bugün

bu seneki babalar gününe ilk defa baba olarak girdim sözlük. ama ilk defa da babasız girdim. buruk bir gündü..
(bkz: buraya itiraf dökmek yasaktır)

edit: olm psikopat mısınız lan? bu nasıl bir mantıktır ya 00:00'ı beklemek. itiraf.com'lar sizi.
ayrılığın bu kadar koyan bişey olduğunu yeniden hissettim. bir yengeç erkeğinin duygusallığı ile kolay geçeceğini de düşünmüyorum.
Günün ilk itirafini girmek en büyük hayalimdi, yine geç kaldim ya. *
gördüğüm zaman bakıyorum. hiç utanmıyorum bu yaptığımdan.
evet hakettiğim bir çok şeyi yapamayanda benim.deliler gibi çalışıp ortalama yapmak için kendini yırtanda benim oysa bir şey de istemiyorum huzur dışında.
sınava saatler kala anatomi çalışmam gerektiğinin farkına vardım. bi yanım 5.6 puan için çalışmak anlamsız yat uyu derken öteki yanım uyuma teorik çalış diyor. iki yanım da çalışmamdan yana değil. ne olacak o sınav?
kalıp sözleri sevmiyorum sözlük. özellikle dinle ilgili olanları. söylemek zorunda hissettiğimiz sözcükleri.
hayırlısı, inşallah, maşallah, 'hakkını helal et'e karşılık helal olsun, ve daha niceleri..
mail hesabımı hackleyen yine aynı kişi ise şayet bu sefer ağzına sıçtım demektir. hem de ta içine! *
Ben senin güzel olma ihtimalini sevdim. *
Çınar ağaçlarına, Buena Vista Club'taki esmer yüzü aydınlık amcalara, varlığını su gibi kutsadığım Farjad'a, anısını hiç yitirmediğim Yitik'e, fakülte merdiven taşlarına, gece yarısı kuşlarına, tanrıya, duaya, Turna'yı kuzu gibi uyuttuğum ninnilere, masala, masala inanan devlere, Deli Dumrul'u geri döndüren Mungan'a, günlüğüme, yazı yazmayı sevmeyen çocuklara, yeni alınmış mavi hırkalarıma, anneme, ilkbaharda dalları filizlenen incir ağacına, üzerinde başı ağrıyan kadın resmi olan ağrı kesici ilaca, hayrına yemek veren amca ve teyzelere, düğünlere, derneklere, bunalım anlarımı ötelerine kusan arkadaşlarıma, rastgele kilim desenlerine, resim kalemine, gitar akoruna, şarkı sözüne, susuz rakıya, közde pişmiş patlıcana, en çok da deniz kokusuna teşekkür ederim.

Ben artık mutluyum, bilin istedim.
sen beni bırakıp twitter köşelerinde twitler atıyorsun ya şimdi, gün gelecek önümde domalsan dahi dönüp bakmayacağım.
istemeden kendimden soğuttuğum insanları gördükçe pişman oluyor ve değişmek istiyorum.
ancak, değişmeye çalıştıkça kendime zarar verip daha da pişman oluyorum...

artık sadece sonuçları kabullenip alışmaya çalışıyorum. zaten götün tekiydim daha da bir pezevenk oldum ve olmaktayım.
şu ana kadar kırdığım ve kıracağım insanlar, bilin ki ne kadar çekilmez oluyorsam o kadar pişman ve mahcubum size karşı.

özür dilerim.
- Kaldırımda yürürken çizgilere basmamak için özel bir çaba göstriyorum.
- Evden çıkmam gerektiği zamanlarda yahut bir işe başlamadan önce yelkovan mutlaka 5 veya 5 in katları üstünde durmalı yoksa harekete geçmem.
- Trafik ışıklarına konulan geri sayımdaki rakamı gördükten sonra kendimi tutamam içimden saymaya başlarım 69, 68, 67 ...
- Araba kullanırken 1. vitesten 2. vitese geçireceğim sırada kafamı hafif sola çevirir mutlaka aynaya bakarım ama bunu trafiği kontrol etmek için yapmıyorum. Sadece yapıyorum.
- Yüzleri hemen unuturum. Bir keresinde neredeyse annemi tanıyamadım çarşıda.
çocuğum olmasını istemiyorum. bildiğin korkuyorum sözlük şu genç yaşımda bunun korkusu var içimde. olucaksa kız olsun diyorum sonra sağlıksız olma ihtimali geliyo aklıma. hiç olmasın daha iyi diyorum. böyle yengeç burcu mu olur.
onunla geçirmeyi planladığım hayatımın geri kalanı, bir an önce başlasın istiyorum.
tükürüğümle baloncuk yapmayı seviyorum. hatta şimdi yaptım daha.
Bana yazar olmamı zall teklif etti. iki gün sonra ise yazar oldum.*
itiraf ediyorum itü sözlükte çaylaklığa düşürüldüm.ama döneceğim lan,görür o ibne moderasyon.
Basit biri değilim gözlerimi kanatırcasına ağladığım gecelerim var ve kahkahalara sarılmış anılarım..Herkes kadar dertli bazılarından fakir çoğundan zenginim...Taşıdığım hayallerim,söylenecek şarkılarm var,paylaşacak dostluklarım var..Bilmeyene sevmeyi öğretecek kadar büyük bir kalbim,gidene beddua etmeyen bil dilim var..Yüreğmi korkak büyütmedim.Kaybettiklerim dağıttığım servetimdir.
sözlük;

zaten 2.defa baba olacağımı aylar evvel anlatmıştım, cumartesi günü de cinsiyetini öğrendik ve burdan bunu tüm ahaliye ve dostlarımıza bildirdik. malum haber dün en beğenilenlerde 2.sıraya girmiş. bir arkadaş bunu nick altıma yazmış ve bunu bu şekilde öğrendim.

baba olmaki bir evlat sahibi olmak, onu büyütmek yetiştirmek bla bla bla...hepsi çok değişik bir duygudur. bir hayat doğacak, yeni bir umut gelecek dünyaya. düşünsene, belki de sihirli değneği ile kirlenmiş dünyayı benim çocuğum düzeltecek gelecekte, belki de şu an bu satırları okuyan herhangi bir yazar kardeşimin evladı yeni bir umut olacak. hadi sktir edin umut da olmasın, evlat olsun yahu yeter.

her zaman olduğu gibi, her yerde de tuhaf düşünenler, her konunun arkasında farklı sebep arayanlar elbette olacaktır. sevenimiz olduğu kadar sevmeyenimiz de çok. dostlarımla paylaşmak istediğim bir haberdi bu ancak karma derdinden dolayı bu entry'yi gece yarısından sonra girdiğimi söyleyen mi ararsın, damatlarına çalışacaksın geçmiş olsun diyen mi ararsın, böyle umut dolu bir entryi bolca eksileyen mi ararsın; hepsinden var.

sözün özü, kıskanacağınıza sizde çocuk sahibi olmaya çalışın, böyle aptal aptal entryler mesajlar yollayarak böyle güzel bir olayı bile ruhsal bozukluk derecesinde yerlere bağlamayın. ama yemez tabii ki, bir çocuğun sorumluluğunu almak, ona gelecek hazırlamak...ha unutmadan, tıp çok ilerledi, kısırlığın bile çözümü var.
itiraf ediyorum, ergen kızları yavaş yavaş en güzel şeylerini alarak yok etmek istiyorum..
yine 'dün sabaha karşı bir otobüs firmasının dinlenme tesisinde' diye başlayacağım bir itirafım var. mola yerinde uyandım ve 'hemen gidip bi abur cubur almalıyım!' diye düşünüp, gecenin 3,30unda böğürtlen reçeli ve yer fıstığı(şu biranın yanında verdikleri tuzlu davadan) aldım. sonra oturup düşündüm 'hayatta aramadığım, yemediğim, canımın cekmedigi bu iki bağlantısız şeyi neden aldım ben?'diye. sonuç; mola bitti.
geçtiğimiz hafta baltık ülkelerinin birinden sevgilim geldi ve bir hafta istanbul 'da beraber kaldık.ardından mısır a gitti.gittikten bir kaç gün sonra bana bir kız arkadaşının istanbul a geleceğini,uçağının bir gün sonra olduğunu bende kalıp kalamayacağını sordu,bende tabi ki kalabilir dedim,cumartesi akşamı hatun bir geldi ki 1,80 boyunda güzel mi güzel bir kız.malüm cumartesi olması sebebi ile biz sabaha kadar takılırız bu gece istersen seni eve bırakayım ben sonra yine çıkarım dedim.o da ben istanbul dayım sen ne istersen onu yapalım dedi.ardından bi kulube gittik biraz içtik,oradan başka bi yere gittik ve sabah 7 gibi eve gittik,tabi bu cluplerde dans ederken yakınlaşmalar falan eve gidince yerini el ele tutuşmalar ve öpüşmelere bıraktı.sonuç olarak bu gelen kızla beraber yattık ve sabah kendisini havataş a bıraktım.şimdi de pişmanım sözlük kız arkadaşımı severim ben ancak alkol vs.derken onun arkadaşını da yanlışlıkla götürmüş oldum.eğer benim hatuna söylerse ki aynı ülkede aynı şehirde yaşıyorlar,o zaman hatun gerçekten yıkılır,hem arkadaşına hem sevgilisine düşman olur.umarım bu olay o gecede kalır ve bir daha yaşanmaz.
galiba ondan hoşlandım...