bugün

entry'ler (182)

bomonti

kadıköyde kaju ile iyi giden bir bira.

hüseyni

kurbanlar tığlandı, seni ben severim (yunus emre), haktan gelen şerbeti içtik elhamdülillah (yunus emre), yüzün gördüm dedim (seyyid nesimi), insan insan derler idi (muhyiddin abdal), hakkı seven aşıkların (niyazi mısri), derman arardım derdime, tevhid etsin dilimiz gibi ilahiler hüseyni makamında bestelenmiştir.

tom waits

sigara ve kahve içme isteğini beraberinde getirir şarkıları. sigara içmediğim için kahve içiyorum.
ilk bildiğim şarkısı invitation to the blues olup wrong side of the road ve walk awayi de pek severim.
wristcutters filminde de oynamışdı dayı.

bir ateist neden iyilik yapar

cevab basit; iyi birisidir.

yazarların şu an dinlediği şarkılar

biri belki görür de moğol'dan, türk'den haberi olur diye paylaşıyorum:
http://www.youtube.com/watch?v=V8a0kG6bICU

türkiyeli sözcüğünün ingilizce karşılığı

new yorker gibi turkeyer, amma anlamsızdır. türk zaten türkiyeli demektir, türkiyeli zaten türk demektir. bi amaca ulaşmaya çalışılmakda ama ortaya çıkan tek şey deformasyon, kavram kargaşası ve absürtlüktür, ve de saçmalıktır. nazım hikmet de türk demektedir, türk köylüsü diye şiir yazmaktadır; ki işin gerçeğine indiğimiz zaman, özüne baktığımız zaman da türk sözcüğü bir etnisiteden ziyade daha kapsayıcı bir anlamdadır zaten, tür- köküne inersek töreli yahut düzenli anlamındadır, boyların, kabilelerin, halkların bir arada düzenli yaşabilmesi anlamını içerir; ve de doğayla barışık ve bir olmuş vahdani bir yaşam tarzını da. fransız ihtilali, sanayi devrimi vesaire derken ortaya bokuma benzeyen saçma bir dünya çıkmıştır. herşeyin plastik ambalaja sıkıştırıldığı, betona basılan, çıplak ayakın mümkün olmadığı, kişioğlunun özünden gelen akım olan dervişliğe, şamanlığa imkan vermeyen bir uzaylı deposuna dönüşen bu dünyada her şey cine5 şifreli kanalı gibi iç içe geçmiştir ki bu entegrasyon, tevhid değil; mana'dır, matrix'dir, taşşaklı bir yanılsamadan gayrısı değildir. beton içi köleliğinde ne kadar türk, ne kadar kürt, ne kadar türkiyeli olunabilir ki? ne olunabilir? sadece köle olunabilir. türkün manası kaymış gitmiş, dünya depresyonda; kavramlar kavranması mümkün olmayan hallere girmiş bir alemde, kurtuluş yoktur; türk ya da türkiyeli arasında da fark yoktur. hegel'i, marks'ı aşmanın yanısıra şu plastiği de bi aşalım da, o zaman toprak kokusunu alınca tengri belki bi göz kırpar; yediğimiz adem elmasını kusarız.

sözlük yazarlarının ilginç özellikleri

dombra çalıyorum, hömey yapıyorum.

hiçbişey anlamadınız, di mi? ah, ah..

tek cümlelik gerçekler

çirkinsin.

pkk lıların ülkücü öğrencilere silahlı saldırısı

başlığa bak, yorumlara bak. bazı haber sitelerinde "pkklılar ülkücüleri rehin aldı" bile yazıyor. arkadaş; biz yurtta otururken ülkücülerin toplandığını duyduk, gördük. yere düşen satırların seslerini duyduk. reisin de içinde olduğu kalabalığın silah sıkışını duyduk. rehinlik bir şey yok, saldırıyı ülkücüler yaptı. silahın sesi ülkücülerden geldi. ha diyeceksiniz sen nerden biliyordun, karşı tarafta mıydın? arkadaş, ben odamda duruyordum. ama sesleri duyduk. odaya gelen oda arkadaşlarım ülkücüler toplanmış dediler, bakınca gördüm. satır var dediler, yere düşen satırın bıçağın sesini duydum. silah var dediler, silah patladı. polis geldi. neden sonra dışarı baktık, iki taraf da toplanmış. ülkücülerin attığı sloganlardan duyduklarım: "dişe diş, kana kan, intikam intikam", "aponun p*çleri, yıldıramaz bizleri", "ya allah bismillah allahuekber". intikam haram diye hadis var diye biliyorum; inanırsın inanmazsın da tutarlı olursun; diy mi? diğer tarafın sloganı ise "muğla faşizme mezar olacak".
ülkücü medya "pkklılar ülkücüleri rehin aldı" diyor; diğer taraf da "ülkücülere hiçbir müdahale yoktu, ambulanslara da engel olundu" diyor. videolara bakdım, taş atan ülkücüyü polis yere yatırdı kelepçeledi. gözümle gördüm, azan hayvanlaşmış ülkücü kalabalık karşı tarafa saldırıya geçtiği sırada polis o büyük araçlarını (2 taneydi) ülkücülerin üzerlerine sürdü. ayrıca kürt tarafının da coplandığını duydum. iki taraf da jöleli kafalarını düşünmeğe ayrısınlar lan; muğla üniversitesi öğrencilerinin salaklıklarını biliyoruz, sonra hepsi gider mustafa cecelinin grup kolpa'nın konserine giderler, hey gidinin malları. her yazılana inanmayın arkadaşım; çünkü insana en çok yalan söyleyen taraf; kendi tarafıdır.

iyi geceler

Ekseriyetle akabinde sürecek olan yahut içinde bulunan gecenin esenlikde geçmesi temennisi içeren eksiltili iyi dilek cümlesidir. İyi sözcüğü niteleme sıfatı olarak geceler sözcüğünü nitelemişdir, sonda olmasi gereken "olsun", "dilerim" gibi sözcükler söylenmese de, içerdiği manayı anlarız. Genellikle gece vakti ayrılırken, görüşme sonlarında, telefonu kapatırken yahut uyumadan önce zikredilir. Türkiye Türkçesi dilinde "iyi geceler" şeklinde kurulan bu tabir; Kazak Türkçesi'nde (muhtemelen) "kayırlı kije", ingilizcede "good night", almancada "gute nacht", farsçada "şeb be xeyr" diye söylenir.

iyi geceler.

abdülbaki gölpınarlı

"şimdi yolu sormayın, bilen yok ki" diyor gölpınarlı istanbul'u anlatırken, acaba sadece istanbul'u mu anlatıyor?

devlet muhammed azadi

türkmenistan türkmenlerinin efsanesi ozanı mahdum kulı'nın babası olan ozandır.

hun

kişi, insan demektir. örneğin tarihte "hunlar geliyor" deyu bir tümce kuran kişioğlı aslında "insanlar geliyor" gibi bir cümle kurmuş olur. ki biliyoruz ki, attila'Nın hunlarında asyadan kopup gelen turanlı türkler (o dönem türk sözcüğü olmadığı söylense de, süregelen soyu belirtmek için kullanıyorum) ve gotlar da vardır. haliyle hun demek bir federasyon ismi gibidir, oldukça kapsayıcıdır. türk sözcüğü de aslında bu manaya paraleldir, çünkü türk; bir anlamıyla güçlü, diğer etimolojik incelemelere göre de töreli (töre-ük), türemiş(tür-ük) ve düzenli, düzenlenmiş, düzgün (tür(düz-, düzel-, düzenle-..)-ük > türük) demektir. turan coğrafyasındaki binlerce yıllık yaşayış biçimlerine de bakacak olursak tüm bu anlamları barındırır. velhasıl; hun ve türk adları, kapsayıcı adlardır; asıl manası da, 19 harflik isimli mustafa kemal atatürk'ün şiirinde dediği,

"türk yalnız bir ırkın adı değil;
türk, adamların birliğidir."

türk, hun; insan demektir. temeldir çünkü tanrının buyruğunu temelde uzun süre taşımıştır. bu "adamlar" doğaya saygı duyup, binyıllarca göçebe yaşamışlardır. hun ve türk, yerde yaşayan insana denir. fransız devrimi denen ve dengeleri değiştiren evreden sonra tüm kavramlarda olduğu gibi bu kavramda da değişme ve saçmalama ve sıkışma, olumsuz yönde dönüşme olmuştur. tüm bilgelikler, uzaylı dünyasında saçma sapan hale gelmiş, devlet kavramı bile toprak üzerine dikenli tel çekip, diğer tarafdan geçeni vurmak misali bir bok olmuştur. orta çağ döneminde en azından organik bir devlet vardı ancak bu sonradan inorganik bir uzaylı işine dönüşmüştür. bugün ise türk'ü savunanın türkden haberi yoktur, yalan yanlış "türklüğün" başında tayip erdoğan misali bir adam, bulunmaktadır. siviller vurulmakdadır, diller konuşulamamakdadır. oysa ki, aksakallı türk babasının dediği barıştır. hünkar hacı bektaş-ı velinin dediği "düşmanın bile insan olduğunu unutma"dır.

evvel çağda kazma kürekle savaş kazanılıp, içteki iman ile çapa ile sopa ile hakk uğruna isyan edilebilirken, şimdiki insan-dışı yaradılışa aykırı silahlar ve kavramlar ile, kişioğlu bu inorganik dünyada sadece kölelik ve ölüm üzerine hayat denemez bir yaşam sürdürebilmektedir.
en basit örnek ile; tc vatandaşıyım deyip bir örgütü bitirmek istesen ve orduya katılıp silah sıksan; sadece ölürsün ve fikrin uğruna hiçbirşey yapamazsın. diğer tarafdan ayrı bir devlet kurmak istesen ve pkk örgütüne girip de orduya silah sıksan, sadece ölürsün ve fikrin uğruna hiçbirşey yapamazsın. eski turan bilgeliğinin hakim olduğu toplumda ise; örneğin bir başkent ismi vardır ve pek güzeldir: ordubalıg. ordu-balıg. balık türkçe şehir demektir, şehir arapça, kent farsçadır. ordu-balıg ise ordu-şehirdir. yani bilindiği üzre türk boyu göçebedir ve, herkes halkdır ve gerektiği yerde savaşçıdır. ve göçerler, şehir kavramı obadır ve oba da gezebilir. ordu-şehir. dünya üzerinde hakim olduğu alan vardır ancak toprak yoktur çünkü toprak allahındır. o yüzden birey de bir ölçüde bunun organik bir üyesidir. imdiki çağdaki organik ve pasif kölelikden daha farklı bir konumu vardır. en azından dönüğü semahın bir faydası ve etkisi vardır. semahların deyişlerin etkisizleştdiği bu dünyadaki türk kavramı; türük ve hun mefhumundan soyutlandırılmış kof bir isimdir. bunun hakk ile buluşmasının rengi ise kahverengi, kızıl, yeşil ve mavidir. yani toprak, ateş, orman ve gökdür. hakk, burada tecelli etmiş ve hakk zaten "enel hakk" demiş olan kişioğlıdır. türk bilge kağan'ın dediği gibi; "tengri teg tengride bolmış"dır; "tanrı gibi tanrıda olmuş"dur. narkisos, kendi özünü, kalbinin aynası olan suda görmüş ve "aşık" ü mest olmuştur. hakk, su ve insan arasında kendi kendine muhabbet eylemiştir narkisosun nezdinde. "tanrınun görüp de benzeyün diye yarattığu mehdü" derken ezel akay'ın hacivat'ı, tüm bu hatıraların, insana hakiki insani hakk tecellisinin haberini veren bir haberci misali olan bir mehdiye benzetme belki de. bunlar mistik şeyler değildir; hakikatın kendisidir ancak, dünya inorganik bir vaziyette tekamül etmeye çalışırken hakkdan uzaklaşmış ve türk nedir, hun nedir, hak nedir, kişi nedir, kişioğlu nedir bunları unutmuşken; hakk, hukuk, adalet, insaniyet, merhamet nedir bilmez haldeyken; gerçeklerin adı kimi zaman mistik, bazen hurafe, bazen saçmalık, bazen acziyet de olmuştur.

hun, türk, insan birdir. hun bodununda gotlar ve niceleri; türük bodunun sogdlar ve niceleri de vardır. turan yaşamı, tanrının gah kitap yollayarak ve 99'unda 1 "eş-şafi" diyerek; gah davul çaldırarak "ong" verdirerek döndürdüğü hakikatin tecellisine giden yollardan biridir, güzeli ve ferahıdır. hun birliği demek; tevhid-i insan demektir. bu eğer hakikat bilincine ulaşmış bireylerden doğarsa, tevhid-i insan-ı kamil olur.

edit: kent sogdçadır.

ross daly

tuvalı gırtlak türkücüleri * huun huur tu ile white dragon diye bir albüm hazırlamışlardır ki; pek bi lezzedlidir. "jeyran" diye bir şarkı vardır albümde, "bu ne güzel mutluluk verici ezgi lan" diye ağlatıcaktı resmen. dayının mayası sağlamdır.

mesut kara

daha az önce, bi saat olmadı, izmir dikili'de 6. türkiye tiyatro buluşması'nda bir laf etti ki; sinirimi çok bozdu:

"..bu durum, 12 eylülün bir sonucudur.. aydın ya da minik aydın dediğimiz; faşistleştirilmiş, milliyetçileştirilmiş, turancılaştırılmış solculardır bunlar. Bunlar evlerinde Oğuzname falan okurlar."

bu tür bi laf söyledi. oğuzname okumak faşistlik alametiymiş ona göre. peh! bir halkın tarihi edebi ürünlerini okumak faşistlik midir? sanırım "aydın", öylelerine göre "mem ü zin" falan okumalı, sanırım "sarı gelin bir ermeni türküsüdür" demeli, "karagöz yunanlılarındır" diye bağırmalı.. mı? türk halkını ve kültürünü ötekileştirip de "ötekileştirmelere karşıyız, halklar kardeş loy loy looy" demek, bana samimi gelmiyor arkadaş.

oz

gamalı haç ya da svastika diye duyduğumuz döngüsel sembolün türkçe adıdır. kadim dönemlerden beri tamga olarak kullanılan bu işaret ahmet yesevi türbesinde de, konyada karatay medresesinde de görülebilir. evrenin ve her eşyin döngüsünden haberdar olan atalarımızın bu döngüyü haberdar etmesi için çizdiği bir işarettir. dönerek göğe yükselmek anlamındaki "oz-"nin sıfat fiil eki almış hali de "ozan"dır. sema ve semah da bu duygudan kaynaklıdır.

benny hinn

benny hinn, bembeyaz saçlı bembeyaz giysili, kendine mesih, mehdi ..vs. diyen dayılardan. çok fazla şey bilmediğim bu adam için, youtube videolarının altında "o görkemli tanrının kendisi! dokuz yaşımda o bana ateş fırlattı ve gördüm ki o evreni, güneşi yarattı!" falan yazıyor. ateş fırlatma konusu için:
http://www.youtube.com/wa...x40ubm&feature=relmfu

favori söylemleri: "holly ghost, glorious, touch!, fire on yah!" falan.

mehmet dumlu

2011 yılında vefat etmiştir. allah rahmet eylesin.

nazile serna onur

ahh..
rumi'nin şeb-i arus'undan tam bir ay sonra 17 ocakta onun düğün gecesi oldu..

"sevgili döner, döner içimde
ben dönerim sevgiliye, ah

sevgili yanar, yanar içimde
ben yanarım sevgiliye, ah

yanmakdır kârım, ateş-i aşk'a
yâr, yâr kapında.."

39'unda kavuşdu sevgiliye, hây hâkk..

"biz üç bacı idik
güruh-u naciydik
kırkların ceminde
süpürgeciydik..
süpürgeci selman
kör olsun mervan
zuhur edecek, mehdi sahib-i zaman
allah eyvallah, nefes pirdendir.."

selam ola sana serna hatun, garagöz'ün selam eder sana dünya ilinden..

ö

göktürkçe "düşün" fiili.