bugün

hakan günday

ilk kitabı kinyas ve kayra dan sonra her gün okuduğum gazetelerde, her gün izlediğim ana haber bültenlerinde intihar haberini beklediğim fakat beni boşa bekleten insan yavrusu dur.

neden mi?

düşüncedir evrenin hammaddesi. tanrı bile evreni yaratmazdan önce düşündü. sonra eyleme geçti. bu kişi de, eserlerini ortaya çıkarmadan önce düşünüyor. kinyas ve kayra'yı 24 yaşında iken yazıp kitabevlerine yerleştirdi.
vasiyetini 24 yaşında yazdı. sonra zargana çıktı piyasaya. fight club'vari olsa da o da iyiydi. sonrasında, 27 yıllık acının, hayal kırıklıklarının ve pişmanlıkların acısı ile: piç!

bir tokat gibi. zehir gibi bir kurgu ve istanbul'un, insan beyninin en ucra köşeleri. daha sonra, malafa. sanki, biraz performans meselesine kaçılmış, sanki biraz eleştirdiğimiz amerikan yapımı filmlere özenmişçesine. şık bir son.

daha sonraları azil'le tepetaklak oldu düşünce sistemimiz. her bünye, linç olmayı bekliyor şimdi. david lynch tarzı bir zamansızlık vem mekansızlık üzerine kurgulu eser.

sorulabilir şimdi:

neden bu tarz bir yazım tekniği? sen mutsuzsan insanların hepsi mutsuz olmak zorunda mı? kinyas ve kayra yüzünden her günü birbirinden kötü geçen bünyelere nasıl hesap vereceksin? yazdığın o acılı hikayeler sonrasında, sen gezerken istanbul'larda, sen akarken antalya'lardaki gece kulüplerine, nasıl vereceksin ruhunun hesabını?

cevap vermesini beklemiyorum. "hakan" diyorum sadece. "ölüm boş bir kağıt."

yazsana hakan ölümü. anlatsana bana ölümden sonrasını. kurgulasana tanrı ile şeytan arasındaki o bilinemeyen savaşı. çizsene hakan. ressam değilsin. ama çizsene. beyaz kağıt üzerine siyah harflerle geleceğin resmini çizsene. öldürdüğünü sandığın araf'ın tanrı'sı ile görüşeceğin o gün, yakana yapışacağım. bunu bil. yakana yapışıp, yüzüne tüküreceğim. sen anlayacaksın bu hareketlerimin nedenini. sen bileceksin koca adam!

o gün, hiçbir bok bilmediğini bileceksin!