bugün

tebbet suresi

allah'ın beddua ettiği bir ayeti olan suredir.
"Ebu Leheb'in iki eli kurusun" gibi insani bir öfke ve yoğun nefret izlerini görebiliriz.

nefret ve öfke, hatta Ebu Leheb'e yönelik delice bir kızgınlık!
bunlar insani duygulardır, insana mahsustur!
"nefret; öfke ve kızgınlığın" tanrısal bir yönü yoktur, yaratıcı beddua etmez, sinirden deliye dönmez, kızgınlıktan kudurup aklını kaybetmez, köpürmez, kin tutmaz!
ama insan bunların hepsini yapar.

7. yüzyılın bu suresi, kuran'ın insan sözü olduğunun çok açık kanıtlarından biridir. Bu sureyi her gün 5 vakit namazda okumak, tüm sorunları çözer. ancak bir işe yaraması için türkçe mealinin bilinmemesi ve mutlak arapçasının okunması şarttır. arapçasının okunması kalplere huzur verir. türkçesi okunup akıl öne alındığında ise bu defa kalbe düşen huzursuzluk olur. aldatılmışlığın ve sömürünün huzursuzluğu!

anladığım kadarıyla burada hz muhammed, komşusu; dünürü ve amcası ebu leheb'e çok kızmış. sinirden kendini kaybedip böyle kahrolsun, gebersin, iki eli de kurusun ve sair demiş.

kızmasının sebebi ise amcası ebu leheb'in peygamberliğini kabul etmemesi ve çarşı pazar hergün peşinde dolaşarak "bu benim yeğenimdir, konuştuklarını ciddiye almayın, benim hatırıma idare edin lütfen" anlamında sözler etmesidir.
bu arada dünürlükleri de vardır, hz muhammed'in iki kızının yani Ümmü Gülsüm ve Rukiyye'nin Ebu leheb'in Uteybe ve Utbe adlı oğulları ile evli olduğunu da söyleyelim. amca ebu leheb, yeğeninin peygamberliğinini kabul etmeyip karşı çıkınca da aniden ve birden bu meşhur Tebbet suresi gökten çöle inivermiştir.
sure inince de ebu leheb, kızlarını yeğeni hz muhammed'e geri göndermiştir.

yeri; göğü her şeyi yoktan var eden bir yaratıcının, bir insan gibi beddua ettiğini ve aciz biri imiş gibi kurusun / kahrolsun dediğini iddia etmek tam bir saçmalıktır. yaratıcılık kavramı ile bağdaşmaz.