bugün

ilkokulda bi bahri vardı. yıllar sonra farkedebildim onun eşcinsel olduğunu. o zamanlar bizim için 'karı mısın' dan ibaretti bu arkadaş. özür dilerim lan, gerçekten. bidaha ne gördüm ne duydum. çıksan karşıma keşke bi gün de özür dilesem senden.
ilkokul 4.sınıfta pastel boyalı bir bardak suyu içen, madeni para ve uç yemek gibi çeşitli sikimsonik adetleri sınıfa kazandıran alperen diye bir çocuk vardı.
sevgiyle anıyoruz kendisini.
lise 3. sınıfta benden kopya çekerek benden daha yüksek not almayı başaran arkadaşım ozan seni bi kere daha tebrik etmek istiyorum.
ilk okulda bir koray vardı. unutamam arkadaş. insan mı diye şüphelenirdim bazı bazı. matematik derslerinde kalem kutusunu direksiyon yapar tır sürerdi ufaktan.
ilkokulda karşılaştığımdır. arkadaş denemezdi ama sonuçta sınıf arkadaşıydık.

4. sınıf bilemedin 5. sınıf. seni lanet olası herif! o sümüklerini aldın, parmağı soktun burnuna tamam ama e ulan peki sıranın altına niye sürdün hep! al seninle dalga geçtik, sonra tekrar geçtik, tekrar geçtik ama sen bunu hep yaptın. burnunu karıştırırken yakaladık, etrafa sürerken yakaladık, marketten cipsleri alıp kaçtığına şahit olduk yüzüne söyledik ama sen utanmadan gittin cipsten çıkan bedavalarla yine cips aldın.

sonuç olarak geldik 21 yaşına, seni tanıdığım günden beri sabah kahvaltı yapmıyorum.

ekleme: sünnet olduğumun ertesi malum yere attığın tekmeyi de unutmuş değilim hani.
ilkokul 1. sınıfta sınıfta kalan emin ve 2. sınıfta sınıfta kalan ali ve muhammet ali isimli şahıslar. hani şu hayatta sadece 3 kişiye gerizekalı deme hakkım olsa.. ne bileyim.
7 yıllık arkadaşlığın ardından kredi kartımi çalabilen arkadaşımdir.
öyle bir arkadaşım vardı ki, hiç unutmam; kendisi her hareketimi tekrar eder, benimle güler, benimle ağlar, istediğim her vakit yanımda olur, hiç konuşmaz hep beni dinlerdi. meğer aynada ki yansımamdan başka bir şey değilmiş.
(bkz: ebedi yalnızlık)
her döneminde farklı bir görüşe kendini kaptıran bir arkadaş vardı.. liseden beri, punkçı, ateist, komunist, teist, yöntemen, şair, düşünür, senarist vs.. diye akla gelebilecek bir çok şekilde tanımlardı ama yaptığı tek şey evde oturup kitap okumaktı..
ilkokul arkadasim selim ve barbaros hic unutmadigim hatta halen arada gorustugum dostlarimdir.
Onlari enteresan, hatta tuhaf kilan ozellikleri beslenme saatiyle alakaliydi.

Selim beslenme saatine her gun mutlak 3 tane haşlanmiş bildircin yumurtasi getirirdi.
Bir gun tum sinifin ortasina kustu.

Barbaros ise calve mayonez kavanozu icine koydugu taze marul göbegiyle hafizalara kazindi.
Nasil bir ilkokul ögrencisi her sabah marul göbeği yer ki?
ilkokulda şengül ve songül adında ikiz kızlar vardı. üç yıl boyunca songül hangisi şengül sen miydin alnında beni olan senin adın ne diye geçirdim. Hep bitliydiler bir kere bana da geçmişti bitleri. ama hep gülerlerdi ödevlerini yapmazlardı öğretmen cetvelle ellerine vururdu onlar yine de gülerdi.ben ağlardım. bir de amerika dan bilgisayar getiren dayıları vardı artık ne kadar doğru bilmiyorum ama çok elektrik gitmesin diye anneleri çalıştırmalarına izin vermiyormuş.
orta 1 de sınıfta adem adında bir arkadaş vardı. hoca sınıfta "baban ne iş yapar" sorusunu sorunca bu:
- yer altında soğan topluyor, dedi.
hoca anlamadı, soruyu tekrarladı, baban ne iş yapar evladım. adem kızdı:
- ölmüş, ölmüüüş. dedi.

babaya rahmet, ademe selamet...
Lisede fatih diye bir arkadaşımız vardı çok iyi anlaşırdık yalnız çocuğun bir hastalığı vardı. Bütün hocaların dersinde mastürbasyon yapardı kızların arkasına oturup yapardı hemde bu işi. Ulan şimdi düşünüyorum ne cesaretmiş a.q çocuktaki.
ilkokulda apo diye bi çocuk vardı, arkadaşımdı. asıl ismi abdurrahman'dı. acayip taklitleri vardı. sarhoş taklidini -abartısız söylüyorum- kimse ondan iyi yapamazdı. sonra okul bitince kayboldu çocuk. noldu, nereye gitti, öldü mü, kaldı mı hiçbi fikrim yok. eğer sözlükte yazar falansan haber et lan. özledim seni gavat.
hollanda'ya horlanda diyen arkadaş.

sanırım doğrusunu öğrenmiştir artık.
25 kelimeden oluşan hocayla diyaloğunda 27 kez hocam diyebilen bir sınıf arkadaşım vardı.
sürekli dalga konusu olup sıkıcı zamanları renklendiren kişiliklerdir.
herkesin kopya çekip 100 aldığı sikimsonik lise derslerinden kopya çekemeyip düşük alan badem gözlü nihat selam olsun.
zaman zaman rakı masasına meze olurlar. anlatılır, eglendirirler.
ayakkabı bağcıklarından sıraya bağlandığını üç gün sonra fark eden arkadaş.
boğaziçi kazandı, nereye unutuyorsun ?
açıklanamayan duyguların sebeplisidir bunlar. kimse anlamaz, anlatamazsınız da. acayip işte.
Ilkokuldayken bi arkadaşim vardı erkek.

Her gün her teneffüs yanıma gelip " öpeyim mi passionate?" " hadi bi kere öpeyim" derdi. Onu hiç unutmuyorum ya.
6-7 ve 8. Sınıfta bir enes vardı. Hep bana kopya verir, kavgamda yanımda olurdu ve sırdaşımdı da çok iyi biriydi asla unutmam onu.
-kendisinin trabzonlu olduğunu iddia eden ve yeni kelimesine "yepisyeni" diyen arkadaşım.
Sürekli hasta olan arkadaşım.
Yanında biri olmadan wcye gitmeyen arkadaşım.
Ayı gibi her tenefus bir şeyler yiyen arkadaşım.
Ve daha niceleri...
Bizim mahalle'de bi batuhan vardı babası polis çocukla rahatın'dan bi 10 yıllık arkadaşız herifle sürekli görüşürdük onlar bize biz onlara giderdik falan. neyse bu siktiğimi 1 hafta aralıksız aradım açmadı en sonunda mesaj attı bundan sonra seninle bidaha görüşemeyiz hadi eyvallah dedi. bidaha da batuya ulaşamadım derdi neydi acaba neden görüşmek istemedi ? çok anormal tipler var aq.