bugün

yeşil çimlere(green grass) tanrı eli değmiş, sesi ve tonu hayranlık uyandıran, melodilerle en güzel resimleri yapan dahi.

http://youtu.be/KRfNj2njwTg
sesi, şarkılarının ritmi beni bambaşka alemlere zerk eden, karşılıklı oturup memleket meseleleri üzerine sohbet etmek istediğim * yeryüzünün mucizelerinden biri.
gırtlaksız üstad kendisi için kullanılabilecek en optimal tanımlamalardan birisidir.
çok cool duran siyah beyaz fotoğraflarını taklit edip bir tane iyi resim çekememiş olan ben facebook profilimi hala tamamlamış saymam .
http://www.youtube.com/watch?v=C49H3aWdiK8&feature=share diyor kendileri. saygıyla eğiliyoruz, bir öksürsen geçicek aslında ama, sakın öksürme diyoruz. öpüyoruz.
green grass adında harikulade sözleri olan bir şarkısı vardır ki. Vardır yani lan aç dinle işte.
Ayrıca (bkz: hold on).
bugün doğum günü olan adam-ül muazzama.
lise yıllarımda heartattack and vine'ı dinlediğimde dumur olmuş hemen parçalarına ulaşıp dinlemiş ve yaklaşık 6 yıldır özenle dinleme ihtiyacı duyduğum sesin sahibidir.
iyi ki doğdun.
down by law'da hem cismiyle, hem de sesiyle gönüllerde taht kurmuştur.
abd'den çıkmış muhteşem ses.
her dinlediğimde- şu an olduğu gibi- aklıma charles bukowski'yi getirmekte, sanırım bunlar çok yakın arkadaştılar ya da beynim iyice sulanmaya başladı *
tom waits dinlerken burnunuza viski ve sigara kokusu gelir.
mükemmel bir şarkıcı. hele wisky nin yanında 'I hope That dont fall in love with you' demiyor mu daha çok içesim geliyor
sigarayı ve içkiyi bırakmıştır. kendini işine adamıştır.
bu saatler için yazılmıştır şarkıları.

http://www.youtube.com/watch?v=r61lvq42fLc
iç gıcıklayıcı şarkılara sahip insan. özellikle soğuk kış geceleri sıcak evde dinlenmelidir.
türk olsa kaçak çay ve çelikhan tütünü severdi, bir de ankara viskisini belki tekel birasını ama kesinlikle kulüp rakısını severdi, balgamlı sesini bunlara borçlu olurdu. her akşam votka, rakı ve şarap içerdi, müslüm dinlerdi. türkiye'ye gelirse eğer ne yapıp edip ulaşmak ve biraz önce saydığım şeylerden en azından bir tanesini kulüp rakısını mesela ona tattırmak isterdim, şarkılarına eşlik edemem belki ama bol sarımsaklı kelle paça ısmarlayabilirim. öyle işte keşke bu kişi bizim mahallenin tom abisi olsa.
tom baba.
hayatı doğaçlama yaşayan tiplerdendir.
aynı dönemde aynı yaş ve şehirde yaşamak hatta karşı dairesinde oturmak istenilesi,dinlenilesi.
sigara ve kahve içme isteğini beraberinde getirir şarkıları. sigara içmediğim için kahve içiyorum.
ilk bildiğim şarkısı invitation to the blues olup wrong side of the road ve walk awayi de pek severim.
wristcutters filminde de oynamışdı dayı.
O nasıl bir gırtlaktır dedirtirir ve sakinleştirir.
an itibariyle türkiyeye hiç gelmediği için leyla ile mecnun dizisine konu olan müzisyen.
(bkz: invitation to the blues) parçası bana hep sevgilisiyle çok şey yaşamış sonra bu yüzden koca şehri terk eden bir yalnız adamı anlatıyor gibi gelmiştir.

Yani instrumental i bana bunu betimliyor.
charles bukowski okurken içilen birayla sesinin mükemmel bir kombinasyon oluşturdu zat. Sesindeki boğukluk da öyle bir lirizm gizlidir ki dinleyen kişi en mutlu en neşeli anında olsa bile akortsuz gitarının tınlamasıyla aylardır intiharı düşleyen birinin ruh haline bürünebilir.
jim jarmusch'un kankasıdır. john lurie ve roberto benigni ile oynadıkları down by law filminde oynamışlığı vardır. bir ara bette midler ile ilişkisi var idi.

http://www.youtube.com/watch?v=54YhQZN5Uq8

görsel