bugün

1980 yapımı David lynch filmi. başrollerinde anthony hopkins ve john hurt oynar.
insanın kendisi gibi olmayana karşı -gerek fiziksel gerek zihinsel olarak- ne kadar hoşgörüsüz ve barbar olduğunu oldukça etkileyici bir dilde anlatır. kesinlikle izlenmelidir, ayrıca imdb en iyi 250 film oylamasında 103. olmuştur.

--spoiler--
fiziki olarak hilkat garibesi olan ama çok hassas bir kalbe sahip olan john merrick/the elephant man in insanların kendisi hakkındaki tutumlarından çektiklerini anlatır. fakat doktor frederic ve bayan kendal gibi onun içindeki güzelliği gören insanlar da vardır. Ve çok şükür ki güzel bir sonla bitmiştir.
anthony hopkins 43 yaşında olmasına rağmen oldukça genç gösterir
john merrick e yardım eden cüce, star wars un r2d2 su kenny baker dır.
yine sirkteki ufak çocuk, lock stock and two smoking barrels daki soap tır.
--spoiler--
1980 yapımı, david lynch tarafından yönetilmiş, anthony hopkins'in başrolünü oynadığı film.

http://www.imdb.com/title/tt0080678/
ashley montagu'nun gerçek bir olaydan yola çıkarak yazdığı eserdir. kitabı okunduktan sonra filmi izlenmeli. filmde john merrick'in 'ı am not an animal, ı am a huma being' sözleri insanın gözlerini yaşartır. ayrıca soundtracki de çok başarılıdır.
(bkz: elephant woman)
david lynchin 1980 yapımı harika filmi. film siyah beyazdır ve sanki 50 li yılar da çekilmiş bi havası vardır. gerçekten harika bi kurgu ve senaryo ile mükemmel bi filmdir. drama adına yapılmış en sağlam yapımlardandır. ayrıca anthony hopkinsde harika bi performans ile karşımıza çıkıyor. herkesin izlemesi gereken bi klasiktir. ''ım not an animal , ım a human being...''
(bkz: fil adam)
kraliçe victoria döneminde gerçekten yaşamış enteresan kişilik. bir hastanede yaşıyordu ve boynunu yana eğmesi halinde kafasının kırılma olasılığı vardı. ince bir boynun üzerinde ağır bir başla yaşarken, hep güzel bir kadınla birlikte olmayı düşlediğini söylediği kaydedilmiştir. yaşadığı en büyük absürdlüklerden biri, yerinden kolay kıpırdayamazken, karındeşen jack cinayetlerinde şüpheli ilan edilmesiydi. uykusunda huzur içerisinde öldü.
filmin en başındaki doktor un sirk in gizli bölgesine girdiğinde kapı girişinde ki bir yerde ''the fruit of the original sin'' yazması değişik şekillerde doğan insanlara nasıl bakıldığını da filmde oldukça güzel anlatan bir sahnedir.
zaman zaman insanı korkutan, acıdığın hususlarda kötü hissettiren lynch ısırığı.
kesinlikle izlenmesi gereken fakat yok abi david lynch filmi bu yine kesin beynimize verir, anlamayız biz bunu mantığıyla biraz izlenmesi ertelenen fakat izlenince de duygusal olarak kişiyi yoran, yaran, düşündüren bir filmdir...insan mizacını gözler önüne seren bir filmdir...sevgi ve acıma kavramları üzerinde düşündürür...

film aslında günümüzün dünyasının bulunduğu halle benzerlik taşımaktadır... filmde gördüğümüz kötü karakterler insanların acizliklerinden kendilerine çıkar sağlayan tv deki şovmenlere ve bunları izleyenlere*, günlük hayatta böyle davranan herkese uyarlanabilecek bir filmdir...

filmde john merrick in doktorun evine misafirliğe gittiklerinde yaşadıkları, doktorun john merrick i ilk gördüğünde tepkisi ve doktorun kendi ile ben iyi miyim yoksa kötü müyüm diye hesaplaştığı sahneler unutulmazlar arasında yerini almıştır...

bu arada anthony hopkins yine döktürmüştür bu bakımdan dahi izlenmeye değer bir filmdir...film müzikleri ile de 12 den vurmuştur...
--spoiler--
"never, never! nothing will die. the stream flows, the wind blows, the cloud fleets, the heart beats. nothing will die."
--spoiler--
yönetmenin en anlaşılır filmidir ve sinematografisinde özel bir yere sahiptir.
(bkz: anne bancroft)
(bkz: john gielgud)
usta yönetmen lynch'in, seyircinin bam teline dokundugu, 80'lerden bir drama. hilkat garibesi gibi görünen fakat oldukça zeki ve hassas bir 'insan'ın sirkten kurtarılıp bir cerrah tarafından (ki anthony hopkins amca oluyor kendisi) fiziğinin düzeltilmesi çabasını anlatır. herkesin yüzüne bakmaya korktuğu fil adam, zamanla soylu aileler arasında bir 'moda' haline gelir. zengin kesim, fil adamın odasına çay sohbetlerine, vs. gelir. yine de insanların ona karşı olan ön yargısı hiç değişmez. sonu insanı ağlatacak cinsten bir klasiktir. izlenmediyse, muhakkak izlenmelidir.
john merrick'in annesinin resmini gösterirken " o bir meleğin yüzüne sahip" lafı izleyeni alr götürür, bir daha da geri getirmez. muhteşem kelimesinin bile yetersiz kalacağı bir şaheserdir.
filmi çok güzeldir. ama bende iz bırakan olay anadolu liselerinde reading derslerinde herkesin bu kitabı bir kere görmesi ve sınıftan en az üç kişinin bu kitabı okumuş olması önemlidir.
http://www.hurriyet.com.t...7.asp?gid=180&sz=7013 adresinde görebilceğiniz inanılmaz olay.
http://www.hurriyet.com.t....asp?gid=180&sz=97315 adresinde bir başka hastayı görebileceğiniz olay.
Kente bir sirk gelmiştir. Sirkin en ilgi çekici unsuru fil adam'dır. annesi filler tarafından vahşice katledilmiştir.daha sonra para göz bir sirkçi tarafından sömürülmüştür. sirk Londra'ya uğradığında doktor frederich fil adamın peşine düşer. kendisi için özel bir gösterim yaptırır. fil adam hastalandığında ise fil adamı hastaneye getirtir. fakat onu bir daha cani sahibine geri vermez. fil adam'ın vücudu tömürlerle kaplıdır ve zeka geriliği teşhisi konmuştur. fakat sadece korkularından ötürü konuşmamaktadır.. zeka geriliği olmadığı anlaşılınca hastanede tedavi görmesine baş hekim tarafından da onay verilir. bu sırada hastanedeki bu süreç Londra basınına sızmıştır. Sosyete sırf isim yapabilmek için fil adamı görmek için savaşır. fil adama iğrenen gözlerle bakmaktadırlar. ama bu işin iyi tarafıdır, daha kötüsü ise hastanenin gece bekçisi para ödeme karşılığında, isteyenlere fil adama yönelik türlü türlü işkenceler yaptırır. Bir gün para karşılığında gece hastaneye gelen biriyi fil adam çok yakından tanımaktadır; eski sahibi cani sirkçi. Ve olaylar bu noktadan sonra enteresan bir hal alır.

Film siyah-beyaz. Bu yüzden objektif ayarlarına bağlı çekim hatalarına rastlamak neredeyse imkansız. Film mesaj içermekten de kaçınmamış. Fil adam tren istasyonunda kalabalık tarafından kovalanırken şöyle der; ben hayvan değilim, ben de insanım!
siyah-beyaz bu david lynch filminden etkilenmemek neredeyse imkansız!*

bbc'nin bu film için yaptığı yorum ise şu şekildedir;
"fil adam'dan etkilenmemek için taş kalpli olmak gerekiyor"
(bkz: adam olsun da isterse filden olsun)
--spoiler--
filmin baş karakteri john merrick'in isyan etmeyen, her şeyi kabullenmiş tavrı insanın gerçekten içini acıtır. hastane hademesinin kendisini parayla göstermesini doktora söylememesi de ayrı bir sorundur.
--spoiler--
1990larda yurdum anadolu liselerinden birinde ortaokul hazırlık zorunlu-ingilizce-okuma dersi kitabıydı.
2000'lerde yurdum anadolu liselerinde reading dersi için kolay seviye bir kitaptı.
lisede, reading dersinde okuduğumuz, ilginç ama aynı zamanda korkunç kitap. kitabı okurken takip ederdik kasetçalardan, zaman zaman kısık çıkan o elephant man sesi adamı ürpertirdi ya.
insanı normal olduğuna şükrettiren nefis bir yapım. anthony hopkins'in oyunculuğu takdire şayan.