bugün

Kur'an-ı Kerim'in 111. suresi.
Mekke döneminde inmiştir. 5 âyettir. "Tebbet", kurusun, kahrolsun demektir
ebu leheb'in şapa oturduğunun resmidir
her vakitte zevkle okuduğum sure, hoşgörünün sınırlarını gösteren belirteç.
(bkz: zalimler için yaşasın cehennem)
allah'ın beddua ettiği bir ayeti olan suredir.
"Ebu Leheb'in iki eli kurusun" gibi insani bir öfke ve yoğun nefret izlerini görebiliriz.

nefret ve öfke, hatta Ebu Leheb'e yönelik delice bir kızgınlık!
bunlar insani duygulardır, insana mahsustur!
"nefret; öfke ve kızgınlığın" tanrısal bir yönü yoktur, yaratıcı beddua etmez, sinirden deliye dönmez, kızgınlıktan kudurup aklını kaybetmez, köpürmez, kin tutmaz!
ama insan bunların hepsini yapar.

7. yüzyılın bu suresi, kuran'ın insan sözü olduğunun çok açık kanıtlarından biridir. Bu sureyi her gün 5 vakit namazda okumak, tüm sorunları çözer. ancak bir işe yaraması için türkçe mealinin bilinmemesi ve mutlak arapçasının okunması şarttır. arapçasının okunması kalplere huzur verir. türkçesi okunup akıl öne alındığında ise bu defa kalbe düşen huzursuzluk olur. aldatılmışlığın ve sömürünün huzursuzluğu!

anladığım kadarıyla burada hz muhammed, komşusu; dünürü ve amcası ebu leheb'e çok kızmış. sinirden kendini kaybedip böyle kahrolsun, gebersin, iki eli de kurusun ve sair demiş.

kızmasının sebebi ise amcası ebu leheb'in peygamberliğini kabul etmemesi ve çarşı pazar hergün peşinde dolaşarak "bu benim yeğenimdir, konuştuklarını ciddiye almayın, benim hatırıma idare edin lütfen" anlamında sözler etmesidir.
bu arada dünürlükleri de vardır, hz muhammed'in iki kızının yani Ümmü Gülsüm ve Rukiyye'nin Ebu leheb'in Uteybe ve Utbe adlı oğulları ile evli olduğunu da söyleyelim. amca ebu leheb, yeğeninin peygamberliğinini kabul etmeyip karşı çıkınca da aniden ve birden bu meşhur Tebbet suresi gökten çöle inivermiştir.
sure inince de ebu leheb, kızlarını yeğeni hz muhammed'e geri göndermiştir.

yeri; göğü her şeyi yoktan var eden bir yaratıcının, bir insan gibi beddua ettiğini ve aciz biri imiş gibi kurusun / kahrolsun dediğini iddia etmek tam bir saçmalıktır. yaratıcılık kavramı ile bağdaşmaz.
korku dalinda bu surenin stephen king romanlarindan daha basarilli olabildigini gosteren sure. okurken tuylerim diken diken oldu nasil bir nefretmis o oyle.
herkesin yaptıklarının sonuçlarına katlanacağını gösteren mükemmelliğin mükemmel bir parçası, nûr.

allah adildir, insanlar zalimdir.

şu dünyada george bush veya ariel şaron vs. pislikler ile hesaplaşamasamda öteki dünyada hepsinin yaptıklarını çekeceğini bilmek ne kadar huzur verici ya rabbim! sen adilsin, hamd sanadır.
ezberlenmesi en zevkli suredir. çok akıcı bir dili vardır.
yapılan kötülüklerin cezasız kalmadığının en güzel kanıtıdır. e insanlar biraz akıllarını kullansınlar da bu hale düşmesinler değil mi efendim.

kellim kellim layenfa
takılın siz..
keske tanri daha yapici seyler soyleseymis. biraz felsefe yapsaymis ya da entelektuel seyler soyleyip iyiye yoneltseymis insanlari. hayir boyle soyleyince insani da hicbir etki yaratmiyor ondan.
ayrica billimsel olarak imkansiz olan suredir. cunku insan bendeni aciyi bir sureden sonra kavrayamaz yada o aci aliskanlik yapar o insana ..yani bu tur bir olayda aci sadece olayin birkac seniyesinde gerceklesir aci. sonrasinda yok olur.
kur'an-ı kerim'in bir başka tercümesinde son ayeti "boynuna bir ip geçirilmiştir onun, en sağlam fitillisinden" olarak da çevrilmiştir. anlamı değişmemiştir tabii. hangi kelime kullanılırsa kullanılsın, o yüce anlamını korur.
Ebû Leheb'in iki eli kurudu, kendisi de (helâk oldu!). Ne malı fayda verdi ona, ne de kazandığı. O, (dünyada benzeri görülmemiş) bir alevli ateşe yaslanacak. Gerdanında hurma liflerinden bükülmüş bir iple odun taşıyan karısı da!

Tefsir - Bu sûrede bahis konusu Ebû Leheb, Peygamberimizin öz amcasıdır. Fakat ne yazık ki bu, islâm'ın en azılı düşmanlarından idi. Peygamber Efendimiz, yakınlarını islâm'a dâvet etmek, islâm'ın esaslarını onlara anlatmak üzere Allâh'tan emir aldığı zaman hepsini bir yere topladı ve onlara "kendisini nasıl bildiklerini, söyleyeceği şeye inanıp inanmıyacaklarını" sordu. Onlar da: "Seni çok doğru ve emin biliriz, ne söylersen doğru söylersin" dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz: "Biliniz ki Allah beni size elçi gönderdi, en yakınlarıma kendi emirlerini söylememi ve dinlemiyenleri, âhiretin azâbı ile korkutmamı emir buyurdu. Geliniz, evvelâ Allâh'ın birliğine, Ondan başka ilâh olmadığına ve benim hak Peygamber olduğuma ve âhiret gününe îman ediniz. Putlardan yüz çeviriniz. Böylece îman ederseniz selâmete erersiniz, kurtulursunuz. Allâh'ı bırakıp da, birçok tanrılara ve putlara tapmak insanlığı alçaltmaktan, varlığını süflîleştirmekten başka bir şey değildir. insan yalnız Yaradana tapar, yalnız O'ndan yardım ister. Eğer böyle yapmaz ve beni dinlemezseniz sizin için Allâh'ın azabından kurtuluş yoktur" dedi.

Peygamber Efendimizin öz amcası Ebû Leheb de bu toplantıda hazır bulunuyordu. Kendisi çok müteassıp bir müşrik ve putperest idi. Peygamber Efendimizin bu öğütlerini işitir işitmez, son derece öfkelendi ve ayağa kalkalarak "Yuh sana, bizi bunun için mi topladın?" dedi ve orada bulunan cemaati dağıttı; hepsini Peygamberin aleyhine kışkırttı; Kureyş kavmini ondan soğuttu. Bu kadarla da kalmıyarak ondan sonra da, bir taraftan kendisi, bir taraftan karısı var kuvvetleriyle müslümanlar aleyhine çalışmaya başladılar. Peygambere yardım edeceği yerde O'nun aleyhinde fitne ve fesat ateşini alevlendirmek için ne lâzımsa yaptılar. Sihirbaz olduğunu, deli olduğunu söylediler. Böylece islâm'ın yayılmasına, karanlıklar içinde gidecek bir yol arayan insanların doğru yolu tutup gitmelerine engel olmaya çalıştılar. Hele Peygamberin şahsına ve müslüman olanlara ne eziyetler yaptılar!..

Fakat bunların bu çalışmaları, bu didinmeleri nasıl bir netice verdi? işte bu sûre onu tâ önceden haber veriyordu: Ebû Leheb'in Müslümanlık aleyhine çalışan iki eli kuruyacak, kendisi de yok olacak; sâde dünyada değil, âhirette de muradına ermiyecek, onun ve karısının bütün uğraşmaları boşa çıkacak ve Müslümanlık her tarafa yayılacak, kökleşecek, yaşıyacak. Karşısına bin Ebû Leheb çıksa yine boştu. Ona karşı açılan ağızlar günün birinde kapanacak, Ona karşı kalkan eller kuruyacak ve o ellerin sahipleri en fecî bir ölümle yok olacaktı. Bu iki kere iki dört edercesine kesin idi. Çünkü "Tebbet" Sûresi bunu, daha olmadan, oldu diye haber veriyordu. Gelecekte olacak şeyi oldu diye ifade etmek çok beliğ bir ifadedir. Onun muhakkak surette olacağının kesin bir delilidir.

Hakikaten Ebû Leheb, muradına ermiyerek, hüsran ile öldü. Bedir harbinde müslümanların muzaffer olduğunu duyunca, kötü bir hastalığa tutularak kahrından öldü. Hastalığında âile efradından bile kimse yanına yaklaşamamış, ölüsü üç gün kalmış ve kokmuş idi. Demek ki, Kur'ân'ın daha evvel haber verdiği dünyada iken gerçekleşmişti.

Sâde Ebû Leheb değil, onun benzerleri de hep aynı âkıbete uğradı. islâmiyeti yıkmak için uğraşanların elleri kurudu, sesleri kısıldı ve sonunda hepsi helâk oldular. Ne malları, ne kazançları, ne şöhretleri, ne mevkileri kendilerine fayda vermedi; lâyık oldukları âkıbeti önliyemedi. Çünkü Ebû Leheb lugat bakımından, alev babası demek olduğundan bundan maksat, yalnız onun şahsını söylemek olmayıp, vasfına ve bu vasıfta ona benzeyenlerin, yani Peygambere ve islâm'a karşı ateş püskürmek isteyenlerin, hallerine de bu sûrede işaret edilmiş oluyordu. Binaenaleyh bu sûre. Ebû leheb ile o tıynette olanların âkibetlerini önceden nasıl haber vermiş ise, dünyada öylece olmuş ve düşündüklerine muvaffak olamamışlardır. Dünyaya kötü adlarından başka bir şey bırakmamışlar, âhirette de alev saçan cehennemlere yaslanmak suretiyle cezâlarını çekeceklerdir.

Ebû Leheb'in karısına gelince: Bu kadın Hz. Peygamber Efendimizin geçeceği yollara geceleyin dikenli ağaçlar ve dallar koymak suretiyle Ona eziyet eder ve kocasının kötü işlerine bu da katılırdı. Bunun için Kur'an bunu odun taşıyıcı diye tavsif eder. Odun taşıyıcının bir mânâsı da kundakçılık yapmak, fesat çıkarmak demektir. Gerçekten bu kadın Müslümanlık ve Peygamberimiz aleyhine kundakçılık yapmakta idi. Demet demet dikenleri toplar, iplerle bağlar ve karanlık gecelerde Peygamberin yolu üzerine yığardı. Peygamberimiz aleyhinde kundakçılık ederdi. Âyette bunun bu kötü hali, gerdanında ip diye çok beliğ bir şekilde ifade olunmuştur.

Fakat bu uğraşmalar da hep boşa gitti ve bu yüzden kendileri de kahrolup gittiler. "Tebbet" Sûresi "Ebû Leheb'in iki eli kurudu" demekle bu tıynette olan kimselerin hem dünyada, hem de ahirette âkıbetlerinin çok facî olacağını önceden haber vermişti. Bunların dünyadaki âkıbetlerini çağdaşları gördüler veya işittiler, âhiretteki âkıbetlerini de herkes görecektir.

"Tebbet" Sûresinin verdiği büyük ders kısaca şudur: islâm'a, hak ve hakikate düşman olan ve bunu söndürebilmek için kundakçılık yapan kimseler, başka değil, kendileri için kötü bir âkıbet hazırlarlar ve kendi elleriyle kendi çukurlarını kazarlar ve kendilerini saracak ve yakacak olan Cehennem ateşinin yakıtlarını hazırlamış olurlar. Hiçbir kuvvet onu söndüremez ve onun önüne geçemez.

işte görünüşte Ebû Leheb denilen şahıs ile onun karısından bahseder sanılan bu sûre, bize böyle yüksek bir ders vermektedir.

http://www.diyanet.gov.tr...i.asp?sayfa=19&yid=11
beddua olarak nitelenen ayet aslında birçok tefsirde "elleri kurudu" şeklinde değil, küçümseme ve acıma ifadesi olarak "helak oldu" şeklinde yorumlanır..
0. "Bismillahirrahmanirrahim" Rahmân Rahîm Allah ismiyle/ adına.
1. "Tebbet yeda ebiy lehebiv ve tebb" Ebû Leheb'in elleri kurusun. Zaten kurudu.
2. "Ma ağna 'anhü malühu ve ma keseb" Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı
3. "Seyasla naran zate leheb" O, bir alevli ateşe girecektir
4. "Vemraetüh hammaletel hatab" Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde
5. "Fi cidiha hablüm mim mesed" sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir).
ebu lehep hakkında inmiştir.

tebbet, ''kurusun'' anlamında bedduadır.

beduua edilen kimdir?

resul'un öz amcası hem de dünürüdür.
hz.muhammed 2 kızını, amcasının 2 oğluyla evlendirmiştir.

beddua edilen, ''boynuna bağlanmış iple ateşe girecek olan''
karısı da, hz.muhammed'in süt kardeşinin ikizidir.

ebu lehep putperesttir.

bir toplantıda, peygamber'in:

''bütün putları bırakın, allah'a inanın, yoksa allah'ın azabından kurtuluş yoktur'' sözüne

öfkelenerek ''yuh sana, bizi bunun için mi topladın'' demiş, cemaatı dağıtmış, peygamberin ''deli'' olduğunu söylemiştir.

ve...tanrının mesajı gecikmemiş: muhteşem bir tebbet suresi inmiştir!
allah'ın hz.muhammed'in amcası dahi olsa hiçbir kimseye ayrıcalık tanımadığını gösteren ve çağımızdaki ebu leheb'lere de uyarı niteliğinde olan sure. şüphesiz bu ayetlerde akledenler için alınacak ibretler var!

1. Ebû Leheb'in elleri kurusun (o kahrolsun), hem kahrolacak da!(5)

2. Malı ve kazandığı (şeyler) ona fayda vermedi.

3. (O) alevli bir ateşe girecektir.

4-5. Odun hamalı (gibi islâm'a ve müslümanlara karşı kin ve fesat yükü taşıyan) karısı da, boynunda (hamallık simgesi) bükülüp örülmüş bir ip olduğu halde (ateşe girecektir).

DiPNOTLAR:

5-Birkaç sene içinde bu beddua gerçekleşmiştir.
Bismillahirrahmanirrahim
1.Ebû Lehebin elleri kurusun. Zaten kurudu.
2.Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
3.O, bir alevli ateşe girecektir,
4,5.Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir).*
*Ebu Leheb, Hz. Peygamberin amcası olmasına rağmen ona düşmanlık edenlerin en başında geliyordu. Karısı Ümmü Cemil de bu düşmanlığında kocasına katılır, hatta zaman zaman dikenli çalılar taşıyıp Hz. Peygamberin geleceği yollara dökerdi. Sûrede, bunların hem bu düşmanlıkları, hem de bu yüzden uğrayacakları azap dile getirilmektedir.
# Kaynak
islam'da amca dayı, dünür yoktur. bedir'de baba oğul birbirine bıçak çeker; savaşların en büyüğü olması bundandır...

kişiye özel sure olur mu olmaz mı? bunların gökten inmediğine, masabaşında uydurulduğuna inandığınız zaman her şeyi söyleyebilirsiniz. olmayacağını da söylüyorsunuz ya? tebbet suresi var olduğuna göre, neden olmasın ki? daha onlarca örnek de veririm kur'an'ın içinden ama, neyse...

sorun inanıp inanmama sorunudur. neyin ne olacağı inanmayanlara mı sorulacaktı yani? güldürmeyin adamı.
ALLAH affetsin lakin tebbet suresinin son ayeti "Fi cidiha hablün min mesed"dir. biz de ÇOCUKKEN küçük kuran kursu talebeleri olarak sureyi Fi cidiha hablün min mesed hocamız ceset diye bitirirdik. çocukluk işte...
tebbeti tersten okuttu diye deyim vardır.
ebu leheb kafasını biraz olsun kullanabilseydi bu ayet indikten hemen sonra müslüman olur ve ayeti işlevsiz kılar bir bakıma krizi fırsata çevirirdi. yazık, bu golü kaçırmış.

gerçi düşündüm de müslüman olsaydı bu kez de müslümanlar "allah'ı yalancı çıkarmak için müslüman taklidi yapıyor" diyerek inanmazlardı. adam pisi pisine bin yıllardır lanetlenirdi.
anlamını çok merak edenlere.

http://www.youtube.com/watch?v=afZkkXDLxXY
(#14299702)
(bkz: her olumlu ayete on tane olumsuz ayet bulabilmek)
sadece ebu leheb ve karısını değil onun gibileri de ikaz eden sure. tabii anlayana.
içresinde mucizevi kelimeler barındıran bir süredir. Tabiki üzerinde biraz durup düşünmek gerek.

Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak karısı da (ateşe girecek). Ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde.

Bunun neresi mucize diye soracaksınız. Tebbet süresi yaşayan bir insan hakkındadır. Yani ebu Leheb bu süre indiriğinde yaşıyordu ve süre indikten sonra 8 sene daha yaşadı.
Bu sürede okuduğunuz gibi onun ve karısının cehennemlik olduğunu bildirmiştir. Yani ebu leheb yalandan bile iman etse bu süre geçersiz kalacaktı. Çünkü ebu leheb iman etmiş olacaktı. Ancak ebu leheb bu süre inmesine ve indikten sonra 8 sene yaşamasına rağmen inkara direndi ve karısı ile beraber zulme devam etti. Mucize işte burada yani iman ederek süreyi geçersiz kılabilirdi ama allah onun iman etmeyeceğini biliyordu.

Bu demektir ki Allah geçmişte ve gelecekteki herşeyi eksiksiz bilmektedir.