bugün

Uzun zamandır bu kadar huzurlu bir akşam yaşamamıstım. Ev tamamen sessiz, rüzgar perdeleri ucuruyor ve kuş sesleri geliyor. Kucağımda kitabım, biraz okuyor biraz hayal kuruyorum...
Böyle bir gecenin entrysi girilmeli ve ölümsüzlesmeli. Sadece kendim icin.
Benim tahammülümü siz tükettiniz.
Bazen neden ben diyorum.
Bunları illa yaşamam mı gerekiyor?
Bana ne yararı var?
Başkası yaşayamaz mıydı?
Her şeyi ben yaşıyorum ama keyfine başkaları bakmak zorunda mı?
Adalet bunun neresinde.
Bu hayat acı çekmekten başka ne veriyor insana?
28 yasindan sonra oturup imla calistim ogrendim.
33 yasindayim imlaya cok onem veririm.

bir kadin imla hatasi yapinca ciddi anlamda sogurum.

aptal o -de yi ayri yazmaliydin.

arkadasla bira icerken bir seyi yanlis telaffuz etti.hemen kafamda bkzlar belirdi.trafikte falan hep icimden tdk okurum.

mesela eleman eksik listesi yapmis.
listeden cok imlaya bakiyorum.

icimden hep trt sanatcisi gibi konusurum bundan kendimi alamiyorum.
cok hastayim cok.
Önce şarkımızı açalım https://youtu.be/wJRh0PlWB6g

içimi olabildiğince dökmrk istiyorum.
Sanki bir duvarın köşesine oturup yüzyıllarca ağlarsam rahatlayacak gibiyim. Boğazıma kümelenip oturan bu yumru o zaman dağılacak gibi. Ayaklarımın prangaları bileklerimin kelepçeleri çözülecek. Ağlarsam herşey düzelecek.
Bütün o hayal kırıklıklarım, yeşermeden solan umutlarım, ulaşamadığım koca hayallerim, uzanmak isteyip uzanamadığım geçen zaman. Hepsi etrafımda toplanacak.
Gerçek ve birbirini seven bir ailem olacak, can yoldaşım olacak dostlarım yanımdan ayrılmayacak, aşık olacak ve o kadınla evleneceğim . Mükemmel bir iş insanı ve dahi bir mühendis olacağım. Dünyayı tüm zalimliklerden kurtarıp huzur içinde öleceğim...

Ah bir ağlayabilsem.
Kendime hedef koyacak bir isteğim hiç olmadı.
Arkadaşlar yalan söyleme ders çalışmıyorsun, sürekli buralardasın diyenleriniz oldu hemen açıklıyorum.
Bir soru çözüyorum eğer doğru çıkarsa telefona bakıyorum eğer yanlışsa doğru çıkana kadar çözmeye devam ediyorum doğru çıkınca tekrar telefonu elime alıp biraz gezip dönüyorum.
Bugün Bir Demet Tiyatroyu televizyonda gördüm. Çok mutlu oldum. Oturdum izledim. Normalde TV izlemem, sevmem. Çocukluğuma gittim resmen. Kayısı ağacı, küçük bir mahalle, yandaki ufak bakkal, aşağıdaki poliklinik, taso kaybetmek ve futbolcu kartlarından çıkan yapıştırmalardan o hep eksik kalan bir tanenin gelmemesi dışında canınızı sıkan bir şey yok. En önemlisi sevdiğiniz herkes henüz hayatta... Güzel zamanlardı... Şu an bulunduğum zamandan etimle, kemiğimle tiksiniyorum. Keşke zaman 2000 yılında kalsaydı. ilerlemeseydi.
Her gün eksiliyor ömrümüzden. Geçmişte yaptıklarımızı geriye döndüremiyoruz bazen. Günler akıp geçiyor. Bazı pişmanlıklar baki kalıyor elbette, insanın içine oturan. Her gün bir şeyler görüyor, bir şeyler öğreniyoruz. Bazen üzülüyor, bazen mutlu oluyoruz. Yaşamak bu değil mi zaten?

Mutluluk, bazen o kadar basittir ki, en ufak şeylerle bile mutlu olabiliyoruz hayatta. Elbette önemli olan daimi mutluğu yakalamak. Lakin yaşadığımız dünyada bu oldukça zordur.
Her ne olursa olsun hayattan kopmamak gerekli, çabalamak gerekli. Hiç bir şeyin garantisi yok. Yarına çıkıp çıkamayacağınızın da garantisi olmadığı gibi...
gecenin bir yarısı kıçı kırık ne idiği belirsiz ara form motorundan son ses açtığı sikimsonik şarkılarla dolaşan sevgili hıyar...

şu an konuşmak istediğim, hatta suratına haykırmak istediğim tek yaşam formu sensin ve ben sinirliyim. umarım bu yazıya bir gün bir şekilde denk gelirsin. sana söylemek istediğim çok şey var ancak söylemeye mecalim yok. kısaca allah belanı versin. uzuncasını sen zaten kendi kendine halledersin, sana güveniyorum, malum zeka seviyesi ortada.

en kısa sürede yok olman dileğiyle, sevgiler...
Beklentiler üzer, beklentisizlik de öyle. Yalnızca kendinden mi beklemek lazım?
görsel
"mutluluk modern zaman uydurmasıdır, eskiler bahtiyar olmak derdi; bahtı ile barışık olmak..

mevsimsiz sabahlarda yaşarım seni,
rüzgâr değer saçlarıma sen misin?"
Sadece bir şansım var bu dünyada ve ben bunun hakkını veremiyormuşum hissiyatindan kurtulamıyorum.
Az önce yanlışlıkla yemek yedim. iyi ki biri kilo vermişsin dedi hemen çıkart acısını dimi? Kendime ince bir sitemimdir.
Hadi yatın gençler yarın iş güç var sonra uyanmak bilmiyorsunuz.
Hala her gün resimlerine bakıyorum, profiline bakıyorum, unutmadım, unutamadım seni. Ve hala söylüyorum; hiç bir zaman bu kadar güzel sevilemeyeceksin...
O kadar sıkıldım ki düğüne gitmeyi sevmeyen ben keşke düğüne bile gidebilsem diyorum.

Ah korona sen nelere kadirsin..
Sıcaklar tüm enerjimi emikliyor. Bilgisayarımı bile açamayacak kadar halsizim.
Asla ama asla hayvan ve çocuk şiddeti olan yazıları okuyamıyorum videoları izleyemiyorum
Hata kaza gözüme ilişirse toparlanamıyorum

içim sızlıyor.Kanım çekiliyor

Acaba diyorum bu konusmalar kınamalar görüntüler bizi alıştırıyor mu.

Yukarıda bir yaZar Yakılan yavru kedi videosundan bahsetmiş izlemedim ama hemen görüntü belirti
Ya bir insan bir canı nasıl yakar diye bile düşünemezken hayal edebildim sahneyi.

Şiddete caniliğe alışıp içten içe normalleştiriyormuyuz mu acaba
Eakiden de bu kadar çoktu da biz mi haberdar değildik

Bilemiyorum
insanlığın gittiği yol beni çok korkutuyor.
yine de allah yardım ediyor vallahi, merhameti çok büyük. insan kendine bile samimi olacak. ne yaptığını ne yapmadığını kendine dürüstçe söyleyecek. o zaman rahat ediyor insanoğlu.
Ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum. Bok gibi hissediyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=oP1V8Imb3DE
Birilerine bir şeyler açıklamak istiyorum ama yapamıyorum benim için ve onun için önemli eğer bu gerçekleşirse belkide önümüzdeki 70 yıl çok ilginç olacak değişecek ama ona karşı hiçbir şey anlatamıyorum yani imkanı bol bir yılda imkansızlığı yaşıyorum.
Kendimde düzeltmeye çalıştığım bir iki şey var fakat bazen yine aynı hataları yapmaya yöneliyor ya da bu yolu istediğimi fark ediyorum ya aşırı üzülüyorum ya o zaman. Düzeltmeye çalıştığım şeyler bana zarar veren şeyler başkası istediği için falan değil hatta bunu yapabilirsen kuvvetle muhtemel nefretleri üzerimize çekeceğiz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar