bugün

bohem hayatın amına koymaktır.
Gözümün önünde canlanıyor böyle şeyler yapmayın ya.
klozete oturmuş olmanız da lazım. bi de göz makyajınız akıyorsa uy.
(bkz: kafayı yiyince yapılanlar)
lan.
bir gün teknedeyiz.
yanımizda italyan turistler var.
bulgur pilavı çıktı yemek olarak.
dediler ki " bu ne ".
dedim ki wheat o wheat.
dediler ki " biz bunu sadece ekmek yapıminda kullanıyoruz, böyle yenmez bu. "
dedim ki " sıs la, ye işte, biz bunu sıcak soğuk yeriz. "
yediler, begendiler, sonra kasap havasıyla halay çektik beraber.
arada ibne lazio diye lafı da soktum. viva la roma. evet.
Bir Yaz gecesinde anlamının daha derin olması muhtemel eylem.
Malum akdeniz akşamlar.
Üzerinde taşıdığı ve Son mal varlığı olan Elbisesini mecburiyetten satmak zorunda kalan ve bu parayı bulgura vererek, çıplaklık ve açlık arasında tercihini çıplaklıktan yana kullanan insanın yaptığı eylemdir. Evet, bu durum insanı ağlatmaya yeter de artar bile.
(bkz: yaran başlıklar)

oğlum yapmayın şöyle şeyler ciddi iş yapıyoruz burada kahkaha attım arkadaş.
Az sonra deneyeceğim eylemdir.
Ama ağlama kısmı zor, onun için bir de soğan ekleyelim bu tanıma lütfen.
Hayatın ırzına geçtiği anın fotosu.

Hayat yapar bazen öyle. Adam madam demez koyar.

Ben Roma gibi bir şehirde bulgur pilavı yemeye takıldım yalnız.
sevgilisi bir gün sürpriz yapmıştı. ''roma'ya iki bilet aldım sen de gel'' dedi o'na.
gözleri büyümüştü mutluluktan. sevdiği adam dünyanın en mutlu kadını yapmıştı onu.

oysa ki beşiktaş maçı deblasmanına gidecekti roma'yla oynayacağı. kız izin vermeyecekti.
adam çakal! kurnaz!
''hele oraya gideyim de nasılsa maça kaçmanın bir yolunu bulurum'' diye düşündü.
dediği gibi de oldu.

akşama kadar eğlence ve gezmeden sonra otele çekildiler. güzel bir akşam yemeği üstüne dans ve nihayetinde odaya çıkıp çılgınlar gibi! ( gece ergenler yatınca editlerim)

sabah kalkınca izin alması kolay oldu.
bizim çakal arkadaşlarıyla stadyuma gitmek üzere çıktı otelden.

ardından fulya' da çıktı.
hava çok güzeldi o gün. kendini attı dışarıya ve elinde papatya çiçekleriyle neşe içinde zıplayarak koşuyordu sokaklarda. nasıl koşmasın ki? hayatında ilk defa romaya gelmişti.

biraz köhne ve tenha sokakta bir bakkal gördü. şen bakkaliye2 ydi ismi. içeri girdiğinde adam sıvazlıyordu
'' merhaba'' dedi ve ekledi. ''kesinlikle sizde türksünüz çok güzel bir tesadüf çok sevindim. bir tane su alabilir miyim?''
adam şerefsiz! adam sapık!
- sular arka tarafta bacım, gel vereyim.
fulya güvendi ona. ne de olsa yabancı bir ülke de kendi vatanından bir ses.
geçti arkaya.
ve şerefsiz, sapık , adi pislik adam önce onu yere yatırdı ve sonra ( burayı da gece editlerim).

fulya perişan bir halde ağlayarak ve hıçkırarak kendini bakkalın dışına atabildi. can havliyle ikinci seferden! önce kaçabilmişti.
fulya perişan! kirlenmiş!
ama kaçarken üzerine hiçbir şeyini alamamıştı.

koşuyordu hiç durmadan. çıplak olduğunu bile farkedemiyordu ve yeterince uzaklaştığından emin olduğu an kendini başka bir dükkana atabildi.

şansa bakın ki orası da anadolu ev yemekleri isimli bir lokantaydı.
ama orada karşısına çıkan yaşlı dede insandı.
yaşlı dede melek! yüzü nur! apak.

kalktı hemen oturduğu masadan. önünde yemeği ( bulgur pilavı, yoğurt, turşu)
önce bir bardak su verdi ve sonra sofraya oturttu. ''ye kızım'' dedi ''bulgur pilavını nenen yaptı.''

tabi ki üstüne de yan masadan aldığı bir masa örtüsünü örttü ama fulya ağlayarak pilavdan iki kaşık aldıktan sonra. ( tam uyumlu olsun diye).
o yemeğini yerken dedem! nur yüzlü insan dedem polisi aradı.

polis geldi ifade şikayet v.s kızı otele götürdü. sevgilisine haber verildi o da geldi.
ama aklı maçtaydı ve beşiktaş yenilmişti. kızın o gün yaşadığı olayı algılayamadı bile.
allah belasını versin. hayvanoğlu hayvan.

işte roma' da çırılçıplak ağlayarak bulgur pilavı yemenin hikayesi budur.
ve (bkz: açtığın başlığı silksinler)

troll başlığı açacaksan destekleyeceksin. bir daha göstermem.
Abi şu fantastikliği yaşayan arkadaşın kafasını istiyorum.
bir yozgatlı tarafından yapılırsa daha anlamlı olacaktır.
(bkz: hayal gücünü zorlayan başlıklar)
Barcelona'ya gittiğimde yapacağım ilk iş olacaktır.
hayaller paris hayatlar bitlis olayını köküne kadar yaşamaktır.
kimsenin başına gelmesini istemediğim durumdur.

hayatı sorgulatır.
yaninda bir baş soğan da varsa azrail gelebilir, kisinin dünyayla işi bitmiştir.
(bkz: Hani marjinal bizdik) derler adama.
Eskiden Anadolu kırsallarında iki veya üç yaşındaki çocukların başına gelen durumdur.
vay be yalnız değilmişim dedirten başlıktır. bunu yaparken aynı zamanda kontör transferi işlemi gerçekleştiriyorum bazen. eminim siz de yapıyorsunuzdur.
gürün bulguru olacak ama. aşağısına soyunmak hafifliktir.
Oğlum, bunlar kendini deliliğemi vuruyor.
Çırılçıplak kelimesi ile bulgur pilavı söz öbeğini yanyana göreceğiniz tek yerdir ulu.
bak bak yağız anadolu delikanlısına bak.. eskiden anadolu kırsallarında diyo bir de.. biz de zaten batıda röpdöşambırımızla, florantin çorbası sonrası chateaubriandımızı yiyorduk.

görsel