bugün

(bkz: volvo c30)
(bkz: bana her sey seni hatirlatiyor)
entryleri okuyunca dünyayı kurtaran adamdan mı bahsediliyor diye düşünmekten kendimi alamadığım film o kadar da kötü değil aslında.

not: ergen değilim.
Şimdiye kadar izlediğim en dandik vampir filmidir ama başarılıdır. hangi konuda? pazarlama konusunda. adamlara helal olsun valla böylesi içi boş bi hikayeyi bu kadar satabildikleri için. demek ki neymiş; 15-18 yaş arası genç kızların alım gücünü küçümsememek gerekiyomuş. Dediğim gibi filmin hiç bi olayı yoktur lakin Edward cullin mi ne işte o arkadaşı mastürbasyon malzemesi yapmak??!? mükemmel işlemiş bi pazarlama stratejisi.
vampirden yar olmaz lut gholein gibi diyar olmaz.

vampir didiğin boyle oluuur, booyle oluur booyle olur:

görsel

eşcinsel demedim, bi dakka yanlış oldu. interview with the vampire sımaylisi.
güzel bir kız , yakışıklı bir erkekle trajı yükseltme dersi veren filmdir.
tipik vampir hikayelerinin aksine; vampirlerin güneşte güzelleştiğini gösteren filmdir. güneş gelince kristal gibi parlıyorlar idi... " dedim, o ne lan? "
kızların başroldeki çocuğa aşık oldukları için izlediği filmdir.
dejavu yaşadım sanki. (bkz: es es/#5873158)
şu ana kadar bilinen vampir hikayelerinin ve vampir temel özelliklerinin dışına çıkmış saçma sapan bir kitap uyarlaması filmdir.

lan yazmıyacağım yazmayacağım dedim kendimi tuttum uzun zamandır ama bugün tekrar o aptal aşk flimini öven insanları görünce kendimi tutamadım. filmi izleyeli 4-5 ay oldu yanılmıyorsam ama izlediğim zaman o kadar bağlamadı. lan vejeteryan vampir mi olur? yahu onu bunu geçtim güneş ışığında parlayan vampir mi olur??
serinin ilk kitabıdır. diğerleri ise, yeni ay, tutulma ve şafak vakti*dir.

aynı zamanda serisini yalayıp yuttuğum 5. kitabının türkiyeye gelmesini dört gözle beklediğim kitap. sor sor kimse bilmiyor azizim bilen eden var mı? adı gece yarısı güneşi olacak hayırlısıyla..
(bkz: allahınız yok mu lan sizin)
böyle bir aşkı anca doğaüstü güçlere sahip insanlar yaşar diyebildiğim kitap serisidir, nitekim gerçek hayatta olası birşey değildir içeriği.
vampirlerle pek alakalı olmayan bi kitap. tamamen aşk kurgulu. yalnız filminde büyük eksiklikler var. bu yüzden filmini izleyenlerin çoğu 'bu muydu?' gibi yorumlar yapsalarda aldırmayın önce kitabı okuyup sonra filmini izleyin. aşk hayatınızda bambaşka bir yer edeceğine eminim.
Kurgusu ve diyalogları çok saçma olan sözüm ona vampir filmi. Şöyleki bu Edward denilen arkadaş fi tarihinde ölmek üzere iken bi vampir amcamız bu arkadaşı ıstırır ve edward vampir olur. yani sonradan vampir olmuş birisi ama filmde bella ile arasında şöyle bi konuşma geçer;

Edward bellaya neden onunla olamıyacağını anlatmaktadır;

- Ben öldürmek için yaratıldım!

diyo. vay anasını. ve bunun gibi bi çok saçmalık. * *

Ha bi de kız daha buna açılmadan, aralarında tek diyalog geçmeden herif tripten tribe koşuyo. Kıza fırsat vermeden seninle olamam havasına giriyo. lan bi dur. bi soluklan yiğenim.
new saga isimli kitap 20 kasım'da hayat bulup tüm dünyayla aynı anda sinemalara gelecek. heyecanla bekliyoruz. o gün nasıl geçecek acayip merak ediyorum.
kitap okurken bile bütün dikkati kitaba yogunlaştırmak gerekirken ,kitap yazarken bu bahsettiğimin kaç katı olacağını siz düşünün. Stephenie Meyer bu kitabı değil, bütün seriyi yaklaşık 2 sene içinde tamamlamış. insana bir şeyler katacağını düşündüğüm bir yapıt değil.

kitapta bahsedilen bazı bölümler ilginç gelebilir ve filmin bazı sahneleri gerçekten iyi de olabilir.fakat bu tümü için geçerli olmadıgından bi' işe yaramıyor kardeşim. *
alacakaranlık serisine karşı bir antipatikliğim var. Nedeni, hayatında kitap okumamış insanlar sadece edward cullenvar diye o kitabı okumaları. geçen gün kitap almaya gitmiştim ve gözüme kuzenimin sınıf arkadaşı çarptı, 10 yaşında. bir baktım kasaya benim yanıma geldi ve eline yeni ay kitabını almış, orda benim volta attı, içimden saydırmaya başladım. yahu kızım daha okumayı yeni sökmüşsün ne işin var senin alacakaranlıkla, yeni ay'la. kızın okuduğu kitaplar sırasında;

1-)ayşegül serisi
2-)cin ali
3-)alacakaranlık

var. bu ne çılgınlıktır kardeşim. küçücük çocuğun elinde bu kitaplar var. bu yüzden okumuyorum bu seriyi ve çokta mutluyum.
yahu filmini izledim olmadı, seriyi okudum umarım şimdi olur...

nedir size bu kadar ilginç gelen anlamıyorum? nedir burada ki sanatsallık? nedir romantizmin doruklarında olan? yada kitabıyla veya filmiyle ilgili olarak bana sunabileceğiniz inanılmaz yazarlık veya oyunculuk?

hayatı boyunca anne rice okumamış bir insan gelipte twilight şöyle böyle demesin...

inanılmaz bir düş kırıklığı... popüler kültüre gercekten gıcığım var diye değil... neyse ben gene... derin derin inceleyipte entry'nin okunabilirliğini azaltmayacağım ama twilight seven insan sana sesleniyorum;

(bkz: sana laflar hazırladım)

flash hızında ki eksiye flash hızında edit: n'olur söyle neden?
az önce bir yazar arkadaşla geleneksel twilight beyin fırtınası seansımız sonucunda şu kararı verdim...

twilight başarısının sebeplerinden biri kesinlikle ve kesinlikle popüler kültürün etkisidir.. fakat hepsi bu değildir.

yurdumuz için ele alacak olursak --ki yurtdışında da böyle olduğunu düşünüyorum-- genel olarak edebi ve kültürel olarak cok geniş bir perfpektife sahip olmayan insanlar için tam bir çıkış kapısı oldu. yani kitap okumamış ve cok fazla okuma isteği taşımayan insanlar için kesinlikle biçilmiş kaftan.. kitaplardan herhangibirini elinize alın okumaya başlayın ve biraz sonra 80 sayfa atlayarak devam edin.. emin olun 10 sayfa sonra 80 atladığınızı unutursunuz..

durum böyleyken özellikle tiki dediğimiz sosyal varlık düzeni, yaşam alanlarında artık edebiyattan da bahsedebiliyorlar.. benim böyle arkadaşlarım var. eminim/sanırım sizin de vardır.
* *
ikinci filmin trailer'inden anladığımız üzere kurtadamlar bronz tenli, jöleli saçlı ve üstsüz gezen gençlermiş. yıllarca yanlış tanımışız.
vampir olur.
rıdvan dilmen
(bkz: blade in twilight a dahil olması)
kitabının ve filminin atmosferleri bambaşka olan seridir.
sözlükte okuduklarım ve çevremden gelen tavsiyeler üzerine izlediğim film ama ne yalan söyleyeyim beğenmedim. gerçi bu durum biraz benim yüzeysel yaklaşımımdan ve beklentimden kaynaklanıyor olabilir zira ben vampir adını duyunca biraz heyecan yapıp bol bol gırtlak ısırma sahnesi bekliyordum. film ise sadece koklaşma, öpüşme gibi olaylardan ibaret. vampir oğlanın kıza bi cornetto alıp vermediği kaldı. tırt.

şimdi benim kaybettiğim bu değerli birkaç saati bana kim geri verecek? bu filmi izleyeceğime televizyondan cem garipoğlu haberlerini takip etseydim daha iyiydi valla.
"yarebbim bi vampir de benim payima he ?" diye hayiflatan, sonralari "Jacop"a hayran biraktiran, amma cok da yaratici bulmadigim bir serinin ilk bolumu.
kitabını okurken başta sarmamasına rağmen ortalarına doğru birden heyecanlandıran ve olayların içine alıveren bir roman. serilerini okudukça iyice bütünleşiyorsunuz romandaki kahramanların hayatlarıyla..
ancak filmini izlediğinizde çok yüzeysel geliyor. bildiğin vampir filmlerinden farklı zaten bu belli çünkü; çok fazla aşk meşk katılmış gibi. kan, vahşet, dehşet bekliyorsunuz ama bi bakıyorsunuz aşk, ihtiras, ayrılık görüyorsunuz.
sorun şu ki zaten filmle kitap aynı tadı vermez, filmde daha yüzeyseldir olaylar. sizin hayal dünyanızda kurduğunuz gibi değildir. filmdeki yönetmenin hayalgücüyle hazırlanmıştır, onun gördüğü gibidir. bu yüzden kitabını okumanızda fayda var.
emin olun kitapta daha normal geliyor bu hikaye, filmdeki gibi saçma gelmiyor..
berbatlığın ve aptallığın son raddesinde gezen film.

çöpe atılmış zaman.

kusma isteği.

vampir mitine hakaret.
güncel Önemli Başlıklar