bugün

taraf gazetesi'nin tsk ile alakalı hemen hemen tüm haberlerine imza atan muhabiri.

kendisi en son şu meşhur "belge" olayından sonra amiri yasemin congar ile aynı cümleleri kullanmış ve ilgili belgenin jandarma kriminal laboratuvarı tarafından değil, emniyet kriminal laboratuvarı tarafından incelenmesini dillendirmiştir.

şimdi bu güzel kardeşimize sormak gerekir, tamam sen gazetecilik görevini yapıyorsun, eline öyle veya böyle geçmiş olan bir belgeyi gazeteci kimliğin ile haberleştirmişsin fakat, ey mehmet baransu, sana bu belgeyi yayın yasağı olmasına rağmen hukuku hiçe sayan savcılık veya emniyet vermedi mi? siz söylemediniz mi, "bu belge ergenekon savcılarında ve emniyette var" diye? e o zaman güzel kardeşim, bu belge gerçek ise veya bu belgenin ciddi bir belge olduğu aşikar iken, ergenekon savcıları'nın bu belgeden bilgisi var iken, neden askeri savcılığa bir yazı yazıp ilgili belgenin araştırılmasını talep etmediler de sana servis ettiler?

diyelim ki, bunu sana savcılık değil de, emniyet servis etti ey güzel kardeşim, emniyet bunu kriminal laboratuvarında sana servis etmeden önce neden inceleyip "gerçek" sonucuna varmaya yanaşmadı da direkt sana servis edilip de ortalık bir anda karıştı?

tck'ya aykırı şekilde yedeklenme alınmaksızın bilgisayarlar götürülür sonra "bu bilgisayardan bu belge çıktı" diye iddia edilir, bilgisayar sahibi "bana yedekleri verilmedi, böyle bir belge bilgisayarımda yok!" der kendisini savunmak için haklı olarak, senin yedeklerini alıp, vermen soruşturma açısından hem senin için garanti, hem de şüpheli için. adam o iddia doğru da olsa "bende böyle bir belge yoktu, sonradan koyulmuş, yedekler erilmedi" diyebilir. sonra, yayın yasağı olmasına rağmen bilgi ve belge sızdırılır, sızırılanlar ve sızdıranlar araştırılmaz, haklarında takip başlatılmaz, soruşturma açılmaz. ondan sonra ergenekon davası'nı hukuk çerçevesinde değerlendirmemiz istenir, neyin hukuku?

velhasıl, bu arkadaş dese ki, "askeri ve sivil uzmanlardan bir komisyon oluşturulsun ve bu belge krimminal olarak incelensin" anlarım ama "emniyet incelesin, jandarma incelemesin" inadı neden? sana servis eden emniyet veya savcılık neden emniyete incelettirmedi bu ellerindeki belgeyi de direkt sana servis ettiler? madem gazetecilik yapıyorsun, bu soruları da bir zahmet soruver sana o belgeleri servis eden düdüklere. "arkadaş bana veriyorsunuz bunu haber yapayım diye ama bunun gerçekliğine kesin olarak ulaştınız mı?" diye.
el bombalı ceza haberiyle yine gündeme gelen sallamasyon muhabir. tsk'ya bok atmak için böyle bir şey ileri sürdüğünü düşünmekteyim. tabi ki olay incelenecek, araştıralacaktır. şu anda ön yargılı yaklaşıp hemen "bu adam zaten bu tip haberler yapıyor" demek yanlış olsa da, yine de bu kişinin ne tarz bir adam olduğu bilinmektedir.
son haberi ile ilgili ahmet altan yazısıdır.

`http://taraf.com.tr/makale/8097.htm`
tetikçilikte rakip tanımayan taraf gazetesi çalışanı. ne kadar pis iş varsa üstüne yıkılır. kime bok atılacaksa, kimin hakkında sahte belge hazırlanacaksa, kimin hakkında belgeler çarpıtılarak kamuoyuna sunulacaksa bunu baransu yapar.

not: tralliani sağolsun entrysi ile uyardı, fetocuymuş kendisi. tarafa da bu yakışırdı.
an itibariyle teketek programında, ordu bizim de gözbebeğimiz, ordumuz bu ülkenin temel direği gibi laflar ederek insanları güldürmüş taraf yazarı. efenim neymiş, sadece ordu değil tüm kurumlardaki yanlışlıkları gündeme getiriyorlarmış, mesela tapu kadastro da da bir usulsüzlük olsunmuş hemen haber yaparlarmış. bu arkadaş ya gerçekten saf ya da herkesi kendisi gibi saf zannediyor.
taraf gazetesi nin alenen ordu düşmanı yayınlar yaptığını artık kundaktaki bebek bile biliyor. bunu anlayabilmek için 3 gün taraf okumak yeterli. 1. sayfanın %80 i ordu ile ilgili iddialar ve suçlamalarla dolu. sen kimi kandırıyorsun baransu? bu memlekette bir tek orduda mı kusurlar var? hani diğer kurumlar nerede gazetende? neden yalan söylüyorsun, takiyye yapıyorsun ekran karşısında? yüreğin yetmedi değil mi, evet bizim tek derdimiz ordu demeye? bu işin bir boyutu.
bu arkadaşların nitelikli ordu düşmanlığı yaptığını anlamak çok mu zor? yapılan ergenekon haberlerinin tek hedefinin tsk olduğunu neden anlamıyor beyin tutulması yaşayan bir takım sözde entel dantel takımı?

genel yayın yönetmeni ahmet altan tipik bir 2. cumhuriyetçi, bir çift memeyi tüm vatan toprağına tercih ettiğini göğsü kabararak söylemiştir bir zamanlar.

yasemin çongar, bir zamanların abd muhabiri, memlekete dönünce nedendir bilinmez birden ordu düşmanı bir gazetede neredeyse ahmet altan la eşit konumda çalışmaya başlamıştır.

önder aytaç, küçüklüğü fethullah ın kucağında geçmiş, polis akademisi hocası, azılı tsk düşmanı, aynı zamanda taraf yazarı.

emrullah (emre) uslu, emniyette başkomiser olarak görevliyken birden abd ye uçtu ve tam 6 yıl orada kaldı. yasalar en fazla 4 yıla kadar izin verdiği halde, nasıl oluyorsa, çeşitli raporlar alarak tam 8 yıl boyunca görevini orada sürdürmüştür. ayrıca devlet memurlarının basına açıklama yapması yasak olduğu halde bu arkadaş hem de sürekli olarak stratejik-siyasi-politik olarak adlandırılabilecek ekstrem konularda köşe yazarlığı yapıyor.

bu gazetenin kimlere hizmet ettiği artık yeterince açık mı?
bu seneki Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi ödülünü "O dört er böyle öldü: Pimi çekip eline verdi" habeiyle kazanan taraf gazetesinin ünlü muhabiri.
bakalım generallerin kapsında yatıp darbe yapın diyen gazetecilerin içeride olmasını eleştiren medya özgürlükçüleri destek olacak mı sorusunu aklıma düşeren medya mensubu.
kürt asıllı taraf muhabiri*. star, bugün, samanyolu, albayrak ve turkuaz grubunun vazgeçilmez referansı.

bakalım, ne çıkacak. başıma bir iş gelmeyecekse bu adamın derin bağlantıları var diyorum. yoksa bu genç yaşta, nerden, nasıl ulaşıyor o bilgilere.

"soros' pu çocuğu" gibi gerzek tanımlamalarla yaklaşmayacağım; ama, bizim cenahın tetikçi olarak ona haber servis ettiğine dair cüretkar kanılarım var.
ntv haberi gibi balon haberlere imza atan sözümona cesur gazeteci. tsk ya karşı alenen yıpratma kampanyası başlatarak, ordunun şerefli subaylarını töhmet altında bırakan haberlere imza atmıştır. tutukluluk talebiyle adliyeye sevkedilmesi ülkede hala cesur savcıların bulunduğuna işarettir. bakalım aynı kararlılığı yargıçlardan görecek miyiz.
bildiğin maşa.
serbest bırakılmasıyla bir takım zevatın maymun sesleri eşliğinde zulu dansı yapmasına sebebiyet vermiştir. kanı bozuk vatan hainlerini halletmek için vazeline ihtiyaç duymayacağız, biz zoru severiz.
tsk hakkında yaptığı her haberin olay olduğu gazeteci. genelkurmayın her haberden sonra mahkemede hesaplaşacağız demesi ve o kadar haberden sonra tsk tarafından herhangi bir davanın açılmaması çok ilginçtir.
çalıştığı yayın organı olan taraf gazetesinde hanefi avcıya dayandırılarak yapılmış ve yapılmakta olan bol miktarda haber mevcuttur. mehmet baransu gibiler ucu kendilerine dokunmadığı sürece bu tür bilgilere atlar, kaynak veya belge aramazdı şu güne kadar.

işin ucu cemaatlere dokunduğu anda mehmet baransu bastı çığlığı, hanefi avcıya olan güveni sarsıldı birdenbire.

cem ersever, termal kameralı uçaklar, susurluk olayı gibi hanefi avcıya dayandırarak yaptıkları haberlerde, nedense hanefi avcıyı bu kadar sorgulama gereği duymamışlardı. bu kadar belli ederek, bu kadar panikleyerek geçmişte çok güvendikleri adama birdenbire sırt çevirmeleri, haliç'te yaşayan simonlar dün devlet bugün cemaat adlı kitabın daha yayınlanmadan başlayarak yarattığı durumun kendileri için ne kadar vahim boyutta, ne kadar tehlikeli olduğunu ve olacağını gözler önüne seriyor.
aylar önce gazetede yanımdan geçip duran, "aha da belge uzmanı bu" diye dalga geçilene kadar o olmasına ihtimal vermediğim kişi. havasından yanına yöresine yaklaşılmıyordu. aman. ve evet iş arkadaşları bile kendisiyle dalga geçebiliyordu.
çok iyi bir gazeteci.
emin çölaşan ın minik kuşuna vahiy meleği muamelesi yapanların beğenmediği.

not: minik kuş emin çölaşan ın haber kaynaklarıdır,ayrı bir ifadeyle ulusalcı bürokrasidir.
ordu'yu yıpratmak amaçlı yaptığı maksatlı haberler sonucunda banka hesabına kaç dolar yattığını merak ettiğim adam.
ordu ve asker hakkında yaptığı hiçbir haber bugüne kadar yalan olmayan gazeteci. Millet hata kimde diye soracağına sen bunu nasıl yazarsın diye soruyor.
gazeteci veya muhabir olmanın elimize geçecek belgelerle orantılı olduğunu anlamamızı sağlayan şahıs.

edit: tv lere çıkıp konuşmasın, sadece servis edilen belgeleri yayınlasın, yoksa konuşunca kanal değiştirmek zorunda kalıyorum, diğer şürekası gibi konuştuğunu kendiside anlamıyor.
skytürk'te entry i yazdığım dakikalarda konuşurken Hanefi Avcı'nın yalan söylediğini belirten, kendisine sanki yanıt alabilecekmiş gibi sorular soran gazeteci. Hanefi avcı ya sorduğu sorulara yanıt alamamış, üzerine de kayıt cihazı hanefi avcı tarafından duvara fırlatılmış.

Ben de isterdim ki kendisine sorulan şu iki soruya cevap versin:

1) Emniyette fethullahçı cemaatin varlığı doğru mudur? (3 defa soruldu şimdilik)
2) Siz fethullahçı mısınız?

Sorular kendisine yöneltildiğinde başka şeyler söylemiş, eşinin amerikada 8 ay ayakta çalıştığını, borç ödediklerini falan anlatmıştır.

Kendisinin gazetecilik mantığını birebir kullanarak diyorum ki: yukarıdaki sorulara evet ya da hayır diye yanıt veremezse yalancıdır, karşı darbecidir, fethullahçıdır.
servis edilen belgeleri yayınlamaktan başka bildiği bir nane olmayan şahıs. gazeteci değil bir nevi paravan.
(bkz: mösyö - hanefi avcı nın yazamadıkları)
sevgili dostumdur iyi adamdır,ülkesini sevendir,kimsenin uşağı değildir.
dün akşam haberturkte sansürsüz adlı programda çığırtganlık yaptığına şahit olduğum gazetececi yazardır. tartışılan konu hanefi avcının kitabının ardından başta m.baransu'nunda olmak üzere çıkmış tepkisel kitaplardı. program boyunca izlediğim tek şey mehmet beyin barııım barııım bağırması "benim kitabım" ,"ben yazdım"," kimse yazamaz" gibi ben odaklı cümleleriydi.
mösyö adlı kitabı ile rezilliğini bir kez daha gözler önüne sermiş kolpacı abd ajanı.