bugün

Çünkü çoğunluk inanıyor ki aza kanaat edersen tanrı seni sever. Kapitalizm tam tersine inanıyor.
yıllarca türküm doğruyum "çalışkanım" diye bağırmıştık halbuki.
Dışarıya bağımlı olduğumuzdan.
turkiyede egitim uretime dayali degil cunku.ezberci zihniyet.Bunu boyle ogren sinavda gelirse yap gec kurcalama dusuncesiyle egitilen insanlardan ne bekliyorsunuz allah askina? sinavdan geceyim de nasil gecersem geceyim diyen insanlardan ciddi ciddi ne bekliyorsunuz??
Hiç ıvırmaya kıvırmaya gerek yok. Her ne kadar içimizde pırlanta gibi zekalar olsada, genel olarak ortanın altında zeka seviyesine sahip bir toplumuz.
Buna binayen cahiliz.
O derece aptalız ki, cahilliğimizden utanıp, sıkılıp bunu düzeltmek yerine, neredeyse cahilliğimizle gurur duyup, okuyan, eğitim alan insanı aşağılıyoruz, dışlıyoruz .
Bu seviyeyle bırak üretmeyi, üreteni bile kurutuyoruz.
Atılımcı yok
Zengin adam az
Vergiler çok fazla
Kaynaklar pahalı
Devlet desteği az
Türk lirası değer kaybetti
Ve tabiki de ajanları ve dış mihrakları da es geçmemek lazım.
kendi adıma eğitimim, tecrübem, imkanım var ama hayattan bir beklentim yok. canım bir şey yapmak istemiyor. basit bir işte oyalanmalık çalışıp mütevazi yaşamayı seviyorum. gereksiz ve pahalı şeylerde gözüm yok. keyfimi bozamam.
Bilimde mesela; TÜBiTAK denen ve genç mucitlere ilham olan yerin başına tayyibciğim bir tane bahçıvan atadı. Sonra bu bahçıvan kişisi gelen projelerin çoğunu bu ne sikim diyerek kabul etmedi. Ee ne oldu? Bilimde gençleri kaybettik.

Türkiye meteoroloji kurumu, Dünya da hava tahmineleri konusunda hatrı sayılır bir kurumdu. Ee sonra? Yine ağzını yediğim dayyib, oradaki müdürün yerine en alt kademeden bir memur atadı. Ve şimdi? O kadar saçma hava tahminleri yapılıyorki gül geç! Geçen hafta istanbulda kar yokken okullar tatil oldu, niye? Çünkü hafta sonu boyunca yoğun kar yağışı dediler.

Ee ama kar? Çaktırma yağıyormuş gibi davran.
Üretemiyor değil üretmiyor.
Diyanete, saraya, örtülü ödeneğe o kadar butce ayrilirsa, akli calisan insanları kusturup yurt dișina gitmelerine sebep olunursa tabiki üretemeyiz.
çünkü geri zekalı bir nüfusa sahip..

uzun uzadıya analize gerek yok hepsinin vardığı nokta zihinsel yetersizliğe çıkıyor..
kendimiz mal olduğumuz için. eskiden türk malı diye birşey vardı. şöyle bir düşünün ihracaat nezaman hangi hükümet tarafından durduruldu. fabrikalar neden kim tarafından kapatıldı veyahut satıldı. özelleştirme neden ve hangi devletlere verildi. hala kafanızda bir ampul yanmadıysa vatan hainisin arkadaş.
Ülkenin fabrikalarini, limanlarini babalar gibi satarsaniz, gelen parayı yola, kopruye, Insaata gomerseniz, fabrika açmazsaniz, istihdam saglamazsaniz, tubitak projelerinde papaz erigi projesini desteklerseniz tabiki üretemeyiz.
üretim yok.

uzun yazıları okumayı sevmeyen dostlarım için iki kelime ile özetledim. değerimi bilin.
aslında her türlü hinlik, çakallık, hırsız, rüşvetci, yobaz, çomarın üretimini yapıyor.
Hazı olarak dışarıdan alıyoruz. Ülkenin belli gelirleri, parası var ve bunu argeye yatırmıyoruz. Onun yerine betona, yandaşa vb yerlere yatırıyoruz.
Mühendise yeterli maaş vermiyoruz, versek bike mühendisler yurtdışında daha bir el üstünde tutuluyor.

Öncelikli yapmamız gereken yeni bir şey üretmekten ziyade, kopyalayıp kedimize uyarlamak. 10 yıl önce Çin in Japonya'nın yaptığını yapmamız gerekiyor.

Lakin biz daha ucuz dışarıda var diye dışarıdan alımı, pahalı olan kendi üretimimize tercih ediyoruz.
aslında üretebiliyor ama devlet politikaları yüzünden yabancı ürünler ile rekabet edemiyor.

teşvik, mazot indirimi, enerji indirimi ile sektörler desteklenmeli. ithalata ek vergiler koyulmalı
Dünyayı takip edenler artık sanayi devrinin bittiğinin farkında. Tarım yükselen yıldız. Su toprak hava doğa kıymetli ve çok değerli artık. Şehirleşme büyük kentler metropoller bitti. Denizin sonu geldi. Üretimi yatırımı ar-ge yi kaynağı hızla bu istikamete tarıma çevirmek gerek. Kapitalizm iflas etmek üzere. Uluslararası çapta Büyük ekonomik krizlere gebe dünya. Bankalar batacak dev şirketler teker teker iflas edecek. Dünya ekonomik modelleri değişecek. Siyonizm son demlerini yaşıyor artık. Elinde terör savaş v.b. lerinden başka hiçbir şey kalmadı. Kendi oluşturduğu kanda boğulacaklar. Çünkü artık istedikleri gibi sömüremiyorlar. Kaynaklar bitmek üzere. Türkiye doğal kaynaklarına sahip çıkmak zorunda. Eğer bu yönde planlamalar yaparsa geçiş dönemini rahat atlatır. Yoksa aç kalır bu ülke. Tarım ürünleri üretimi teşvik edilmeli. Hemde acilen. Su, altından kıymetli olacak.
Kısıtlı üretim imkanlarını artırmak yerine elden çıkaran yöneticilerimiz olduğu için. Sorun yönetenlerde değil yönetenleri seçenlerde ve bu hakkı onlara verenlerde.
Çünkü devlet vergi alamazsa bütçe çöker. Yandaş sermaye de pek vergi vermeyi sevmiyor. Hatta vergi vermek bir yana kamudan besleniyor. En tatlı vergi de ithal ürünlerde devlet ithalattan aldığı vergi ile çarkını döndürüyor. Kolay mı devletin besleyecek o kadar çok yandaş sermaye boğazı var ki.
Neden yayalar ve sürücüler kırmızı ışıkta geçiyosa, neden yere çöp atıyosa, iki adım ötesinde çöp kutusu varken üstelik toplu bekleme alanlarında saygısızca sigara içip filtreyi baş ve orta parmağı arasında sıkıştırıp yola doğru atıyosa aynı sebepten kaynaklı üretemiyor. Çünkü; kural, disiplin, saygı, erdem yok.
sadece tüketmeye dayalı bir politika izlendiği için.
şahsi fikrim olmakla birlikte gözlemlerim sonucu vardığım izlenim bu sorunun cevabı olabilir sanırım. ben üretken olmayı seven, sanatçı ruhlu bir insan olarak giysi tasarımları yapıp bunları sosyal ağım üzerinden insanlarla paylaşıyorum. paylaştığım gönderileri beni hiç tanımadığı halde beğenip takdir eden 20 kişi varsa bunların 15'i yabancı uyruklu oluyor. biz millet olarak güzel yapılmış, üretilmiş bir şeyi takdir etmeyi kendimizi aşağı çeken bir davranış olarak görüyoruz. takdir göremeyen parlak insanlar da gidip kendileriyle tamamen alakasız diyarlarda yaptıkları şeyin kıymetini bilen insanlarla çalışmayı yeğliyor haliyle. sokakta kaldırıma oturmuş gitar çalan bir gence denk geldiğinde kız kaldırmaya çalıştığını düşünen, otobüste kitap okuyan biriyle karşılaşınca şov yaptığını düşünen, sanatçıya magazin malzemesi olmadığı sürece ezik ve işe yaramaz muamelesi yapan insanların ülkesi burası. ha bir de yeni bir şey öğrenmek için birkaç saatini bir seminere ayırmayı vakit kaybı olarak gören, youtube'da saatlerce makyaj videosu izleyip nişantaşı'nda fellik fellik gezmekten ders çalışmaya vakit bulamayan, işsizliği belli olmasın diye yüksek lisansa başlayanlar var. türkiye bu halde ancak lağım çukurlarına bok, denizlere kirli su, atmosfere zehirli gaz, doğaya milyonlarca atık üretebilir. çünkü ülkede insan çok, kendini gerçekleştirmiş birey yok.
Türkiye'nin üretmek için bir sebebi yok zaten vergiye kurulu bir ekonomi sistemi olduğundan ötürü ülkeyi Gül gibi geçindirip gidiyorlar yani mükemmel bir ekonomimiz var ve durmadan yollar yapıyoruz, aç kaldığımızda da o yolları falan yiyeceğiz işte, patates soğan 10 lira civarlarında evde patlıcan yok zeytine kafa atıyoruz.
şöyle düşünelim Alman Bir arabayı 1 liraya üretip 2 liraya kendi halkına ve bütün dünyaya satıyor, Türk bu arabayı 2 liraya alıp 5 liraya satıyor, Alman ürettiği arabadan 1 lira kazanırken Türk üretmediği arabadan 3 lira kazanıyor peki Türk neden araba öğretsin ki ? bu herhangi bir şey için geçerli.
tek çözüm üretmektir, üretmeyen ülkeler ise yok olmaya muhtaçtır.
kendi mal neyi üretecek dedik zamanında.