bugün

corc kuluni'nin bir suikastçiyi canlandırdığı ve 1 eylül 2010'da gösterime girecek olan film.
güzel bir aksiyon filmi. ama ülkemizde henüz gösterime girmedi.
--spoiler--
az replik , çok bakışma , çıplak kadınlar , filme biraz sembolik öğeler ekle işte oscara aday bir film.
--spoiler--
Ülkemizde Centilmen adı ile gösterime girmiş olan, yönetmenliğini Anton Corbijn'in yaptığı, başrollerinde George Clooney, Violante Placido, Thekla Reuten, paolo bonacelli'nin yer aldığı film. Film, yorulan ve geçmişi ardında bırakmak isteyen bir kiralık katilin şüphe ve tehlikelerle dolu hikayesini anlatıyor. Aksiyondan çok duyguya ve karakter çalışmasına önem veren filmin en çarpıcı yanı büyüleyici görselliği. Filmin yönetmen koltuğunda U2 ve Depoche Mode ile yaptığı fotoğraf ve klip çalışmalarıyla ünlenen ve ilk filmi Control ile iyi eleştiriler alan Anton Corbijn var. Corbijn, görsel efektlerden ve aksiyondan çok hikayenin derinliğine, karaktere, resmin güzelliğine, manzaranın şahaneliğine odaklanıyor. centilmen, arada sırada "hadi ama birşeyler olsun" da hareketlenelim dedirtecek kadar sakin ve yavaş filmlerden. ama siz tam sıkılmaya başlamışken bir aksiyon, bir gerilim geliyor. Bu arada filmin dinginliğine karşı, Jack'in içindeki fırtınadan da söz etmek gerek. Burada da George Clooney oyunculuğunu konuşturuyor. Bu yılın Oscar'larında adının geçmesi muhtemel. (Ömür Gedik, Hürriyet)
kesinlik aksyion filmi değildir, sabırsız seyirci iseniz filmin ilk yarısında çıkabilirsiniz. italya'nın bir köyünü izlemek istiyorsanız izleyin.
kötü flim değil ama sıkıcı eminim oscar ödüllerinde kendine yer bulacaktır daha çok karakterin ruhsal durumu ön planda kısacası herkesin izlemekten zevk alacağı türden bi flim değil. başından sonuna sabır gerekiyor sonuda tahmin ettiğiniz gibi. özellikle flim afişindeki clooney'in elinde silah telaşlı halini görünce aksiyon dolu bi flim bekliyodum buda bana acı bi ders oldu gitmeden sözlükten bi kaç enty okumak gerekiyor..
önyargılarla gidip, filmin sonunda ise mükemmel bir film izlemiş olmanın keyfiyle salondan ayrıldım. sakın ola ki b,r amerikan filmi ve başrolde de george clooney oynuyor diye burun kıvırıp, gitmemezlik etmeyin. çünkü bilindik hollywood filmleriyle alakası yok. zaten bunu yönetmenin ilk filmi "control"den de anlarsınız.

öyle bilindik, vurdulu kırdılı bir hollywood aksiyonuyla alakası yok. bir kiralık katil ile ilgili ama öyle güzel bir bakış açısıyla sunuluyor ki, kafalarda türe ilişkin yepyeni bir pencere açıyor bu film kesinlikle.

hani efsane bir film vardı, western mitinin sonu olarak nitelendirilmişti: the unforgiven. işte (bence) the american da aynı tadda kiralık katil mitinin sonuna ilişkin bir yapım. spoiler olmasın diye girmicem mevzulara ama mutlaka filmi izleyin. film aksiyonu hareket üzerinden kurmuyor. tersine sessizlikler, durağanlık üzerindeki gerginlikler ve heyecanlar daha çok bu filmde. ve yönetmen bunu çok başarılı bir biçimde yapıyor. yeri geldiğinde adrenalin hormonunuzun alabildiğine pompalandığını farkedeceksiniz, hiç merak etmeyin.

türün sevenleri, bu filmi mutlaka izleyin. ve hemen arşivinizdeki yerini hazırlayın...
--spoiler--
edit: *
--spoiler--
az replikli film nasıl olur gidin izleyin görün. yapmışlar olacak. (bkz: ali ağaoğlu)
Hoplamalı zıplamalı(hollywood aksiyonu) diye tabir ettiğimiz filmlerle uzaktan yakından alakası olmayan,tetikçi karakterin aidiyet sorunlarıyla ilgilenen,pastoral resimleri anımsatan müthiş görüntü yönetimine sahip,mütevazi bir film.Özünde anlattığı bir öykü yok aslında.Ruh hali üzerine bir film.Neden,niçin,kim,kimdir vs gibi soruların hepsi havada kalıyor.Film adeta doğaçlama çekilmiş hissini yaratıyor.Vasat bir film diyebiliriz.
Daha iyi bir tetikçi,kralık katil filmi arıyorsanız;1989 yapımı the killer ile 2004 yapımı collateral isimli başyapıtlara gözatmanızda fayda var.
hiç sıkılmadan izlediğim, enfes film. bol aksiyonlu, dövüş sahneleri var sanarken, böyle monolog bir çalışma beni acayip sevindirdi. özellikle italya'nın o kasabası çok müthişti.
müziklerini herbert grönemeyer'in yaptığı filmdir.

işi öldürmek olan fakat arınmak isteyen bir adamın hikayesini anlatır. feodal dönemden kalma eski bir yer olan italyan kasabasında geçmektedir. başrolde george colooney vardır. ağır tempolu geçmesine rağmen klasik müzik severlerin beğenerek izleyeceği bir filmdir.

http://youtu.be/GFUY1j5Yw-Q
herkese güzel gelmeyecek ancak aslında çok güzel bir filmdir. yalnız birkaç kez izlenmesi gerekeir.

--´spoiler´--
clooney´in filmin en başında o zamanki kız arkadaşını ve iki isveçliyi öldürmüş olması, keşfedildiğinin göstergesidir. balistiklerde kolaylıkla sınıflandırılamayacak silahlar yapmaktadır jack, ve tahminen bir gizli servis ajanıdır.birileri tarafından keşfedildiğinden ücra bir köşede saklanması gerekmektedir. ücra bir köşeye gönderilir. roma´da kafe´de şefiyle oturduklarında şefi, jack kız arkadaşını öldürmek zorunda kaldığından şikayet edince "ilişki kurmaman gerektiğini bilmeliydin" der. jack, gittiği o kasabada kerhane´de ilişkiye girdiği kadına aşık olur. ve böyle o kuralı bir kez daha bozar. ayrıca kasabanın meraklı bir rahibi ve rahibin herkesten gizlediği bir oğlunun olduğunu keşfettiğinden dolayı rahiple belirli bir dostluk kurar.

jack aslında iyi bir insan olmak istemekte ve bu hayatı bırakmak istemektedir. birisi için silah yapar, ve silahı yaptıktan sonra ayrılacağını söyler, şefi görünüşte tamam der ama bir yanndan da jack´i ortadan kaldırma emrini vermekten çekinmez.

jack kendisini öldürme emrini alan şahsın aynı zamanda en son silah siparişini veren olduğunu tahmin ettiğinden, silaha bi kurnazlık düşündüğünden o sayede yakasını kurtarır.

kurgu´da ilk başta anlaşılmayan, sipariş veren kadın jack´i neden silah denemeye gittiklerinde öldürmedi sorusunun yanıtı, sipariş ilk verildiğinde hedef jack değildi, ayrılmak isteyince namlu kendisine çevrilmiş oldu, olmalıdır. kadın hatta susturucunun ne kadar sessiz olduğunu denemek için jack´e ateş bile ettirir, buradan o silahın jack´e onu öldürtmek için yaptırtılmadığı anlamını çıkartırız.

yalnız tabii en son kendi şefi olan şahsın bizzat jack´i öldürmek için neden o kasabaya geldiğini anlamamış bulunuyoruz. silah teslim yerinde jack´in infazı gerçekleşmediğinde kadın, yani jack´i öldürme emrini alan ajan jack´i öldüremediğinde neden şef olaya karışmıyor da, sonraki denemede karışıyor, konusu, açık bırakılmıştır.

tabii oyunculuk açısından çok güzel bir işçilik çıkartılmıştır. ayrıca kamera odaklanmaları , sevişme sahnelerinin, kadının çıplaklığının erotik değil sanatsal alınması konusu filmi bir "sanat filmi" yapmaya yeter. hele clooney´in öleceğini anladığı, arabayla o kadınla buluşmaya gittiği sahnede gösterdiği performans sonderece dramatiktir. jack, orada kendine "birtek güzel bir gün bile yaşayamadan öleceğinden" dolayı kızdığı için arabanın direksiyonunu yumruklamaktadır.

--´spoiler´--

sonuçta minimalist bir anlatım tarzıyla gayet güzel işlenmiş değeri sonraki zamanlarda anlaşılacak bir filmdir. birçok şeyi seyircinin kendiliğinden bulması istenir ve seyirci filmin bir parçası yapılır. bu bakımdan hollywood´un "seyirciyi adam yerine koyan" ve gerzekalıymış gibi herşeyi en adice şekilde anlatmaya kalkışmayan, ender filmlerinden birisidir.
başrolünde abdullah gül'ün oynadığı ve violante placido adlı seksi bir italyan dilberin kendisine eşlik ettiği an itibariyle kanal d ekranlarında bol sansürlü bir şekilde yayımlanan film.

violante placido;
görsel
görsel
görsel
buram buram kalite kokan filmdir, çok güzel, farklı bir tat bırakır türünün izleyicisinde, arka arkaya iki defa izledim hep gene izlerim, öyle bir film işte.
george clooney' nin bir kiralık katilin duygu karmaşasını çok iyi yansıttığı, violante placido' nun güzelliğiyle göz doldurduğu kaliteli yapım.
Henüz yapım aşamasında olan biografi/müzik kategorili, humphrey burton'un kitabından uyarlanacak film. Yönetmenliğini cary joji fukunaga yapacak. leonard bernstein karakterini jake gyllenhaal canlandıracak.