bugün

entry'ler (1910)

pazartesi dolar 3 60 ı aşar mı

(bkz: hayır)

sikerim böyle hayatı deyip tayt giymek

(bkz: lahana turşusu)

ekonomi kitaplarında türkiye adı geçmemesi

bir beklentinin gerçekleşmemesidir. aklımızda her zaman türkiye çok önemli varsayımı var. evet bizim için önemli ama dünya için o kadar da önemli değil. kitaplarda görmeyi bekliyoruz, göremiyoruz, üzülüyoruz. üzülmeyin. turşu yiyin.

kız olsam ilk sana verirdim diyen erkek kanka

memedir.

dolar 5 tl olursa ne olur

Tarih TCMB kuru (alış)
24-11-1950 2.82520
23-11-1951 2.82520
24-11-1960 9.00000
24-11-1970 14.85000
24-11-1976 16.50000
24-11-1978 25.00000
23-11-1979 35.00000
25-01-1980 70.00000
24-11-1980 87.95000
23-10-1981 126.30000
22-11-1985 558.30000
21-11-1986 745.40000
24-11-1988 1749.78000
22-11-1991 4950.08000
24-11-1992 8237.49000
24-11-1993 13576.79000
24-03-1994 21652.61000
28-04-1994 32476.92000
24-11-1995 53218.00000
22-11-1996 99044.00000
24-10-1997 181070.00000
24-11-1999 503232.00000
21-02-2001 688001.00000
22-02-2001 685391.00000
23-02-2001 957879.00000
24-02-2001 ..
25-02-2001 ..
26-02-2001 1072988.00000
27-02-2001 946306.00000
28-04-2003 1586475.00000
24-11-2003 1464763.00000
30-12-2004 1352500.00000
31-12-2004 1342100.00000
01-01-2005 ..
02-01-2005 ..
03-01-2005 1.33630
04-01-2005 1.33830
23-11-2007 1.19370
28-05-2008 1.24220
24-12-2008 1.51520
24-11-2011 1.85510
22-11-2013 2.01810
24-12-2014 2.31650
24-11-2015 2.84330
24-11-2016 3.38240

nasıl piramit? beğendiniz mi?

boyner nasıl okunur sorunsalı

buoyuna gelmeyin.

bülent ecevit in köşe yazıları

bülent ecevit'in 1950-1960 yılları arasında yazdığı sanat ve siyaset yazılarıdır.
http://ecevityazilari.org/

ekonomik kriz için ciddi uyarı

krizler birden "çat" diye gelmiyor aslında. sürekli sinyalleri geliyor. e yıllarca kendi sorunlarına çözüm bulamayınca "çat" diye geliyor. türkiye'nin 2000 başındaki krizi de öyleydi, küresel krizde.

ama işin en kötü yanı; şirketlerin olan borçların kriz zamanında bir gecede halkın borcu oluvermesi. ve bunun herkes tarafından kabul görmesi. arkadaşlar kapitalizm teoride böyle bir şeye karşıdır. ancak bugün siyaset- özel sektör- halk arasında böyle bir bağ var maalesef.

çay

her gece beklenen sevgili.

gel demenin en güzel yolu

geliyorum.

starbucks a gitmeyen kültürsüz erkek

farenin dağa küsmesini konu alan hikayeyi bilmeyecek kadar kültürsüzdür.

50 tl ile yatırım

beşeri sermayene yatırım yapabilirsin. güzel 1-2 kitap alıp okuyarak. ama karın doyurmaz.

üniversite tercihi yapacaklara tavsiyeler

bence önünüze kitapçığı alıp ne olursa olsun diye bir puan sıralaması yapmayın. bence puanlarda bir sürü çarpıklık mevcut. çünkü puanı oluşturan insanların o yaşlarda bölümle ve daha sonrasıyla ilgili bilgileri kısıtlı. bilgileri tam olsa bile meseleyi kavrama kabiliyetleri kısıtlı olabiliyor. Bu da bazen puanların belki de olması gerekenden daha fazla veya daha az olmasına neden oluyor. en azından önünüze konan ve sadece bir "puan sıralaması" olan listeyi kabul etmeyin. mümkün olduğu kadar okuyan-mezun öğrencilerle iletişime geçin.

iktisat bölümü ne işe yarar

iktisat bölümünün amacı iktisadi düşünme yeteneği aşılamak ve buna yardımcı olacak alet çantasını edinmenizi sağlamaktır. veya en azından bu olmalıdır. "çok mezun olması" çok iktisatçı olması anlamına gelmiyor. zaten iktisatçılar nasıl bir piyasada ne tür stratejiler izlemeleri gerektiğini bilirler ve ona göre yeteneklerini şekillendirmeye başlarlar.

şu alet çantası ise genel olarak;
- matematik, istatistik, ekonometri; ve bu konularda işinize yarayacak en az bir ciddi bilgisayar programı
- yabancı dil
- tarih bilgisi; gerek iktisat tarihi gerekse siyasi tarih.
- muhasebe bilgisi; ne kadar ileri seviye olursa o kadar iyi
- çalışılacak alana göre hukuk bilgisi

bunları ne yazık ki sadece bölüm sağlayamaz. tüm imkanları olsa da sağlayamaz. çünkü istemek gerekiyor birazda. insanların hangi konularda uzmanlaşmak istediklerine göre değişen ağırlıklarla bu bilgileri harmanlamaları gerekiyor tabii.

şimdi esas soruya gelelim: bölüm ne işe yarar veya aslında iktisatçı yetiştirme amacı olan bölümlerden çıkan ve bu donanımlara sahip iktisatçılar ne işe yarar? bilmem.

bir erkekte sizi etkileyen şey nedir

halı sahada paslı oynamasıdır.

pahalı olan şeyi ucuza satmak

kimin kredi kartını çaldın?

tahin pekmez

bir tür içlik.

ayı ikiye bölüp düşmanı ikiye bölememek

meselenin özünü kavrayamayan insanların şaşırdığı hadisedir. peygamberler bir şeyleri ikiye bölmez. onu Allah yapar. çıkış noktanızı gözden geçirin öbür tarafları da aydınlatırım istersen.

mira isimli kızların genel özellikleri

dizide oynamalarıdır.

doların önemi

doların, tl karşısındaki değeri arttığında dolar ile aldığımız mal ve hizmetlerin tl cinsinden fiyatları artmış olur. bu çok net bir etki. böylece enflasyonu arttırıp, insanların alım gücüne ve dolayısıyla tüm ekonomiye etki etmektedir.

peki bu her zaman böyle mi olur? aldığın mal ve hizmeti almaktan vazgeçersen sorun olmaz. fakat eğer aldığın mallar vazgeçemeyeceğin kadar önemliyse? kendin üretemediğin veya üretim sürecinde olmazsa olmaz bir mal ise vazgeçmek çok zor olur. bunların fiyatları artarsa mecburen sadece daha fazla ödemek zorunda kalırsın. bunu bir kanal olarak görebilirsiniz. tabii dediğim gibi bazı malları almaktan cayabilirsiniz.

bi de tersten bakınca ülkenin malları görece ucuzlamış oluyor. bu ihracatını arttırabilir. aslında ülke ekonomisine katkısının olumlu olabilmesi için fiyattan kaybettiğini miktar olarak geri kazanman lazım. yani aynı miktar malı daha ucuza satarak sadece kaybedersin. bunların daha teknik ayrıntıları da var. ihracat için kur tek başına yeterli de değildir. senin mallarını talep eden insanların gelirleri de önemlidir.

bunların yanında toplamda ülkeye giren ve çıkan para arasındaki farkta önemlidir. yani ülkeden daha çok döviz çıkıyorsa aradaki farkı kapatmak için bir şekilde döviz kazanman gerekir. "neden para basıp ödemiyoruz?" sorusunu hala soran var mı bilmiyorum ama, 1. döviz basamıyoruz 2. tl bu işlerde kullanılmıyor.

son olarak belki de yurt dışından borçlanmayı göz önünde bulundurmalıyız. aynı miktar döviz borcu için artık daha fazla tl gerekiyor. aslında döviz geliri olan firmalar için çok bi önemi yok bi şekilde hallederler ama tl gelirin varsa ve döviz olarak borçlanıyorsan borcun bir bakıma artıyor. e tabi bu da bi şekilde çalışanlarını, ürünlerinin fiyatlarını vb yollarla ekonomiyi etkiliyor.

bir de bunların hepsini bildiklerinden mi yoksa çok kolay gözlemlenen ve genelde kriz zamanlarında çok yüksek dalgalanmalar olduğu için mi bilemiyorum türkiye'de insanlar doları bir gösterge olarak görüyorlar. yani aslında öyle olmasa bile doların tüm ekonomi için bir gösterge olduğunu sanıp, psikolojik olarak davranışlarını, harcamalarını vb. değiştiriyorlar. daha da önemlisi beklentilerini etkiliyor bu da sonunda "öyle olmasa bile" dediğimiz şeyin "öyle olmasına" neden oluyor.

şimdilik bu kadar arada yazarım buraya.

+
bi de sanki dolar bugünlerde artmaya başlamış gibi bir tutum var. aslında cumhuriyet tarihi için konuşursak 1940'ların sonlarından beri tl dolar karşısında değer kaybetmektedir. yani "dünyanın sonu" gibi bir şey değil aslında. her an olmakta olan bir şey. ekonominin yapısı o zamandan bu zamana çok değişti, bir çok kriz atlattık, dünya da pek çok kriz atlattı ama hala yaşıyoruz. hiç bir etkisi yok demiyorum fakat bizim asıl sorunlarımızı etkileyen ama onlardan daha büyük bir sorunda değil.