses Diana ayrıldıklarını açıkladılar.
1995 - Nazım Hikmet'in Rüzgâra Karşı Yürüyen Adam heykeli, Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın da katıldığı törenle Ankara Atatürk Kültür Merkezi bahçesine yerleştirildi.
1999 - Düzce'nin il, Kaynaşlı ve Derince'nin ilçe yapılmasına ilişkin Kanun Hükmünde Kararname, Resmi Gazete'de yayımlandı.
2002 - Endonezya hükümetiyle Aceh'teki ayrılıkçılar arasında 26 yıllık savaşı sona erdiren antlaşma imzalandı.
2002 - ABD'nin ve dünyanın ikinci büyük havacılık şirketi United Airlines konkordato başvurusunda bulundu.
2004 - Kanada Anayasa Mahkemesi, eşcinsel evliliklerin anayasaya uygun olduğu kararını verdi.
9 Aralık, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 343. (artık yıllarda 344.) günüdür.
doğumlar:

1608 - John Milton, ingiliz şair
1842 - Peter Alexeyevich Kropotkin, Rus yazar, anarşizm kuramcısı
1883 - Aleksandros Papagos, Yunanlı asker ve devlet adamı (ö. 1955)
1895 - Dolores Ibárruri, "La Pasionaria" lakabıyla tanınan ispanyol komünist lider, ispanya iç Savaşı'nda "Geçemeyecekler!" (ispanyolca: ¡No pasarán!) sloganının yaratıcısıdır.
1915 - Elizabeth Schwarzkopf, Alman opera şarkıcısı
1916 - Adnan Veli Kanık
1916 - Kirk Douglas, ABD'li oyuncu
1926 - Atıf Yılmaz, film yönetmeni
1929 - John Cassavetes, ABD'li film yönetmeni ve oyuncu
1934 - Judi Dench, ingiliz oyuncu
1941 - Mehmet Ali Birand, gazeteci
1953 - John Malkovich , ABD'li Aktör,Yönetmen ve Yapımcı
1962 - Felicity Huffman, Amerikalı oyuncu
1964 - Paul Landers, Alman müzisyen
1972 - Annalise Braakensiek, Avustralyalı manken ve oyuncu
1972 - Frank Edwin Wright III, Alman baterist diğer adı Tré Cool
1983 - Neslihan Demir Darnel, Türk milli voleybolcu
1990 - Bora Cengiz, Türk tiyatro,sinema ve dizi oyuncusu
1972 - Tre Cool,Gerçek adı Frank Edwin Wright III. ABD'li baterist, gitarist; Green Day, Network ve Foxboro Hot Tubs gruplarının üyesi.
ölümler:

1886 - Johann Philipp Becker, Alman devrimci (d. 1809)
1916 - Natsume Soseki, Japon romancı (d. 1867)
1920 - Mollie McConnell, ABD'li sinema oyuncusu (d. 1865)
1957 - Ali ihsan Sabis, Türk asker ve siyasetçi (d. 1882)
1984 - Semih Sancar, Türk asker (d. 1911)
1988 - Radife Erten, Türk bestekâr ve koro şefi
1995 - Sadi Yaver Ataman, Türk folklor ve halk müziği uzmanı, derlemeci (d. 1906)
1997 - Zehra Yıldız, Türk soprano
2005 - György Sándor, Macar piyanist (d. 1912) .
(bkz: salca nın doğum günü)
bugün 9 aralık güzel kardeşlerim.. belki kimisi için çok basit bi gün.. ama benim için hayatımın dönüm noktası.
şu an bu yazdıklarımda yine kafam güzel, özellikle içtim ki o günleri tekrar yaşıyayım diye...

9 aralık 2011 de başladı bizim maceramız. ilk defa yüz yüze görüştük onunla.
bir galatasaray fenerbahçe maçıydı, yenilmiştik 3-1, çok mutlu bi gün değildi benim için. ama onunla görüşene dek.
yurdundan alacağımı söyedim onu, beklettim biraz. huyumdur afedersiniz, severim böyle şeyleri, insanları bekletmeyi.ç istesem de zaten erken gidemem buluşmalara, organizasyonlara, azıcık da sorumsuz olduğum doğrudur. neyse, aldım bunu yurdundan, bi tane tayt giymiş, üzerine de tunik. bi tane de deri ceketi var siyah. çok kalın değil yani üzeri, aslına bakarsan havaya göre çok çok ince. lacivert oje sürerek daha işin başında kendine mest bile ediyor beni. neyse gülerek, muhabbet ederek gidiyoruz. okulda koru diye bi cafe var, orda yemek yicez, sohbet edicez, bildiğin flörtleşicez işte. neyse, geçtik mekana.. hayatım boyunca yer tercihlerinde çok başarılı olmuş bi insan değilim ben. mekanlara gidince iyi yer tercihi yapamama yani. o gün de öyle oldu. Gittim en rüzgar alan yeri seçtim, içerde de trabzonspor - moskova maçı var hatırlarım o günü.. şampiyonlar liginden atmışlardı bizi, trabzonsporu almışlardı yerimizde... içeri de girmek istemiyoruz 2 fenerbahçeli olarak.. yemeğimizi dışarda yedik, sigaralarımızı içtik, kız öldü soğuktan. zaten, inceden bi rüzgar esse tir tir titrerdi. bilmiyordum ki, kendim gibi zannediyordum. hayatımda hiç aşık olmamış bi insandım, empati yapmayı onunla öğrenmiştim belki de..

neyse, yemekleri yedik usta. gülüp eğleniyoruz biz. ama öyle bir şey ki bu, tatlılık desen var, sıcaklık desen var, işve desen var... kız hem de fenerbahçeli. tam istediğim gibi. allah'ım diyorum, rüyada gibi hissediyorum kendimi. ilk defa bir kızın karşısında konuşmadan önce düşünürken buluyorum kendimi. içeri geçiyoruz bi zaman sonra, kısa kesmek istemiyoruz muhabbeti, üşüdü çünkü kız. dışarda dursak buz tutucak amınakodum memleketinde. neyse, içerde de gülmeler eğlenmeler.. neyse, birbirimizi daha iyi tanıma evresini geçip, yürümeye geçiyoruz. kampüste yürüyoruz. çıkıp bi banka oturup konuşuyoruz. ben diyorum ki, " sevgililik daim değildir, arkadaşlarınla bol bol görüş ben hiç karışmam, kızmam. ben giderim ama onlar kalır. dostluk daimidir bu dünyada. arkadaşlarını boş geçme. bol bol vakit geçir onlarla.. " bilmiyorum ki ama sonra başıma gelicekleri. o gün o bankta oturduğumda, dedim ki kendi kendime
" batu çok şanslı çocuksun lan. harbiden çok şanslısın. dünyanın en tatlı kızıyla yan yana oturuyosun şu anda. "

o gün tanıştık, 2 gün sonra da sevgili olduk hayatımda hiç unutamayacağım sevgilimle.. o yüzden özeldir bu tarih.

biz, sevgili olduğumuz zamandan itibaren, çoğu zaman birbirimizi üzmemek üzerine kurulu olduk. hiç bir zaman yalan söylememek üzerine yaşadık. yaz dönemi geldi ayrıldık, sonra tekrar barıştık. dönem başı geldi, 9 aralık yaklaştığında, benim ev arkadaşlarımdan biri trabzon da bir parti düzenlemek istedi. rusyadan bi dj karı ve istanbul'dan bi dj abisi geldi. partinin olduğu gün tam 9 aralık. hiç kutlayamadık yani biz yıl dönümümüzü tanışma tarihimizi, sevgili oluşumuzu. belli edemedim ona, anlatamadım. zaten böyle bi yapıda insan değildim, yine olsa belki yine yapamazdım. hayatım boyunca fevri bi insan olmadım. her kavga ettiğimizde fevri olmamak için kendimi susturdum. haklı olduğum konularda bile. çünkü kavgalar hep üzücü, hep fevri konuşmaların sonucunda kötü biten şeylerdi ikili ilişkilerde, bunun bilinciyle yaşıyordum en azından. fevri olmamak için sustum hep.

ama o anlayamadı mesela. her kavga edişimizde "niye susuyorsun?" diye sordu bana. niye konuşmuyorsun dedi.. niye anlatmıyorsun. benim kafamdan geçen mesela kavgalarda, " siktir et be oğlum bu kızı sikicem şimdi ne biçim konuşuyor lan bu seninle " tarzında olurdu. ama hep sustum. korudum fevri konuşmamaları. durdurdum kendimi. çünkü derler ya, " allah herkese bir şans sunar bu hayatta " ben o şansın, o olduğuna inanıyordum. ona güveniyorddum, onu seviyordum. ama belli etmiyordum doğrudur.

neyse, biz ilk yıl dönümümüzü de kutlayamadık beyler. o bana hediye, ben ona hediye bi şekilde geçiştirdik. çok özel bi gün olmadı bizim için. ama dedim seneye anasını sikcem lan bu yıl dönümünün. krallar gibi kutlucam amınakoyim.

kutlayamadım lan. bugün bizim, 2. yıl dönümümüz. hayat o kadar ilginç ki, ben hayatımdan evlensem bile çıkaramayacağım dediğim kıza, şu an sokakta görünce yüzüne zor bakıyorum. o kız ki bana yüzüme bakarak " seni sevmiyorum" diyebilmiş, o kız ki bana, arkadaşlarını beni dövdürtmek için gönderebilmiş bi kız.

üzülerek söylüyorum ki, ben o kıza hâla aşığım. erkeklik gururum yok, insanlara inancım 0.

allah mesela benim neden belamı vermiyor diye düşünüyorum çoğu zaman. o varken niye bunları yapmadığımı, onun kıymetini neden bilmediğimi sorguluyorum hep. bunlar mesela çok üzüyor beni, çoğunuz belki yaşamış, belki hepinizin başından daha kötüleri geçmiştir. allah'ım diyorum o günleri bana gösterme, çünkü bunu bile zor kaldırabiliyorum, zor taşıyor bünye. hatta taşıyamıyor.

aklım almıyor mesela, 1.5 sene karı-koca gibi yaşayıp daha sonrasında hiç bir şey olmamış gibi devam eden bünyeleri. burcundan dolayı diyorlar bana, burcumun amınakoyim diyorum bende. yengeç burcu olmak ne kötü bişeymiş lan. hayatımda aldığım her ani kararın acısını o kadar büyük yaşıyorum ki.

mesela onun babasını arayıp herşeyi anlatmak, mesela alkollü olunca arkadaşını arayıp sövmek, alkollüyken onu arayıp bana masal anlatmasını istemek gibi... çok üzüyorum lan kendimi. onun bana yaptığı tüm şerefsizliklere ramen, bir kez daha oturup karşılıklı çay içebilmek için belki de dünyaları verirdim şu anda. bugün, o kadar kötü bi gün ki, şimdi nerde kaldığını bile bilmediğim eski sevgilim için üzülüyor, kendimi yıpratıyor, içki içip, kendimi deliliğe vuruyorum. hayatımın en acı günlerinden biridir bugün. hayatımın en üzücü günlerinden biridir.

şunu bil ki ama, biz seninle haziranda ayrılmadık sevgilim.. biz seninle ekimde ayrıldık, kasımda ayrıldık...
gelince bana yaptıklarından sonra ayrıldık. ben seni hayatımın her noktasında isterken, sen beni o çemberin dışına ittiğinde ayrıldık. bana bu yaptıkların, umarım bir gün karşına çıkar sevgili.. beni ayrıldıktan günlerce sonra bile bu duruma sokabilen insansın sen. sana yazıklar olsundan başka hiç bir şey diyemiyorum malesef ki. desem de zaten sesimi duyuramıyorum. sadece kendi kendimi üzüyorum.

o yüzdendir ki arkadaşlar, bu tarihte almanyanın italya'ya savaş ilan etmesi falan zerre sikimde olmayıp, bu tarihin benim için kara leke olmasının sebebi işte bundan mütevellidir.

hayatımın kadınıyla tanışıp, ondan sonra ellerimle onu yok etmemden dolayıdır.
bu tarih üzücü , bu tarih kırıcı, bu tarihin anasını sikeyim ki ben var olmuş.
Diğer günlerden farksız bir gün.
güncel Önemli Başlıklar