james cameron ve avatar'a haksızlık yapıldı. gerçi alıştık artık.

(#4748437)
ulan jeff e verdiniz de allahtan sövmedim size akademi ne güzel başladınız ama sonra sıçıp sıvadınız yine.bundan sonra robert aday olursa ancak izlerim sizi gidi redneckler.biraz mantıklı obtektif bakın ya olaya nasıl bir akademiyseniz adınız akademi ama siz harbiden öküzssünüz be hocam.

en büyük eksisi bu törenini ulan inglourious basterds vardı biranda ne oldu iki dakikada salladınız koca filmi ve koca yönetmeni ya şaka gibiler vallahi bu kadar iki yüzlülük yok.

çok kızgınım be sözlük.
en azından stanley kubrick için en iyi yönetmen ödülü açıklanırken ufakta olsa bir anma töreni hazırlanıcağını düşündüğüm onun dışında hollywood ta yer almış büyük küçük kamera önü ve arkasında yer alan sanatçıların anıldığı kepaze diye nitelendirebileceğim ödül töreni!
the hurt locker'ın damgasını vurduğu, kathryn bigelow'un en iyi yönetmen ödülünü alan ilk kadın olduğu, sandra bullock'un aynı yıl içinde hem altın ahududu hem oscar kazanan ilk oyuncu olduğu, james cameron ve quentin tarantino'nun hayal kırıklığına uğradığı ödül töreni.
nedendir bilmem ama nefret ediyorum bu oscar torenlerinden. hayir hayir odul suna verilecegine suna verildi haksizlik oldu veya dunyada o kadar problem varken neden bu oscar bu kadar tartisiliyor tarzi bir geyik degil benimkisi. o kadar vicik vicik o kadar yapmacik geliyor ki oraya toplanan insanlar, sanki asil ve sicacik bir sulalenin dunyaya dagilan bireylerinin toplantisi. ulan her roportajinizda kendiniz demiyor musunuz bu hollywood dunyasi boyle boktan soyle ikiyuzlu diye, e biraraya toplaninca neden melek pozlari kesiyonuz hepiniz?

hislerime bill maher twitter'dan cok guzel bir sekilde tercuman olmustur. adamimsin bill:

"actors are just the bestest people in the world! We are so lucky to be sharing the earth with them!! fuck!!! "

"the only reason this fucking show is 9 hours long is so they can sell more commercials."
avatar'ın almaması gereken ödüldü.
the hurt locker' ın avatar'a, bigelow' un cameron' a tokat üstüne tokta attığı tatsız tuzsuz ödül törenidir. up, the weary kind, el secreto de sus ojos, mo'nique, jeff bridges ve christoph waltz dışında tüm ödülleri çok tartışılır. amerikan düzenini eleştiren avatar' ın özellikle amerika yandaşı olan bir film tarafından geçilmesi de manidar olmalı. ayrıca district 9' ın hakkının yendiği de kimsenin karşı çıkmayacağı bir nokta olsa gerek. 10 filme çıkarılan liste, iyi filmler olmadan pek bir heyecan getirmeyecek belli ki. up' ın bu listeye de dahil edilmiş olması ise bu yılın ne kadar vasat adaylar çıkardığının kanıtıdır.
--spoiler--
-ÖDÜLLER-

Gecenin, ödül listesi şöyle:

En iyi film: The Hurt Locker

En iyi yönetmen: Kathryn Bigelow (The Hurt Locker)

En iyi kadın oyuncu:

Sandra Bullock (The Blind Side)

En iyi erkek oyuncu: Jeff Bridges (Crazy Heart)

En iyi yardımcı kadın oyuncu: Mo'Nique (Precious)

En iyi yardımcı erkek oyuncu: Christoph Waltz (Inglourious Basterds)

En iyi özgün senaryo: Mark Boal (The Hurt Locker)

En iyi uyarlama senaryo: Geoffrey Fletcher (Precious)

En iyi animasyon: Up

En iyi yabancı film: The Secret in Their Eyes (Arjantin)

En iyi belgesel: The Cove (Louise Psihoyos ve Fisher Stevens)

En iyi kurgu: The Hurt Locker (Bob Murawski ve Chris Innis)

En iyi sanat yönetmenliği: Rick Carter, Robert Stromberg ve Kim Sinclair (Set dekorasyonu) (Avatar)

En iyi görüntü yönetmenliği: Mauro Fiore (Avatar)

En iyi görsel efekt: Joe Letteri, Stephen Rosenbaum, Richard Baneham ve Andrew Jones (Avatar)

En iyi ses kurgusu: Paul Ottosson (The Hurt Locker)

En iyi ses miksajı: Paul Ottosson ve Ray Beckett (The Hurt Locker)

En iyi film müziği: Michael Giacchino (Up)

En iyi orijinal şarkı: The Weary Kind (Crazy Heart)

En iyi kostüm tasarımı: Sandy Powell (The Young victoria)

En iyi makyaj: Star Trek

En iyi kısa metrajlı film: The New Tenants

En iyi kısa animasyon: Logorama

En iyi kısa metrajlı Belgesel: Rabbit a la Berlin
--spoiler--
hurt locker denen filmin en iyi film ödülü alması ile şu (#7472406) söylemimi haklı çıkaran törendir.
kesinlikle en iyi film oscarını haketmeyen bir film idi. bana göre District 9 bu ödülü sonuna kadar hakediyordu. hadi en kötü ihtimalle avatar.
zaten bu sene oscar tören olarak baya sönük idi.
nerede 81.tören ve yarışan filmler ile aldıkları ödül, nerede 82.oscar töreni.
jeff bridges (crazy heart):kesinlikle hak ettiğini düşünüyorum en iyi erkek oyuncu oscarını.bir de avatar sıçtı ya bu ödül töreninde buna sevindim bak.
the hurt locker gibi kötü, basit, 15.sınıf amerikan filmine 6 oscar veren ödül töreni. her sene aynı şey, her sene haketmeyen bir filmin göklere çıkarılması, yeter artık yahu, parası neyse vereyim de düzenlemeyin artık şunu. geçen sene de kolpa hint filmini şişirdiler böyle, tabii o film şu hurt dalgasından 3242456 kat daha iyiydi, ayrı mesele...

6 oscar ne yahu? 6 tane! ha siz zamanında titanic'e de 11 oscar veren, slumdog'a 8 tane hediye eden adamlarsınız, hay size el sallayayım ben.
(bkz: 82 nci oscar ödülleri)
bu sene film kalitesi adına pek bişey yoktu ortada. bana göre bu senenin en iyi filmi district 9dı. ama filmlerde efsane bi törene dönüştürmedi bu yılki töreni. nerde o 1995 yılındaki pulp fictionforrest gumpthe shawshank redemptionlu tören ve daha niceleri... ödülü amerikan milliyetçisi hurt locker aldı. normal zaten adamların kendi ödülü tabi kendilerini övene verecekler.
(bkz: #7460903)

sandra mesaj attı, akşama kahve içmeye gelecek.
böyle saçma salak bir filme nasıl oscar verdiler hayretler içindeyim. sanırım amerika halkının kandırılma ve gazlama iç güdüsü hala devam etmekte. avatar filmine yazık ötesi oldu diyebilirim. burdan ta orayı esefle ve şiddetle kınıyorum. aferin bana.
evet efendim. oscar ödüllerini takip etmeyi gelenek haline getirmiş bir sinemasever olarak, yapılan törenle ilgili nacizane bir şeyler söylemek istiyorum.
bi kere bu oyuncuların kıyafetleri ne diye yorumlanıyor yok şöyle şık, böyle rüküş. bunun mantığı nedir. modacı adama gıcık olmamak elde değil. ukala tavırlarıyla çıldırttı beni. geçen yıl da vardı o.
yekta kopan; iyidir hoştur severiz kendisini. sinemayla içli dışlı olan, mükemmel bir dublaj sanatçısı. ama modacıyı ne diye davet ediyor programına. 3.30 a kadar sabırla izlediğimiz, kırmızı halı töreni gerçekten tahammül edilemez bi hale dönüşüyor. halbuki ne güzel iki tane sinema eleştirmeni çağırmışsın sorsana onlara bişeyler.
tören neil patrick harris sürpriziyle başladı. ha eğleneceğiz dur bakalım dedik.sonra sunuculardan steve martin in çoktan öldüğünü anladık. ya adam ne yaşlanmış ama. doğru dürüst bi esprilerine gülemedik. ortam aynen şöyle; ben arkadaşlara diyorum ki ne dediler ya, ne oldu şimdi. onlardan gelen cevap, ya anlamadıkki oluyor. iyice gerginim anlayacağınız. sonra tarantinoyu görüyorum. içimden ya bu adam yaşlandıkça karizma oluyor diyorum. sonra ''ben bu adama aşık mıyım ne'' diye soruyorum kendime. hadi bi kere de beni şaşırt akademi ver şu ödülü tarantinoya.
yardımcı erkek oyuncu açıklanırken Christoph Waltz ın heyecanını görüyorum. nedense ben de heyecanlanıyorum onunla beraber. sonra neyse ki ödülü o alıyor. seviniyoruz falan...
en iyi animasyon filmi ödülünü up alıyor. up ın sempatik yaratıcısından çok duygusal bi konuşma geliyor. ''3. sınıftan beridir kendi kendime karaladığım, hayalini kurduğum bu hikayenin bu noktaya gelmesi çok mükemmel bişey'' diyor. ve ben saçma bi şekide duygulanıyorum, gözlerim doluyor. arkadaşlara çaktırmamaya çalışıyorum...
kötü sona doğru ilerlediğimizi hissediyorum ama susuyorum, sabırla bekliyorum.
jeff bridges in ödülü alması sevindiriyor bizi. morgan baba özel yaşamında pek bi gıcık görünüyormuş. onu se7en filmindeki haliyle düşünmeye çalışıyorum.
evde çamaşırları yıkayıp, yemeğini yapıp törene gelmiş gibi görünen sandra bullock un ödülü almasıyla ilgili nötrüm. hiçbir şey düşünmüyorum. kate winslet i görüyorum sonra vay bee geçen yıl ödülü sen aldın. ne sevinmiştim ya. nice oscarlara kateciğim diyorum içimden...
vee haksız, gereksiz, saçma son. en iyi film ödülü 'the hurt locker', en iyi yönetmen ödülü Kathryn Bigelow a gidiyor. uzunca bir sesizlikten sonra hassiktir diyorum hassiktir. bu akademiye nerde bi gıcık, gereksiz adam varsa toplamışlar diye düşünüyorum.
ya kadının konuşmasını dinledikten sonra daha bi sinirlendim. o da farkında ödülün tamamen siyasi gerekçelerden verildiğine. itfaiye teşkilatına bile konuşmasında yer veriyor. hak olayını çok ciddiye alan şahsım sinirden ağlayacak duruma geliyor. hadi tarantinoyu geçtim zaten akademide onun filmlerini anlayacak birinin olduğunu düşünmüyorum.(ciddi ciddi)
ya sizin emeğede mi saygınız yok. oturup avatar ın nasıl çekildiğini bi izlediler mi acaba. adam uğraşmış, emek vermiş ve görselliğiyle beraber insanlığa verdiği mesaj da çok güzel olan bi film ortaya koymuş ama sen ne yapıyorsun? hiçbir şey. ödülü faşist duygularla başka bir filme veriyorsun. ha ben ne tarantino nun ne de cameron ın zerre kadar üzülmediklerine de eminim. ama ben sinirlenirim arkadaş!!! eğer sen sinemayı değilde başka şeyleri düşünerek insanları ödüllendirirsen ben üzülürüm...
steve martin'in ''program o kadar uzadı ki avatar artık geleceğe ait değil geçmişe ait bir film oldu'' tadındaki esprisiyle son bulan ödül törenidir. james cameron da göt oldu iyi oldu.
oscar ödüllerinin artık git gide anlamını yitirdiğinin en büyük kanıtı olan ödül töreni. Baştan aşağıya amerikan ve semitizm propagandası yapan Hurt Locker gibi orta düzey bir savaş filminin bütün ödülleri topladığı film olmuştur. Böyle bir film ödülleri süpürünce adama sorarlar Er Ryan'ı Kurtarmak gibi bir filmi nasıl es geçtin zamanında diye.

Oscar ödüllerine verilen değerin bittiğinin resmidir.
sandra bullock bir gün önce en kötü oyuncu seçilmiş, ertesi gün en iyi oyuncu oscarını almıştır.
en büyük asker perfonmansımla en iyi erkek oyuncu dalında ödül beklerken adaylar arasında bile ismimin geçmemesi, akademi jürisinin ne kadar taraflı olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. amerikan askerini oynasam farklı olurdu ama; demi.. muur??

(bkz: akademi sen haksızsın ve sana laflar hazırladım)
en güzel kısmı kırmızı halı geçidi. izlendiğinde uyunmalıdır.
aktif bir film kültürü olmayan ve özürlü film eleştirmeni yanı olan ben dilimi kesip susmalıyım.
bugun rastladığım bir fotoğraf ve oscar ödüllerinin popüler sayılan fason konuşmalarına takıldım.

önce fotoğrafı yorumlayalım;
adı: kathryn bigelow, 300 spartalılara taş çıkaracak kadar zengin kas yumağı ve kadını sikici yapan detaylara girebilecek ölçülerdeki iki penisi avuçlar gibi avuçladığı oscar ödülleri ile fotoğraf karesine sığmış.
anladık, dişlerin güzel , belki enfes bir gülümsemen bile var. erkeklere ufff dedirten kaslarında ama at gibi suratını nereye koyacağız. onu geçtik hadi, en sıkıcı ödül konuşmasını nereye sokacağımı bilemedim. tüm amerikalı üniformalı conilere ithaf ettin bu ödülü, tek atışta öldürme yeteneğinekleri var diye takdir ettin belki ,bunu anladık. orada tek atışta öldürelen sivilleri tek cümlene sığdıramama halin midesizliğinden mi, yoksa pelvis ölçün mü dar?
o oscarın çükünü sabah akşam yala.
yosma!
yanlış haytırlamıyorsam kırmızı halı töreni 00.30 da başlayıp 03.00 da falan bitmiş törendir. mallesefki sadece 02.30 a kadar izleyebildim zira annem bağırmaya başladı ''uyu artık sabah okula gitceksin!''