bugün

bir yerde okumuştum, gerçek kişiler arasında mı geçmiş, geçtiyse kimdi hatırlamıyorum .

zamanında krallardan biri hizmetinde çalışan bir kölenin kendisine benzerliği hakkında çıkan konuşmalar üzerine köleyi yanına çağırmıştır. cidden de köle krala çok benzemektedir ve sorar.

- evlat sen bana çok benziyorsun. annen çok gezen biri miydi ? vakti zamanında yolu şehrimize düşmüş olabilir mi ?
( kral ve yandaşları arasında geçen gülüşmeler sonrası kölenin cevabı gecikmez.)

- annemi bilmem ama kralım, vakti zamanında babam çok gezermiş. * *
(bkz: #12138198)
bu meseleye böyle bakılabildiğini hiç düşünmemiştim. üzüldüm haliyle bir kez daha.
Baykal'ın kılıçdaroğoğluna verdiği ayardır .
-isterseniz onursal başkan olabilirsiniz .
+Bu partinin zaten onursal başkanı var . Mustafa Kemal ATATÜRK
fenerbahçe taraftarının, galatasaray taraftarına açtığı "bildiğiniz bir oyun varsa söyleyin onu oynayalım" pankartının ardından galatasaray taraftarının "bilmediğimiz tek oyun masabaşı oyunları" pankartıdır.

devamında şike mevzularını gördük, unutulmayacaktır.
70 lerde dönemin başbakanı demirel'in, "genelevleri kapatmaya yönelik bir yasa tasarısı düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine bir gazetecimize soyledigi iddia edilen söz.
"kerhaneleri kapatalım da vatandaş bizi mi siksin".
churchill ile bernard shaw birbiriyle hiç geçinemez her fırsatta birbirini iğnelerlermiş. bir gün stalin shaw a bir davetiye göndermiş ve içine bir not sıkıştırmış. notta yarın akşamki gösterime gelmeniz için size 2 bilet ayırdım. bir dostunuzla gelebilirsiniz, tabi dostunuz varsa. bernard shaw da hiç gecikmeden cevap yazıp staline göndermiş. kağıtta şu yazıyormuş maalesef o gün başka işlerim olduğu için gelemeyeceğim ertesi gün gelebiliri. tabi gösteriniz ikinci gece de oynarsa.
dönemin cumhurbaşkanı cemal abdunnasır seyyid kutub şehit edilmeden önce kendisine şu teklifte bulunur "şimdiye kadar ki, söz ve hareketlerinde yanıldığını beyan ederek cumhurbaşkanı cemal abdunnasır' dan özür dilediğin taktirde, idam hükmünü bozacak ve seni serbes bırakacaktır ".seyyid kutub bu teklif karşısında şu cevabı verir; "eğer idamı hak etmiş olarak hakkın emri ile ipe çekiliyorsam buna itiraz etmek haksızlıktır eğer batılın zulmune kurban gidiyorsam batıldan merhamet dileyecek kadar alçalamam" seyyid kutub' un bu sözleri onu ebedileştirdi ve tüm islam aleminde örnek ve önder bir mücahid olarak tanınmasına vesile oldu.

mahkeme heyeti onu idama mahkum ettiğinde kutub'un ağzından şu sözler dökülmüştü:

“eğer hakk'ın kanunu ile mahkum edilmişsem ben hakk'ın hükmüne razıyım. eğer batıl kanunlarla mahkum olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. allah'a şükürler olsun ki on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. ben yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. namazda allah'ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.

ayar arıyorsanız ayar buradadır. kutlu şehid. selamun aleyküm.
mustafa kemal paşa'nın adeta kitabını yazdığı, ihtisas yaptığı konudur.

lozan konferansı sırasında bir kadın gazeteci türkiye'ye gelerek mustafa kemal atatürk'le görüşüyor.

-neden kendiniz gitmediniz de lozan'a bir sağır generali gönderdiniz ?

mustafa kemal atatürk şöyle yanıt verir:

-madam bize bundan sonra kulak gerekli değil! biz söyleyeceğiz batı dinleyecek! bunun için bir sağır generali gönderdim.
çin ordusu karşısında türkler bir avuç karınca kadardır. veziri, mete han'a geri çekileceğini düşünerek sorar:
-efendim ne düşünüyorsunuz?
mete han:
ben bu kadar çinliyi nereye gömeceğim?
--spoiler--
herkes yediğinden gönderir.
--spoiler--
ilber ortaylı'nın orhan pamuk'a cevabı:

orhan pamuk'un bir kitabında;

"imam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu"şeklinde bir cümle geçmesi üzerine ilber hoca orhan'a şöyle ayar vermiştir;

1. namazın saati olmaz vakti olur. saat ve vakit ayrı kavramlardır.

2. minarenin balkonu olmaz şerefesi olur. üstelik ezan şerefeye çıkarak değil içeriden okunur.

3. ezanı imam değil müezzin okur
deniz gezmiş gemerek' te yakalanıp ankara' da içişleri bakanı nın karşısına getirilir. içişleri bakanı deniz gezmiş le yarı alaycı şekilde konuşmaktadır. ancak içişleri bakanı haldun menteşoğlu az sonra ayarı yiyecektir deniz gezmiş ten.

hm: nereye gidiyordunuz?
dg: devrime
hm: ( haritada kayseri- sivas sınırını gösterip) buradan mı gidiliyor devrime?
dg: senin aklın ermez bu tür işlere.
hm: bu pejmurde kılıklı adam halk ordusu nun komutanıymış.
dg: tabi komutanıyım beğenemedin mi? ben türkiye halk kurtuluş ordusu nun neferiyim.
hm: bu ülkede tek bir ordu var, o da türk ordusu dur.
dg: o yüzden demirel ve senin gibiler hemen istifayı bastınız.
hm: ( ayarı yemiştir. sinirlenir) götürün, götürün şunu.
dg: hepinize gününüzü gösterecez. amerika nın güvenilir köpekleri.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Melih Gökçek'e canlı yayında ayar vermesi ve ertesi gün Melih Gkçek'in balon patlatması unutulmazdı. Daha önce kimse Melih gökçek'i o hale düşüremeştir. Kılıçdaroğlu'nun ayarı müthişti.
kanuni'nin fransa kralı'na gönderdiği mektupta "ben ki dünyanın sahibi, sen ki fransa vilayetinin başkanı" diyerek fransa'ya ayarın kralını vermesi.

soğuk savaş zamanı abd başkanı ronald reagan'ın sovyetler hakkında yaptığı konuşma da mükemmel bir psikolojik savaş örneğidir. şöyle ki "sovyetler'in fırlattığı tüm füzeleri atmosfere karıştığı anda durduracak bir sistemimiz var" şeklinde attığı karizmatik yalan ve sovyetlerin de buna inanarak hırslanıp ekonomisini batırarak devletin sonunu hazırlaması.

recep tayyip erdoğan'ın da tüm avrupa'nın türkiye'yi rezil etmek için toplandığı davos toplantısında ters tepki yaparak "one minute" çıkışı yapması da yakın gelecekteki en büyük ayarlardandır.
çok hoştur.

--spoiler--
1979'da bm güvenlik konseyi toplantısında türkiye her zamanki gibi kıbrıs rumlarına, güney kıbrıs rum yönetimi diye hitap eder. rum temsilci buna kızar:

-"150 bm üyesi bizi kıbrıs cumhuriyeti olarak tanıyor. sizin tanımamanız önemli değil" der.

bunun üzerine rahmetli büyükelçi orhan eralp taktir edilesi şu cevabı verir:

+"kıbrıs sorunu bir aritmetik toplama işlemi değildir. bir cebir denklemidir. bu denklemin 'x'i de türkiye'dir. tüm dünya sizi tanısa bile türkiye sizi tanımadıkça bu denklem çözülemez. şimdi kendinize isterseniz kıbrıs rum imparatorluğu bile diyebilirsiniz".
--spoiler--
grupça oturulan bir ortamda marjinal olduğunu düşünen arkadaşın lafı döndürüp dolaştırıp tanrının varlığı-yokluğu muhabbetine getirip tek doğru şeyin bilim olduğunu, tanrının bilimle kanıtlanamadığı için oladığını vs dakikalarca savunması üzerine kendisine verilmiş en güzel ayar:

-her şeyi bilime dayandırıyorsun iyi güzel. söyle o zaman bilimsel olarak insan oğlu beyninin yüzde kaçını kullanabiliyor?

* %3 olması lazım.

- hah işte sen sadece %3'ünü kullanabildiğin beyninle tanrı'nın varlığını sorgulayamazsın.
atatürk'ün kitabini yazdigi konu...
timur anadoluyu işgal etmiştir ve bir gece hamamda yıkanırken canı sıkılır.
askerlere nasreddin hocayı çağırmalarını emreder. nasreddin hoca gecenin bir yarısı yatağından kaldırılır. hoca kendi kendine bu saatte çağırdığına göre mühim birşeydir herhalde diye söylenir.

timur hamama gelen hocaya,

-hocam bir bak bana ben kaç altın ederim!
+(bu saatte bunun için mi çağırdın lan beni) 5 akçe edersin.
-yapma hocam üstümdeki peştamel 5 akçe eder.
+eee bende sadece ona paha biçtim zaten!
ibrahim kaypakkaya tunceli de yakalanır. onu yakalayan birliğin komutanı olan yüzbaşı fehmi altınbilek ibrahim i sinirlendirmek için ona bir şeyler söyler.

fa: haydar mecit*, demek yakalandın sonunda. nasıl kaçtın o akşam kömden?
ik: senin gibi faşistlerden nasıl kaçılması gerekirse öyle kaçtım. canımı dişime taktım.
fa: şuna bakın, devletin parkasını giyiyor. siz sadece devlet yıkıcısı değil devlet hırsızısınız.
ik: devlet hırsızı olmak devlet çakalı olmaktan daha iyidir.
fa: rus devletinin çakalı olmaktansa türk devletinin çakalı olmak daha iyidir.
ik: * eğer rus devletinin çakalı olsaydım sırtımdaki parka ve belimdeki silahım varşova paktı na ait olurdu. sen sadece türkiye devleti nin değil, nato nun da çakalısın.
fa: **haydi çabuk toparlanın, gidiyoruz.
(bkz: türkan saylan ın cenaze namazında bale yapmak)

kim tarafından açıldı bilmiyorum ama vakti zamnında ekşisözlükte açılan bu başlık benim için tarihi ayarlardandır.
Michael jackson 'in you rock my world şarkısının başında söylediği dark child cümlesi,her zaman kendini kontrol etmek isteyen ve bunu kısmen başaran fakat zaman ilerledikçe michael jackson in durdurulamaz yükşelisinin önüne geçilemeyeceğin anlaşılması üzerine zamanla onu kafesleyen daha sonrada öldürülen topluluga tarihi bir ayardır.durumu tam olarak anlayamayanlar şarkının ismine dikkat etsinler.
muhammed ali nin ayarıdır. der ve susarım.
uefanın tffye vereceği ayar olacaktır.
"...aliya dışarıya çıkıp tepelere bakınca ufukta devasa bir haç görmüş. bir oldu-bittiyle o devasa haçı helikopterle getirip tepenin en görünür yerine dikmiş, etrafını da mayınla çevirmişler. karadziç kahkahalar atarak "gördün mü aliya" demiş, "söyle bakalım, bu imzayı buradan kazımaya gücün yeter mi?" bilge kral şöyle cevap vermiş: "sen de başını kaldır ve gökyüzüne bak. gün gelir senin haçın oradan sökülüp atılır; ama sen, gördüğüm hilale hiçbir zaman uzanamayacak, dokunamayacaksın. bizim imzamız ve damgamız da odur!.."

ayar deyince aklıma bu gelir.
tarihi ayar deyince de aklıma bu gelir.
aliya deyince de...
uefa'nın 24.08.2011 fenerbahçe ve tff'ye verdiği ayardır.