bugün

29 şubat'ın yerine atlanması gereken kara gündür, türkiye'miz için.
demokrasiye yani halka atılan modern darbenin yapıldığı gündür.

(bkz: 29 şubat ile 28 şubat yer değiştirsin)
aşiret ve tarikat olan yerde birey olunamaz. birey olunamayınca özgür irade de olamaz.
halkın yarısı aşiret ağaları ve tarikat şeyhlerinin gözünün içine baktığı için bu halkın girdiği seçimlerin meşruiyeti tartışmalıdır.
sivasta 37 kişiyi diri diri yakan canilerin avukatlarının, başbakanlığı yobazlarla doldurması gibi saçmalıklara devletin kendi içinden verdiği tepkidir.
camilerde bosna için para toplayıp cebellezi eden üçkağıtçıların rejimine askerin tekmesidir.

1997 de azerbaycan 8 yıllık eğitimden 11 yıla geçmişken,
biz 1997 de 5 yıldan 8 yıla "askerin zoruyla" geçmiştik. dünya 11-12 yıl zorunlu eğitime geçmiş biz 8 yıllık eğitimi oturtamadık. çünkü şeriatçılara cahil cühela sürüsü lazım.

28 şubat ülkeyi 40 yıl geri götürmüş. yok 400 yıl geri götürdü. insan biraz allahtan korkar be.
ülkeyi 400 yıl geriye götürmüş gerzekliktir. koca koca paşalar memleketin içine sıçmışlardır. postal yalayıcıları türk tarihini 28 şubattan başlatmak isterler. malum 1923 eskidi.
28 şubat 1997 de türkiyedeki demokrasiye verilen balans ayarıdır.demokrasi adına hoş olmayan bir ülkeyi yıllarce geriye götürücek durumdur.ancak mevcut demokrasiyi amaç değilde araç olarak olarak kullanan bir zihniyet iktidardaysa acilen gerekli ayardır.bu ayar ne işe yarar? aslında hiçbir işe yaramaz ama güzel ülkemde demokrasi bilinci gelişmediği için sokaktaki vatandaşın demokrasiyi çoğunluğun istdiğini yapması olarak tanımladığı için çoğunluğun azınlığa baskının dengelenmesidir.bağıra bağıra şeriat getiricem diyen bir başbakana yapılacak başka ne var?çoğunluk demokrasiden vazgeçelim derse vazgeçilcek değildir ve asla vazgeçilmeyecektirde... (bkz: kanlı mı olucak kansız mı)
* 364 - I. Valentinian, Roma imparatoru oldu.
* 1856 - Islahat Fermanı ilan edildi.
* 1870 - Osmanlı padişahı Abdülaziz "Bulgar Eksarhanesinin" (Rumlardan bağımsız Bulgar Ortodoks Kilisesi) kurulmasına izin verdi.
* 1918 - Türkiye'de Of işgalden kurtuldu.
* 1921 - TBMM'de ilk bütçe kabul edildi.
* 1922 - Mısır, Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını ilan etti.
* 1933 - Berlin'de büyük Reichstag yangını çıktı. Olayın ardından yayımlanan bir kararnameyle Naziler diktatörlüklerinin temellerini atmış oldular.
* 1935 - Wallace Carothers, naylonu keşfetti.
* 1937 - Meteoroloji Genel Müdürlüğü kuruldu.
* 1939 - Sözlük yazımı tarihinin en ünlü hatalarından biri keşfedildi, Webster's New International Dictionary nin 2. Baskısında Dord adlı uydurma bir kelimenin yoğunluk karşılığıyle baskıya verildiği anlaşıldı.
* 1940 - ilk kez bir basketbol maçı ABD'de televizyondan naklen yayınlandı.
* 1942 - istanbul Vezneciler'deki Zeynep Hanım Konağı (istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi binası) tamamen yandı.
* 1945 - Türkiye, Birleşmiş Milletler Beyannamesi'ni imzaladı.
* 1959 - Sivil Savunma Yasa Tasarısı 7126 kanun numarası ile yürürlüğe konuldu.
* 1947 - Tayvan'da halk ayaklanması büyük can kayıpları verilerek bastırıldı.
* 1949 - istanbul Şehzadebaşı'nda Özel Gazetecilik Okulu açıldı.
* 1975 - Londra'da metro kazası: 43 kişi öldü.
* 1977 - Malatya'da inönü Üniversitesi ile iki yüksek okul hizmete açıldı.
* 1978 - Orgeneral Kenan Evren, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı oldu.
* 1980 - Yurt dışında çalışan vatandaşlara dövizle askerlik yapma imkânı tanıyan yasa TBMM'de kabul edildi.
* 1983 - ABD'de M*A*S*H adlı televizyon dizisinin son bölümü yayınlandı. 106 ilâ 125 milyon kişinin izlediği tahmin edilen bu bölüm televizyon tarihinin en çok izlenilen dizi bölümü olma ünvanını da kazanmış oldu.
* 1986 - isveç başbakanı Olof Palme, bir suikast sonucu öldürüldü.
* 1994 - Kuzey Atlantik Antlaşması tarihinin ilk saldırısını Sırplara karşı gerçekleştirdi.
* 1997 - Türkiye Millî Güvenlik Kurulu'nun 9 saat süren toplantısında 28 Şubat süreci olarak adlandırılan kararlar alındı. Bu kararlar, irticayı Türkiye'nin önündeki en büyük tehlike olarak saptadı. MGK'da, Atatürk ilke ve inkılaplarının ödünsüz uygulanması kararı verildi.
* 1997 - "Postmodern Darbe" sözcüğü literatüre geçti.
* 2001 - Ulusal Bank'a el konuldu.
* 2002 - Hindistan'ın Ahmedabad kentinde Hinduların ateşe verdiği, Müslümanlara ait evlerde 55 kişi öldü.
* 2003 - Ankara Bir Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi, kapatılan DEP'in 4 eski milletvekilinin yeniden yargılanma istemini kabul etti.
* 2008 - Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Robert Gates Ankara'ya geldi ve Türkiye'nin Irak'a düzenlediği Güneş Operasyonu'yla ilgili olarak temaslarda bulundu.
gece gündüz müslüm gündüz ve fadime şahin arası ilişkinin derinlikleriyle yaşadığımız, bazı çevrelerin bilerek, bazılarının bilmeden katıldığı ışık söndürme eylemleri, askeriye tarafından bağımsız savcıları toplayıp brifing verildiği irtica diye gösterilen provoke olaylarla yapılan eylem.

kimler mi yapmıştır. siyaset, basın, öğretim üyeleri, sivil toplum kuruluşları(sendikalar, zengin işadamları, solcu dernekler), yargı mensupları, ordu. o zaman için ekonomisi biraz düzelmeye, hafif hafif nefes almaya başlayan insanlara yönelik günde 24 saat yapılan kampanyalarla tepki vermeleri önceden engellenmiştir. bu psikolojik harbi planlayan akıllar halk tarafından sonradan tasfiye edilme sürecine tabi tutulmuştur. şimdiki gençlik bazı şeyleri tecrübe etmediği için halkın siyaset, basın, öğretim üyeleri, sivil toplum kuruluşları(sendikalar, zengin işadamları, solcu dernekler), yargı mensupları, ordu mensuplarına karşı tavrını anlamakta zorluk çekiyor. halkı bilinçsiz olmakla ve yanlış kişilere güvenmekle suçluyor. halk o kesimler ne derse tersini yapmaya kararını çoktan vermiştir.

halk hiç bir şeyi unutmaz. 28 şubat yukarda belirttiğim kesimler dışında kimseye fayda sağlamadı. o kesimler ekonominin ağzına sıçmakta umursamaz davranmışlardır. çünkü geneline bakılırsa kamudan maaş alan veya nemalanan kesimlerdir. devlet ile fazla bir işi olmayan normal vatandaş sadece faturayı ödemek zorunda kaldığı için bu kesimlere ölene kadar güvenmeyecektir.

özetlemek gerekirse 28 şubat halka "siyaset, basın, öğretim üyeleri, sivil toplum kuruluşları(sendikalar, zengin işadamları, solcu dernekler), yargı mensupları, ordu mensupları" gibi kesimlerin iyi giden ekonomiyi kendi pozisyonları uğruna bozmakta hiç dert etmediğini göstermiştir. insanlar en büyük kinini kendini işsiz bırakan, fakirleştiren insanlara güder. şu anki işsizliğin sebebini hükümete değil o günlerdeki yapıya bağlar.
şimdi genç kesimler halkı bilinçsiz olmakla suçluyor. istediği kadar suçlasınlar.
siyaset, basın, öğretim üyeleri, sivil toplum kuruluşları(sendikalar, zengin işadamları, solcu dernekler), yargı mensupları, ordu ne derse bu toplum tersini yapmaya en az bir 30 sene devam edecek. siz ise anlamlandıramayacaksınız.
abd yanlısı olmasa kesinlikle ilerici bir harekettir ama işte çevik bir ve benzeri bazı amerikancı klikler nedeniyle hedefine ulaşamamış tamtersine dincileri daha da güçlendirmiştir.
14 şubat 1997 de israil büyük mason locası ndan türkiye ye geçilen telgrafta yer alan 9 maddenin etkisi ne kadar oldu bilinmez ama birilerinin "başüstüne" dediği tartışılmaz..
bir öğrencinin karnesine yansıması dahi sözkonusu olmuş darbemsidir.sincan'da sessiz ve derinden yürüyen o tanklar çocukluğumuzdan da bazı parçaları sildi süpürdü netekim. velakin fazlaca yılmaz erdoğanvari kokmasın deyu kelamın özünü deyivermek gerek. mevzunun özü şudur dostlar. şimdi bu elemanlar ordunun postalını görüverince tıpkı kendilerinden önceki iktidarlar gibi tıpış tıpış terk edince iktidar mevzilerini bize de matrak malzemesi doğmuştu. o sıra din hocasına espiri niyetiyle sadece gülmek amaçlı "hocam nasıl aldılar sizi aşağı" deyince yıl sonunda karneme gelen not 1 olmuştu. din dersinden tunceli gibi yerde olduğumuzdan koskoca sınıfta kalan tek inançsız herif idim. benim dışımdaki inançsızlar geçtiler. hem de hepsi duaları sular seller gibi ezberlemişlerdi. ben de ezberledim ama işte bir espiri bir ömre bedel olabiliyormuş değerli dostlar.

neredeyse ordu göreve diye zırlayacakmışım. ama ben sevmem öyle postmodern darbeleri, eskiden darbelerin de bir şanı vardı yiğitlerim. radyolardan "yine de şahlanıyor aman" nidaları eşliğinde pala bıyık yontmuşluğumuz yok ama zaten tunceli gibi yerde her gün darbe üstüne darbe seyreylerdik. çok belediye başkanı gördük komutan görünce hazır ola geçen da bir de zırt pırt kimlik istediler.

sanırım 28 şubat biz sol cenaha pek tokanmayan tek darbe girişimi. ama işte bu noktada the dark knight'da joker'in söylediği bir şey geliveriyor aklıma;

"i believe whatever doesn't kill you simply makes you stranger"

evet yiğitlerim, o vakitler tıfıl ve ufacık bir öğrenci olan ben şuna şahidim ki bizi öldürmeyen bu darbe bizi tuhaflaştırdı zira chp solculuğu tavan yapmaya başlamış idi. o darbeden akp gibi bir parti doğacağını kim tasavvur edebilirdi ki?
aldığım ilk nefesin, ilk dokunuşumun, ilk sarılışımın, ilk görülüşümün yıldönümü.

"ehhi, iyi ki 28'inde doğmuşsun. yoksa 4 yılda bir kutlardın valla. ehhi" esprilerinin çıkış noktası, katil olma sebebi; ama sevilesi, çook.
*, bu gün aynı zamanda sivil savunma günü... "sivil savunma" günü olarak 28 şubat'tan daha ironik bir tarih bulunamazdı zaten...
(bkz: 28 şubat bin yıl süremez)
şu sıralar ergenekonla intikamı alınan olaylar dizisinin tarihi.
(bkz: ergenekon 28 şubatın intikamı değil)
postmodernizmi ülke lugatımıza sokmuş olan bir gündür.ters bize kardeşim postmodernizm falan,yazık değil mi o tanklar için harcanan akaryakıtlara.
13 yıl önce gerçekleşmiş postmodern darbe. kısa bir süre sonra türkiye'yi ekonomik çöküşe götüren sürecin de başlangıcıdır. izleri yavaş yavaş silinmektedir.
bugündür. kötü gündür. darbeci zihniyetin son büyük felâketi olmuştur. kendisinden sonra e-darbeden öteye gidilemediği, darbe planları salkım saçak döküldüğü, günlüklerden fışkırarak teşhir olduğu için, son noktadır. bundan sonra "nah" olacaktır!
1000 yıl dediler, bu 5 yılda gitti.
amacının aksine milli görüş siyasi hareketinin işine gelen ve bugünkü akp iktidarının ortaya çıkmasına hizmet eden postmodern darbenin yıldönümüdür.
bugün kü 28 şubat ı protesto gösterilerinde gözlerimin kenan evren i aradığı tarih. o da darbe karşıtıymış öyle diyolar.
her 4 yılda bir şubat ayının son günü olmayan gündür. 2 saat sonra sona erecektir.
bugün taksimde protesto ettiğimiz post-modern darbe günü.
28 şubat'a önceleri dindar insanlara karşı yapılan postmodern bir darbe gözüyle bakardım. fakat ak parti'nin tek başına iktidara gelmesi bu bakış açımı sorgulamama neden oldu. derin bir araştırmaya daldım. farkettim ki yapılan bu postmodern darbe dış dinamiğin iç dinamikleri tetiklediği ve dış dinamiğin istediği yönde yol alan aslında tam olarak dindar insanlara karşı değil, küresel sermayeye karşı olan bir siyasi görüşe karşı yapılmış bir müdahale olduğunu farkettim.

baktığımızda erbakan hocanın temsil ettiği milli görüş, abd'nin ve küresel sermayenin tam karşısında duran bir oluşum. bu oluşumu bitirmek için, iç dinamiğin laiklik hassasiyeti kaşındı ve refah partisi o günkü askeri, siyasi oluşuma ve basına dövdürüldü. dış dinamik her zamanki gibi kendine içten bir maşa buldu ve ateşi körükledi. sonuç mu ? erbakan hükümeti düştü.

2 seçim sonra ne oldu?

28 şubat'ta dayak yiyen milli görüş içerisinden küresel sermayeye karşı olmayan "yenilikçiler"e mağduriyet rolü kazandırılarak tek başına iktidara gelmesinin yolu açıldı. baktığınızda aynı islami hassasiyetler tayyip erdoğan'ın ak parti'sinde de var. tek bir farkla, küresel sermaye karşı olmadan ve ılımlaştrılmış şekilde.

halkımız da benim gibi bu olaya dindar insanların ezilmesi gözüyle baktı ama aslında amaç küresel sermayeye karşı olan milli görüş'e bir daha ayağa kalkamayacak şekilde yumruk atmaktı. istedikleri de oldu. bakıldığında dindar insanlar yine ezildi ama onların ezilmesi amaç değil araçtı.

şimdi ise abd'nin bop projesi için ak parti istenilen kumaş konumunda. 2 dönem de bu kumaşı çok iyi kullandılar. !!!
şimdi 1980 darbesinde türkiyede muhaliflerin silip süpürüldüğü gerçeğinin en güzel vukusudur ki 28 şubatta yaşananlar için "ulan nereden çıktı bunlar" denmemesi gereken olaydır, çünkü 1980 darbesi bir tarafı buldozer gibi ezip geçerken bir tarafa şöyle bir dokunmuş akabinde yeşil kuşak çalışmaları çerçevesinde usa güdümünde din yükselmiş (malum rusya yüzyıllardır sıcak denizlere incek, bi de komünist oldu vay başımıza gelenler) 1980 darbesi ile de türkiye cumhuriyetinin temel yapısı sert bir şekilde sağa muhafazakarlığa kaymıştır. Şimdi 28 şubat sürecine gelinceye dek "kudüs gecelerinden" vb. tarikat ilişkilerinden ülkenin sağı muhafazakarı ve solu iyi ders çıkarmalıdır din ve etnisite çerçevesinde gerçekleşen her türlü yapılanma provokasyona ve uzaktan kumandaya müsaittir. Nitekim öylede olmuştur ki ordu şöyle bir dokunmuştur 28 şubatta muhafazkar kesime. Sonra ne oldu evet bazı kişiler işinden oldu vs. daha bir çok trajik olay oldu. O gün muhafazakar bir türkiye istemeyen usa bu gün muhafazakar bir türkiye istemektedir ki eskiden 28 şubatın madurları bu gün güdümlü bir gücüde elinde bulundurarak 28 şubatla hesaplaşmaktradır. bu hesaplaşma 28 şubatta başlamış 1 mart teskeresinde yön değiştirmiş ve bu günkü halini almıştır. Bu noktada 1980 darbesini yemiş sol kesimlerin trjedileri bir kenarda dururken ve hiç o konuda suya sabuna dokunulmadan "darbeye karşıyız" söylemlerini sürdrüen demokratlar kenan evreni köşkte ağırlayabilmektedir. eee son tahlilde ne olmuştur 28 şubatta muhafazakrlar onca bariz örgütlrnmeleri ve eylemelri oetada iken düşmüşler "uf olmuş dizleri kanamıştır" ve anneleri çocuğu avutmak için "ben dövdüm akıllım" demektedir. 1980 de ne olmuştur onca bariz olaya karışan insan olmasına rağmen tonlada masumolanı ezip geçinilmiştir ve bu gün darbeye karşı olan muhafazakar kesim 1980 darbesi döneminde hiç bir rahatsızlık duymamışlardır.
türkiye nin en büyük kırılma noktalarından. bir tv programının ismi gibi refleks vermek lazım. ''keşke olmasaydı''.