bugün

entry'ler (700)

on the nickel

bu adam böyle değişik bir adam.. bu şarkıyı bundan daha güzel söylediğini duymadım..

http://www.youtube.com/watch?v=XcCMCVM-K_Y

winniethecrusher

bakar mısınız bir saniye?
kaldıysa gücünüz bir bakın sayın bayan...

son bir soru,
son.

bir kere baktım size sadece farkındasınızdır,
yorgunluğunuz kalbinize vuran ayakkabılarınızdandır.

pencereleri kapatırken, fısıldadınız adımı, meylettim size,
dayanamadım çaldım kapınızı, sizde gene aynı şaşkın ifade..

bilmiyorsunuz değil mi? sizi özgür bırakacağımı...
ben çıkarken sizden, bir parçamın hep kalacağını.

birilerini biriktirmek zamanıdır sayın bayan bu zaman
o zaman; n'olur efkar etmeyin zira bilmezsiniz siz, ikidir biri kovalayan..

kaldıysa gücünüz bir bakın sayın bayan...

son bir soru,
son.

bir sorum olacaktı size sayın bayan...
nasıl ayaktasınız hala ve hala ben yerde kanayan?

minimal korku hikayeleri #5

winniethecrusher

dar koridordaki askılıkta asılı bir çift silah..

kafamı içeri doğru ceviriyorum, salonun penceresi görünüyor.. oraya kadar gitmiş olsam, şairler sokağın bir parçasını görebileceğimden eminim..

bir çift ayak sesi.. kamburlu ve köşeli bir ses.. koridorun sola döndüğü yerden geliyor.. ve bu sesin sahibini vurmazsam o beni vuracak.. askılıktaki silahlara davranıyorum hemen..
----------------------------

dar koridordaki sepette duran bir çift silah..

kafamı kaldırıyorum, mutfağın ucundaki pencereyi görüyorum.. şimdi oradan bakacak olsam nene hatun caddesini iyice görebileceğimi biliyorum..

bir kapı tıkırtısı.. o gelmiş olmalı.. silah! askılık!! görmüş olmalıydı! sepete davranıyorum, silahları alıyorum, ben onu vurmazsam o beni vuracak..

koridorun sonuna gelirken köşede karşılaşmaktan korkuyorum ama ilerlemeye devam ediyorum, köşeye sırtımı yaslıyorum, kafamı devirip bakmaya çalışıyorum..
----------------------------

iyice köşeye yaklaşıyorum. şapkasının ucunu gördüğüm anda silahıma davranıyorum.. tam o anda o da dönüyor silahını bana doğrultuyor..

tetiğe bastığım anda aklımdan geçen tek düşünce haznenin boş olduğu gerçeği..
---------------------------

tetiğe benden önce bastı ama hazneyi boşaltmış olduğumu bilmiyordu.. ve o an aklımdan geçen tek düşünce koridordaki tuvalete uğramayı akıl edememiş olmasıydı..

tetiğe bastığım anda silahımdan çıkan suyun her damlasının ağır çekimde suratında patladığını görebiliyordum..
--------------------------

aradan 20 sene geçti ve nasıl olabildi de ben şimdi elimde bir 9mm, aynı koridorda onu öldürmek için aynı kapıyı aralıyorum..

askılıkta hala iki silah.

noone knows i m gone

Tom Waits'in Alice albümündeki 4'üncü parçadır..

http://www.youtube.com/watch?v=s-7vmqyr_li

akıl sağlığını tehdit eden melodiler bunlar..

ol 55

tom waits.. closing time albümünün giriş parçası..

pazar gününü ve 55 caddy'leri sevme sebebi.. her ne kadar hikayesinde tom 55 buick roadmaster'ı olduğunu söylese de caddy'siyle yardım isteyen arkadaşını seversiniz..

http://www.youtube.com/watch?v=z6cda-z1muy

tanrı kompleksi

küçük bir tanrı kompleksi beslemenin vakti gelmedi mi?

the white buffalo

mevzu bahis cover işte buradadır.. yeni sözleriyle çok daha öfkeli!!!

http://www.youtube.com/watch?v=scTqpfL9WMA

the limit to your love

James Blake'in ödül kazanması falan gereken; klibini çektiği muhteşem şarkı..

http://www.youtube.com/watch?v=oot2-otebx0

kinyas ve kayra

adamın biri, ne kadar yalnızsan o kadar uzağa gidersin demişti..

yalan amk..

yada değil..

yok lan, kesin yalan..

belki..

boredom of wisdom

this is all about an unknown story
and its always been nice to remember.
this is all about a murder
and its always nice to meet your private killer.
this is all about you
and its always nice to make you read your own story.
this is all about me
and its always nice to commit suicide after a great glory.

sure there were those thieves, tried to steal you from you,
sure there were those blue suits, tried to break you,
sure there were those so called friends, tried to fail you.
but you come out clear and never turned yourself in.

some heroes born that way, some learn afterwards.
a sky, a sun and a moon.
when a hero borns one dies soon.
you've borned as a man.
but will die as a legend on a battle platoon.

that's life itself boy, no matter how hard you try,
there'll always be heroes and personal angels, for you they'll cry.
do not take these words as an acceptance of wisdom for your freedom.
thou shall be someon's hero, someones thief
as yet,
so soon,
you'll be someone's boredom..

e.a.
13.07.2011
ankara

didem madak

güle güle didem.. yolun açık olsun..

"kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
aşk diyorsunuz ya,
işte orda durun bayım,
islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
kendimin ucunda.
öyle ıslak,
öyle kötü kokan,
yırtık ve perişan... ''

güle güle bayım..

ahenk sokak

ben değil ahenk sokak şahit..!

bira

"bira içmeyi seviyordum ama o içmeye yetecek paramız olmadığını söyledi... bıraktım ve hemen ardından onu 100 liralık makyaj alışverişi yaparken yakaladım. sorduğumda 'güzel görünmesi gerektiği için' aldığını söyledi... ben de ona zaten birayı bu yüzden aldığımı söyledim, hem de çok daha ucuza... gitti. geri gelmeyecek sanırım."

içmek

içmekten kastımız alkol değilse, içmenin gerçekten kimseye faydası yoktur. evet.

tom waits

http://www.youtube.com/watch?v=ati-ydxfkqw

alexander ebert

http://www.youtube.com/watch?v=b0bamq1m8pc

yanlış yaşamak

"yine yanlış mı yaşıyoruz
karanlığımızı avuçlarımıza öksürerek
sen bir kadın ıssızlığına koşulmuş
yarıdan fazla mavi gözler
eylülden eylüle gülümseyen
ben görünmez raylara düğümlü
garlarda yankılanan bir erkek
değerinden eksiğine bozulmuş
ölüversek mi ne"

tom waits

"bana anlatan babamdı,
geriye dönüp baktığında,
sahip olacağın en iyi arkadaş,
tren raylarıydı.."

tom waits

"bilmiyor musun şeytan diye bir şey yoktur..
o sadece tanrının sarhoş olmuş halidir.."

ilk kar

kibirimizden hep aslında.. en çok acıyı hep kendimiz çekiyoruz sanıyoruz.. ben, psikolojimin 2/3'üyle döküntü, kazıntı; sen, güzün düşen yapraklar kadar hüzün..

kar benim olduğum semte düşer!!

ikimiz birden üşürüz.. birdenbire..

birbirimize üşüşürüz. akbabalar gibiyizdir biz.. acıyla doyururuz karnımızı.. biz sinirden, kemik sesinden alırız günlük sevgi dozlarımızı..

ve biz birbirimizin gölgelerinden bile korkarken, ay'ı karşımıza alıp arkamızdaki cesetleri ustalıkla gömeriz..

sonra hoşçakal diyebiliriz istediğiniz bir örnekse.. elbette bir sonraki çukurda görüşmek üzere..

ikimiz de giyeriz meşhur mavi yağmurluklarımızı,
benimki nemli seninki kuru..
akşama ıslatmalıyız bunu!!
sabahında, akşamdan değil, taaa yazdan kalmalı..

sınıfta kalmalı; sırtlarımızdan bakarken birbirimizin, kamburlarımızda izi kalmalı..

kırk haramilerden birer isim seçebilecek kadar gaddar, christopher lee'den rol çalabilecek kadar kötüyken;

neden hala bu kadar iyiyiz?