bugün

(bkz: ziya)
(bkz: nur)
ışık evleridir.
sesten daha hızlıdır. bu nedenle gök gürlediğinde önce şimşeği görür ardından 5-6 saniye sonra sesini duyarız.
(#18469340) numaralı entrye cevaben:

maddenin fiziksel yapısındaki atomik etkileşim sonucu meydana ışıyan bir enerji türüdür. Kaynağından çıktıktan sonra bütün yönlere dağılır ve dalgalar şeklinde ilerler. Herhangi bir dalganın iki temel özelliği dalga boyu ve frekansıdır. Dalga boyu, birbirine komşu iki dalganın tepe noktaları arasındaki mesafedir.

Fizik biliminde, ışığın tanımlamaması gibi bir durum söz konusu değildir.
hakkinda bu kadar az entry girildigini görünce sözlük yazarlarinin ya cogunun sözelci, ya hala ögrenci, ya bu konu hakkinda hic bir arastirma yapmadigini ya da bilgisini paylasmak istemeyen bencil kisilerin olusturdugunu düsündürdü.

isik insan gözü ile görülebilen elektromanyetik ışınımdir. Bu görünen bölüm elektromanyetik tayfta 380 nanometre (nm) ile 780 nm arasindaki dalga uzunlugudur, bu da frekans olarak 789 thz ile 384 thz eder. isinimin görülebilecegi sinirlar infrarot (kiziötesi) ve ultraviyolet (morötesi) isinimlari da isik olarak adlandirilir.

isigin vakum icindeki hizi 299 792,4574 ± 0,001 km/s dir, bu da 1973 yilinda Boulder grubu´nun ölcümüyle ispatlanmistir. 1983 yilindan beridir ise türkiye´nin de 1875 yilindan beridir üyesi oldugu CGPM (General Conference on Weights and Measures) tarafindan 299792,458 km/s sabitlestirilmistir. normal günlük görmüs oldugumuz isik hizi ise vakumdaki isik hizindan daha azdir.

ortamdaki isik hizi = vakumdaki isik hizi / ortamin kirilma indisi formülüyle hesaplanir.

bir kac kirilma indisi:
hava: 1,000298
su: 1,3
cam: 1,6

kuantum fiziginde isik klasik dalga olarak düsünülmez, aksine bir kuantum objesi olarak farz edilir. buna göre isik her bir enerjikuantumundan olusur, yani fotonlardan. bir foton aslinda bir element parcacigidir, yani kütle agirligi "0" olan bir bozondur.
ışık güneşten dünyaya 8 dk. gibi uzun bir sürede gelebilir. sonuç olarak, güneş kazara patlarsa biz 8 dk. sonra anca görürüz.
zaman ve mekan kavramı değişken iken ışık sabit kalabilecek bilinen tek ölçüdür.

mesela güneşe baktığımızda onun 8 dakika önceki halini görebiliriz.

şu an gözlemlenebilen en uzak mesafe quasardır ve 12 milyar ışık yılı uzaktadır.

bunun anlamı şudur: eğer quasardan dünya gözlemlenebilse idi dünyanın 12 milyar yıl önceki hali görülebilirdi.
bazen öyle çok rahatsız eder ki.. karanlık, hafif ışık tüm gerginliğinizi almakta ışıktan daha fazla işe yarar.
madde mi yoksa enerji mi diye hala tartışılır. enerji ise aynaya çarpım nedne yansır? madde ise ağırlığı,kütlesi neden yok?

Işığın parçacıklardan oluştuğu fikrini ilk kez Isaac Newton ortaya koydu. Sonraları ışığın dalgalardan oluştuğu düşüncesi yayıldı, ve rahatlardı; ta ki Max Planck bazı deneylerinde ışığın tanecikmiş gibi davrandığını farkedinceye dek. Işık sanki devamlı dalgalar değil de, enerji paketcikleri gibi geliyordu. Einstein ve Planck bu enerji paketlerini ışık quantumu veya foton olarak adlandırdılar. Fotonlar sanki birer parçacıklarmış gibi davranıyordu. Relativite (izafiyet) teorisine göre, bir parçacığın ışık hızında gidebilmesi için kütlesinin sıfıra eşit olması gerekiyordu! Demek ki ışığın enerjisi sadece kinetik enerjiydi; kütlesinden kaynaklanan hiçbir enerjisi yoktu. Einstein o güne dek açıklanamamış olan fotoelektrik olayını bu kavramla açıkladıktan sonra, bilim adamlarının ağzında yeniden 'ışık nedir?' sorusu gündeme gelmişti. Eğer ışık dediğimiz olgu parçacıklardan oluşuyorsa, frekans veya dalgaboyunun ne anlamı var acaba? Aslında sorulması gereken en iyi soru: "ışık gerçekten nedir?" Cevap: 'Hem dalga, hem parçacık Işığın bazı özellikleri sadece dalga olgusu (mantığı) ile açıklanırken (girişim veya kırınım gibi), bazı özellikleri ise sadece foton konsepti ile açıklanabiliyor (Fotoelektrik olay veya atomların enerji soğurması ve salması gibi).
cisimleri görmeyi ve renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji , ziya , nur , şavk .
bir yeri aydınlatmaya aydınlatmaya yarıyan araç .
mutluluk , sevinç gibi şeylerden doğan , özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı .
aydınlık demekmiş.
Kendisini gözle göremezsiniz ama onun sayesinde herşeyi görürsünüz.
fotonlardan meydana gelir. fotonlar ise hem dalga hem parçacıklardan oluşur. dolayısıyla ışık, hem kütlesiz dalgalar hem de bildiğimiz kütleye sahip parçacıklar bütünü olabilir.
Saniyede 299.792 km’lik hızıyla evrenin Usain Bolt’u da olsa aslında kusurludur. Hepimiz geçmişin yansıması ile yaşıyoruz. X=v.t’deki yol, durumu kotarıyor, uyanmıyoruz.
Gözden nesneye mi gidiyor nesneden göze mi geliyor tartışmalarını beraberinde getirmiştir

Nesneden ve ışıktan arıtılmış ortamda bir miktar görme hissinin olması ışın gözden çıktığını savundurtmuş.

Duvarın da bir nesne olduğunu savunanlar ise duvarın ışık kaynağı olduğunu savunmuşlar.
dondurulmuş bir ışık ile kendi hızının sınırlarında dolaşan ışığın çarpışması sonucu ortaya karanlık çıkabilirmiş. rivayetler o yönde. ama çok şey etmemek lazım.
380-760 nano metre arasında değişen dalga boyu ile temsil edilen bir radyan enerjidir.
ibne gibin puşt gibin birşeydir.

basit gibi dursa da bir çok hesaplama gerektirir. bahsettiğim herhangi bir mekanın aydınlatılması ile ilgilidir.

elektrik mühendisleri odası her mekan için gerekli asgari ışık miktarını belirlemiştir.

https://www.google.com.tr...9nrKlfNlhu3rLNSXXYVEZo00w
görsel
Türkçe saf heavy metal yapan diken grubunun 1998 yılında çıkan “hedef büyük” albümünde bulunan ballad ayarında mükemmel parçaları.
içerisinde milyarlarca foton bulunabilen yapı. yeterince karanlik bir ortamda gözümüzle birkac sayida fotona sahip olan ışığı görebiliriz. yani gozumuz isigi ölcen alet seklindeki dedektorlerden ayri olarak gozlem adina iyi bir organik dedektor sayilir. bir yere kadar tabii.

ışık maxwell denklemlerine göre bir dalgadır. fotoelektrik etkiye göre ise ayrıyeten bir parçacık. newton mekaniği der ki; bu enerji taşıyan bir parçacıktır. belli bir anda belli bir hızı ve konumu vardır. kuantum mekaniğine göre ise ışık paketler halinde ve daha küçüğe bölünemez bir enerjidir. bu en küçük enerji birimi fotondur. foton ne madde ne de parçacıktır. foton bir kuantadır.

kuantum mekaniginin en temel denklemi şudur:

e = hv

yani enerji eşittir planck sabiti çarpı elektromanyetik radyasyon frekansı (ışıma yapan maddenin frekansı, yani ışığın frekansı).

v ise ışığın dalgaboyu (lamda) ile çarpılırsa ışık hızı (c) elde edilir.

klasik mekanige gore eğer ışığı bir polarizöre belli açıda gönderirsek (alfa açısı diyelim):

e(alfa) = e(0) cos(alfa)x + e(0) sin(alfa)y diye bir formul olusur. sonrasında sin(alfa) kısmı formulden gider cunku ısıgın yollandıgı acıyı x ve y vektoru olarak ikiye ayırdık. y kısmından gelen ışık polarizörden geçmez yani absorbe olur. bu yuzden bunu formulden cıkarttık. sonuc:

e(alfa) = e(0) cos(alfa)x yani buna gore alfayı sıfır alıp ışığı lineer sekilde gonderirsek sonuç 1 olur. ışık geçer. alfayı pi/2 alırsak sonuç 0 olur. ışık geçmez. peki nasıl olur?

klasik mekanige gore ışıktaki butun fotonlar aynı ozelliklere sahiptir. yani aynı acıda gonderilen fotonlardan bazıları polarizorden gecip bazıları gecmemezlik yapmaz. ya hepsi geceri ya da hicbiri gecmez.

einstein bunun ucerine cilgina donup fotonların bizim bilmedigimiz gizli bir degiskene sahip oldugunu ileri surmustur. eger bu gizli degisken hakkinda bilgi sahibi olrusak o zaman fotonun polarizörden gecip gecmeyecegi konusunda kesin bir yargiya varabilirdik. olasılıklar bu yuzden ortaya cıkıyor demistir einstein. ısıgın asıl dogasında olasıklara yer yok demistir. ardından john bell çıkıp bell eşitsizliği ile einstein'a kapak yapar. der ki gizli degisken diye bir sey yok. deterministik bir surec yok. ısıgın dogası boyle ve bu sey tamamen olasılıksal.

peki o halde isin icine olasılıklar girdiyse, bir fotonun dalga fonksiyonunu nasıl yazabilirdik? cunku yukarıdaki denklem klasik mekaniksel ve deterministik bir denklem. artik olasılık dalgalarını iceren indeterministik bir gerceklikle karsi karsiyayiz. bunu nasil formulize edebilirdik?

artık fotonların durumlarının veya dalga fonksiyonlarının vektorel bir ozelligi oldu. yani belli bir yondeki vektörü ikiyle üçle dörtle çarpabiliriz. kuantum mekanigindeki denklemlerin lineerlik ozelliginden faydalanarak aynı seyi denklemlere de uygulayabiliriz. şöyle diyebiliriz mesela: x yonunde polarize olmus fotonlar + y yonunde polarize olmus fotonlar. bu da bize kuantum mekaniksel superpozisyonu verir. y kısmını yine atarız ve sonuc su olur:

x yonunde polarize olmus fotonlar. onceki denklemde cos(alfa)x idi bu. simdi cos yok. cunku fotonların hepsi polarizorden geçip gidiyor. bir kısmı gecip bir kısmı gitmiyor.

buradan sonrası artık superpozisyon kısmına giriyor. ışığın superpozisyon halini de süperpozisyon başlığı altında inceleyelim. konu uzayacak cunku. süperpozisyon hem klasik fizikte hem de kuantum mekaniginde gecen bir kavramdir. yani klasik mekanigin gecerli oldugu bir elektrik devresinde de süperpozisyon tanimi gecer, bir elektronun kuantum durumunun aynı anda hem 0 hem 1 degerine sahip oldugu bir kuantum sisteminde de aynı tanım gecer.
"...istediğin zaman ışığı söndür, senin karanlığını da tanır ve severim..."

(Gitanjali - Rabindranath Tagore)
elektromanyetik spektrum içindeki, gözle görülebilen elektromanyetik radyasyon biçimi.

görülebilen ışık, 400–700 nanometre arasındaki dalga genişliklerine sahiptir.