bugün
- ortamda kızlarla yattığını anlatan tip14
- ilişkilerde dış görünüşün önemi14
- yazarların değiştirmek istediği huyları13
- insan olmaya ceyrek kala12
- uludağ sözlükte çok orijinal nickler olması8
- domuz etinden köfte satan ünlü köfteci18
- anın görüntüsü23
- türklerin küfürbaz bir millet olması9
- yaşadığın ilçeyi 3 kelime ile anlat17
- onu aramalı mıyım18
- incel20
- elektrik ve doğalgaza 3 ay zam yapılmayacak15
- islam hassasiyeti ile yetişmiş olsa ölmezdi39
- yazarların en sevdiği özellikleri13
- klarnet calan sarapci koala 617
- sokak ortasında 31 çeken adam12
- kanına ermeni kanı karışmadığını zannetmek19
- çiçekli elbise giysem bana yakışır mı14
- israil devleti18
- kızlara sormak istediğiniz sorular16
- istanbul8
- melissa p sevdalıları16
- can sıkıntısına karşı ne yapılabilir9
- karınıza motosiklet alır mısınız8
- bir insana verdiğiniz değer nasıl azalabilir10
- yazarların ülkeye yaptığı katkılar12
- öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır12
- ben albay kuresel ikinmanın izdivacına talibim10
- arkadaşlar sizce hangi gömleği alayım20
- menuet24
- kim bu albay kemal11
- islamın olduğu yerde huzurun olmaması28
- 8 ekim 2024 ayvalık atatürk heykeli saldırısı13
- katili görüp müdahil olmayan türk erkekleri24
- yazarların en sevdiği türküler23
- kuresel ikinma ile evlenmek12
- katledilen kızlarımızın yerinde video çekmek9
- ben albay kemal artık veda etme zamanı geldi9
- trendyol da 70 000 tl'ye satılan ceket9
- kimsenin vajinasıyla ilgilenmiyorum15
- uludağ sözlük playboyu9
- saraca'nın karizmatik otomobili20
- aylık 10 000 tl'ye eleman arayan galerici24
- 1 ayda 34 kadının katledilmesi11
- büllüğü olmasına rağmen güzel olan kız9
- yazarların şimdi dinlediği şarkıdan bir cümle11
- birini gözünde çok büyütmek11
- sıla bebeğin üzerinde 42 tane diş izi çıkması11
- akşam yemeği14
- sözlük yazarlarının takip edilme anıları12
sevdiği entry'ler
melaba...
sevgili kürt sevicileri ve kürt savunucularına seslenmek istiyorum.
bir özet geçip çıkacağım tüm yazdıklarımın üzerinden. ondan sonra isteyen bana dava açsın, isteyen "ırkçı-faşist" desin. umrumda değil.
sevgili kürtler de beni yanlış anlamasınlar. kendileriyle, milletleriyle zerre kadar bir derdim, bir alacak, vereceğim yok. zira muhatabım değiller, olamazlar da.
ben sadece bunların gerçek yüzlerini, gerçek kimliklerini ve niyetlerini gözler önüne sermeyi hedefledim. bunu da büyük ölçüde başardığıma inanıyorum.
kürtler için ne diyoruz?
-kaçak elektrik kullanıyorlar,
-eğitimsizler,
-şehirlerimizi kirletiyorlar,
-hainler,
-devlete ve millete yük oluyorlar,
-takiyye yapıyorlar,
bunların hangisi yanlış, ya da hatalı bir söylem?
inceleyelim mi tek tek ve rakamlarla.
kaçak elektrik kullanıyorlar;
--spoiler--
yıl 2003...
yer istanbul'un kenar mahallelerinden birinin yakınlarında bir işletme.
işletmemiz kendi özel elektrik hattını yaptırıyor, çok geçmeden civardaki tüm kürt evleri bu elektrik hattından faydalanmaya başlıyor. haliyle işletme ihtiyacı olan elektriği randımanlı alamıyor.
bu duruma bir çözüm aranıyor ve firmamız tarafından işletmede kullanılacak voltajın 220 v değil 110 v olarak ayarlanması tavsiye ediliyor ve uygulamaya geçiliyor.
besleme hattı 110 v gerilim vermeye başlıyor. tabi bu arada bu besleme hattından hırsızlık yapan şerefsizlerin evlerindeki tüm buzdolapları, televizyon, müzik seti, çamaşır ve bulaşık makinası gibi cihazlar perte çıkıyor bunun üzerine kürt vatandaş işletmenin kapısına dayanıyor ve hesap soruyor.
"la noliy evdeki bütün aletler gidiy..."
yani hem hırsız hem yüzsüz. hem adamın elektriğini çalıyor hem bir de gelmiş hesap soruyor...
(bkz: kürt/#14512184)
--spoiler--
hadi burada ben abartıyorum, yahut yalan söylüyorum.
peki ya rakamlar, rakamlar yalan söyler mi?
görsel
görsel
eğitimsizler;
kürtlerin sebebiyet verdiği sorunların çıkış noktası, belki de en büyüğü.
eğitimsizliğin sebep olduğu pek çok sosyal felaket yaşamadık mı?
töre cinayetleri, tecavüz vakaları, sapkın ilişkiler, vahşetler vesaire, vesaire...
(bkz: pervari de tecavüze uğrayan bebeklerin aileleri/@protest sanayici)
(bkz: sırrı sakık ın tecavüzcü olduğu gerçeği/@protest sanayici)
(bkz: siirt te 10 yaşındaki kıza cinsel istismar/@protest sanayici)
şehirlerimizi kirletiyorlar;
türkiye'nin müreffeh bölgelerine güya "ekmek parası" kazanmak için geliyorlar. amenaa. ekmek kavgasıdır. lakin geldiğin, yerleştiğin yere kendi yaşam tarzını getirmeye çalışırsan oranın da düzenini bozarsın.
pek çok büyük şehrimizdeki çarpık yapılaşma, gecekondulaşmanın sebebi yine bu insanlar değil mi?
zaman zaman yaşadığımız türk-kürt gerginliklerinin sebepleri bunlar değil mi?
şehirlerdeki suç oranlarını yükseltenler yine bunlar değil mi?
hainler;
evet hainler.
zira kendisine yüzyıllardır bakan bir vatan kavramına sarılmayı, bir bayrak altında tek millet olmayı reddediyorlar.
bütün bunlar için yegane savunmaları şu;
"devlet bize bakmıyor..."
oysa ki aşağıda da inceleyeceğimiz üzre devlet asıl onlara bakıyor.
bugün karadeniz'e, iç anadolu'ya ve hatta bursa'nın, izmir'in, antalya'nın köylerine dahi yatırım yapmayan devlet, asıl yatırımı onlara yapıyor. ne gariptir ki bursa'nın dağ köylerinde, karadeniz'de, ege'deki yoksul halk eline silah alıp dağa çıkmıyor, terör örgütleri kurmuyor.
bunun adı hainlik değildir de nedir?
devlete ve millete yük oluyorlar;
tüm bu saydıklarımız yetmiyormuşçasına bir de devlete, dolayısıyla millete yük oluyor, olmaya devam ediyorlar.
eğitimsizliklerinin verdiği cehaletle korkunç bir hızla ürüyor, memleket ekonomisini alt üst ediyorlar.
rakamlar ortada.
(bkz: 16 milyon yeşil kartlının 12 milyonu kürt/@protest sanayici)
devam edelim örneklemelere;
diyarbakır, van, hakkari, muş, bitlis, bingöl, şırnak, mardin, siirt, batman, ağrı...
türkiye ekonomisine ne katıyor bu iller ve türk ekonomisinden yani bizim cebimizden neler götürüyor?
bu yukarıda saydığım 11 il'in ödediği toplam vergi ne kadar biliyor musunuz?
1.300.000.000 tl(bir milyar üç yüz milyon türk lirası)
peki bu 11 ilin toplam nüfusu kaç?
6.400.000(altı milyon dörtyüz bin)
bu manzarayı şu karşılaştırma ile örnekleyelim.
yukarıda 11 il için taahhuk eden vergiyi yazdık. bir milyar üçyüz milyon lira...
bu vergi sadece balıkesir ilinde taahhuk eden vergi miktarına eşit...
balıkesir ilinin nüfusu ise sadece 1.150.000(bir milyon yüzelli bin)
yani basit bir matematik ile 1 balıkesirli 4 güneydoğulu kadar vergi veriyor.
hak mı?
adalet mi?
adalet yok, aramıyoruz da zaten.
yetmiyor...
sürekli istiyorlar. maaş talep ediyorlar...
aşağıda okuyacaklarınız özel harekatta vazifeli bir arkadaşımızın anlatımıdır;
--spoiler--
tayyip yeni kanun çıkardı 5233 sayılı kanunda değişiklikle, sivil şehit yasası dediği, ölen için önce 25 bin tl tazminat veriliyor bu maddi tazminat (birde mahkemeye giden var içişleri bakanlığından manevi tazminatta alır 200-300 bin tl. o ayrı) ölenin yakınlarını emekli yaptılar her ay asgari ücret ödeniyor bunlara, şu an birde ailesinden 2 kişiyi işe almaya başladı göreve bile başladılar.
şerefsizler benim köyümde insanlar ekmek parası bulamaz, yinede devletine saygı duyarken,
bunlar hem sosyal yardımlaşmadan para alır birde yetmiyor derler, bedava ev yapılır, elektrik su bedavadır, kömürleri bedavadır...
bu g.doğu anadolu ve doğu anadolunun heryerinde geçerli.
bu para dağıtma yetkisi, il merkezinde valiliktedir. o ilin sınırı dahilinde bulunan büütün ilçelerine verilir,
sadece hakkari'ye 200 milyon tl(trilyon) vermişler, hala veriyorlar(bütün ilçelerinden başvuranlar alır), benim bulunduğum ilde 150 trilyon verildi(bütün ilçelerden başvuru var toplam başvuranlar 50 bin kişi) en çok diyarbakır ödemiş galiba 300 trilyonu geçmiştir(tahminen orayı bilmiyorum arkadaşlarım var)
ben, nüfusu 50 bin olan bir içedeyim, başvuran 53 bin kişi...
öyle ki adam köyden göçmüş 30-40 sene önce(terör yokken) istanbul'a, ankara'ya, adana'ya ya da almanya'ya, hatta çocukları orada doğmuş vatandaş bile değiller köylerinde kimse tanımaz ama dedelerinin arazisi olduğu için onlar bile başvurmuş para alıyor.
bir örnek vereyim adam pkk'lı cezaevinde, adamın oğlu köyde mayına basmış ölmüş, ne olur? o cezaevindeki terörist oğlunun ölümünden dolayı terör parası alır.
karacehennem ormanına görünüşte odun toplamaya giden bir adam ve oğlu aslında haklarında kesin istihbarat var, örgüte erzak ve mühimmat götürüyorlar, adam dönerken askerle çatışan pkk arasında kaldı ve öldü, oğlu yaralandı. adamın karısı önce maddi tazminat aldı ölüm parası 25 bin tl., oğlu yaralanma parası 5 bin tl. adamın karısı şuan sgk emeklisi oldu, asgari ücret alıyor her ay. adamın yaralanıp iyileşen oğlu şuan devlet dairesinde işe yerleştirildi.
bunlar hakkındaki tsk raporları, istihbarat bilgileri ise görmezden gelindi siyasi otorite tarafından. ve böylece teröre destek olan, terörist olanlar da yararlanmaya başladı devletin tüm imkanlarından.
adaleti bu bunların, yinede bu şerefsizler bizim askerimizi yola çıkan konvoyu pusuya düşürttü bilgi verdi pkk ya, o genç çocukları şehit ettiler yanmış parçalarını ben topladım, 10 asker ve lojmandan arkadaşım 8 polis, allah ailelerine sabır versin.
--spoiler--
devam edelim örneklere...
şırnak ili
nüfus: 430.000
şırnak ili özel idaresi 2010 bütçesi: 46 milyon tl...
osmaniye ili:
nüfus:480.000
osmaniye ili özel idaresi 2010 bütçesi: 28 miyon tl...
özel idare.
bildiğin özel idare işte. eğitim, güvenlik, sağlık vb bütçeler buna dahil değil. asfalt yapıyor, sulama kanalları yapıyor...
tarımın en önemli geçim kaynağı olan osmaniye iline ayrılan bütçe malesef dağlık şırnak'a ayrılan bütçenin yarısı.
fazla yoruma gerek yok.
bunlar herkesin internetten kolayca ulaşabileceği bilgiler.
burdur ili toplam nüfusu: 255.000
bingöl ili toplam nüfusu: 265.000
hemen hemen eşit.
burdur ilinde 55.000 prim ödeyen vatandaşımıza karşı 18.000 yeşil kartlı var.
bingölde ise 24.000 prim ödeyene karşı yeşil kartlı sayısı 128.000...
bunu takiben, burdur ili için devletimizin ayırdığı bütçe 220 milyon lira iken, bingöl ili için devletimizin ayırdığı bütçe tam 580 milyon lira.(örtülü ödenekten ve bakanlıkların bütçelerinden ayrılanlar hariç).
devam edelim.
burdur ilinden toplanan vergi 245 milyon lira, bingöl ilinden toplanan vergi ise sadece 54 milyon lira.
bu durumda burdurlunun hakkını, bingöllüye yediren sisteme de devlet adı verilmekte.
nüfuslar eşit, burdur'un bingöl'den farkı ne? burdur'un köyleri bingöl'ün köylerinden daha fakir. burdur'lu çiftçinin kimse gözünün yaşına bakmadan tarlasını, traktörünü, ineğini, düvesini haczediyor. bingöl'de ise haciz yapmak imkansız...
fark nerede?
bingöllü kürt burdur'lu türkten daha mı üstün?, daha mı akıllı?
devam ediyoruz...
bazı illerin sosyal güvenlik primi ödeyen yani çalışan sayıları ile yeşil kartlı sayıları;
il adı------>prim ödeyen----->yeşil kartlı
van------>76.000----->544.000
hakkari-->22.800----->115.900
şırnak--->35.000----->205.000
mardin--->62.000----->294.000
diyarbakır>144.000--->566.000
bitlis---->31.000---->168.000
bingöl---->24.000---->128.000
siirt----->30.000---->132.000
ağrı------>34.000---->309.000
muş------->28.000---->173.000
istanbul-->3.550.000-->357.000
izmir----->925.000---->178.000
kırklareli->76.000---->22.000
bursa------>632.000--->100.000
çanakkale-->110.000--->25.000
balıkesir-->237.000--->90.000
bilecik---->48.000----->9.000
rize------->73.000----->22.000
erzincan--->41.000----->27.000
çorum------>95.000----->86.000
artvin----->33.000----->17.000
kürt nüfuz bölgeleri ile diğer bölgelerimiz arasındaki orantısal uçurum bariz ortada değil mi?
karadeniz bölgesinin iç kesimlerinde yol, su, elektrik yok. güneydoğudaki kürt karısı doğum yaparken helikopter kaldıran bu devlet, karadeniz'deki anamız, bacımız doğum yaparken kaderine terk ediyor.
toroslarda ayağı çıplak dolaşan soyu türk, sopu türk, bilinci türk kandaşlarımız güneydoğudaki kürtten daha yoksul değil mi?
ya da erzurum'da, kars'ta kar altında hastalıkla mücadele eden türk insan değil mi?
burada yoksulluktan, yokluktan, imkansızlıktan ve devletin hatalarından bahsedilecekse, türklere reva görülen bu zulümden bahsetmeyip, kürtler için ajitasyon yapmak, alenen kul hakkı yemek değil de nedir?
rakamlar yalan söylemez, işte yukarıda açık seçik meydanda. daha hala kürtlerin ezilmiş olduğunu, ikinci sınıf olduğunu söylemek, karşındakinle dalga geçmektir.
bunlar kime yük?
bize, hepimize...
bütün bunlar yetmiyormuş gibi, devlet bir de bunların sınır kaçakçılığı yapmasına göz yumuyor. bunlar sınır kaçakçılığı yapıyor, devlet müsade ediyor, pkk bunlardan vergi kesiyor.
buyrun;
(bkz: pkk nın sınır kaçakçılarından aldığı vergi/@protest sanayici)
kürtlerin sınır kaçakçılığı yaparken pkk'ya ödediği sözde vergiler sayesinde kaç güvenlik görevlimiz, kaç öğretmenimiz, kaç doktorumuz şehit edildi biliyor musunuz?
ama buna rağmen iktidar partisinin iki numaralı adamı ekranlara çıkıp, "kaçakçılara özel ihtimam gösteriyoruz, onları uyarıyoruz" gibi laflar söyleyebiliyor.
tüm bunlara rağmen kürtleri şirin gösterme yavşaklığı neredeyse devlet politikası oldu.
şerafettin elçi adlı kürtçünün cenazesinde devlet erkanı göz yaşı döktü, akabinde aynı adamın bölgesel cenaze töreninde tabutuna pkk bayrağı asıldı, bir gün önce göz yaşı döken beyinsizlerden biri bile çıkıp "noluyor lan" diyemedi.
görsel
diyemedi zira, türk devletinin resmi politikası kürt islam sentezi olmuştu artık.
kabinede kürt açılımına destek vermeyen tek bakanın başı yendi, kürt bakan sayısı fazlalaştırıldı. son değişikliklerle kabinedeki kürt bakan sayısı 9'a yükseltildi...
yetmedi.
paris'te öldürülen pkk'lı orospular için devlet eliyle resmi pkk cenaze törenleri yapıldı. bu orospular için devlet uçak tahsis etti, terörist aileleri hepimizin aralarıyla paris'e götürüldü, cenazeler yurda(!) getirildi.
takiyye yapıyorlar;
yukarıda sıraladıklarımız sebeplerle son zamanlarda kürtlere karşı bir milli uyanış ve bu adaletsizliğe karşı muhalif sesler yükselmeye başladı.
devleti soyan ve her türlü imkanlarından faydalanıp üstüne üstük silaha sarılanlar, özerklik ve bağımsızlık isteyenler pabucu pahalı bulunca ne yaptı?
"kürt halkı devlet kurmak istemiyor" diyerek takiyye yaptı.
haklılardı.
neden devlet kursunlar ki?
kuracakları devlette et elin göt elin bu şekilde yaşayabilirler mi?
benim en çok kızdığım da bu zaten.
herşey ortada, görünen köy kılavuz istemiyorken, bunları bize şirin göstermeye, kürtleri türklere kardeş olarak yamamaya ve ilelebet sırtımızda kambur yapmaya çalışanlar var.
göte göt diyemiyorlar malesef.
(bkz: uludere yüzsüzlüğü/#18034928)
(bkz: pkk nın sınır kaçakçılarından aldığı vergi/@protest sanayici)
birileri bunları soracak. birileri bunları gösterecek.
ve sevgili hükümetimiz de utanmaz bir uslupla ve yüzsüzlükle bunları gizleyecek.
iş işten çoktan geçmiş belli ki.
bir millet bu kadar öküz, bu kadar angut, bu kadar kafasız olabilir mi?
bir millet bu kadar derin uykuda olabilir mi? milleti uyutmak, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemektir.
asıl acı olan ise bu yüzsüzlükleri yapanlara oy verenler ile iç içe yaşamak, gün boyu selamlaşmak, aynı havayı solumak zorunda kalmaktır.
peki bunların bir çözümü var mı?
çözüm basit...bilenler iyi bilir onları da yazdık.
vaktiniz varsa buyrun onları da okuyun;
(bkz: kürdistan/@protest sanayici)
(bkz: eyalet sistemi/@protest sanayici)
(bkz: türkiye de eyalet sisteminin gerekliliği/#17559614)
(bkz: bölünme ile korkutulan türk halkı/#17560241)
(bkz: türkiye 20 25 idari bölgeye ayrılabilir/@protest sanayici)
neyse, baya uzun oldu.
değer miydi bunları yazmaya?
değmezdi.
zaten üç beş lavuk da okumadan, araştırmadan çıkıp aşağıya "faşist" ve "ırkçı" diye bakınız verecek.
versinler.
amlarına koyayım ben onların çok ayıp ediyorlar...
sevgili kürt sevicileri ve kürt savunucularına seslenmek istiyorum.
bir özet geçip çıkacağım tüm yazdıklarımın üzerinden. ondan sonra isteyen bana dava açsın, isteyen "ırkçı-faşist" desin. umrumda değil.
sevgili kürtler de beni yanlış anlamasınlar. kendileriyle, milletleriyle zerre kadar bir derdim, bir alacak, vereceğim yok. zira muhatabım değiller, olamazlar da.
ben sadece bunların gerçek yüzlerini, gerçek kimliklerini ve niyetlerini gözler önüne sermeyi hedefledim. bunu da büyük ölçüde başardığıma inanıyorum.
kürtler için ne diyoruz?
-kaçak elektrik kullanıyorlar,
-eğitimsizler,
-şehirlerimizi kirletiyorlar,
-hainler,
-devlete ve millete yük oluyorlar,
-takiyye yapıyorlar,
bunların hangisi yanlış, ya da hatalı bir söylem?
inceleyelim mi tek tek ve rakamlarla.
kaçak elektrik kullanıyorlar;
--spoiler--
yıl 2003...
yer istanbul'un kenar mahallelerinden birinin yakınlarında bir işletme.
işletmemiz kendi özel elektrik hattını yaptırıyor, çok geçmeden civardaki tüm kürt evleri bu elektrik hattından faydalanmaya başlıyor. haliyle işletme ihtiyacı olan elektriği randımanlı alamıyor.
bu duruma bir çözüm aranıyor ve firmamız tarafından işletmede kullanılacak voltajın 220 v değil 110 v olarak ayarlanması tavsiye ediliyor ve uygulamaya geçiliyor.
besleme hattı 110 v gerilim vermeye başlıyor. tabi bu arada bu besleme hattından hırsızlık yapan şerefsizlerin evlerindeki tüm buzdolapları, televizyon, müzik seti, çamaşır ve bulaşık makinası gibi cihazlar perte çıkıyor bunun üzerine kürt vatandaş işletmenin kapısına dayanıyor ve hesap soruyor.
"la noliy evdeki bütün aletler gidiy..."
yani hem hırsız hem yüzsüz. hem adamın elektriğini çalıyor hem bir de gelmiş hesap soruyor...
(bkz: kürt/#14512184)
--spoiler--
hadi burada ben abartıyorum, yahut yalan söylüyorum.
peki ya rakamlar, rakamlar yalan söyler mi?
görsel
görsel
eğitimsizler;
kürtlerin sebebiyet verdiği sorunların çıkış noktası, belki de en büyüğü.
eğitimsizliğin sebep olduğu pek çok sosyal felaket yaşamadık mı?
töre cinayetleri, tecavüz vakaları, sapkın ilişkiler, vahşetler vesaire, vesaire...
(bkz: pervari de tecavüze uğrayan bebeklerin aileleri/@protest sanayici)
(bkz: sırrı sakık ın tecavüzcü olduğu gerçeği/@protest sanayici)
(bkz: siirt te 10 yaşındaki kıza cinsel istismar/@protest sanayici)
şehirlerimizi kirletiyorlar;
türkiye'nin müreffeh bölgelerine güya "ekmek parası" kazanmak için geliyorlar. amenaa. ekmek kavgasıdır. lakin geldiğin, yerleştiğin yere kendi yaşam tarzını getirmeye çalışırsan oranın da düzenini bozarsın.
pek çok büyük şehrimizdeki çarpık yapılaşma, gecekondulaşmanın sebebi yine bu insanlar değil mi?
zaman zaman yaşadığımız türk-kürt gerginliklerinin sebepleri bunlar değil mi?
şehirlerdeki suç oranlarını yükseltenler yine bunlar değil mi?
hainler;
evet hainler.
zira kendisine yüzyıllardır bakan bir vatan kavramına sarılmayı, bir bayrak altında tek millet olmayı reddediyorlar.
bütün bunlar için yegane savunmaları şu;
"devlet bize bakmıyor..."
oysa ki aşağıda da inceleyeceğimiz üzre devlet asıl onlara bakıyor.
bugün karadeniz'e, iç anadolu'ya ve hatta bursa'nın, izmir'in, antalya'nın köylerine dahi yatırım yapmayan devlet, asıl yatırımı onlara yapıyor. ne gariptir ki bursa'nın dağ köylerinde, karadeniz'de, ege'deki yoksul halk eline silah alıp dağa çıkmıyor, terör örgütleri kurmuyor.
bunun adı hainlik değildir de nedir?
devlete ve millete yük oluyorlar;
tüm bu saydıklarımız yetmiyormuşçasına bir de devlete, dolayısıyla millete yük oluyor, olmaya devam ediyorlar.
eğitimsizliklerinin verdiği cehaletle korkunç bir hızla ürüyor, memleket ekonomisini alt üst ediyorlar.
rakamlar ortada.
(bkz: 16 milyon yeşil kartlının 12 milyonu kürt/@protest sanayici)
devam edelim örneklemelere;
diyarbakır, van, hakkari, muş, bitlis, bingöl, şırnak, mardin, siirt, batman, ağrı...
türkiye ekonomisine ne katıyor bu iller ve türk ekonomisinden yani bizim cebimizden neler götürüyor?
bu yukarıda saydığım 11 il'in ödediği toplam vergi ne kadar biliyor musunuz?
1.300.000.000 tl(bir milyar üç yüz milyon türk lirası)
peki bu 11 ilin toplam nüfusu kaç?
6.400.000(altı milyon dörtyüz bin)
bu manzarayı şu karşılaştırma ile örnekleyelim.
yukarıda 11 il için taahhuk eden vergiyi yazdık. bir milyar üçyüz milyon lira...
bu vergi sadece balıkesir ilinde taahhuk eden vergi miktarına eşit...
balıkesir ilinin nüfusu ise sadece 1.150.000(bir milyon yüzelli bin)
yani basit bir matematik ile 1 balıkesirli 4 güneydoğulu kadar vergi veriyor.
hak mı?
adalet mi?
adalet yok, aramıyoruz da zaten.
yetmiyor...
sürekli istiyorlar. maaş talep ediyorlar...
aşağıda okuyacaklarınız özel harekatta vazifeli bir arkadaşımızın anlatımıdır;
--spoiler--
tayyip yeni kanun çıkardı 5233 sayılı kanunda değişiklikle, sivil şehit yasası dediği, ölen için önce 25 bin tl tazminat veriliyor bu maddi tazminat (birde mahkemeye giden var içişleri bakanlığından manevi tazminatta alır 200-300 bin tl. o ayrı) ölenin yakınlarını emekli yaptılar her ay asgari ücret ödeniyor bunlara, şu an birde ailesinden 2 kişiyi işe almaya başladı göreve bile başladılar.
şerefsizler benim köyümde insanlar ekmek parası bulamaz, yinede devletine saygı duyarken,
bunlar hem sosyal yardımlaşmadan para alır birde yetmiyor derler, bedava ev yapılır, elektrik su bedavadır, kömürleri bedavadır...
bu g.doğu anadolu ve doğu anadolunun heryerinde geçerli.
bu para dağıtma yetkisi, il merkezinde valiliktedir. o ilin sınırı dahilinde bulunan büütün ilçelerine verilir,
sadece hakkari'ye 200 milyon tl(trilyon) vermişler, hala veriyorlar(bütün ilçelerinden başvuranlar alır), benim bulunduğum ilde 150 trilyon verildi(bütün ilçelerden başvuru var toplam başvuranlar 50 bin kişi) en çok diyarbakır ödemiş galiba 300 trilyonu geçmiştir(tahminen orayı bilmiyorum arkadaşlarım var)
ben, nüfusu 50 bin olan bir içedeyim, başvuran 53 bin kişi...
öyle ki adam köyden göçmüş 30-40 sene önce(terör yokken) istanbul'a, ankara'ya, adana'ya ya da almanya'ya, hatta çocukları orada doğmuş vatandaş bile değiller köylerinde kimse tanımaz ama dedelerinin arazisi olduğu için onlar bile başvurmuş para alıyor.
bir örnek vereyim adam pkk'lı cezaevinde, adamın oğlu köyde mayına basmış ölmüş, ne olur? o cezaevindeki terörist oğlunun ölümünden dolayı terör parası alır.
karacehennem ormanına görünüşte odun toplamaya giden bir adam ve oğlu aslında haklarında kesin istihbarat var, örgüte erzak ve mühimmat götürüyorlar, adam dönerken askerle çatışan pkk arasında kaldı ve öldü, oğlu yaralandı. adamın karısı önce maddi tazminat aldı ölüm parası 25 bin tl., oğlu yaralanma parası 5 bin tl. adamın karısı şuan sgk emeklisi oldu, asgari ücret alıyor her ay. adamın yaralanıp iyileşen oğlu şuan devlet dairesinde işe yerleştirildi.
bunlar hakkındaki tsk raporları, istihbarat bilgileri ise görmezden gelindi siyasi otorite tarafından. ve böylece teröre destek olan, terörist olanlar da yararlanmaya başladı devletin tüm imkanlarından.
adaleti bu bunların, yinede bu şerefsizler bizim askerimizi yola çıkan konvoyu pusuya düşürttü bilgi verdi pkk ya, o genç çocukları şehit ettiler yanmış parçalarını ben topladım, 10 asker ve lojmandan arkadaşım 8 polis, allah ailelerine sabır versin.
--spoiler--
devam edelim örneklere...
şırnak ili
nüfus: 430.000
şırnak ili özel idaresi 2010 bütçesi: 46 milyon tl...
osmaniye ili:
nüfus:480.000
osmaniye ili özel idaresi 2010 bütçesi: 28 miyon tl...
özel idare.
bildiğin özel idare işte. eğitim, güvenlik, sağlık vb bütçeler buna dahil değil. asfalt yapıyor, sulama kanalları yapıyor...
tarımın en önemli geçim kaynağı olan osmaniye iline ayrılan bütçe malesef dağlık şırnak'a ayrılan bütçenin yarısı.
fazla yoruma gerek yok.
bunlar herkesin internetten kolayca ulaşabileceği bilgiler.
burdur ili toplam nüfusu: 255.000
bingöl ili toplam nüfusu: 265.000
hemen hemen eşit.
burdur ilinde 55.000 prim ödeyen vatandaşımıza karşı 18.000 yeşil kartlı var.
bingölde ise 24.000 prim ödeyene karşı yeşil kartlı sayısı 128.000...
bunu takiben, burdur ili için devletimizin ayırdığı bütçe 220 milyon lira iken, bingöl ili için devletimizin ayırdığı bütçe tam 580 milyon lira.(örtülü ödenekten ve bakanlıkların bütçelerinden ayrılanlar hariç).
devam edelim.
burdur ilinden toplanan vergi 245 milyon lira, bingöl ilinden toplanan vergi ise sadece 54 milyon lira.
bu durumda burdurlunun hakkını, bingöllüye yediren sisteme de devlet adı verilmekte.
nüfuslar eşit, burdur'un bingöl'den farkı ne? burdur'un köyleri bingöl'ün köylerinden daha fakir. burdur'lu çiftçinin kimse gözünün yaşına bakmadan tarlasını, traktörünü, ineğini, düvesini haczediyor. bingöl'de ise haciz yapmak imkansız...
fark nerede?
bingöllü kürt burdur'lu türkten daha mı üstün?, daha mı akıllı?
devam ediyoruz...
bazı illerin sosyal güvenlik primi ödeyen yani çalışan sayıları ile yeşil kartlı sayıları;
il adı------>prim ödeyen----->yeşil kartlı
van------>76.000----->544.000
hakkari-->22.800----->115.900
şırnak--->35.000----->205.000
mardin--->62.000----->294.000
diyarbakır>144.000--->566.000
bitlis---->31.000---->168.000
bingöl---->24.000---->128.000
siirt----->30.000---->132.000
ağrı------>34.000---->309.000
muş------->28.000---->173.000
istanbul-->3.550.000-->357.000
izmir----->925.000---->178.000
kırklareli->76.000---->22.000
bursa------>632.000--->100.000
çanakkale-->110.000--->25.000
balıkesir-->237.000--->90.000
bilecik---->48.000----->9.000
rize------->73.000----->22.000
erzincan--->41.000----->27.000
çorum------>95.000----->86.000
artvin----->33.000----->17.000
kürt nüfuz bölgeleri ile diğer bölgelerimiz arasındaki orantısal uçurum bariz ortada değil mi?
karadeniz bölgesinin iç kesimlerinde yol, su, elektrik yok. güneydoğudaki kürt karısı doğum yaparken helikopter kaldıran bu devlet, karadeniz'deki anamız, bacımız doğum yaparken kaderine terk ediyor.
toroslarda ayağı çıplak dolaşan soyu türk, sopu türk, bilinci türk kandaşlarımız güneydoğudaki kürtten daha yoksul değil mi?
ya da erzurum'da, kars'ta kar altında hastalıkla mücadele eden türk insan değil mi?
burada yoksulluktan, yokluktan, imkansızlıktan ve devletin hatalarından bahsedilecekse, türklere reva görülen bu zulümden bahsetmeyip, kürtler için ajitasyon yapmak, alenen kul hakkı yemek değil de nedir?
rakamlar yalan söylemez, işte yukarıda açık seçik meydanda. daha hala kürtlerin ezilmiş olduğunu, ikinci sınıf olduğunu söylemek, karşındakinle dalga geçmektir.
bunlar kime yük?
bize, hepimize...
bütün bunlar yetmiyormuş gibi, devlet bir de bunların sınır kaçakçılığı yapmasına göz yumuyor. bunlar sınır kaçakçılığı yapıyor, devlet müsade ediyor, pkk bunlardan vergi kesiyor.
buyrun;
(bkz: pkk nın sınır kaçakçılarından aldığı vergi/@protest sanayici)
kürtlerin sınır kaçakçılığı yaparken pkk'ya ödediği sözde vergiler sayesinde kaç güvenlik görevlimiz, kaç öğretmenimiz, kaç doktorumuz şehit edildi biliyor musunuz?
ama buna rağmen iktidar partisinin iki numaralı adamı ekranlara çıkıp, "kaçakçılara özel ihtimam gösteriyoruz, onları uyarıyoruz" gibi laflar söyleyebiliyor.
tüm bunlara rağmen kürtleri şirin gösterme yavşaklığı neredeyse devlet politikası oldu.
şerafettin elçi adlı kürtçünün cenazesinde devlet erkanı göz yaşı döktü, akabinde aynı adamın bölgesel cenaze töreninde tabutuna pkk bayrağı asıldı, bir gün önce göz yaşı döken beyinsizlerden biri bile çıkıp "noluyor lan" diyemedi.
görsel
diyemedi zira, türk devletinin resmi politikası kürt islam sentezi olmuştu artık.
kabinede kürt açılımına destek vermeyen tek bakanın başı yendi, kürt bakan sayısı fazlalaştırıldı. son değişikliklerle kabinedeki kürt bakan sayısı 9'a yükseltildi...
yetmedi.
paris'te öldürülen pkk'lı orospular için devlet eliyle resmi pkk cenaze törenleri yapıldı. bu orospular için devlet uçak tahsis etti, terörist aileleri hepimizin aralarıyla paris'e götürüldü, cenazeler yurda(!) getirildi.
takiyye yapıyorlar;
yukarıda sıraladıklarımız sebeplerle son zamanlarda kürtlere karşı bir milli uyanış ve bu adaletsizliğe karşı muhalif sesler yükselmeye başladı.
devleti soyan ve her türlü imkanlarından faydalanıp üstüne üstük silaha sarılanlar, özerklik ve bağımsızlık isteyenler pabucu pahalı bulunca ne yaptı?
"kürt halkı devlet kurmak istemiyor" diyerek takiyye yaptı.
haklılardı.
neden devlet kursunlar ki?
kuracakları devlette et elin göt elin bu şekilde yaşayabilirler mi?
benim en çok kızdığım da bu zaten.
herşey ortada, görünen köy kılavuz istemiyorken, bunları bize şirin göstermeye, kürtleri türklere kardeş olarak yamamaya ve ilelebet sırtımızda kambur yapmaya çalışanlar var.
göte göt diyemiyorlar malesef.
(bkz: uludere yüzsüzlüğü/#18034928)
(bkz: pkk nın sınır kaçakçılarından aldığı vergi/@protest sanayici)
birileri bunları soracak. birileri bunları gösterecek.
ve sevgili hükümetimiz de utanmaz bir uslupla ve yüzsüzlükle bunları gizleyecek.
iş işten çoktan geçmiş belli ki.
bir millet bu kadar öküz, bu kadar angut, bu kadar kafasız olabilir mi?
bir millet bu kadar derin uykuda olabilir mi? milleti uyutmak, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemektir.
asıl acı olan ise bu yüzsüzlükleri yapanlara oy verenler ile iç içe yaşamak, gün boyu selamlaşmak, aynı havayı solumak zorunda kalmaktır.
peki bunların bir çözümü var mı?
çözüm basit...bilenler iyi bilir onları da yazdık.
vaktiniz varsa buyrun onları da okuyun;
(bkz: kürdistan/@protest sanayici)
(bkz: eyalet sistemi/@protest sanayici)
(bkz: türkiye de eyalet sisteminin gerekliliği/#17559614)
(bkz: bölünme ile korkutulan türk halkı/#17560241)
(bkz: türkiye 20 25 idari bölgeye ayrılabilir/@protest sanayici)
neyse, baya uzun oldu.
değer miydi bunları yazmaya?
değmezdi.
zaten üç beş lavuk da okumadan, araştırmadan çıkıp aşağıya "faşist" ve "ırkçı" diye bakınız verecek.
versinler.
amlarına koyayım ben onların çok ayıp ediyorlar...
yapılan istatistik ve nüfus artış oranı hesaplamalarına göre 2040-2050 yılları arasında gerçek olacak olan hadisedir..bu yıllarda türkler azınlığa düşecek ve kürtler asli unsur olacaktır koşullar bu şekilde devam ederse..bir kürd ailesi ortalama 10 çocuk yaparken,türk ailelerinin marifetmiş gibi 2 çocukta ısrar etmesi bu durumun ana nedenidir..kadınların ekonomik nedenlerden ötürü gittikçe daha çok iş sahasında gözükmesi ve bu yüzden ''fazla çocuk doğuramayacak durumda olması'' da diğer bir nedendir..
bu yüzden ''üreme hızı'' bizden çok daha yüksek olan ve ''genç yaşta evlendirilen'' kürdler,nüfus olarak ''çok yüksek bir artış hızı'' elde etmişlerdir..bu hızla giderse 2040-2050 yılları arasında asli unsur haline gelecekler ve türkleri azınlığa düşüreceklerdir..
o zaman ben göreceğim hümanistleri ve solcuları..bakalım çok savundukları kürdler, asli unsur olunca nasıl bir tavır izleyecekler ? türkçe konuşulmasına izin verecekler mi ? türklere ''yaşama hakkı'' tanıyacaklar mı ? hep beraber göreceğiz..
ana dilini değiştirecekler,ülkenin adını-bayrağını vs herşeyini değiştireceklerdir..
o zamanları gören türkler ''nihal atsız ve kemal atatürk'ün gerçekte ne kadar büyük adamlar olduğunu'' anlayacaklardır ama iş işten geçecektir..
bu yüzden ''üreme hızı'' bizden çok daha yüksek olan ve ''genç yaşta evlendirilen'' kürdler,nüfus olarak ''çok yüksek bir artış hızı'' elde etmişlerdir..bu hızla giderse 2040-2050 yılları arasında asli unsur haline gelecekler ve türkleri azınlığa düşüreceklerdir..
o zaman ben göreceğim hümanistleri ve solcuları..bakalım çok savundukları kürdler, asli unsur olunca nasıl bir tavır izleyecekler ? türkçe konuşulmasına izin verecekler mi ? türklere ''yaşama hakkı'' tanıyacaklar mı ? hep beraber göreceğiz..
ana dilini değiştirecekler,ülkenin adını-bayrağını vs herşeyini değiştireceklerdir..
o zamanları gören türkler ''nihal atsız ve kemal atatürk'ün gerçekte ne kadar büyük adamlar olduğunu'' anlayacaklardır ama iş işten geçecektir..
içişleri Bakan Yardımcısı Çataklı: ''O sahneler Yüzüklerin Efendisi filminden...''
görsel
https://www.zaytung.com/f...erdetay.asp?newsid=394303
Yabancı Turist Sayısı Hedefini Afgan Mülteciler Sayesinde Yakalamayı Başaran Turizm Bakanlığı'nda Yüzler Gülüyor...
https://www.zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=394252
görsel
https://www.zaytung.com/f...erdetay.asp?newsid=394303
Yabancı Turist Sayısı Hedefini Afgan Mülteciler Sayesinde Yakalamayı Başaran Turizm Bakanlığı'nda Yüzler Gülüyor...
https://www.zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=394252
fransa'da son dönemde yaşanan islami terör saldırıları sonrası, radikal islamı savunan görüşleri bulunan ve fransa hükümeti tarafından kapatılan baraka city adlı radikal islamcı derneğin üyeleridir.
fransa devleti tarafından kapatılan baraka city derneğinin başkanı idriss sihamedi adlı şahıs, dernekleri kapatıldıktan sonra şöyle bir tweet atıyor ve kendisi ve arkadaşlarıyla birlikte türkiye'ye sığınmak istediğini bildiriyor.
görsel
tabi bunu duyan göç idaresi de saraydan aldığı talimatla bu radikal islamcılara cevaben bir tweet atıyor ve hemen dilekçelerinizi verin işleme koyalım diyor;
görsel
bakınız akp'nin türkiye'ye getirmeye çalıştığı, ülkeye kabul ettiği idriss sihamedi denilen şahıs şu;
görsel
akp'nin ülkemize hala getirmeye devam ettiği tiplere bakar mısınız?
yetmedi mi lan?
yetmedi mi bu milletin parasıyla ülkeye doldurduğunuz milyonlarca ışid tipli gayritürk unsur?
bu adamın kendi ülkesi yok mu? hangi ülkeden gidip yerleştiyse fransa'ya oraya gitsin.
bu ülke sizin babanızın malı mı ki önüne gelene vatandaşlık dağıtıyorsunuz?
fransa devleti tarafından kapatılan baraka city derneğinin başkanı idriss sihamedi adlı şahıs, dernekleri kapatıldıktan sonra şöyle bir tweet atıyor ve kendisi ve arkadaşlarıyla birlikte türkiye'ye sığınmak istediğini bildiriyor.
görsel
tabi bunu duyan göç idaresi de saraydan aldığı talimatla bu radikal islamcılara cevaben bir tweet atıyor ve hemen dilekçelerinizi verin işleme koyalım diyor;
görsel
bakınız akp'nin türkiye'ye getirmeye çalıştığı, ülkeye kabul ettiği idriss sihamedi denilen şahıs şu;
görsel
akp'nin ülkemize hala getirmeye devam ettiği tiplere bakar mısınız?
yetmedi mi lan?
yetmedi mi bu milletin parasıyla ülkeye doldurduğunuz milyonlarca ışid tipli gayritürk unsur?
bu adamın kendi ülkesi yok mu? hangi ülkeden gidip yerleştiyse fransa'ya oraya gitsin.
bu ülke sizin babanızın malı mı ki önüne gelene vatandaşlık dağıtıyorsunuz?
son yıllarda ülkemizin başına gelen felaketlerin, ülkemizin uluslararası arenada yalnızlaşmasının ve çokça cephede savaşmasının temelinde yatan şey, brilerinin fetö'ye ne istediyseler vermesidir.
işte kozmik odaya giriliş ve de türkiye'nin kozmik bilgilerinin fetö eliyle başkalarına geçişi de türkiye'nin son dönemde başına gelen felaketlerin en önemli sebebidir...
kozmik odada ne vardı, neler ele geçirildi ve ne oldu???
kozmik oda, ülkemizin olası bir savaş ve işgali halinde direniş ve örgütlenme yapacak personel bilgilerinin, savaş ve işgale direniş planlarının, gizli cephane depolarının, harekat planlarının ve pek çok kripto bilgilerinin saklandığı merkezdir.
ve biliyorsunuz ki ağlak bülent arınç'ın talebi ve akp'nin ne istedilerse vermesiyle fethullahçı götveren savcılar ve polisler türkiye cumhuriyeti'nin kozmik odasına girmiş, 85 yıldır yapılan bütün gizli planları ve esame listesini ele geçirmiş ve bunları bağlantısı olduğu efendileriyle paylaşmışlardı...
kozmik oda'ya girilmesinin ardından ortaya çıkan ilk şok dalgasının neticelerini eski genelkurmay başkanımız ilker başbuğ şöyle paylaşmıştı;
"kozmik odaya girildikten sonra yurtdışında yabancı servis ve terör örgütlerine yerleştirdiğimiz 813 kişi tasfiye edildi, çoğu şehit edildi..."
tam 813 vatan evladı...
tam 813 can...
akp'nin fethullahçı piçlere ne istediyse vermesi sebebiyle şehit olmuş, açığa çıkmıştı...
*************************
not: kozmik odaya girilmesi ve 813 şehit;
https://www.aydinlik.com....ose-yazilari-haziran-2018
***************************
tam 125 milyon sayfa belge yabancıların eline geçti.
bunun neticesinde seferberlik tetkik kurulu ve seferberlik tetkik kurulunun 16 şehirde bulunan bölge merkezleri kapatıldı. (yaş kararıyla)
seferberlik tetkik kurulu bünyesinde olası bir işgalde kuvayi milliye hareketini başlatacak, örgütleyecek 100 bin sivil vatanseverin isim ve adres bilgileri düşmanın eline geçti...
bitmedi...
bakın kozmik odadan sızan bilgiler ile başka neler oldu...
egemen harekat planı...
türkiye'nin en gizli belgelerinden biri.
olası bir türk-yunan savaşının senaryosu olan egeman harekat planı tam 11 senede hazırlanmıştı.
her ayrıntı, her bir adım türk silahlı kuvvetlerinin şerefli, namuslu ve vatansever subayları tarafından ilmek ilmek işlenmişti.
ve o gün kozmik odadan çalınanlar arasında egemen harekat planı da vardı.
bu planın detaylarını fethullahçı piç mehmet baransu günlerce taraf gazetesinde yazmıştı.
görsel
sadece taraf gazetesinde yazılmadı.
cia'ya, mi6'ya, bnd'ye ve de yunanistan'a da sızdırıldı.
yunanistan'a sızdırılan egemen harekat planı yunan tv'lerinde anlatıldı.
düşman yunanistan bile hazırlanan bu planın kusursuzluğuna hayran kalmış ve kendilerine bunu sızdıran fetö ve akp'ye müteşekkir olmuştu...
kozmik odadan sızdırılan bu belgeler sayesinde yunanistan türkiye'ye karşı zayıf olan noktalarını hızla güçlendirdi.
son 3-4 senede yunanistan'ın ne çeşit silah ve savunma sistemlerini aldığını incelerseniz kozmik odadan sızdırılan belgelere -abd'nin müsade ettiği kadarına- sahip olduklarını anlayabilirsiniz.
ayrıca geçtiğimiz yaz ortaya çıkan ve kamuoyunda çokça tartışılan yunanistan'ın türkiye sınırında bir abd üssü oluşturulması, türkiye'nin rumeli sınırlarının abd askerleri tarafından abluka altına alınması da egemen harekat planının sızdırılmasının somut bir ürünüdür.
görsel
kozmik odadan çalınan belgeler ile abd, türkiye'nin nato'dan bağımsız tek ordusu olan ege ordusu envanterine de sahip olmuş, ege ordusunun harekat planlarını da ele geçirmiştir.
öyle ya, 1950'lerden beri bize karşı geniş çaplı savunma önlemleri almayan yunanistan ve amerika, ne oldu da son birkaç yıldır türkiye'yi tehdit olarak gördü ve üsler kurarak türkiye'ye karşı aktif savunma pozisyonu aldılar?
kozmik oda'ya girilmesi, türkiye'nin kripto bilgilerinin deşifre olması işte bugün dünyadaki yalnızlığımızın temel sebebidir.
dünyada hiçbir devlet yoktur ki, sadece kendine özel bilgilerini ardına kadar açsın ve bunun başkalarının eline geçmesine imkan tanısın.
sanırım dünyada bunun tek örneği biziz.
o halde, doğu akdeniz'de, azerbaycan'da, suriye'de, libya'da ve her alanda olan yalnızlığımızdan şikayet etme lüksümüz yok.
hele akp'nin, tayyip erdoğan'ın ona buna gider yapıp eyy demesi lüksü hiç yok.
fetö'ye kozmik odanın kapılarını açıp ne istediyse verenler işte bugünlerin müsebbibidir ve onların her türlü şikayetlerine bizlerin kulakları tıkalıdır vesselam...
bütün bunları bu kadar uzun uzadıya yazdım.
çünkü birkaç gün önce bir haber okudum.
kozmik oda kumpas davası'nda karar verilmişti.
mahkeme, 28 sanığa, ‘terör örgütü üyeliği’ suçundan 2 yıl 1 aydan 10 yıla kadar değişen yıllarda hapis cezası vermiş. geri kalan 54 sanık ise beraat etmiş...
kaynak: https://odatv4.com/kozmik...nda-karar-16102002_m.html
"beraat"???
verilen bunca şehit, çalınan planlarımız, deşifre edilen kozmik belgelerimiz sonrası maksimum 10 yıl hapis ki bunun da 2/3'ünü yatıyorsunuz ve kalanına da beraat öyle mi?
kozmik odayı açmak nasıl vatana ihanetse, kozmik belgeleri sızdıranların beraat etmesi de aynı şekilde vatana ihanettir.
bir bedeli olacaktır muhakkak günü gelince.
yazdık...not ettik bir kenara...
işte kozmik odaya giriliş ve de türkiye'nin kozmik bilgilerinin fetö eliyle başkalarına geçişi de türkiye'nin son dönemde başına gelen felaketlerin en önemli sebebidir...
kozmik odada ne vardı, neler ele geçirildi ve ne oldu???
kozmik oda, ülkemizin olası bir savaş ve işgali halinde direniş ve örgütlenme yapacak personel bilgilerinin, savaş ve işgale direniş planlarının, gizli cephane depolarının, harekat planlarının ve pek çok kripto bilgilerinin saklandığı merkezdir.
ve biliyorsunuz ki ağlak bülent arınç'ın talebi ve akp'nin ne istedilerse vermesiyle fethullahçı götveren savcılar ve polisler türkiye cumhuriyeti'nin kozmik odasına girmiş, 85 yıldır yapılan bütün gizli planları ve esame listesini ele geçirmiş ve bunları bağlantısı olduğu efendileriyle paylaşmışlardı...
kozmik oda'ya girilmesinin ardından ortaya çıkan ilk şok dalgasının neticelerini eski genelkurmay başkanımız ilker başbuğ şöyle paylaşmıştı;
"kozmik odaya girildikten sonra yurtdışında yabancı servis ve terör örgütlerine yerleştirdiğimiz 813 kişi tasfiye edildi, çoğu şehit edildi..."
tam 813 vatan evladı...
tam 813 can...
akp'nin fethullahçı piçlere ne istediyse vermesi sebebiyle şehit olmuş, açığa çıkmıştı...
*************************
not: kozmik odaya girilmesi ve 813 şehit;
https://www.aydinlik.com....ose-yazilari-haziran-2018
***************************
tam 125 milyon sayfa belge yabancıların eline geçti.
bunun neticesinde seferberlik tetkik kurulu ve seferberlik tetkik kurulunun 16 şehirde bulunan bölge merkezleri kapatıldı. (yaş kararıyla)
seferberlik tetkik kurulu bünyesinde olası bir işgalde kuvayi milliye hareketini başlatacak, örgütleyecek 100 bin sivil vatanseverin isim ve adres bilgileri düşmanın eline geçti...
bitmedi...
bakın kozmik odadan sızan bilgiler ile başka neler oldu...
egemen harekat planı...
türkiye'nin en gizli belgelerinden biri.
olası bir türk-yunan savaşının senaryosu olan egeman harekat planı tam 11 senede hazırlanmıştı.
her ayrıntı, her bir adım türk silahlı kuvvetlerinin şerefli, namuslu ve vatansever subayları tarafından ilmek ilmek işlenmişti.
ve o gün kozmik odadan çalınanlar arasında egemen harekat planı da vardı.
bu planın detaylarını fethullahçı piç mehmet baransu günlerce taraf gazetesinde yazmıştı.
görsel
sadece taraf gazetesinde yazılmadı.
cia'ya, mi6'ya, bnd'ye ve de yunanistan'a da sızdırıldı.
yunanistan'a sızdırılan egemen harekat planı yunan tv'lerinde anlatıldı.
düşman yunanistan bile hazırlanan bu planın kusursuzluğuna hayran kalmış ve kendilerine bunu sızdıran fetö ve akp'ye müteşekkir olmuştu...
kozmik odadan sızdırılan bu belgeler sayesinde yunanistan türkiye'ye karşı zayıf olan noktalarını hızla güçlendirdi.
son 3-4 senede yunanistan'ın ne çeşit silah ve savunma sistemlerini aldığını incelerseniz kozmik odadan sızdırılan belgelere -abd'nin müsade ettiği kadarına- sahip olduklarını anlayabilirsiniz.
ayrıca geçtiğimiz yaz ortaya çıkan ve kamuoyunda çokça tartışılan yunanistan'ın türkiye sınırında bir abd üssü oluşturulması, türkiye'nin rumeli sınırlarının abd askerleri tarafından abluka altına alınması da egemen harekat planının sızdırılmasının somut bir ürünüdür.
görsel
kozmik odadan çalınan belgeler ile abd, türkiye'nin nato'dan bağımsız tek ordusu olan ege ordusu envanterine de sahip olmuş, ege ordusunun harekat planlarını da ele geçirmiştir.
öyle ya, 1950'lerden beri bize karşı geniş çaplı savunma önlemleri almayan yunanistan ve amerika, ne oldu da son birkaç yıldır türkiye'yi tehdit olarak gördü ve üsler kurarak türkiye'ye karşı aktif savunma pozisyonu aldılar?
kozmik oda'ya girilmesi, türkiye'nin kripto bilgilerinin deşifre olması işte bugün dünyadaki yalnızlığımızın temel sebebidir.
dünyada hiçbir devlet yoktur ki, sadece kendine özel bilgilerini ardına kadar açsın ve bunun başkalarının eline geçmesine imkan tanısın.
sanırım dünyada bunun tek örneği biziz.
o halde, doğu akdeniz'de, azerbaycan'da, suriye'de, libya'da ve her alanda olan yalnızlığımızdan şikayet etme lüksümüz yok.
hele akp'nin, tayyip erdoğan'ın ona buna gider yapıp eyy demesi lüksü hiç yok.
fetö'ye kozmik odanın kapılarını açıp ne istediyse verenler işte bugünlerin müsebbibidir ve onların her türlü şikayetlerine bizlerin kulakları tıkalıdır vesselam...
bütün bunları bu kadar uzun uzadıya yazdım.
çünkü birkaç gün önce bir haber okudum.
kozmik oda kumpas davası'nda karar verilmişti.
mahkeme, 28 sanığa, ‘terör örgütü üyeliği’ suçundan 2 yıl 1 aydan 10 yıla kadar değişen yıllarda hapis cezası vermiş. geri kalan 54 sanık ise beraat etmiş...
kaynak: https://odatv4.com/kozmik...nda-karar-16102002_m.html
"beraat"???
verilen bunca şehit, çalınan planlarımız, deşifre edilen kozmik belgelerimiz sonrası maksimum 10 yıl hapis ki bunun da 2/3'ünü yatıyorsunuz ve kalanına da beraat öyle mi?
kozmik odayı açmak nasıl vatana ihanetse, kozmik belgeleri sızdıranların beraat etmesi de aynı şekilde vatana ihanettir.
bir bedeli olacaktır muhakkak günü gelince.
yazdık...not ettik bir kenara...
ümmetin aşkı, biriciği, asrın liderimiz sayın recep tayyip erdoğan'ın anneler günü kutlama mesajında geçen ifade...
--- spoiler ---
vatanını ve yurdunu 'ana' sıfatıyla adlandıran bir milletin evlatları olarak, dünyada hiçbir yerde anadolu var mı? yok. ama bizde bak anadolu var. biz ne demişiz, 'anadolu'. 'babadolu' değil, 'anadolu' demişiz. bu topraklar ana sıfatıyla sıfatlanmış.
kaynak: anadolu ajansı;
https://www.aa.com.tr/tr/...elerinizi-uzmeyin/2233943
--- spoiler ---
görsel
babadolu, anadolu...yine kelime oyunları, yine bilgisizlik had safhada sayın cumhurbaşkanında.
yahu, anadolu'ya ismini biz vermemişiz ki, romalılar vermiş. osmanlı bile roma'nın verdiği bu ismi kullanarak "anatoli" demiş anadolu'ya...
(bkz: anadolu/#44696110)
bizler ilkokulda öğrenmiştik, cepheden dönen bir asker susuzluktan yanmış, bir köy evine gelmiş buradaki köylü kadın da tasa ayran doldurup vermiş, asker ayranı içmiş ama içi hala yanıyor, tası uzatmış ve; "ana doldur, doldur ana" demiş.
böyle böyle birkaç tas ayran içmiş.
her seferinde "ana doldur, ana doldur" derken "ana-dolu" ya dönüşmüş.
işte bunlar bize ilkokulda anlatılanlar.
benim yaşım 45.
ben tabi ki anadolu isminin aslının bu olmadığını öğreneli çok oluyor.
ama erdoğan sanırım ilkokulda ne bilgi aldıysa üzerine hiç koymamış, eh zaten okumayı sevmeyen biri olduğunu "ben kitap okumam özetini okurum" diye kendi itiraf etmişti zamanında.
o yüzden ilkokulda öğrendiği bilgi ile anadolu-babadolu gibi kelime oyunları yapması gayet normal.
seçmeni de tam olarak bunu istiyor zaten ondan.
--- spoiler ---
vatanını ve yurdunu 'ana' sıfatıyla adlandıran bir milletin evlatları olarak, dünyada hiçbir yerde anadolu var mı? yok. ama bizde bak anadolu var. biz ne demişiz, 'anadolu'. 'babadolu' değil, 'anadolu' demişiz. bu topraklar ana sıfatıyla sıfatlanmış.
kaynak: anadolu ajansı;
https://www.aa.com.tr/tr/...elerinizi-uzmeyin/2233943
--- spoiler ---
görsel
babadolu, anadolu...yine kelime oyunları, yine bilgisizlik had safhada sayın cumhurbaşkanında.
yahu, anadolu'ya ismini biz vermemişiz ki, romalılar vermiş. osmanlı bile roma'nın verdiği bu ismi kullanarak "anatoli" demiş anadolu'ya...
(bkz: anadolu/#44696110)
bizler ilkokulda öğrenmiştik, cepheden dönen bir asker susuzluktan yanmış, bir köy evine gelmiş buradaki köylü kadın da tasa ayran doldurup vermiş, asker ayranı içmiş ama içi hala yanıyor, tası uzatmış ve; "ana doldur, doldur ana" demiş.
böyle böyle birkaç tas ayran içmiş.
her seferinde "ana doldur, ana doldur" derken "ana-dolu" ya dönüşmüş.
işte bunlar bize ilkokulda anlatılanlar.
benim yaşım 45.
ben tabi ki anadolu isminin aslının bu olmadığını öğreneli çok oluyor.
ama erdoğan sanırım ilkokulda ne bilgi aldıysa üzerine hiç koymamış, eh zaten okumayı sevmeyen biri olduğunu "ben kitap okumam özetini okurum" diye kendi itiraf etmişti zamanında.
o yüzden ilkokulda öğrendiği bilgi ile anadolu-babadolu gibi kelime oyunları yapması gayet normal.
seçmeni de tam olarak bunu istiyor zaten ondan.
esasen osmanlı'nın yaptığı en iyi işlerden biri budur.
padişahların ve şehzadelerin eş olarak türk ve müslüman kadınları tercih etmemesinin sebepleri vardır.
hani bir laf var, "iki yahudi bir araya gelse şirket, üç türk bir araya gelse devlet kurarlar" diye...
türk devletlerin en büyük sıkıntısı budur.
herkes ağadır, paşadır, beydir.
herkes devleti yönetmek, kendi kafasına göre devlet kurmak ister.
bakınız osmanlı, anadolu'nun siyasi birliğini ancak ve ancak 16. yüzyılın başında sağlayabilmiştir.
oysa ki osmanlı, rumeli'deki birliğini ve siyasi düzenini, devlet teşkilatlarını anadolu'dan çok daha evvel tesis edebilmiştir.
osmanlı'nın anadolu'ya bu kadar geç hakim olmasının sebebi, anadolu'daki beyliklerdir.
anadolu'da osmanlı ile birlikte kurulan tüm beylikler osmanlı'ya problem olmuş, osmanlı siyasi birliğini sağlasa da, ankara savaşı sonrası beylikler yeniden hayat bulmuş ve ta 16. yüzyılın başına değin varlıklarını sürdürmüşlerdir.
işte osmanlı'da bunun bilincindeydi.
bu yüzden şehzadeler ve padişahlar kendilerine eş olarak türk kızlarını seçmezlerdi.
zira padişah eşi olacak türk kızının ailesi, güçlenebilir, ileride kendi hanedanlıklarını kurabilir ve osmanlı coğrafyasında hak iddia edebilirdi.
hele ki türk bir kadından doğacak şehzade osmanlı hanedanına dünür olacak aileye iyice siyasi nüfuz kazandırabilirdi...
bakınız, osmanlı'nın devlet teamüllerine göre, şayet osmanoğullarına mensup tahta geçecek bir şehzade kalmazsa, taht kırım hanedanlığına devrolunacaktı.
işte sırf bu yüzden osmanlı padişahları, kırım hanlarına karşı hep mesafeli olmuşlar, onlara karşı her zaman tetikte olmuşlardır. hatta belli etmeseler de osmanlı padilahları sırf hanedanlıklarına rakip olma olasılıklarından dolayı kırım hanedan mensuplarına karşı hep bir nefret duymuştur.
bunun en bilinen örneğini de osmanlı büyük bir acı ve yıkımla tecrübe etmiştir.
osmanlı padişahlarından 4. mehmet'in lakabı "avcı"dır. "avcı mehmet" olarak bilinir.
avcı mehmet osmanlı'nın en goygoycu, en zevk sefa düşkünü padişahlarından biridir, ama buna rağmen 39 senelik saltanatı "köprülüler dönemi" dolayısıyla rahat ve parlak geçmiştir.
lakin köprülülerin damadı olan sadrazam merzifonlu kara mustafa paşa 2. viyana kuşatmasını yapmış, başarısız olmuş ve bu başarısızlık ile birlikte osmanlı hızla gerilemeye başlamıştır.
işte 2. viyana kuşatmasındaki başarısızlığın nedenlerinden biri de osmanlı hanedanı ile kırım hanedanı (giraylar) arasındaki rekabettir.
viyana seferi sırasında kırım hanlığı makamında murat giray vardı, murat giray, osmanlı sarayında yetişmiş bir kırım şehzadesiydi, zaten kırım şehzadelerinden en az biri her zaman osmanlı sarayında rehin tutulurdu. adı rehine değildi tabi, ama hem onlar, hem osmanlı bir kırım şehzadesinin osmanlı sarayında rehin tutulduğunu bilir dillendirmezdi.
işte bu murat giray bizzat merzifonlu tarafından kırım hanlığına atanmıştı. lakin bir divan toplantısı sırasında merzifonlu, onu bulunduğu makama atayanın kendisi olduğunu azarlayarak hatırlatmış, bu da murat giray'ın gücüne gitmişti, bu durum padişah avcı mehmet'e yansıtıldığında da padişah bu hadiseyi görmezden gelmiş ve murat giray'a destek olmayarak onu rencide etmişti.
işte 2. viyana kuşatması esnasında murat giray kuşatma planına muhalefet etmiş, yine merzifonlu'dan azar işitmişti.
bu sebeple kırım hanı, tuna üzerinde savunması gereken müstahkem yerleri savunmamış ve jan sobieski komutasındaki lehistan(polonya) ordusunun viyana'ya yardıma gelmesine mani olmamış, bu yüzden de osmanlı büyük bir bozguna uğramıştı.
işte bu bozgunun altında yatan sebep, 2 türk hanedanlığının birbirleri ile içten içe olan rekabetidir.
osmanlı-kırım hanedanlığı arasındaki rekabetin bir benzeri de daha yakın zamanlarda (19. ve 20. yy) osmanlı hanedanı-kavalalı hanedanı arasında yaşanmıştır.
padişah abdülaziz ile kavalalı hanedanından prenses tevhide'nin dillere destan aşkı, ne yazık ki mutlu sonla bitmemiş, osmanlı hanedanının bekası için sadrazam keçecizade fuat paşa bu izdivaca engel olmuş ve abdülaziz, prenses tevhide ile evlilikten vazgeçmek zorunda kalmıştır.
bu ve benzer sebepler yüzünden osmanlı hanedanı, türk beylerinin türk kızları ile evlenip o beylerin de hanedana rakip olmasını engellemek için padişahlar ve şehzadeler türk kızları ile evlenmemişlerdir.
tabi bu durumun istisnai örnekleri vardır. örneğin genç osman'ın eşi bir türk kızıydı.
#tarih
padişahların ve şehzadelerin eş olarak türk ve müslüman kadınları tercih etmemesinin sebepleri vardır.
hani bir laf var, "iki yahudi bir araya gelse şirket, üç türk bir araya gelse devlet kurarlar" diye...
türk devletlerin en büyük sıkıntısı budur.
herkes ağadır, paşadır, beydir.
herkes devleti yönetmek, kendi kafasına göre devlet kurmak ister.
bakınız osmanlı, anadolu'nun siyasi birliğini ancak ve ancak 16. yüzyılın başında sağlayabilmiştir.
oysa ki osmanlı, rumeli'deki birliğini ve siyasi düzenini, devlet teşkilatlarını anadolu'dan çok daha evvel tesis edebilmiştir.
osmanlı'nın anadolu'ya bu kadar geç hakim olmasının sebebi, anadolu'daki beyliklerdir.
anadolu'da osmanlı ile birlikte kurulan tüm beylikler osmanlı'ya problem olmuş, osmanlı siyasi birliğini sağlasa da, ankara savaşı sonrası beylikler yeniden hayat bulmuş ve ta 16. yüzyılın başına değin varlıklarını sürdürmüşlerdir.
işte osmanlı'da bunun bilincindeydi.
bu yüzden şehzadeler ve padişahlar kendilerine eş olarak türk kızlarını seçmezlerdi.
zira padişah eşi olacak türk kızının ailesi, güçlenebilir, ileride kendi hanedanlıklarını kurabilir ve osmanlı coğrafyasında hak iddia edebilirdi.
hele ki türk bir kadından doğacak şehzade osmanlı hanedanına dünür olacak aileye iyice siyasi nüfuz kazandırabilirdi...
bakınız, osmanlı'nın devlet teamüllerine göre, şayet osmanoğullarına mensup tahta geçecek bir şehzade kalmazsa, taht kırım hanedanlığına devrolunacaktı.
işte sırf bu yüzden osmanlı padişahları, kırım hanlarına karşı hep mesafeli olmuşlar, onlara karşı her zaman tetikte olmuşlardır. hatta belli etmeseler de osmanlı padilahları sırf hanedanlıklarına rakip olma olasılıklarından dolayı kırım hanedan mensuplarına karşı hep bir nefret duymuştur.
bunun en bilinen örneğini de osmanlı büyük bir acı ve yıkımla tecrübe etmiştir.
osmanlı padişahlarından 4. mehmet'in lakabı "avcı"dır. "avcı mehmet" olarak bilinir.
avcı mehmet osmanlı'nın en goygoycu, en zevk sefa düşkünü padişahlarından biridir, ama buna rağmen 39 senelik saltanatı "köprülüler dönemi" dolayısıyla rahat ve parlak geçmiştir.
lakin köprülülerin damadı olan sadrazam merzifonlu kara mustafa paşa 2. viyana kuşatmasını yapmış, başarısız olmuş ve bu başarısızlık ile birlikte osmanlı hızla gerilemeye başlamıştır.
işte 2. viyana kuşatmasındaki başarısızlığın nedenlerinden biri de osmanlı hanedanı ile kırım hanedanı (giraylar) arasındaki rekabettir.
viyana seferi sırasında kırım hanlığı makamında murat giray vardı, murat giray, osmanlı sarayında yetişmiş bir kırım şehzadesiydi, zaten kırım şehzadelerinden en az biri her zaman osmanlı sarayında rehin tutulurdu. adı rehine değildi tabi, ama hem onlar, hem osmanlı bir kırım şehzadesinin osmanlı sarayında rehin tutulduğunu bilir dillendirmezdi.
işte bu murat giray bizzat merzifonlu tarafından kırım hanlığına atanmıştı. lakin bir divan toplantısı sırasında merzifonlu, onu bulunduğu makama atayanın kendisi olduğunu azarlayarak hatırlatmış, bu da murat giray'ın gücüne gitmişti, bu durum padişah avcı mehmet'e yansıtıldığında da padişah bu hadiseyi görmezden gelmiş ve murat giray'a destek olmayarak onu rencide etmişti.
işte 2. viyana kuşatması esnasında murat giray kuşatma planına muhalefet etmiş, yine merzifonlu'dan azar işitmişti.
bu sebeple kırım hanı, tuna üzerinde savunması gereken müstahkem yerleri savunmamış ve jan sobieski komutasındaki lehistan(polonya) ordusunun viyana'ya yardıma gelmesine mani olmamış, bu yüzden de osmanlı büyük bir bozguna uğramıştı.
işte bu bozgunun altında yatan sebep, 2 türk hanedanlığının birbirleri ile içten içe olan rekabetidir.
osmanlı-kırım hanedanlığı arasındaki rekabetin bir benzeri de daha yakın zamanlarda (19. ve 20. yy) osmanlı hanedanı-kavalalı hanedanı arasında yaşanmıştır.
padişah abdülaziz ile kavalalı hanedanından prenses tevhide'nin dillere destan aşkı, ne yazık ki mutlu sonla bitmemiş, osmanlı hanedanının bekası için sadrazam keçecizade fuat paşa bu izdivaca engel olmuş ve abdülaziz, prenses tevhide ile evlilikten vazgeçmek zorunda kalmıştır.
bu ve benzer sebepler yüzünden osmanlı hanedanı, türk beylerinin türk kızları ile evlenip o beylerin de hanedana rakip olmasını engellemek için padişahlar ve şehzadeler türk kızları ile evlenmemişlerdir.
tabi bu durumun istisnai örnekleri vardır. örneğin genç osman'ın eşi bir türk kızıydı.
#tarih