bugün
- almanya9
- ali erbaş10
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi18
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi14
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım13
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel14
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır21
- anın görüntüsü19
- istanbul suriyenin başkentidir12
- bik bik moderatör olsun17
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı46
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın9
- türkiyede çok abartılan arabalar18
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- uzağı göremeyen insan10
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- boşuna yaşıyorum hissi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası31
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler8
- sözlük kızlarının don renkleri20
- kanınıza rengini verir misiniz15
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- patiswiss14
- integralin müfredettan kaldırılması12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız19
- evlilik17
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- türkiye işçi partisi9
çıktım ağacın dalına topladım hamını mamını düşersen aşağıya görürsün ebenin amını....
barış bıçakçı'nın en harika kitabı. kitaptan henüz bahsedilmemesi de sözlüğün ayıbı.
detaya girmeyeceğim; eminim okuyanlar vardır.
--burus vilis ölüymüş--
beni en güzel evdeki ayna gösteriyor.
--burus vilis ölüymüş--
detaya girmeyeceğim; eminim okuyanlar vardır.
--burus vilis ölüymüş--
beni en güzel evdeki ayna gösteriyor.
--burus vilis ölüymüş--
kısa, anlamlı, özlü sözlerdir.
barış bıçakçı'nın kesinlikle en güzel eseri. barış bıçakçı'nın en iyi kitabının aramızdaki en kısa mesafe olduğunu söyleyen emrah serbese katılmıyorum.
--spoiler--
veciz sözler programında sözcüğün yalnızlık olduğu ve bana kalırsa en yoğun katılım gerçekleştiği gün, kahramanmaraştan arayan bir lokantacı,"kumarda kaybedemeyeceğiniz tek şey yalnızlığınızdır." yozgat'tan genç bir öğretmen, "yalnızlık üzerinde durduğunuz zemindir." van'dan bir kadın terzisi, "yalnızlık su gibidir, içinde durduğu insanın şeklini alır." ankaradan bir serbest muhasebeci, "yalnızlık mı? milyarlarca insanın adı geçiyor bu bahiste."
--spoiler--
--spoiler--
veciz sözler programında sözcüğün yalnızlık olduğu ve bana kalırsa en yoğun katılım gerçekleştiği gün, kahramanmaraştan arayan bir lokantacı,"kumarda kaybedemeyeceğiniz tek şey yalnızlığınızdır." yozgat'tan genç bir öğretmen, "yalnızlık üzerinde durduğunuz zemindir." van'dan bir kadın terzisi, "yalnızlık su gibidir, içinde durduğu insanın şeklini alır." ankaradan bir serbest muhasebeci, "yalnızlık mı? milyarlarca insanın adı geçiyor bu bahiste."
--spoiler--
--spoiler--
"Bir öğleden sonra sahilde oturmuş kitap okurken koşarak önümden geçtiğini gördüm, biraz ileride durup geri döndü ve 'Biliyor musun,' dedi nefes nefese, 'Emre'nin ayağına deniz kestanesi battı!' 'Öyle mi!' dedim, onun hoşuna gideceğini düşündüğüm şaşkın bir yüz ifadesi takınarak, 'Peki şimdi nerde?' 'Ayağında!' diye bağırdı çın çın, sonra da yine koşarak uzaklaştı. Ah, öznelerin farklılığı öldürecek beni. O zaman çok güldürmüştü ama şimdi öldürecek. Herkesin cümlesi aynı bile olsa öznesi farklı. Ve gramer hiçbir işe yaramıyor. Demek istediğim, özne hiçbir zaman ben olamadım. Özne hep bir deniz kestanesiydi."
--spoiler--
"Bir öğleden sonra sahilde oturmuş kitap okurken koşarak önümden geçtiğini gördüm, biraz ileride durup geri döndü ve 'Biliyor musun,' dedi nefes nefese, 'Emre'nin ayağına deniz kestanesi battı!' 'Öyle mi!' dedim, onun hoşuna gideceğini düşündüğüm şaşkın bir yüz ifadesi takınarak, 'Peki şimdi nerde?' 'Ayağında!' diye bağırdı çın çın, sonra da yine koşarak uzaklaştı. Ah, öznelerin farklılığı öldürecek beni. O zaman çok güldürmüştü ama şimdi öldürecek. Herkesin cümlesi aynı bile olsa öznesi farklı. Ve gramer hiçbir işe yaramıyor. Demek istediğim, özne hiçbir zaman ben olamadım. Özne hep bir deniz kestanesiydi."
--spoiler--
sen doğru ol da varsın alem yalan olsun.
" bu dünyada, şiirden ve denize doğru giden bir trende ritsos üzerine konuşmaktan daha güzel bir şey yoktu " diye gulumseten bir cümlenin gectigi bariş bıçakçı kitabi.
"Dost dediğin bir tek O'dur. Ne yanına gelen birisi için sevin. Ne yanından giden birisi için üzül..."
Eddi Anter
Eddi Anter
--spoiler--
Aile televizyon karşısında gerçekleştirilen toplu bir intihardır. demişti Sulhi. Yine Ankaradan arayan ve adının Ekber Düzgün olduğunu söyleyen biri, sıcak ve neşeli bir sesle, içinde kaybolabileceğiniz en güvenli kalabalıktır aile.
Bolulu bir iç mimar, Aile bir mayın tarlasıdır, birey olmak için oradan sağ salim çıkabilmek gerekir.
Çanakkaleden nöbete kalmadığı günlerde hiç sektirmeden arayan yedek subay, Aile bir fanustur.
--spoiler--
Aile televizyon karşısında gerçekleştirilen toplu bir intihardır. demişti Sulhi. Yine Ankaradan arayan ve adının Ekber Düzgün olduğunu söyleyen biri, sıcak ve neşeli bir sesle, içinde kaybolabileceğiniz en güvenli kalabalıktır aile.
Bolulu bir iç mimar, Aile bir mayın tarlasıdır, birey olmak için oradan sağ salim çıkabilmek gerekir.
Çanakkaleden nöbete kalmadığı günlerde hiç sektirmeden arayan yedek subay, Aile bir fanustur.
--spoiler--
--spoiler--
Sulhi daha ortaokuldayken okumaya başladığı romanların etkisiyle uzaklaşmış, farklılaşmıştı insanlardan. Edebiyat böyledir işte. insanları hem yakınlaştıran hem de uzaklaştıran bir etkisi vardır ve yakındı uzaktı derken, bir bakmışsınız gözünüz bozulmuş, ensenizde berbat bir ağrı.
Sonra, Dostoyevskiyi lisedeyken, hayatının baharındayken okuyan biri iflah olur mu?
Duygularını pek belli etmeyen, hiç şaşırmaz, hiç heyecanlanmaz gibi görünen babası söz etmişti bir akşam Dostoyevskiden. Salondaki kanepede yan yana oturuyorlardı. Bira bardağıyla mercimek çorbası içerken sormuştu Sulhiye, Suç ve Cezayı okudun mu? Sulhi okumadığını söyleyince, babası onu en çok etkileyen kitaplardan biri olduğunu söylemişti, gözle görünür bir heyecanla. Bu baştan aşağı tecrübe ve akıl dolu adamın, dünya üzerindeki hiçbir şeye şaşırmazmış gibi görünen bu adamın çok etkilendiği kitap Sulhinin ilgisini çekmiş, o gece salondaki kitaplıkta yıllardır gördüğü, sırtını açık kahverengi orlondan yelek giymiş ihtiyar bir kadının sırtını seyreder gibi seyrettiği kitabı eline almıştı. insanoğlunun değişmez tarafını, ortak ruhunu eline almıştı, okumuştu. insanlar önce yakınlaşıyor, sonra uzaklaşıyor, sonra tekrar yakınlaşıyor, Sulhinin gözleri yavaş yavaş bozuluyordu.
Sulhi, Dostoyevskiyi okuyunca, insan toprağının altını üstüne getiren bir köstebeğe dönüşmüştü. Artık, insanların bütün konuşmalarını, davranışlarını bir resim gibi seyrediyordu. ikiye bölünmüştü. (Ama böyle olanların psikiyatra gitmeleri söylenir, hemen küçük bir kâğıda isim, telefon, adres yazılır; çok iyi bir adamdır, ücreti de makuldür.) Yaşayan Sulhi, seyreden Sulhi. Dostoyevski Rus işi bir bıçakla onu ikiye ayırmıştı. ihtiyarın gözü iyi görmediğinden ya da çişi geldiği için acele ettiğinden, tam ortadan bölememiş, Sulhinin seyreden yarısı daha büyük olmuştu. Alın size iki Sulhi. Birken iki oldu reddedeceğiniz, aranıza almayacağınız insan.
--spoiler--
Sulhi daha ortaokuldayken okumaya başladığı romanların etkisiyle uzaklaşmış, farklılaşmıştı insanlardan. Edebiyat böyledir işte. insanları hem yakınlaştıran hem de uzaklaştıran bir etkisi vardır ve yakındı uzaktı derken, bir bakmışsınız gözünüz bozulmuş, ensenizde berbat bir ağrı.
Sonra, Dostoyevskiyi lisedeyken, hayatının baharındayken okuyan biri iflah olur mu?
Duygularını pek belli etmeyen, hiç şaşırmaz, hiç heyecanlanmaz gibi görünen babası söz etmişti bir akşam Dostoyevskiden. Salondaki kanepede yan yana oturuyorlardı. Bira bardağıyla mercimek çorbası içerken sormuştu Sulhiye, Suç ve Cezayı okudun mu? Sulhi okumadığını söyleyince, babası onu en çok etkileyen kitaplardan biri olduğunu söylemişti, gözle görünür bir heyecanla. Bu baştan aşağı tecrübe ve akıl dolu adamın, dünya üzerindeki hiçbir şeye şaşırmazmış gibi görünen bu adamın çok etkilendiği kitap Sulhinin ilgisini çekmiş, o gece salondaki kitaplıkta yıllardır gördüğü, sırtını açık kahverengi orlondan yelek giymiş ihtiyar bir kadının sırtını seyreder gibi seyrettiği kitabı eline almıştı. insanoğlunun değişmez tarafını, ortak ruhunu eline almıştı, okumuştu. insanlar önce yakınlaşıyor, sonra uzaklaşıyor, sonra tekrar yakınlaşıyor, Sulhinin gözleri yavaş yavaş bozuluyordu.
Sulhi, Dostoyevskiyi okuyunca, insan toprağının altını üstüne getiren bir köstebeğe dönüşmüştü. Artık, insanların bütün konuşmalarını, davranışlarını bir resim gibi seyrediyordu. ikiye bölünmüştü. (Ama böyle olanların psikiyatra gitmeleri söylenir, hemen küçük bir kâğıda isim, telefon, adres yazılır; çok iyi bir adamdır, ücreti de makuldür.) Yaşayan Sulhi, seyreden Sulhi. Dostoyevski Rus işi bir bıçakla onu ikiye ayırmıştı. ihtiyarın gözü iyi görmediğinden ya da çişi geldiği için acele ettiğinden, tam ortadan bölememiş, Sulhinin seyreden yarısı daha büyük olmuştu. Alın size iki Sulhi. Birken iki oldu reddedeceğiniz, aranıza almayacağınız insan.
--spoiler--
barış bıçakçı'nın yanılmıyorsam 2002 yayınlanan kitabıdır. Her biri ayrı bir tat bırakan barış bıçakçı kitaplarının benim için ' bir süre yere paralel gittikten sonra' ile birlikte başı çeken eseridir.
kitap okurken, çok tedbirliyidir, hiç kıyamam onlara. Sayfalarını çok açmam bile, aman kırılmasın kıvrılmasın diye uğraşırım. Okuduğum beğendiğim kısımların altını çizmem, çizemem. Dokunamam, sanki bozulacakmış büyüsü kaçackamış gibi gelir ama ilk defa bu kitapta altını çizmek istedim ama sonra fark ettim ki altını çizersem bütün kitabı çizmem lazım ama yapamam, dokunamam.
110 sayfalık bu kitabı bugün işyerimde okudum, bir solukta! işten çıkıp, eve gelip hüngür hüngür ağlamak istedim.
kitap okurken, çok tedbirliyidir, hiç kıyamam onlara. Sayfalarını çok açmam bile, aman kırılmasın kıvrılmasın diye uğraşırım. Okuduğum beğendiğim kısımların altını çizmem, çizemem. Dokunamam, sanki bozulacakmış büyüsü kaçackamış gibi gelir ama ilk defa bu kitapta altını çizmek istedim ama sonra fark ettim ki altını çizersem bütün kitabı çizmem lazım ama yapamam, dokunamam.
110 sayfalık bu kitabı bugün işyerimde okudum, bir solukta! işten çıkıp, eve gelip hüngür hüngür ağlamak istedim.
Hayatta hep acı yenmez.
Babamdandır, kalsın Şuracıkta.
Babamdandır, kalsın Şuracıkta.
Barış Bıçakçı'nın şu an için okuduğum ilk ve tek kitabı.
Kitapta tüm bu olağan hayat aslında yaşama hüznünden başka bir şey değil gibi geliyor bana. -ki gerçekte de bi farkı yok.
Herkes biraz, bense çokça sulhi saygılıyım.
"Bu hayatın dışına çıkmak için intiharın dışında bir yol bulmalısın"
S.88
Kitapta tüm bu olağan hayat aslında yaşama hüznünden başka bir şey değil gibi geliyor bana. -ki gerçekte de bi farkı yok.
Herkes biraz, bense çokça sulhi saygılıyım.
"Bu hayatın dışına çıkmak için intiharın dışında bir yol bulmalısın"
S.88
görsel
canım barış bıçakçı'yı ilk tanıdığım kitap. liseli dimağıma can suyu olmustu bu kitaptaki cümleler. okuyun ve sevin sulhi'yi.
canım barış bıçakçı'yı ilk tanıdığım kitap. liseli dimağıma can suyu olmustu bu kitaptaki cümleler. okuyun ve sevin sulhi'yi.
"suskunluğun olduğu yerde derin bir uçurum gizlidir."
sulhi saygılı'yı analım.
barış bıçakçı'ya ait başucunda tutulası kitap.
sulhi saygılı'yı analım.
barış bıçakçı'ya ait başucunda tutulası kitap.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar