bugün

(bkz: 1000 yıl)
an itibariyle içinde bulunduğumuz gün-ay dilimi.
kara gün.

sürekli kendilerini darbe mağduru gösteren solcular(ay canlarım), nedense bu muhtıradan önce epeyi bi postal yalayıcılığı yapıp, askeri halay oynayarak karşılamıştı. unutmayız biz.
"yoğurttan hükümete saplanan mukavvadan hançer; hükümet teneke olsaydı, hançer kırılırdı."

aylık dergisinin şubat sayısında 28 şubat için böyle yazıyordu. çok güldüm... yoğurttan hükümet; cuk oturmuş valla...
bankalari bosaltmak icin kurulan tezgahin kodu.
erbakanın kendisine ve ülkeye yapılan zulümün hesabını ahirette soracağı kara günlerden biridir.
süreci hiç bitmeyen gün.
Şimdi o darbeyi yapanların, keşke yapmasaydık diye ağladığı olaydır. %22 ile gelen erbakanı tepeliyecek diye her türlü dümeni döndürdüler, toplumda büyük öfke yarattılar, işte o öfkeli kitle tayyip erdoğanın peşinden gidiyor, 28 şubata ön ayak alan bürokrasiden şimdi eser kalmadı, bütün saltanatları bitti. Sözün özü, hocaya dokunanların hiç birisi huzura eremedi. Belki 28 şubat olmasaydı, bugün tayyip erdoğan da olmayacaktı ve daha yumuşak uslüplu hoca, erdoğandan daha iyi olabilirdi, benim bir şikayetim yok gerçi, aslanlar gibi cuntacılara, ulusalcılara fırçayı basıyor, içimin yağları eriyor ama erbakanın tecrübesi, fikirleri daha güzeldi kanımca.
ordunun yaptığı postmodern darbe ile anılan gündür. Kansız olmuştur , herhangi bir bakan yada başbakan asılmamıştır ,hukuk devletinde olmayacak işlerden biridir ,28 şubat sürecinde mevcut başbakana p...venk diye hakaret eden komutanlar da malesef olmuşur.
bütün kötülüklerin anası. dikkatli incelenirse; ösym nin saçmalıkları, baykalın kaset skandalı, kürt sorununun bitirilememesi gibi bir birinden alakasız sorunların kökeninde bu tarihte alınan kararlar var. siyasete ve hukuka olağan dışı müdahale olunca böyle mide bulandırıcı bir durum ortaya çıkar. düşünün kalabalık bir evde ocakta kuru fasulye pişiyor ve her gelen yemeğin içine bir şeyler atıyor, sonuçta sofraya gelen yemek de bu oluyor.
(bkz: 14 yaşındaki çocuğun anayasal düzeni değiştirmesi)
kısaca özetlemek gerekirse;

erbakan' ın 2-7 ekim 1996 tarihleri arasında mısır, libya, nijerya'yı ziyareti; libya' da kaddafi ile beraber sarfettiği sözlerin basına sızması; erbakanın susurluk için faso fiso demesi, erbakanın başbakanlık konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği vermesi, 30 ocak 1997' de sincan belediyesinin düzenlediği organizasyonda hizbullah posterlerinin taşınması, iran büyükelçisinin konuk edilerek sahneye cihad adlı oyunun konulmasının ardından 5 şubat 1997' de "tatbikatdan dönen tanklar" sincan' da yürütüldü ve 28 subat 1997' de 9 saat süren mgk toplantısı yapıldı. mgk laikliğin türkiye' de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu sert bir şekilde vurguladı. erbakan buna riayet etmeyeceğini ve kararların biraz daha esnetilmesi gerektiğini söylese de imzalamak zorunda kalmıştır.
ve bu şekilde bi anlamda ilk post-modern darbe yapılmış oldu.
ve sonuçta;
28 şubat 1997' deki mgk kararları hükümete bildirildi. kararda; laiklik için yasaların uygulanması istendi, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve meb' e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, kuran kursları denetlenmeli, tevhid-i tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı, deniliyordu.

bu kararlar sonucunda refahyol hükümeti istifa etti. daha sonra ise refah partisi temelli kapatıldı.
bugünün manzaralarını 10 yıl ertelemiştir.
Şimdi kim ne derse desin ama bana göre; Arap baharı ne amaçlarla yapıldı ise, aynı amaçlarla yapılmış bildiğin Türk baharıdır 28 Şubat...

Mutlaka akıllının teki çıkıp 12 Eylül ile 28 Şubat arasında benzerlikler kurmaya çalışacak ve hatta kuracakta.

Şimdi o arkadaşa yardımcı olmak için konuyu açıklamaya girişeyim: aslında bu durum birkaç cümle ile anlatılmayacak kadar çoktur. herşeyden önce 12 eylül bütünüyle bir ülkeyi kapsamıştır. başta sol olmak üzere kısmen ve hafiften sağı ciddi bir biçimde etkilemiştir. sosyal demokraside dahil olmak üzre tüm solu yok etmiştir. sağı uçlardan almış, radikal islama ise dokunmamıştır. bu noktada atlayan bir kaç sazan olacağı için trışkadan bir kaç dava var, ama sonuçları ürküttüğü kurbağalara değmedi.

oysa 28 şubat radikal islamın iktidara talip olmak üzere harekete geçen kısmı ile sınırlı kalmış olup bu kesime şiddet uygulama gibi bir yanlışa da girmemiştir. sadece ellerindeki iktidar ve devlet yönetimindeki bürokrasi gücünü yumuşatmıştır. şimdi bu açıdan bakıldığında 12 eylül zifiri karanlıktır. 28 şubat alacakaranlık. 12 eylül bir cezaevi akımını başlatmıştır. 28 şubat ise gülenin amerikaya gitmesi bir de esat coşanın avusturalyada kaza geçirmesi dışında kayda değer bir sonuç doğurmamıştır.
yobazların engellenemez yükselişinin başlangıcıdır.
gayet normal bir gündür.
4 yılda bir şubatın son gününe denk gelmeyen tarihtir. bundan öte de bir şey bilmem zaten.

edit: bir şey biliyoruz dedik onu da yanlış biliyormuşuz. ezberci sisteme hayır!
bir an ne olduğumuzu şaşırdığımız gündür.
15 yıl önce vuku bulmuş marjinal bir darbenin tarihidir. bu post-modern ilişkinin meyvesi de ortadadır;

(bkz: akp)
seçilmiş otoriteyi türlü kumpaslarla alaşağı eden bir takım marjinallerin son başarılı girişimidir. birtakım kıvırtkan kesim erdoğan'ı 28 şubat'ın meyvesi olarak gösterme hevesine girmiş, halbuki erdoğan milletin 28 şubatçılara karşı başkaldırısının sembolüdür. "nasılsa 1000 yıl sürer hesap vermeyiz" diye düşünenler için hesap verme günü yaklaşmıştır. tükürün yüzlerine.

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!
mehmet akif ersoy
okulda uyarı aldım, 8 yıllık kesintisiz eğitime karşıyım diye...
ablam başörtülü üniversite öğrencisiydi, bursu kesildi...
diğer ablam kur'an kursu talebesiydi, kursu basıldı; hepsini emniyette sorguladılar kur'an okudular diye...
annem ve yengem bir markette bir asker tarafından tartaklandı, başörtülü oldukları için...

28 şubat işte bu!

işte bu yüzden dilinin, dininin ve kininin davacısı gençlik!!!!

hamdolsun!!!
gargamel bu tarihte yapılan post modern darbe için çok uzun sürecekti diyordu. yalnızca 15 yıl sürmüştü. mos mor olmuştu gargamel.
sanki bu darbe deniz gezmişgillerden kemalistlere yapılmış ya başımıza akp yi ve tayyibi geçirmiş. kemalistler olarak bu mu yani sizin beyniniz ve potansiyeli. bu mu lan ideolojiniz. götünüze kına yakıyordunuz o günlerde. yaşar büyükanıt e-muhtıra yazdığında "biz demiştik" "şimdi buldunuz belanızı" yavşaklığı yapıyordunuz uykusu kaçan sabahlara kadar ağlayan insanlara. fos çıkınca sizin laikçi paşalar akp için yapılmış oyun yeaa diye yavşaklığınızın dibine vurdunuz. neden o gün sahiplendin o halde eklemsiz faşist. bu mu lan ideolojiniz, bu mu çağdaş beyniniz. tüküreyim öyle kafaya.

o dönemin kurban bayramı idi, gece mahallemizde camiyi basmıştı asker. ışıkları açmadık, babam dışarıya çıkmamıza izin vermedi. sesli konuşmuyordu bile, çünkü biz vermiştik o gün kurban derisini camiye. tutuklanıp öldürülürmüydü işkence mi edilirdi bilemezdi tabi babam. iyiki tedbirli davranmış ne yapacağı belli olmazdı bu aşşağlık insanların. aldılar camideki bütün kurban derilerini imamı tutukladılar. akp iktidara gelsin diye yapıldı değil mi tüm bunlar. siktirin gidin şimdi.
bütün generaller içerdeyken 28 şubatın aktörleri dışarda geziyor, hatta sultan teyo kimine zırhlı araç tahsis ediyor.
burda da bazı aklıevveller kraldan çok kralcılık yapıp kafalarını kuma gömüyorlar ama bilmiyorlarki göt açıkta.
yaşar büyükanıt nerde şimdi yavrucuğum, kemalistlermi saklıyor adamı. buna cevap verebilirsen beyninin en azından yarısını kullanabildiğini kabul edeceğim.
daha yeni abd malatyaya asker çıkarmış, bizim mallar şükür yarab diyorlar.
ne zaman akıllanacaksınız lan, coniler evinize girincemi.
"28 şubat'ta ne olmuş" diye soran bir üniversite mezunu ile tanıştığıma göre amacına ulaşmış olan darbedir. boşalttınız lan koca bir neslin içini...