bugün

giden kişi olduğundan fazla şeyse, dost,dert ortağı, kardeş, ortak, cansa eğer; insanı yiyip bitiren acılı,sancılı bi durumdur. yapılan, söylenen hiç bi şe kafayı dağıtmaz. göğsün üzerine bi ağırlık çökmüştür,giden gittiğinden beri ordadır, asla kalkmaz. gidenin boşluğunu özlemi doldurur, gün geçtikçe büyür. sabah uyandığında aklına düşer, gün boyu gözünün önünden gitmez, gece yatırmaz. kendi beynine mağlup eder, öyle sorulardır ki cevabı bulunmaz. çaresizce dua ettirir, bi umut ölünce buluşmak..
kalbi kırık ,buruk arkada kalmanın en fazla hissedildiği anlar..insanı daha bi umursamaz daha bi seviyorum diyemediklerine "seni seviyorum" diyebilir kılar..şimdi söylesende duyamayacağını bilmek, duyamasada gönlünde taşımak özlemi.. karşılıksız....özlemenin en katlanılamayacağı an en kötüsü de herkesin yaşayacağı durum..
asla sona ermeyendir. ilk günkü acısı, özlemiyle devam eder, sadece zamanla alışır insan.
insanın içini oldukça yakan ve çaresiz hissettiren bi durumdur. Geçer gibi gözükse de asla geçmez, gün geçtikçe artar.
Hayatımda bir kişinin varlığından çok yokluğunu yaşadım yokluğu daha çok geldi hep.
En ağır duygudur Allah sabır versin.
Zaman geçer. Büyürsün, yaşlanırsın. Acın hafifler. Hatta önce tarihini sonra ölümünü sonra yüzünü yavaş yavaş unutmaya başlarsın. Ama o acı tükenmez. Hasrettir o. Özlemek sonu gelen bir eylem. Ama hasret kalırsın. Sesine, gülüşüne, sarılmasına. Aldığı nefesi dinlemeye hasret kalırsın. Dönüş yoktur çözüm yoktur kavuşmak yoktur. Her şeyi unutursun ama acısını unutmazsın. Kolların dolu dolu sarılıp kokusunu çekemezsin içine. Bayram sabahı kalbinde o çocukça sıcaklık artık ölmüştür. Büyümüşsündür. Geri dönmenin,kapı çaldığında o geldi diye koşarak kapıya gitmenin mümkün olmadığını anlayacak kadar büyümüşsündür. Dediğim gibi; ölen biri özlenmez. Hasret kalınır.
Çaresi yaşamakta olan durumdur. Hayata devam edin, eskileri düşünmeyin, bir gün öleceğinizi hatırlayıp ona göre yaşayın. Ölünce bilinç kaybolacağı için ölüm sizi acısız bir hale sürükleyecektir. en önemlisi ölen kişiye yeteri kadar emek vermediğinizi düşünmemek. Bu tarz düşünceler normaldir, fakat gerçekliği yoktur. Siz öldürmüyorsanız suçlu da siz değilsinizdir.
16 yaşındaydım canımdan canın ilk alınışında. duyguların en fenasıydı en saf duygularla sevilenin, elini tutarken bile bacaklarımı titreten kadının sonsuza kadar bir daha olmayacağını bilmek. yıllarca özlemiyle yaşamak. hayatına kimseyi alamamak alsan dahi her kadında onu aramak. hep özlemek hep özlemek. hala çok sık olmasa da aklıma gelir dalarım uzaklara. şimdi özlem ikiye katlandı. hayatımdaki en önemli kadın da yok artık. iki kadın ve bir adamın hikayesi. önce sevdiği kadının gitmesi sonra annenin gitmesi ve mal gibi kalan bir adamın hikayesi bu.
ARTIK NE SARILABiLiRSiN NE DE DOYA DOYA KOKUSUNU iÇiNE ÇEKEBiLiRSiN. SEViP DE ÖZLEDiKLERiNiZ HALA YAŞIYORSA GiDiN ÖLÜM ONLARI BULMADAN ÖZLEDiM DEYiN VE SARILIN.
Haberi aldığımda bir arkadaşımın evinde koltuğun köşesinde oturdum saatlerce ağladım. Zaman nasıl geçicek şimdi dedim. Zaman nasıl geçer. Saatlerce, günlerce o koltukta oturup ağladım. Uyumak sadece sızdığım zamanlarda mümkündü. Cenazesine gidemedim. Ondan sonra o şehire 5 ay gidemedim. Hergün anlattım yaşadıklarımızı defalarca aynı kişilere unutmak istemedim hiçbir anı. Hergün saatlerce fotoğraflarına baktım ağladım aylarca. Özlemek ne demek o zaman anladım ciğerinin kavrulduğunu hissediyorsun ama elinden hiçbirşey gelmiyor. Telefonunu arıyorsun'böyle bir numara yok' diyor. Telefonunu kapatmışlar ve haberi yok. Bir mesaj atabilsem bir arayabilsem bir sesini duysam. zaman geçiyor ve geçtikçe unutulur sanıyorlar öyle olmuyor. zaman geçtikce daha da özlüyor insan. Hayatta olmayan sevgiliyi. Mezarına gidiyorsun konuşuyorsun anlatıyorsun cevap alamıyorsun. günlerce gittim mezarına ocaktı ve soğuktu Sinop. Günlerce gittim ne dize kadar kar durdurdu beni ne ayaz. sonra yaz geldi ona daha yakın olmak için gittim 4 ay orda yaşadım. Hergün gittim anlattım o gün yaşadıklarımı hergün kavuşma mucizesine inanıp o mezar taşına sarıldım. Eğer bu özlemekse fazlasıyla özledim. Zordur ölen birini özlemek tam aklınız başka yerlerdeyken bir kutu kola çıkar karşınıza adı yazar üstünde, bir tabela, bir araba arkası yazısı... Her yerde ismini görerek özlersiniz. Vazgeçmeden. Hayatta olsaydı ama benden nefret etseydi dersiniz. görüşmeseydi ama biryerlerde onu görebilcek olmanın ihtimali kalsaydı. Bir ihtimal değilken bile beklersiniz. Zordur ölen birini özlemek. kimse yaşamasın anlamasında böyle bişeyi.
filmlerde bazen bu tür şeyler sahnelerin ve bölümlerin uzamasına neden olur.
iyi hissettirmediği kesin durum.
Böyle gelip sözlüğe yazdırır.
babayı özlemektir.
Allah göstermesin o nasıl söz.
Zaman zaman oldukça zorlar.
Ne kadar özel olursa ölen kişi, o kadar insana acı verir. Evet.
Mezarına gidip bir nebze de olsa bu özlemi azaltmaya çalışırsın. Ama yok bir süre sonra o da yetmez. Yavaş yavaş silinmeye başladığını hatıralarından, ayrıntıları unutmaya başladığını farkedersin. Çığlık çığlığa ağlamak istersin ama ne fayda. Gözlerim doldu.
bir teyzesini iki dedesini kaybetmiş biri olarak hiç kafa yormadığım bir mevzuydu bu benim. teyzemi çok severdim, onu düşününce tatlı tatlı gülümseyen güzel yüzü beliriyor gözümün önünde. iki dedemle de pek gönül bağım yoktu ne yalan söyleyeyim. hatta dedemin vefat ettiği dönemde beni üzen tek şey babamın üzüldüğünü görmek demiştim çevreme. üzüntüler yaşadım ama pek sarsılmadım iki ay öncesine dek.

üzüntüsünü görünce kalbimin parçalandığı babam da gitti iki ay önce. özlem akıl almaz bir şeymiş ancak idrak ediyorum. iki ay boyunca babamı görmediğim olmamıştı şimdiye dek. yarın cumartesi, hafta sonları öğlen arar babam beni. öğlen arayacak, bak kızııım gelmene son altı gün diyecek sanki. ben yine gideceğim de babam olmayacak. nasıl olmayacak artık, nasıl mümkün? toprağını sevmek tatmin etmiyor baba, hasta yatağında sarılamasam bile kollarını yüzünü severdim. hasta yatağında olmanı bile özledim. nasıl diner bu özlem bilmiyorum.
Ben ölen herkesi özlüyorum kedileri mi köpekleri mi bile.
Uzaktaki birilerini özledim, uzun zamandır yemediğim yemeği özledim, daha önceki gün gördüğüm birini özledim... her özlem birbirinden farklı tabii fakat ölen birini özlemek... bilmiyorum. için acıyor. Acımak da değil kavruluyor. Hiç gelmeyecek, hiç sarılamayacaksın, hiç konuşamayacaksın, hiç göremeyeceksin. Başlarda aklına gelince gözlerin doluyor ve bir gözyaşı süzülüyor sol göz pınarından. Sonrasında gözün doluyor ama akmıyor o yaş. Uzun uzun dalıyorsun uzaklara. Daha sonrasında sadece acı acı yanıyor için. O yaş akmasa bile acısı aynı, her seferinde azalan ama asla dinmeyen.

Dayım, çok özledim seni.
Ölüm, başlı başına acıların en şatafatlısıdır. Şuan bu satırları yazıyorum ama her şey çok yeni. Daha dün yüzleşmişken ölümün soğuk yüzüyle bugün bunu yazmak ne kadar doğru bilemedim. Çok büyük acılar var ama telafisi olmayan sadece bir tane... Şimdi sen neredesin? Kabullenemiyor insan olanları hele idrak hiç edemiyor. Keşkeler gelip oturuyor baş köşeye, keşke diyorsun keşke ama dönüşü yok ki artık o acı çöreklendi bir kere yüreğine. Neyse fazla dolandırmamak lazım sen sevmezdin lafı dolandırmamı... Sezen Aksu'nun da dediği gibi üzerime hatıran yağıyor ama ben hiçbir şey yapamıyorum. Seni zaten çok özlemiştim ama bu da üstüne tuz biber oldu. Umarım aradığın huzuru orada bulmuşsundur...
bendenuzakdurun yazarının bu sabah öldüğü haberini aldık. Tanımıyorum kendisini ama şimdiden özledim.
çaresiz özlem duygusudur.
bundan daha beteri öldü mü kaldı mı haber alamadığınız birisini özlemektir.